ABD verileriyle düşüş sürdü
ABD verileriyle düşüş sürdü
Ne oldu BORSA: ABD piyasalarının düşüşle kapanmasıyla güne satıcılı başlayan ve 39949 puana düşen endeks, ikinci seansta artış satış baskısıyla 39460 puana düştü. ABD'de haftalık işsizlik başvurularının beklenenden kötü gelmesinin etkisi ile artan satış baskısına paralel endeks günü 1059 puanlık kayıpla 39847 puandan tamamladı. Ne olacak BORSA: Bugün ve pazartesi günü yurtdışı piyasaların büyük kısmının kapalı olması nedeniyle içeride de sakin seyir bekleniyor. Uzmanlar, yurtdışı piyasalarda toparlanma yaşansa bile kapatma davası nedeniyle yurtiçine yansımasının sınırlı olacağını ifade ederek, genel olarak trendin aşağı olduğunu da sözlerine ekliyorlar. Euro, dolar karşısında hızla gevşedi Ne oldu: Döviz: Euro Bölgesi'nden şirket karlarına yönelik gelen rakamlar sonrasında global piyasalarda oluşan gerilim Türkiye'ye de yansıdı. Dolar yükseldi, Euro değer kaybetti. Dış piyasalarda doların değerlenme eğilimine girmesi de dolar kurunda yaşanan bu çıkış hareketini destekledi. Dolar günü 1.2430 YTL'den Euro da 1.9180 YTL'den kapadı. Ne olacak: Döviz: Döviz piyasasının yurtdışı piyasalardaki gelişmeleri takip etmeyi sürdüreceği ve Euro/dolar paritesindeki seyri izlemeye devam edeceği belirtiliyor.Bugün ve pazartesi Paskalya tatili piyasalarda havayı biraz yumşatabilir. Dolarda 1.2450'deki direncin kırılması durumunda alımların daha da güçlenebilir. 1,5535 ise direnç seviyesidir." Yatay, gelişmeler izlendi Ne oldu Bono: Bono piyasasında gösterge tahvil yüzde 18.20-18.50 aralığında hareket ederek, yurtdışındaki gelişmeleri takip etti. Güne yüzde 18.30 bileşik seviyesinden başlayan faiz en düşük 18.24'ü test ettikten sonra, yurtdışındaki satışın devamı, doların değer kazancı ile yüzde 18.24'ü gördü ve günü de 18.28'den tamamladı. Ne olacak Bono: Sıkışık seyrin devamı ile birlikte yurtdışı piyasaların ana belirleyici faktör olmaya devam edeceği söyleniyor. Yüzde 18.50 ile 18.20 hareket aralığının geçerli olmasını bekleyen uzmanlar, yurtiçinde ise Ak Parti'ye yönelik açılan kapatması davasının temkinli harekete neden olacağı görüşünü savundu. Para politikasında daha ihtiyatlı bir dönem mi başladı? Banu KIVCI TOKALI-FİNANSINVEST Artan global ve iç politik riskler sonrasında, Merkez Bankası'nın kısa vadeli faiz oranlarını bu ayki toplantıda değiştirmemesi sürpriz olmadı. Her ne kadar bizim bu yıl için öngördüğümüz ana senaryodakine eş anlı bir zamanlamayla faiz indirimlerine son verilmiş olsa da; karar öncesi ve sonrası toplantı açıklamalarının bizim beklediğimiz kararlılık ve yol gösterici olma niteliği taşımadığını söylemek gerekiyor. Nasıl faiz indirimlerine bu ay son verilebileceği sinyalini geçen ayki toplantı notlarından alamadıysak; bu ayki açıklamanın da, enflasyona yönelik artan riskler nedeniyle faiz indirimlerine uzun süreli bir ara verildiği görüşünü yansıtmaktan uzak olduğu kanısındayız. Son toplantı açıklamasına baktığımızda, artan gıda ve enerji fiyatları ile küresel belirsizliklerin enflasyon hedefine ulaşılmasını geciktirebileceği ifadesi dışında, önceki açıklamalardan ciddi farklılıklar olmadığını görüyoruz. Mesela, Merkez Bankası, hâlâ toplam talep koşullarının dezenflasyon sürecine destek olacağı görüşüne öncelik veriyor; son indirimlere rağmen kısa vadeli faiz oranlarının hâlâ enflasyondaki düşüşü desteklediğini düşünüyor; olası faiz indirimini belli koşullara bağlı olarak gündemde tutuyor. Artan iç politik risklere ise hiç değinmiyor. Özetle söylemek gerekirse, son toplantıda faiz oranlarını aynı bırakma kararı, faiz indirimlerine bir süreliğine ara verilip, "bekle-gör" dönemine girildiğini yansıtmaktan çok; artan global ve politik risklerin endişesi ile verilmiş bir karar görünümü veriyor. Ancak biz, dezenflasyon sürecine yönelik daha ciddi endişeler taşıyoruz. Risk faktörlerine yönelik olumsuz gelişmelerin, enflasyonun üst band hedefi civarında kalmasını bırakın, yüzde 9'lar civarındaki mevcut seviyelerden aşağı hareketini bile şüpheli bir hale getirebileceğini düşünüyoruz. Gelecek dönem dezenflasyon sürecinin seyrinde, döviz piyasasının seyri kritik bir faktör. YTL'de geçmiş yıllardakine benzer güçlü bir seyir görme olasılığı oldukça düşük. Mevcut seviyelerde dalgalanması en iyimser tablo gibi. YTL'nin azalan desteğine karşılık arz yönlü faktörlerin katkısı daha da önemli hale geliyor. Ancak, gerek gıda gerekse de emtia fiyatlarının yıl başından bu yana gelişimi hiç de rahatlatıcı değil. Üstelik bir de ikincil etkilerinin boyutu var. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde mevcut yüksek seviyelerden gevşeme görülmemesi durumunda, enflasyon tahminlerinde revizyon yapılması kaçınılmaz. Zaten hedefin önemli ölçüde üzerinde bulunan enflasyon beklentilerinin daha da bozulması riski, ileriye dönük fiyatlama davranışı açısından işleri daha da zorlaştıracak. Sonuç olarak, biz bu ayki faiz indirimlerine ara verme kararının, en azından 6-8 ay devam etmesi gereken daha ihtiyatlı bir dönemin habercisi olması gerektiği görüşümüzün bir kere daha altını çizmek istiyoruz.