Dershanelerin okula dönüşmesi zor
Eğitim yatırımları, yeni teşvik sisteminin kapsadığı sektörler arasında yer alıyor. Özel okul yatırımlarının teşvik edilmesiyle, üniversite ve okul sınavlarının süreç içerisinde kaldırılarak, mevcut dershanelerin okullara dönüştürülmesi hedefleniyor.
Canan SAKARYA-Özüm ÖRS
ANKARA- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından bir süre önce esasları açıklanan yeni teşvik sisteminde eğitim yatırımları ve bu kapsamda "özel okul" yatırımlarına da teşvik verilmesi öngörülüyor. Özel okul yatırımlarını teşvikin başlıca hedeflerinden biri üniversite ve okul sınavlarını zamanla kaldırarak mevcut dershaneleri okullara dönüştürmek.
Bu çerçevede özel sektör girişimlerinin yanı sıra kamu-özel sektör ortak yatırımlarının teşviki de gündemde. Eğitim yatırımlarıyla dershanelerin özel okullara dönüştürülmelerine ilişkin teşvikler dershane sektörünün mevcut durumunu ve varsa düşünülen veya planlanmış yatırımlar açısından nasıl etkileyecek? Teşviklerin bu doğrultuda işlemesi halinde özel okullaşma girişimlerinin dershane sektöründe zorunlu bir daralmaya yol açması kaçınılmaz görünüyor. Sektör böyle bir duruma hazır mı? Yeni teşvik sisteminin eğitime dönük unsurları genel anlamda özel okul yatırımlarını artırır mı? Eğitim-öğretim kalitesi bu gelişmelerden nasıl etkilenir?
DÜNYA Mikro Politika, henüz resmen yürürlüğe konmamakla birlikte iş dünyasında genel bir destek bulan yeni teşvik sisteminin eğitim yatırımlarıyla ilgili unsurlarını özel dershane, özel okul sektörleri ve eğitim emekçi sendikalarının liderleriyle konuştu.
'Üniversite sınavlarının kaldırılması hayal'
Eğitim dünyasının liderleri teşviklerini değerlendirirken üniversite sınavlarının kaldırılmasını şimdilik "ütopik", dershanelerin özel okullara dönüştürülmesini, bir görüş dışında, genellikle olumlu buldular. Mevcut eğitim sisteminin nitelik ve kalite yönünden mutlaka yenilenmesiyse kesinlikle gerekli!
Cem Gülan
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Özel okul sayısının artışı mevcutları batırır!
Normal şartlarda özel okul yatırımlarının teşviki derneğimiz açısından son derece sevindirici karşılanırdı. Zira özel okullaşma artmış, eğitim kalitesi yükselmiş, devletin sırtındaki yük azalmış olurdu. Ancak şu an itibarıyla mevcut okullar yarı kapasite ile çalışıyor. Eğer, böyle bir durumda teşvikler süratle gerçekleşirse, devlet haksız rekabet yaratmış olacak. Mevcut okulların sıkıntıları giderilmeden, boş kapasiteleri dolmadan yatırım teşviki ile okul açılması zor. Zira yatırımcı, sıkıntılı veya yatırımı kurtaramayacağı sahaya yatırım yapmaz. Eğer yaparsa, rekabet ortamında hem kendisinin hem de yakınlarındaki mevcut özel okulların batmasına sebep olur. Bir anlamda bu gerekçe dershaneler için de geçerli. Özellikle, dershaneler sektörün içinde olan ve gerçek durumu gören kurumlar. Bu sıkıntıların olmadığı bir ortam varsayılarak yatırım teşvik paketi değerlendirilirse, yine çok işlevsel kabul edilemez. Örneğin, arazi tahsisi büyük şehirlerde (Ankara, İstanbul, İzmir gibi) neredeyse mümkün değil. Özel okulların kurulabilmesi için uygun yerlerde neredeyse boş arsa yok.Teşvik mantığı sanayiciler düşünülerek oturtulmuş. Bir diğer teşvik kalemi olan SGK kesintisi işveren payı da asgari ücret temel alınarak kurgulanmış.
