6 milyar $’lık BES, 60 milyar $’a koşabilir

AvivaSA Genel Müdürü Meral Egemen, sektörün gelişimi ve geleceğine yönelik beklentilerini DÜNYA’ya anlattı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yakup SAYAR

AvivaSA Genel Müdürü Meral Egemen Bireysel Emeklilik Sistemi'nin (BES) taşıdığı potansiyel itibariyle ilerleyen yıllarda 60 ile 90 milyar dolar arasında bir büyüklüğe ulaşmasını beklediklerini söyledi. "Türkiye'nin dış borcunun yarısını sadece sektör olarak tasarruflarla hallederiz" diyen Egemen, Türkiye'de BES fonlarının gayri safi milli hasılanın (GSMH) yüzde 40'ına kadar yükselebileceğini kaydetti.

Egemen Türkiye'nin bireysel emeklilik fonlarının hacim olarak GSMH'nin yüzde 1'inde olduğunu Amerika'da bu oranın yüzde 70 olduğunu vurguladı. BES'e geç başlayan ülkelerden Şili'de bu oranın yüzde 40'da, Avrupa'da Türkiye'ye göre geç başlayan Polonya'da ise yüzde 30'da olduğunu belirten Egemen, Türkiye'nin henüz  yüzde 1'lerde olduğunu ve bu rakamlar ışığında Türkiye'nin gideceği yerin belli olduğunun altını çizdi.

Sektörün gelişimini ve AvivaSA'nın hedeflerini DÜNYA ile paylaşan Meral Egemen, Türkiye'nin BES'ne geç başladığını, dünyada en geç başlayanlardan Şili de ise 20 yıldır Bireysel Emeklilik Fonları olduğuna dikkat çekerek, "Biz 5. yıldayız. Türkiye'de çok ciddi bir potansiyel var ama rakamların böyle noktalara gelmesi zaman alacak. Şimdilik sistem olarak 10 milyar dolara doğru koşuyoruz" dedi.

Bugün BES fonlarında 5-6 milyar dolar düzeyinde fon biriktiğini anlatan Egemen, "Bu rakamlar kartopu etkisi ile yükseliyor. 2. yılda biriken fon miktarı 250 milyon dolardı. Şimdi 6 milyar dolara geldi. Bizim hedefimiz insanların gelirinin yüzde 10'unu bu fonlarda tutabilmek. Yüzde 10'a geldiğinde 60 milyar dolar, yüzde 15'e gelse 90 milyar dolardan bahsediyoruz.  Türkiye'nin dış borcunu düşünürsek nerdeyse yarısını sadece biz sektör olarak tasarruflarla halletmiş oluyoruz" diye konuştu.

15 yıl vadeli tahvil çıksın, talip oluruz

Devletin çıkarması halinde 15 yıl vadeli devlet tahvillerine talip olduklarını bildiren Egemen; "Devlet bize ne kadar alacağımızı soruyor. İki sene önce bunu söylediğimizde hiç dinlemiyorlardı. Yani 1 milyar dolarımız var dediğimizde 1 milyar doların yüzde 10'u 100 milyon dolar. Bu kadar para için beni uğraştırma diyorlardı. Şimdi rakam 6 milyar dolar, seneye 10 milyar dolar olacak bu para. 10 milyar doların yüzde 15'i ile tahvil aldığımda 1,5-2 milyar dolar ile başlamış olacağız. Sistem böyle işlediği müddetçe fonların sadece yüzde 15'i ile değil tamamını da orta-uzun vadeli tahvillere bağlayabiliriz" dedi. Kemal Unakıtan'ın Maliye Bakanlığı döneminde bu konudan Unakıtan'a bahsettiklerini kaydeden Egemen, "Ben bunu fonlar 4 milyar dolarda iken gidip anlattım ama dolayısıyla rakamlar küçük geldi. Artık  miktarlar ülke için önemli. Bu kadar uzun vadeli çalışabilecek başka sektör yok. Dünyayı kurtaran yatırım bu. Bütün dünyada yapılan birikimin yüzde 12.5'u BES fonlarında" diye konuştu.

