'Denim' ihracatı tehlike sinyalleri veriyor

İlk 5 ayda hazır giyim ve konfeksiyonda düşüş, tekstilde ise göreceli iyileşme olduğuna işaret eden İHKİB, sorunun 'İtalyan modeliyle' çözülebileceğini bildirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Vekili Ahmet Akbalık, 2008'in ilk 5 ayında hazır giyim ve konfeksiyonda düşüş, tekstilde ise göreceli iyileşme olduğunu ve 2007 yılının ilk 5 ayına kıyasla konfeksiyon ihracatında sayısal bir artış görüldüğünü belirtti.

Akbalık, "Ancak bu durum kimseyi yanıltmasın. Parite üzerinde değerlendirildiğinde yüzde 15'lik bir kaybın olduğu ortaya çıkacaktır" dedi.

Akbalık, konfeksiyon ve denim ihracatının performansına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) Genel Sekreterliği Ar-Ge ve Mevzuat Şubesi tarafından hazırlanan "Türkiye'nin Denim Kumaş ve Konfeksiyon Dış Ticareti İle Dünya Denim Pazarı için 2014 Tahminleri" raporuna yer verdi.

Rapora göre, hazır giyim ve konfeksiyon ile birlikte denim sektörü, ihracatta "tehlike sinyalleri" verirken, 2007 yılında Türkiye'den 142 ülkeye 2,1 milyar dolar değerinde denim giysi ihracatı gerçekleştirildi. Aynı dönemde hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı 15,6 milyar dolar olurken, denim giysilerin bu ihracattan aldığı pay yüzde 14 olarak hesaplandı.

Geçtiğimiz yılın Ocak-Mayıs döneminde 6 milyar 11 milyon dolar olan hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı, 2008 yılının Ocak-Mayıs döneminde 6 milyar 794 milyon dolar olurken, dokuma konfeksiyon ihracatı 2007'nin ilk 5 ayında 2 milyar 72 milyon dolar iken, 2008'in ilk 5 ayında 2 milyar 391 milyon dolara yükseldi.

2008 yılının Ocak-Mayıs döneminde denim giysi ihracatı, 750 milyon dolar olarak gerçekleşti ve toplam hazır giyim konfeksiyon ihracatı içerisindeki payı, yüzde 11,1'e geriledi.

Denim giysi ihracatının, Türkiye'nin dokuma konfeksiyon ihracatı içerisindeki payı, 2000 yılında yüzde 16,4 iken, 2007'de bu pay yüzde 40'a yükseldi. 2007'de Türkiye'den 5,4 milyar dolar değerinde dokuma konfeksiyon ihracatı yapılırken, bu rakamın 2,1 milyar dolarlık kısmı da denim giysi ihracatından sağlandı.

2007 yılında gerçekleştirilen 7,3 milyar dolarlık toplam tekstil ihracatı içerisinde denim kumaş ihracatının payı yüzde 4,8 iken, bu pay, 2008 yılının Ocak-Mayıs döneminde yüzde 5,1'e yükseldi. Bu dönemde değer olarak 3,4 milyar dolarlık tekstil ihracatının 179 milyon dolarlık kısmını, denim kumaşlar oluşturdu.

Denim tehlike sinyalleri veriyor

Rapora göre, Türkiye'den 2000 yılında 409 milyon dolar değerinde 53,3 milyon adet denim giysi ihraç edilirken, 2007'de 2,1 milyar dolar değerinde 168,8 milyon adet denim giysi ihraç edildi. 8 yılda miktar bazında ihracat 3 kattan fazla artarken, değer olarak 5 katına çıktı.

2008 yılının Ocak-Mayıs döneminde Türkiye'den 130 ülkeye 756 milyon dolar değerinde 43,3 milyon adet denim giysi ihraç edilirken, 2007 yılının ilk 5 ayına kıyasla miktar bazında yüzde 40, değer bazında ise yüzde 8 düşüş söz konusu oldu.

Türkiye'nin denim giysi ihracatında en büyük pazarları Almanya, İngiltere ve İspanya olarak sıralanırken, 2008 yılının ilk 5 ayında da bu sıralama değişmedi. ilk 5 ayda Almanya ve İngiltere'ye yapılan denim giysi ihracatı, sırasıyla yüzde 8 ve yüzde 24 oranında azaldı.

Bu yılın Ocak-Mayıs döneminde denim kumaş ihracatı, 2007'nin aynı dönemine kıyasla miktar olarak yüzde 12 artışla 20,071 ton ve dolar olarak yüzde 31 oranında artışla 179,7 milyon dolar oldu. 2008'in ilk 5 ayında Türkiye'nin denim giysi işalatı, miktar bazında yüzde 40, dolar bazında yüzde 16 oranında azaldı.