Öte yandan, ülkemizde dershane gerçeği tüm olumsuzluklar giderilse dahi azalmakla birlikte devam edecek. Tüm okullar arasında kalite farkı giderilse, yeteri kadar üniversite açılsa, meslekî eğitim rayına otursa da dershane ihtiyacı olacak. Dershaneler kapatılsa bile bu ihtiyaç merdiven altına iner, kontrolden ve vergiden uzak yaşamaya devam eder. Sonuç olarak bu teşvik paketi sektör temsilcilerine danışılmadan, mevcut durum yeterince incelenmeden hazırlanmış. Yeni yatırımı çekmesi güç.Yatırıma ancak büyük zincirler ile yabancılar girebilir. Böyle bir durumda uzun vadede eğitim kalitesinin resmi okullar seviyesine yaklaşması kaçınılmaz. Dershane gerçeğinin ortadan kalkması veya dershanelerin özel okula dönüşmesi de kısa vadede mümkün görülmemekte.
Faruk Köprülü
Özel Dershaneler Birliği Derneği (ÖZ-DE-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı
Dersane düşmanlığından vazgeçilmeli
Özel öğretimin -özel okul açmanın teşvik edilmesi konusu ile "özel dershanelerin kapatılması" konusu öyle o kadar da birbiriyle ilişkili konular değil. Çünkü okulun işlevleri farklı, dershanelerin işlevleri farklı. Bu bakımdan "özel okul açmayı teşvik edersek dershanelere de gerek kalmayacak" düşüncesi bizce gerçeği yansıtmamakta. Dershanelerin özel okul olmalarının teşviki konusu 9. Kalkınma Planında ve 2010-14 MEB Strateji Planında yer alıyor. Özel okul açma için gerekli koşulları kolaylaştırıcı teşviklerle beraber bu okullarda okuyacak öğrenci maliyetlerini düşürecek teşvikler de olursa özel okulculuk gelişebilecek.
Özel okulculuk teşvik edilirken bunun "toplumu özel dershanelerden kurtarma gerekçesine dayanarak" yapıldığı algısı da konunun başka bir boyutu. Dershaneler bu sistemin yasal, meşru eğitim öğretim kurumları. Milli eğitim sistemimize dinamizm katmakta, devletin yükünü azaltmakta, işini kolaylaştırmakta Öncelikle dershaneleri "günah keçisi" yapmaktan ve "dershane düşmanlığı yaratmaya çalışmak"tan vazgeçilmeli. Çünkü bu bakış, sorunu anlamaktan, dolayısıyla çözümden uzaklaştırmakta.
Sadece dershaneye yönelişi azaltmaya, önlemeye yönelik tedbirlerin bu güne kadar sistemi rahatlattığı görülmedi. Eğitimle ilgili düzenlemelerde sadece dershaneleri hedef alan politikalar geliştirmek, asıl sorunların çözümünden uzaklaşılmasına neden olmakta. Sorunlar bütün olarak ele alınmalı. Örneğin, "Dershaneler sorundur, kapatılmalıdır." diyerek bütün dershanelerin özel okul yapıldığını varsaysak sorun çözülecek midir? Özel dershanelerin merdiven altına çekilmesi, daha pahalı ve kontrolsüz bir eğitim modeline dönüşmesi tehlikesi unutulmamalı. Sonuç olarak dershaneleri hedef alan değil; eğitim sisteminin öncelikle nitelikli eğitim talebini karşılayabilme sorununu çözmeyi hedef alan ve bu süreçte özel dershanelerin yarattığı ekonomik değeri, yılların eğitimsel birikim ve deneyimini doğru kullanabilen çözümlere ihtiyaç vardır.