Sosyal güvenlik özelleştirilmeli

Türkiye'nin ana sorunlarından birinin sosyal güvenlik sistemi olduğuna vurgu yapan Egemen,  herkesin ödediği vergiler ve çalışıp çalışmadıklarıyla sosyal güvenlik sisteminin yarattığı açığı kapatmaya uğraştığını ancak bunun da çok mümkün olmadığını dile getirdi. Egemen, "Türkiye sosyal güvenlik açığını kapatabilse uçuşa geçecek. Bunun matematiği de şöyle; Avrupa'da genç nüfus olan yerlerde her üç çalışan bir emekliye bakıyor.  Bizde ise halen 1,5 çalışan bir emekliye bakıyor ve bu makas giderek daralıyor. En geç 20 yılda bu oran 1'e 1'in altına düşecek. Yani tedbir alınmazsa 1 çalışan 1'den fazla emekliye bakar hale gelebilir " dedi.

"Çalışan emekli dengesi ne kadar iyi ise, ülke o kadar durumu idare ediyor" diyen Egemen şunları söyledi, "Avrupa'da durum yaşlı nesilden dolayı daha kötü. Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkeler ciddi bir girdapta, ama genel bütçeleri bize göre sağlam olduğundan orada alınan yara daha az etki ediyor.  Bunun için bütün dünya bu yöne, özel kurumlar sistemine doğru gidiyor. Çünkü özel kurumlarda fonlar doğru düzgün yönetiliyor" 

Arzu ettiğimiz ABD'deki sistem

20 yılda Şili, Polonya gibi devletlerin yüzde 30-40'lara geldiğini bildiren Egemen, bireysel emeklilik işinin zorunluluk veya gönüllük esaslarına göre işlediğini, Türkiye'de ise gönüllülük esasının geçerli olduğunu dile getirdi. Polonya örneğini veren Egemen şöyle konuştu; "Söz konusu ülkede 10 tane şirket var ve isteyen istediğini seçer denilerek sosyal güvenlik sistemi özelleştirildi. Sistem zorunlu hale getirilerek "gideceksin mutlaka yaptıracaksın ama özel şirketlerden birine yaptıracaksın" denilerek sistem gönüllülük esasına bırakılmadı. Ancak burada ana kademe bireyin kendisine değil kurumlara bırakılıyor. Mesela Devlet DÜNYA Gazetesi'ne diyor ki ben artık sosyal güvenlik sistemini yüzde 25'e indiriyorum. Yüzde 50'sini de sen yap. Yüzde 75'ini şirket ve devlet karşılasın, yüzde 25'ini de birey kendi yapsın. Dengeli bir dağılım esasında. ABD'de de sistem böyle, bizim de aslında arzu ettiğimiz sistem bu"

Kriz 40 yaş üstünü bireysel emekliliğe yöneltti

Global ekonomik krizin sektöre etkilerini değerlendiren Egemen, krizle birlikte 40 yaş üstünün bireysel emekliliğe yöneldiğini belirtti. Söz konusu yaş grubunun sisteme yönelmesini "geç kalmışlık korkusu" olarak niteleyen Egemen, "Başıma bir şey gelirse iş işten geçmiş olacak diye korkuyor insanlar ama 10 sene para biriktirerek emekli olmak istiyorlar. O zaman çok ciddi birikim yapmanız lazım. Halbuki 30 yaşında başlasalar, 1500 lira alıyorsa ayda 100-150 lirayı buraya ayırarak çok ciddi bir birikim yapabilir. Emekliliğinde bugünkü  gelir düzeyini koruyacak bir birikime sahip olabilirler, bunun için bizim hedefimiz insanların gelir düzeyinin yüzde 10'unu yakalayabilmek" dedi.

Kriz bizi etkilemedi

Krizin işlerini bir anlamda tetiklediğini söyleyen Egemen "Kafamızın üzerinde kara bulut dolaşmasaydı, acaba işten çıkarılırım korkusu olmasaydı, hala dört ay sonrasına taksitli alışveriş yapmaya devam edecektik. Hatta "faizler de düştü ben bir ev kredisi alayım, bir de araba alayım" diyecekken birden bire kriz gelince bizim reklamlarımızda da vurguladığımız "paranı saçma" mesajımızın haklılığı ortaya çıktı" diye konuştu. 

Krizin olumsuz etkilerinin ise bazılarını sistemden kopardığını dile getiren Egemen, zor duruma düşenlerin, kredi kartı borçları yüzünden sıkışanların birikimini alarak bu borçları kapatmak için sistemden çıkmayı tercih ettiklerini söyledi.  Sistemden çıkışlara rağmen insanların BES'den oldukça memnun ayrıldıklarını kaydeden Egemen, insanların daha emekli olmadan paralarını almalarına rağmen "iyi ki bu birikimi yapmışım, zor günümde bu para imdadıma yetişti" dediklerini ve tekrar birikim yapmaya başladıklarında sisteme geri dönüşü istediklerini vurguladı. Egemen; "Sistemin en büyük savunucusu ayrılanlar oldu aslında.  Müşteriler bizim için kayıp tabi ama böyle de bir denge oldu.  Yüzde 20 işsizlik var deniyor, o işsizlik bize de yansıdı, yoksa daha da büyüyebilirdik" dedi.

