ABD'nin Körfez'de İran'ın anahtar rolünü inkar etmesi akıllıca değil

ABD'nin Körfez'de İran'ın anahtar rolünü inkar etmesi akıllıca değil

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Financial Times Ethan Chorin Eğer ABD bölgesel çıkarlarını korumak istiyorsa, önümüzdeki uzun bir süre boyunca İran'ın Körfez'de anahtar bir oyuncu olacağını kabul etmeli. Birleşik Arap Emirlikleri'nde bir hafta sonu öğle yemeği yediğim şerce emirliğinden bir arkadaşım, Hillary Clinton'ın ABD "nükleer kalkanı"nın Körfez'deki müttefiklerini kapsayacak şekilde genişletilmesi teklifinden söz açtı. "Kalkan mı" diye ünledi, "Bizi kimden korumak için, İranlılar'dan mı, Amerikalılardan mı?" Aynı duyarlığı birkaç gün sonra Dubai'de İran sanat eserlerinin müzayedesinin tanıtımında duydum. Bu ve diğer birçok yorum, Körfez'deki Arap ülkelerinin İran'la olan ilişkisini nasıl gördükleriyle ABD'nin bu ülkelerin kuzeydeki komşularını nasıl gördüğüne ilişkin inancı (aslında ABD işine geldiği gibi inanması) arasında hızla artan bir boşluğu gösteriyor. ABD, Araplar'ı İran'dan korumaya uğraşıyor ama Araplar, Amerikalılar'ın kendilerini İran'dan korumaya çalışmasından, giderek daha fazla korumaya çalışıyorlar. Bu işin sonunun iyi olacağını düşlemek zor. 79 milyar dolarlık döviz rezervi ve 100 doların üzerindeki petrolden elde edilen gelirlere karşın İran'ın ekonomisi büyümüyor, küçülüyor. Doğal kaynaklardan gelen beklenmedik gelir; altyapının çatırdayışını, şişmiş kamu kesimini, astronomik düzeydeki işsizliği ve çift haneli enflasyonu ve her yere yayılan yolsuzluğu perdeliyor. Sorunlar bundan daha da derine iniyor. İranlı işadamları mali yaptırımların, İran'ın yurtdışında iş yapma yeteneğini engellediğinden yakınıyor. Ve İran dünyanın ikinci büyük doğalgaz rezervine sahip olduğunu söylemesine karşın ısınma için kullanılan doğalgaz kıtlığı yaşanıyor. Hükümet yakınmaları, dağıttığı sadakalarla susturuyor. Ama bu yalnızca enflasyonu ve sefaleti artırıyor. Körfez'deki Arap ülkeleri ve İran karşılıklı olarak birbirlerinin cankurtaranı oldular. Resmi rakamlara göre İran, Körfez ekonomilerine 250-500 milyar dolar arasında yatırım yaptı. Gerçek rakam bunların iki katından fazla olabilir. 450 binden fazla İranlı, Dubai'de yaşıyor ve çalışıyor. Bu rakam Dubai'nin yerlilerinin sayısının iki katından fazla. On binlerce İranlı Körfez'e yayılmış durumda ve göreli ucuz maliyetli mühendis, teknik personel olarak hizmet veriyor. Onlar çekilse bu alanlarda bir boşluk doğar bölgede. İran gazı, kuzeydeki emirliklerinin hızla artan iç taleplerinin üretimi aşmasından kaynaklanan doğalgaz açığına yakın dönem çözüm olarak ortaya çıkabilir. Bütün bu etkinlikler, Körfez'deki birçok Arap'ın İran'a artan sempatisi, İran'ı yalıtmak isteyen ABD'nin çabalarından giderek daha fazla kuşku duyması demek. 2006 yılında Katarlılar "disiplini bozdu" ve uranyum zenginleştirme peşinde olan İran'ı cezalandırmak için hazırlanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına karşı oy verdiler. Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in Maskat'ı ziyareti 2 ayını doldurmadan Ummanlı diplomatlar Tahran'da iki taraflı ticaret ve güvenlik önlemleriyle altyapı projelerine karşılıklı yatırım yapmayı tartıştılar. Suudi Arabistan ve Bahreyn hükümetlerinin İran'dan kaygı duymak için derin sebepleri var. Sebeplerin büyük bölümü, ülkelerinde bulunan yerli şii nüfus üzerinde İran'ın gizil etkisiyle doğrudan ilgili. Bir Suudi işadamının söylediği gibi, İran'ın Körfez'de kıyısı olduğu sürece kendi ülkesi bile İran'la barışsever ilişki kurmakla yükümlü. ABD başkanlık kampanyalarında bombalama ve "ortadan kaldırmak" sözleri, bölge ülkelerini nükleer silahları olan bir İran düşüncesinden daha çok kaygılandırıyor. İran şimdiden çok güçlü bir ülke ve nükleer gücü olan İran da idare edilebilir, diye mantık yürütüyorlar. Yaralanmış, daha da radikalleşmiş ya da ağır biçimde felç olmuş bir İran fikri gözlerini daha çok korkutuyor. Kuzeye gergin gergin bakmaktan çok, birçokları ABD'nin Körfez'in istikrarına daha büyük bir tehdit olduğunu düşünüyor. Buna karşı, İran'ı "Büyük Körfez" toplumuna yakınlaştırmaya çalışarak tepki veriyorlar. Eğer ABD bölgesel çıkarlarını korumak istiyorsa, bölgede birçok insan için açık olan bir doğruyu kabul etmek için yapıcı bir yol bulmalıdır: Önümüzdeki uzun bir süre boyunca İran, Körfez'de anahtar bir oyuncu olacak. İslami cumhuriyetten uzak durması için İran'ın komşuları üzerinde aşırı ve makul olmayan bir baskı kurarak bu hükümetleri uzun süredir var olan iki ilişkiden birini seçmeleri gerektiği bir sınıra itiyoruz: biri ABD ile olan, diğeri en önemli ve güçlü bölgesel ticari ortakları olan İran. Bütün bunlar, ABD'nin İran'ın işlerini daha da zorlaştırmaması anlamına gelmiyor. Büyük oranda, uygulamadaki ABD ve Birleşmiş Milletler yaptırımları ve yenilerinin uygulanması tehditleri, İslami cumhuriyet içinde, dünyanın tek kalan süper gücüyle nasıl bir ilişki kurması gerektiğine dair bir tartışmanın şekillenmesine yardımcı oluyor. (Yazar, Washington'da faaliyet gösteren Center for Strategic and International Studies'te [Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi] Ortadoğu programında kıdemli üyedir.)