Bakan'dan bankalara "sömürü" uyarısı

Tüketicinin Korunması Kanunu'na değinen Gümrük Bakanı Yazıcı, "Bankalar yaptıkları hizmetin elbette ki bedelini almalı. Ama o işin niteliğine uygun olması lazım. Sömürü olarak nitelenecek boyuta vardırılmamalı" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 
ANKARA - Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Borçlar Kanunu'nda düzenlemek istedikleri bir iki maddenin bulunduğunu belirterek, kamuoyunda "eş onayı" olarak bilinen maddeyi de kapsayan düzenlemelerin 2013'ün ilk çeyreğinde tamamlanacağını bildirdi.
 
Bakan Yazıcı, konuk olduğu A Haber'de gündeme dair açıklamalarda bulundu.
 
Programda, 75 milyon yurttaşın tamamının tüketici olduğunu, bundan dolayı da tüketici haklarını önemsediklerini dile getiren Yazıcı, Tüketicinin Korunması Kanunu ile ilgili değişiklik taslağı hazırladıklarını ve bunu 96 ayrı kesime göndererek tartışmaya açtıklarını söyledi.
 
Düzenlemenin yanlış anlaşılmasını istemediklerini, bankaların faiz dışı bütün gelirlerini ortadan kaldıracak bir yaklaşım içinde olmadıklarını vurgulayan Yazıcı, şunları kaydetti:
 
"Bankalar basiretli olmalı. Tüketiciyi de bilinçli hale getirmeliyiz. Basiretli olması gerekir derken, yaptıkları hizmetin elbette ki bedeli neyse onu almaları hakları. Hiç kimseye bedelsiz bir hizmet üretilmesi talebinde bulunmuyoruz, bulunmayız. Aksi takdirde angarya yüklemiş oluruz. Ama alınan, o işin niteliğine uygun olmalı. Sömürü olarak nitelenecek boyuta vardırılmamalı. Dolayısıyla bankacılık faaliyetlerini incelediğimizde değişik isimlerdeki işlemlerden ücret alınıyor. Örnek veriyorum mesela hesap işletmesizlik ücreti. Yani adamın hesabı var ama hesaba para yatmıyor, hesaptan para çekmiyor. Ondan ötürü ücret alınıyor. Bunun hiçbir mantığı olmadığı kanısındayım."
Borçlar Kanunu'ndaki "eş onayı" maddesiyle ilgili kendilerine çeşitli geri dönüşlerin olduğunu ve bu maddenin düzenlenmesi için çalışmalarının sürdüğünü bildiren Bakan Yazıcı, "Maddeyle ilgili söylenenleri kısmen haklı buluyorum. Bu maddenin getirisinde aile birliğini, bütünlüğünü koruma amacı var. Daha önce olumsuz örnekler yaşandığı için eşin kefalet konusunda muvafakatinin aranmasıyla ilgili düzenleme yapıldı ama bu düzenleme yapılırken biraz amacı aşmışız. Düzenleme yapma çalışmamız devam ediyor. Borçlar Kanunu'na ilişkin bir iki madde daha var. Onları düzenleyeceğiz. Yani ilk çeyrek içerisinde bunları tamamlarız" diye konuştu.
 
Dağa çıkanları onaylamak anlamında değil
Program sunucusunun, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın BDP'li bir milletvekiline atfen söylediği sözlerin hatırlatılması üzerine Bakan Yazıcı, şu yanıtı verdi:
"Şimdi tabi arkadaşımızın yaptığı değerlendirme üzerine konuşmak istemem. Süreç çok hassas bir süreç. Belki benim hassasiyet sürecimi de başkaları eleştirecek, genelde böyle zamanlarda bu sözcük çok kullanılır ama çok bilinçli olarak kullanılan bir sözcük. Bu konularda daha hassas olmalıyız diye düşünüyorum. Yani dağa çıkmazsınız da mahkemeye gidebilirsiniz, kamuoyu oluşturabilirsiniz. İşte bu konudaki hassas sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirebilirsiniz. Yani dağa çıkmak hiçbir zaman bir yol ve yöntem olmadığı inancındayım... Mahkeme yolunu seçerim, çıkarım meydanlarda bağırırım, çağırırım, burada çok farklı eylemler koyarım ortaya. Dağa çıkmak, sembolik anlamda bu ifadeyi diyor. Yani dağa çıkanları onaylamak anlamında değil. Yani orada tepkisinin belli ölçülerde, ölçeklerde haklı olduğu anlamına gelen, herhalde dikkat çekmek için kullanılan sözcük diye düşünüyorum. Yoksa bu dağa çıkanların haklı olduğu, onaylandığı anlamında değerlendirme yapmadığı kanısındayım."
Bakan Yazıcı, eski başbakanlardan Adnan Menderes'in idam kararının iptali yönündeki bir soru üzerine ise "Bana göre 60 darbesinden sonra idam edilmiş olan Adnan Menderes ve arkadaşlarına ilişkin kararlar zaten yok hükmünde. Bu hükmü veren de milletin kendisi. Milletin vicdanı bunu kabul etmemiş ve o kararları yok saymıştır" dedi.
Programda başkanlık sistemine de değinen Yazıcı, şu ifadeleri kullandı:
"Başkanlık sistemine de geçsek, yargı yine bağımsız, vicdanına, kanunlara uygun kararını verecek. Başkanlık sisteminde süreçler, işlem süreçleri daha hızlı işliyor, yani prosedürler daha net, daha seri işler bir durum var. Tabii artıları var, eksileri var, bütün bunlar tartışılacak. Sayın Başbakanımızın söylediği, altını çizdiği hususlar da bunlar."