Kara geçmek yedi yıl sürdü

7 yıldan sonra ilk defa kara geçildiğine işaret eden Egemen,"Bütün dünyada bu süre 6-7 yıldır zaten. Yedi yıla kadar başa baş ancak yakalanır. Bünyenizde hayat sigortacılığı varsa bunu ancak o şekilde karşılayabiliyorsunuz. Tabi bu durum Aviva için geçerliydi yoksa Ak Emeklilik hep kar ediyordu" diye konuştu.

AvivaSA olarak son bir yıl içinde yüzde 38 büyüdüklerini, ondan önceki yıl da yüzde 40'lara yakın bir oranda büyüdüklerine dikkat çeken Egemen, yatırım yapmaya devam edeceklerinin de bilgisini verdi. 2010'un da 2009 gibi büyümeyle geçmesini beklediklerini aktaran Egemen "İşimizin yüzde 50'si bireysel emeklilik yüzde 50'si hayat sigortaları. Hayat sigortalarının yüzde 90'ı da kredilerle satılan ürünler. İşsizlik de bunun parçası ama esas hayat sigortaları, konut ve tüketici kredileri ile satılanlar büyüme açısından çok önemli. Orada yüzde 30 büyüme görüyorlar" dedi.

Sektörün yeni ürünlere ihtiyacı var

Sektörde yeni ürünlere ihtiyaç olduğunu ve bu konuda Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı ve Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Ahmet Genç'e bu konuda birçok kez ziyarette bulunduklarını söyleyen Egemen şunları söyledi, "Müşteşar ve Genel Müdür detaya hakim. Avrupa'yı dünyayı takip ediyorlar. "Yeni ürünlere ihtiyacımız var. Çok sığ bir yapımız var. Sadece devlet tahvili, hazine bonosu ve hisse denedi alabiliyoruz. Başka da bir şey alamıyoruz" dedik.  Altının yükselişinde bir menkul kıymet çıkartabilseydik ve alabilseydik altın sonuçta mentalite olarak orta uzun vadeli yatırımdır ve profilimize uygundur. Veya gayrimenkul. İnsanlara emekliliğin için yatırım yap dediğinde bir dakika ben kredi aldım ev alıyorum diyor. Ev zaten çocuğumun diyor o zaman aldığın evlerde Kurtköy'de Beylikdüzü'nde ya orada bir şey olursa dağıtabiliyor musun riskini. Müşterilerimize"10 tane evin olduğu bir GYO olsa biz oradan pay alıp sana versek ve biz kontrol etsek dediğimizde olur "diyor. Ama yok ki."

Bir çok kişinin şu sıralarda anapara garantili ürünlerden bahsetmeye başladı ve bu ürünlerin BES'in profiline uygun olduğunu ifade eden Egemen, "Bunları anlattığımızda İbrahim Bey hak verdi. Onun üzerine bir çalıştay yaptık. Bütün emeklilik şirketleri, SPK daire başkanları geldi. İlk defa bu kadar geniş kapsamda bir çalıştayda bu konuda mutabık kalındı. Çanakçı da bu çalıştayda mutabık kalınırsa BES Danışma Kurulu'na götürebileceğini söyledi. Bu kurul senede 1-2 defa toplanıyor ve kanun değişiklikleri bu kuruldan geçiyor. Bir ortak karar çıktı ve anapara korumalı ürünlerle ilgili AK Portföy çalışıyor ürünlerin nasıl çalışabileceğini artık detayları çalışıyoruz. Hazine'ye bir öneri ile gideceğiz ve onlarda yılın ilk yarısında marta kadar bunu toplayabiliriz dediler oradan da kanun şeyi çıkabilir.  Bu önemli bir gelişme. BES tarihinde önemli bir dirsek olacak"diye konuştu.