Tekstilde göreceli iyileşme var

Ahmet Akbalık, yaptığı değerlendirmede, 2008'in ilk 5 ayında hazır giyim ve konfeksiyonda düşüş, tekstilde ise göreceli iyileşme olduğunu ve 2007 yılının ilk 5 ayına kıyasla konfeksiyon ihracatında sayısal bir artış görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:

"Ancak bu durum kimseyi yanıltmasın. Parite üzerinde değerlendirildiğinde yüzde 15'lik bir kaybın olduğu ortaya çıkacaktır. Avro üzerinden hesap yapılırsa tekstil ve konfeksiyonun düşüşte olduğu görülür. Konfeksiyon ve denim ihracatının yüzde 70'i Avrupa'ya yapılıyor ve dolayısıyla avro ile gerçekleştiriliyor. Avronun aşırı değerli olması önümüzdeki süreçte Avrupa'yı zora sokabilir. Bu durumdan doğal olarak Türk ihracatçısı da olumsuz etkilenir."

2007'nin ilk 5 ayında 72 milyon adet denim giysi ihraç edilirken, 2008 yılının ilk çeyreğinde bu rakamın 43 milyon adete düştüğünü aktaran Akbalık, şöyle devam etti:

"2 dönem kıyaslandığında adetsel olarak yüzde 40'lık bir düşüş gözleniyor. Ancak katma değerli mal satışında yükseliş sağlandı. Geçmişte denimde A, B, C segmentleri vardı. Ancak bugün orta segment kaybolmaya başladı. Bugün dünyada en ucuz malla, en kaliteli mala rağbet var. Geçmişte girişimci ruhuyla ve kendi vizyonuyla A segmentine tırmanan ve Türkiye'yi dünya ligine çıkaran Türk iş adamlarının bugün de mücadele azmi ve yürüyecek yolu var. Ancak, Türk denimciler artık dünyanın ünlü markalarının bulunduğu A segmentine verebileceği fiyatın en üst noktasını vermiştir. Bu noktadan öte fiyat verilemez. Yükselen girdi maliyetleri ile birlikte fiyat artışı sürdürülebilir değildir. Bu açıdan bulunduğumuz noktaya tutunmaya çalışacağız.

Denim, konfeksiyon sektörünün lokomotifi. Lokomotif teklerse katar yürümez. Denim kaybederse konfeksiyon ve tekstil de gelecekte aynı sonu yaşar. Kazanılmış sektör feda edilmemelidir. Unutulmamalıdır ki tekstil, istihdam deposu olarak ülkenin sosyal yapısına en uygun sektördür. Tekstil sektöründeki istihdam rakamları, Türkiye'nin işsizlik yarasının pansumanıdır. Mevcut sektörler verimli hale getirildikten sonra hedef sektörler belirlenmelidir. Kazanılmış sektörleri daha verimli hale getirmek ve yeni hedef sektörleri de kazanılmış sektörlerle entegre etmek yeni stratejimiz olmalıdır."

Sorunun çözümü 'İtalyan modeli'

Düşük döviz kurunun, yüksek girdi maliyetinin sektör üzerine bir "karabasan olarak çöktüğünü" kaydeden Akbalık, şöyle dedi:

"Enflasyon rakamlarının artması da bizi olumsuz olarak etkiliyor. Biz kurun enflasyona endeksli olması gerektiğini savunuyoruz. Ara malı işalatı da ülkemizin en önemli sorunlarından birisidir. Ara malı işalatının dış ticaret açığına neden olduğu göz ardı edilmemelidir. Reel sektör yatırımları için en büyük engel, mevcut faiz oranlarının yüksekliği ve uygulanan kur politikasının dış ticaret dengemize ve cari açığa olan olumsuz etkisidir. Bunun için çözüm; enflasyon odaklı kur politikası, küresel ekonomiye ve ülke gerçeklerine uygun faiz politikası uygulanmasıdır."

Akbalık, denim ve konfeksiyon sektöründe yeni bir strateji yaratılması gerektiğini belirterek, bu krizin ülke çapında ihtisaslaşma ve markalaşmayı başaran İtalyan modeliyle aşılabileceğini savundu.

Markalaşmanın önemli olduğunu, ancak bunun ülke politikalarıyla başarı getireceğini belirten Akbalık, "Bununla ilgili en somut örnek İtalya'nın son 20-25 yıldır markalaşma adına göstermiş olduğu ülke çapındaki planlama ve stratejisidir. 1980'lerde imitasyon üretim yapan İtalya, 90'larda sanayileşti, 90'ların sonunda ise markalaştı. Ancak bu devlet politikası ile oluşturulabildi" dedi.

İstanbul moda şehri, Anadolu üretim üssü

Akbalık, hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün çıkış yollarına ilişkin olarak da İstanbul'un moda şehri, Anadolu'nun üretim üssü olması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"İstanbul'un moda şehri olabilmesi için yerel yönetimlerin ve mesleki kuruluşların kolektif çalışmasına ihtiyaç vardır. Anadolu'nun üretim üssü olabilmesi için de sektör bazında bölgesel kümeleşmeye, kalifiye iş gücü için de mesleki eğitime ihtiyaç vardır. Sanayinin verimliliği ve fizibilitesi için, yeni ekonomi ve sanayi stratejileri belirlenirken üniversitelerin etkinlikleri artırılmalı ve üniversitelerle koordineli projeler üretilmelidir.

İstanbul'un finans merkezi olabilmesi için alt yapı problemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Finans tek başına değil, sanayi, üretim ve ihracatla bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Dünyada en gelişmiş ülke ekonomileri, sanayileşerek ülke ekonomilerini güçlendirmişlerdir."