Veli Demir
Eğitim ve Bilim İş Görenleri Sendikası/ Eğitim- İş/ Genel Başkanı
4 bin dersaneden 200'ü okul olabilir
Türkiye'de dershane sayısı Başbakan göreve geldiği zaman 2 bin civarındaydı, bugün 4 bin 100 civarında. Yani yüzde 100 arttı. 1.5 milyon öğrenci gidiyor bu dershanelere. 4 bin 100 dershanenin en fazla 200 civarı belki okul olabilir. Müşterek ve bahçesi olan binalarda.Bir başka konu, diyelim ki 4 bin dershanenin hepsi özel okul olacak. Şu anda Türkiye'deki dershanelerin büyük bölümü belli cemaat ve tarikatların denetimi altında. Buraya eğer devletten bir pay aktarılacak, özel okul yapılacaksa cemaat ve tarikatlara devlet kesesinden, kamudan para aktarma olacak. Eğer, sayın Başbakan gerçekten sınavları kaldırmak istiyorsa, ki doğrudur, süreç içinde kalkması gerekir. Eğitim sistemimizi araştıran, tartışan öğrenen, öğrendiklerini günlük yaşamda kullanan bir şekle dönüştürmek istiyorsa, sendikalarla, bilim insanlarıyla bir araya gelerek onlarla tartışmalı, eğitim sistemimizin müfredatını değiştirmeli. O zaman belki üniversiteler sınavsız öğrenci alabilir. 4+4+4 ile dershane sayısı, kapananların yerine daha da artacak. Ayrıca, bu dershanelerde çalışan öğretmenler evlerinde, özel bürolarda ders vermeye başlar kaçak olarak. Böylece kayıt dışı yeni bir sektör gelişir. Özel okul yatırımları artabilir; ama eğitimci olarak biz özel okul mantığına karşıyız, kamusal eğitimi destekliyoruz.
Ünsal Yıldız
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası/ Eğitim Sen/ Başkanı
Eğitimde piyasalaşmayı artıracak
Ülkemizde uygulanmak istenen programın tanıtımı halkın kabul sınırları içine çekilmeye çalışılıyor; kavramların içi boşaltılıyor ya da ciddi bir kavram karmaşası yaratılıyor. Dershanelerin özel okullara dönüştürülmeleri bir ülkede sürmekte olan eğitim sistemindeki problemlerini çözmez. Bu olsa olsa dershanelere dair toplumda birikmiş, belki aşırı bir kelime olacak ama, bir nefretin ya da tepkinin kullanılmasından ibaret bir kavram. Dershanelerin özel okullara dönüştürülmeleri Türkiye'de sürdürülmekte olan paralı, piyasacı eğitim kriterlerinin geliştirilmesinden başka bir anlam taşımamakta.Hele hele bu gelişme, sözde zamanla sınavların kaldırılmasına dair akademik, nesnel bir adım değil. Sınavları kaldıracak sistemle ilgili öyle bir adım atmalısınız ki, bahsettiğiniz hedefe gitmeyi tarif etmeli.
Şimdi, dershanelerin özel okula dönüştürülmeleri sınavsız eğitime geçişin nasıl bir aşamasını anlatıyor, bu şekliyle eğitim sisteminde nasıl bir değişiklik yapılıyor ki üniversiteye girişte sınav yapılmayacak?Seçme ve eleme sistemi dershaneleri yaratmış ve bu sistem devam ettiği sürece dershane ya da dönüştürülen özel okulların farklı bir anlamı olmayacak. Burada, kamu kaynaklarının teşvik ve benzeri yolla sermayeye aktarılmasının hızlandırılmasına çalışıldığını düşünüyoruz. Biz bu kaynakların toplumun temel hakkı olan eğitim hakkının sağlanması ve yaygınlaştırılmasına yönelik kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. Dershaneler paralı sistemi yaratmadı, sistemin kendisi dershaneleri yarattı. Dershaneler kapatılarak sistem sorunlarının çözülmesi çok olanaklı görülmemekte. Özel okul sayısının artması yeni bir kâr ve rant alanı. Eğitim hak olmaktan öte hızla rant alanına dönüşecek. Eğitim kalitesiyle uzak yakın ilgi kurulması olanaklı değil.