Sektör 15-16 şirkete doğru koşuyor

Aviva ile Ak Emeklilik birleşmesinin 2007 sonunda tamamlandığını ve o gün sektörde 9 şirket olduğunu söyleyen Meral Egemen, sektöre yeni giren 4-5 şirket ile birlikte 15-16 şirkete doğru gittiklerini ve Generali hariç Avrupa'da olan bütün büyüklerin Türkiye'ye girdiğini, Generali'nin de istekli olduğu yönünde duyumları olduğunu belirtti.  "Türkiye gelişmeye çok açık bir pazar" diyen Egemen  şunları söyledi "Zaten prim olarak baktığınızda da kişi başına 41 dolardayız. OECD ülkelerinde bu rakam 2200 dolar, yabancıların iştahı buradan ileri geliyor. Şirket sayısının artması müşteri için olumlu ama yeni gelenin yatırım yapma gücü ve isteği de sektör ve ülke için önemli" 

Sektöre girmeye hazırlanan Ziraat Bankası'na da değinen  Egemen, Ziraat'in de mutlak bir etki yaratacağını ancak emeklilik sigortası satabilmek için kurum kültürünün satış ve müşteri odaklı olması gerektiğinin altını çizdi. 

Fon büyüdükçe rekabet zorlaşıyor

Sektörde fiyat rekabeti yaşandığını, fon büyüklüğü arttıkça rekabetin de zorlaştığını anlatan Egemen "Elementerde yaşanan rekabette her yıl ürün yeniden satılıyor. Kaskonun süresi bir yılda doluyor ama kaybettiğiniz rakam örneğin 350 lira. Biz de ise 2003'te sisteme girmiş ve ayda 300 lira ödeyen müşterinin şu an 25 bin lirası var. Biz kaybettiğimiz zaman 25 bin liralık müşteri kaybediyoruz" dedi. Asıl rekabetin ise yetiştirilmiş elemanlarda yaşandığını söyleyen Egemen bugüne kadar 12 bin kişi yetiştirdiklerini ancak AvivaSA olarak çalışan sayılarının 2 bin olduğunu belirtti. Sektöre giren yeni şirketlerin hazıra konmak için yetişmiş elemanları transfer etmeye çalıştığını aktaran Egemen, "Ben bir bölge için 50 bin dolar yatırım yapmışsam yeni gelen şirket; çalışanımıza al sana 20 bin dolar, havuza da 10 bin dolar,  5 adamını da getir, bir de gelirken müşteri listesini de getir de zorluk yaşamayalım diyor. Etik anlayış olmadığı için giderken müşteri listesi basılıp alınıyor. Rekabet burada işte. Hazine tarafında bunu durdurmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

Arkasında banka olmayan ayakta kalamaz

Sigortacılığın geleceği ile ilgili açıklamalarda da bulunan  Egemen artık dünyada sigorta sektörünün bankalar aracılığı ile yürüyeceğini ve arkasında güçlü bir banka olmayan şirketlerin ayakta kalmasının çok zor olduğunu belirtti. "Şu anda sektörde birinciyiz" diyen Egemen "Arayı açıyoruz ama Anadolu Hayat yakından takip ediyor. Bankası olan ve bankayla ortak iş yapan şirketler Türkiye'de yüksek konsantrasyona sahip. İlk 4 şirket pazarın yüzde 70'ine hakim. Biz  yüzde 22 ile birinciyiz, Anadolu Hayat 21, Yapı kredi 15, Garanti de aşağı yukarı  yüzde 15 derseniz toplamda yüzde 73 eder" diye konuştu.

Geçmiş 20-25 yıl da Türkiye'de sigortacıların kendi dağıtım ve satış kanallarını kurup yüksek kar marjları ile doymamış ve rekabetin az olduğu bir pazarda dağıtım kanalını finanse etmelerinin mğmkğn olabildiğini fakar bunun artık geçerli olmadığını belirten Egemen şunları söyledi;"Artık bu dönemde tek başına bir şirketin bir dağıtım kanalı kurup rutin bir ürün satması ile ayakta kalabilmesi çok zor görünüyor. Arkasında güçlü bankası olmayanlar mutlaka bir çıkar yok bulmak zorundalar. Bütün dünyada sigorta şirketleri ve bankalar ile evleniyorlar. Aviva'nın Akbank'la evlenmesinin nedenlerinden biri Akbank'ın güçlü dağıtım kanalına sahip olmasıdır. Aviva güçlü bir şirket olmasına rağmen bu yolu tercih ediyor"

Banka sigortacılığı çok önemli

Banka sigortacılığının çok iyi işleyen bir sistem olduğunun altını çizen Egemen, bu konuda en iyi olanların Akdeniz ülkeleri olduğunu belirterek, "Kuzey ülkeleri internet, çağrı merkezi gibi teknolojik araçlara daha çabuk adapte oldukları için şubeye gitmiyorlar. Akdeniz ülkelerinde ise müşteriler sohbet etmeyi seviyor, bankaya gidip diyalog kuruyor dolayısıyla satışta da başarılılar. İspanya, İtalya hatta Fransa'nın güney bölgelerinde çok iyi hayat sigortacılığı rakamları var. Bizde de emeklilik sisteminin banka sigortacılığı ile birlikte çok hızlı ilerliyor" diye konuştu. 

