”Bankacılık ve reel sektör krizde birlikte hareket etmeli”
Bakan Babacan, reel kesim ile bankacılık sektörünün ilişkisinin, "et ve tırnak" gibi olduğunu kaydetti
İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, birbiri ile bu kadar etkileşim içinde olan bankacılık ve reel sektörün, iyi günlerde olduğu gibi kötü günlerde de birlikte hareket etmesi ve krizin aşılmasında, her iki sektör arasındaki işbirliğinin güçlenmesi gerektiği inancında olduğunu belirtti.
Babacan, Türkiye Bankalar Birliğinin (TBB) 52. Genel Kurul Toplantısında yaptığı konuşmada, uygulanmış olan dengeleyici para politikalarının hem kredi kanalındaki tıkanıklığı bir ölçüde giderdiğini, hem de genel olarak beklentilerdeki bozulmayı sınırladığını söyledi.
Bununla birlikte, Türkiye ekonomisinin uluslararası finans piyasalarındaki gelişmelerden asgari seviyede etkilenmesini sağlamak amacı ile bankalara da bir takım görevler düştüğünü hatırlatmak istediğini dile getiren Babacan, bankacılık sektörünün üstlendiği aracılık fonksiyonu ile reel sektör ve tasarruf sahipleri arasında, vazgeçilmez bir köprü görevi gördüğünü, reel kesim ile bankacılık sektörünün ilişkisinin, "et ve tırnak" gibi olduğunu kaydetti.
Babacan, "birbiri ile bu kadar yüksek etkileşim içinde olan sektörlerin iyi günlerde olduğu gibi kötü günlerde de birlikte hareket etmesi ve krizin aşılmasında her iki sektör arasındaki iş birliğinin güçlenmesi gerektiği inancındayım. Reel sektörümüzün içinde bulunduğu durgunluk ortamından çıkmasında bankacılık sektörüne önemli bir sorumluluk düşmektedir" şeklinde konuştu.
Bu çerçevede, bankacılık sektörünün karlılık kadar etkin bir risk yönetimi çerçevesinde, aktif kalitelerini bozmadan, özel kesime kaynak sağlama yönünde de çaba sarf etmesinin ekonomi ve Türkiye açısından büyük önem taşıdığını kaydeden Babacan, şunları söyledi:
"Bu noktada hükümetimizin, bankalarımızın kredi kullandırmalarını kolaylaştırıcı tedbirleri almakta kararlı olduğunu da vurgulamak istiyorum. Son hükumetimiz kurulduktan sonra benim yaptığım ilk toplantılardan bir tanesi, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ni (TOBB) bir araya getirip, ilgili kurumlarla acil sorunlar nedir? ne tür tedbirler alınabilir konusunda bir toplantı yaptık. O toplantıdan somut kararlar çıkarttık ve bunun da uygulamasına başladık. Bu dönemde bankacılık sektörü ve reel sektörü sık bir araya getirmenin ve sektörler arasındaki iletişimin devamının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çoğu problem iletişim eksikliğinden kaynaklanıyor. Sorunlar konuşularak, istişare edilerek çözülüyor."
"Türkiye'nin çok önemli avantajları olacak"
Ali Babacan, zor bir dönemden geçildiğini ancak bu dönem sona erdiğinde, krizden çıkış dönemi geldiğinde Türkiye'nin çok önemli avantajları olacağını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bütçe açığı, kamu borç stoğu açısında baktığımızda, Türkiye pek çok Avrupa ülkesine göre avantajlı bir konumda olacaktır. Finansal sistemimiz genel yapısı açısından, Türkiye çok daha avantajlı bir konumda olacaktır. Krizden çıkış dönemi geldiğinde, Türkiye bu üstünlüklerini bu avantajını en iyi şekilde kullanacaktır. Doğu Avrupa ve diğer gelişmekte olan pek çok ülkeye göre daha çok tercih edilen bir ülke olacaktır."
2009 Dünya Bankası-IMF toplantılarının, Türkiye'de yapılacak olmasının büyük bir fırsat olduğunu ve şu anda bunun hazırlıkları içerisinde bulunduklarını anlatan Babacan, İstanbul Kongre Merkezi'nin şu anda inşaatının devam ettiğini, 2 hafta önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte şantiyeye gittiklerini, Başbakan Erdoğan'ın gerekli talimatları verdiğini, merkezi Ekim ayındaki yıllık toplantılara hazırladıklarını bildirdi.
İstanbul'un bir finans merkezi olarak yeniden konumlandırılmasının çok önemli bir proje olduğuna işaret eden Babacan, dün akşam TBB Yönetim Kurulu ile bir toplantı yaptıklarını, Dünya Bankası-IMF Toplantılarının Türkiye'de yapılmasının bu projenin duyurulması için önemli bir fırsat teşkil ettiğini kaydetti.
Singapur'daki toplantıya, dünya genelinden 25 bin ziyaretçinin gittiğini, İstanbul'da da benzer rakamları beklediklerini ifade eden Babacan, "Biz o zamana kadar finans merkezi ile ilgili projemizi artık iyice somutlaştırıp, dünya kamuoyuna sunacak bir noktaya getirirsek, bu İstanbul'un artık dünya ekonomisi ve finans çevrelerinde farklı bir şekilde algılanmasına da yardımcı olacaktır. Bu fırsatı bankalarımızla beraber, en iyi şekilde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Bankacılık sektöründe yaşanan gelişmeler
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, Türk bankacılık sektöründe yaşanan gelişmelere değinerek, şunları kaydetti:
"Türkiye'deki finansal sistemin göreli olarak sağlam durumda olması, para politikasının ihtiyaç duyduğu hareket alanını da genişletmektedir. Merkez Bankası kontrolü ancak hızlı bir dizi faiz kararını hayata geçirmiştir. Böylece piyasalarda olası bir likidite sıkışıklığının önüne geçmek ve kredi piyasalarının etkin çalışmasını sağlamak amacı ile gerekli tedbirler alınmıştır. Küresel piyasalarda yaşanan krizin etkisi ile bankacılık sektörümüzün yurt dışından sağladığı fonlama imkanlarının daralması ve kaynak maliyetlerinin yükselmesi ile sorunlu kredilerden artmasının yarattığı tedirginliğin kredi arzını olumsuz etkilemekte olduğunu da görüyoruz. Diğer yandan ülkemizde mevduat vadelerinin kısalığı da bankacılık sektörümüzün kredi kullandırımında karşılaştığı sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
Bununla birlikte bir çok ülkenin aksine, kriz ortamında mevduat sigorta limiti ve kapsamını değiştirme ihtiyacını duymamış olmamız, mevduatı kısa vadeli de olsa güvenilir bir kaynak olduğunu, bu dönemde teyit etmiştir."
Babacan yaşanan küresel durgunluk dolayısıyla daralan ticaret kanalı ve artan kaynak maliyetlerinin, firmaların mali bünyelerini olumsuz yönde etkilediğini söyledi.
"Geçtiğimiz yılın özellikle son çeyreğinden itibaren, kredilerin geri dönüşümünde yaşanan problemler, kredi riskinin yönetimi ve karlılık açısından önümüzdeki dönemde bankaları bazı zorlukların beklediğine işaret ediyor" diyen Babacan, toplumda finansal eğitim derinleştirilmesinin ve toplumun bu konuda daha bilinçli hale gelmesinin, bankacılık sektörünün uzun vadeli sıhhati açısından önem taşıdığını kaydetti.