Ahmet Gündoğdu
Eğitimciler Birliği Sendikası/ Eğitim-Bir-Sen/ Genel Başkanı
Teşvikler dershaneciliğin tasfiyesi için şans
Dershanelerin özel okullara dönüştürülmesine ilişkin teşvikler dershaneciliğe yatırım düşünenlere geri adım attıracak. Ancak bu eğitim alanından vazgeçecekleri anlamına gelmiyor; yatırımın adı değişecek, dershane değil özel okul olacak. Okullaşma girişimleri dershane sektöründe daralma getirecek. Sektörün bu duruma şu an için genel anlamda hazır olduğunu söylemek güç. Çünkü, birçok dershane sermaye birikimi açısından okullaşma imkânına sahip değil. Özellikle büyükşehirlerdeki dershaneler, şehrin merkezinde ve okula dönüştürülmesi mümkün olmayan binalarda. Ancak bu durum çözüm yok anlamına gelmiyor; orta ölçekteki dershaneler ortaklık yöntemi ve devletin desteğiyle sermaye ve yer sıkıntısına çözüm bulacaklar. Büyük sermayeninse bu konuda sıkıntı yaşayacağını düşünmüyorum. Tabii şuna dikkat etmek gerekir: Dershaneleri özel okullara dönüştürürken, sınav sistemi gibi, dershaneciliği zorunlu hale getiren sorunları da halletmemiz gerekiyor. Böyle olursa, eğitim dershanelere bağımlı olmaktan kurtulacak. Yeni teşvikler, eğitim sistemini çarpık dershanecilik anlayışından kurtarması noktasında bir şans. Daha nitelikli eğitim kurumlarına sahip olma fırsatı verdiği için eğitim yatırımcısı için de şans. Şimdi, teşviklerle yatırımcıyı çağırması olumlu karşılık bulacak ve yatırımlar artacak. Eğitim kalitesinin bu gelişmelerden olumsuz etkileneceğini düşünmüyorum. Nitekim, bu proje çarpık dershanecilik anlayışından kurtulma projesi. Ya dershaneler varlığını sürdürecek ya da bunların yerini nitelikli özel okullar alacak!
Mirkan Aydın
Nesibe Aydın Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkan Yrd.
Özel okul yatırımları iyi planlanmalı
Dershaneler, daha iyi bir okul, daha iyi bir iş ya da daha yüksek bir akademik beceri elde etmek isteyen öğrenci ve yetişkinlerin ihtiyacını karşılayan kurumlar. Dershanelerin kapatılması ya da imkânı olanların özel okul statüsüne geçmesi, bu ihtiyacı ortadan kaldırmayacak. Üniversite kontenjanları sürekli artmasına rağmen, talebi karşılamıyor. Dolayısıyla, sınavlara hazırlıkta dershaneye ihtiyacı ortadan kaldırmadan; nitelikli üniversite kontenjanlarının artması, okullarda eğitim öğretim kalitesinin yükseltilmesi ve kazanılan üniversite bölümlerinin iş bulma imkânı sağlaması gibi şartlar oluşmadan dershanelerin kapatılması ya da özel okula dönüştürülmesi, dershaneye duyulan ihtiyacı karşılamayacak. Böyle bir senaryoda, dershanecilik denetimsiz olarak özel bürolarda, evlerde ya da farklı mekânlarda gerçekleşecek.
Dershaneciliğin geleceği konusunda son dönemde yapılan bazı açıklamalar, sektörde belirsizliği artırdı; yeni yatırım planları büyük ölçüde askıya alındı. Teşviklerin yürürlüğe girmesiyle birlikte özel okullaşma oranında artış olacağı muhakkak. Ancak yapılacak yeni yatırımların eğitim-öğretim kalitesine yansıması için mutlaka işin ehli kişi ya da kurumlar yönetiminde yapılması şart. Eğitim ve sağlık yatırımları ciddi anlamda uzmanlık isteyen ve sadece sermaye gücü ile yapılamayacak yatırımlar. Ülkemizde daha önce yaşanan ve o dönemde trend öyle oluştuğu için yapılan birçok ölü turizm yatırımı ve son yıllarda enerji sektörünün moda olmasından dolayı yapılan birçok atıl enerji yatırımı maalesef kaynaklarımızın israfına sebep olmuştur.Sektörün mevcut yüzde 3'lük halinde bile birçok özel okulun açık kontenjanları bulunuyor. Dolayısıyla yeni teşvik sisteminde yatırımların kalite ve yenilik getirmesi, yatırımların hem bölge hem de nitelik açısında çok detaylı planlanmaları şart.