BES, sağlık sigortası ile karıştırılıyor

Türkiye'de emeklilik sigortası önerisi ile gidildiğinde insanların sağlık giderlerini sorduğunu anlatan Meral Egemen sistemin sağlık sigortası içermediğini duyanların ise hala şaşırabildiklerinin altını çizdi. İnsanların emeklilik sistemini bir alternatif olarak algıladıklarını belirten Egemen bunun bir alternatif değil tamamlayıcı unsur olduğunu sözlerine ekledi.  İnsanların dişinden tırnağından senelerce arttırdığı ile ev aldığı ve emekli maaşı yerine kira geliri ile geçinmeye çalıştıklarını aktaran Egemen, bu sürecin yavaş yavaş kaybolduğunu ve toplumun bunu çabuk fark edeceğini kaydetti. "Türkiye'de gayrimenkul fiyatları hep arttı" diyen Egemen, ilk defa krizler ile ev fiyatlarının, dolayısıyla kira gelirleri de düşüyor. Eve yapılan yatırımın her zaman en doğru yatırım olmayacağını anladık" diye konuştu.

Yurtdışında sigortacılık uç noktada

Yurtdışında sigortacılığın artık uç noktalara kadar uzandığını anlatan Egemen, Hollanda'da kavga eden iki çocuğun kıyafetlerinin zarar görmesini dahi "3. kişilere verilen zararlar" kapsamında karşılayan sigortalar olduğunu anlatarak, Almanya'da yaşayan Türk gurbetçiler cenaze sigortası yaptırdığını ve cenazelerini sigorta kapsamında yurda getirebildiklerini söyledi. Mankenlerin bacakları, ressamların parmakları, doktorların ameliyat hatasından doğan zararlara kadar çok değişik sigortaların da bulunduğunu, dolayısıyla pazarın gelişmeya çok açık olduğunun altını çizen Egemen, "Yurtdışında o kadar değişik enstrümanlar çıkmış ki maalesef bunların hiç biri ülkemizde yok. Gelişmeye çok açık bir pazar. Prim olarak baktığınızda da kişi başına 41 dolardayız. OECD ülkelerinde  bu rakam 2200 dolar" dedi.

Size bir şey olursa çocuğunuza bakacak 5 kişi var mı?

Hayat sigortası satış eğitimi veren Amerikalı bir uzmanlarından örnek veren Meral Egemen, uzmanın satışa gittiği zaman "Üniversiteye gidecek bir çocuğunuz var, ondan sonra da evlenecek. Size bir şey olursa çocuğunuzun okul masraflarını karşılayabilecek 5 kişinin adını yazar mısınız" dediğini ve insanların 5 isimden ziyade tek bir isim bulmakta bile zorlandıklarını söyledi. O zaman satıcının kartvizitini çıkardığını ve ayda 35 lira öderseniz çocuğunuzun yaşam giderlerini ben karşılarım dediğini anlatan Egemen böyle bakınca, "bana bir şey olsa çocuk ne yapar diye düşünüyorsunuz" diye konuştu.

Kültür farkı çok büyük problem

Sigortacılığın Türkiye'deki problemlerinden birinin de kültür ile ilgili olduğunu söyleyen Egemen, batı artık yalnızlığa ve bireyselliği dönmüş iken bizde ise "annem emekli, ben işsiz kalsam gider onun evine otururum, annem beni kabul eder. Onun emekli maaşı ile bir şeyler yaparız, ben de ufak tefek bir şeyler yaparım. Emekliliğe ne gerek var?" diye düşündüklerinin altını çizdi.

Gelişmiş ülkelerde çocukların 18 yaşından itibaren ailesi milyoner dahi olsa kendi yağıyla kavrulmak zorunda olduğu düşüncesinin yerleştiğini ve dolayısıyla o çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilmek için işini şansa bırakmadığına işaret eden Egemen, "Bir diğer problem ise bize bir şey olmaz anlayışı; kaza geçirip sakat kalmak, işini kaybetmek hepimizin karşılaşması olası şeyler ancak bu benim başıma gelmez anlayışı nedeniyle insanlar tehlikeyi fark edemiyor."dedi

Var mı 100 liraya 25 lira veren?

Bireysel Emeklilik sisteminin en önemli unsurlarından birinin devlet teşviki olduğunu kaydeden Egemen, "Ödenen her 100 TL'nin 25'ini devlet size geri veriyor. Faizler yüzde 50 iken buradan da kazanmayayım demek kolay olabilir ama faizler şimdi yüzde 8'e düştü. Yüzde 25 getiri ile işe başlıyorsunuz, var mı 100 liraya 25 lira veren? Bunun yanında satın aldığımız bütün hisse senetleri, hazine kağıtları, tüm menkul kıymetler stopajdan muaf. Hiçbir yerde bu yok.

Yeni yaptırdıkları bir pazar araştırmasının sonuçlarını paylaşan Egemen, "Avrupa ile karşılaştırmalı yaptığımız araştırmaya göre, Avrupa'da BES için kaynak ayıramıyorum diyen oranı yüzde 19 iken Türkiye'de kaynak ayıramayan oranı yüzde 38. Tam iki katı. Biz burada yüzde 25 vergi avantajı yanında yüzde 25 de getiri sağladık müşterimize. Böyle baktığınızda yüzde 50 getiri aldığınız başka ürün yok. O yüzden bir yere kaynak ayırma şansınız var ise buraya yatırım yapın" dedi.

Sabancı Holding'de mentorluk eğitimi

Sabancı Holding'in yeni bir program başlattığını aktaran Meral Egemen, Holding'de çalışan genel müdürlerin, genel müdür olmaya aday çalışanlara mentorluk ve danışmanlık yaptığını söyledi.  Holdingde genel müdürlerden oluşan 25 kişilik bir mentor havuzu olduğunu aktaran Egemen şunları söyledi "25 kişilik de gelecek vaat eden çalışanlardan oluşturulmuş genel müdürü aday kadrosu var. Onlara mentorluk yapılacak. Ben holding denetim biriminde çalışan bir arkadaşa yapacağım. Ancak biz danışmanlık yaparken sen şunu şöyle yap demeyeceğiz, herkesin kendi doğrularını bulmasına yardımcı olacağız. Bu eğitimler hem holding için önemli hem de ülke için bir nevi sosyal sorumluluk. Ben Marmara Üniversitesi Bankacılık Sigortacılık Yüksek Okulu'nda ders veriyorum. Bunu kişisel sosyal sorumluluk olarak görüyorum. Biz bu memleketin imkanları ile büyüdük dolayısıyla verebileceğimiz bir şey varsa yapmaktan geri durmamalıyız. Verginin dışında da yapabileceğimiz şeyler olduğuna inanıyorum. Önceden gündem oluşturuyorum ve ayda 2.5 saat konuşuyoruz."

Reklam kampanyamız çok başarılı oldu

Reklam kampanyalarına ağırlık verdiklerinin altını çizen Meral Egemen," Global krizin hemen başına denk gelen dönemdeki kampanyamız çok başarılı oldu ama bu sene çok başarılı geçti bizim için onun semeresini topladık diyoruz. Biz o kampanyayı yaptığımız vakit daha kriz başlamamıştı esasında. Nisan'da başladık, Mayıs'ta kriz patladı. İlk kampanya çıktığında bütün AVM'ler bize düşman oldular, niye böyle yapılıyor, neden "harcama" deniyor diye. Aslında "biz harcama demedik saçıyorsun, yaptığın saçma" demeye çalıştık. Dünyanın krize sürüklenmesinin nedenlerinden biri de insanların kazandığından fazla tüketmesi. Mesela insanlar kazandıklarından fazlasını harcıyorlar bazıları yılların emeğini emeklilik ikramiyelerini kredi kartı borcunu ödemek zorunda kalıyor. Biz bir eğilime işaret etmek istedik. Kazandığından fazla harcayana bir dur, bir kısmını kenara koy demek istedik. Krizle birleşince insanlar hakikaten doğru söylüyorlar" diye düşündüler. Onun için diyoruz ki onları da yapıyorsan da ayda 50-100 lirayı buraya ayırırsan yaşında gençse emeklilikte kaynak olsa" diye konuştu.