Baskın rolü özel sektöre vermek işe yaradı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Devletin bütçesinin ekonomide baskın olmamasına çok dikkat ettik. Özel sektör odaklı bir ekonomiye sahip olmak, yani baskın rolü özel sektöre vermek bize çok faydalı oldu" dedi.


Rusya G20 dönem başkanlığında, Reinventing Bretton Woods Committee (RBC) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) ortaklaşa düzenlediği "Dönüşüm Sürecinde Küresel Finans" (Global Finance in Transition) konulu konferansa katılan Babacan, konferansta G20 gündeminin temel önceliklerinden birinin ele alındığını belirterek, ülkelerin deneyimleri, kamu ve altyapı finansmanı gibi konuların ele alınmasının önemli olduğunu kaydetti.
Babacan, Türkiye'nin G20 ülkesi olarak sadece reformlar ve ilginç uygulamalar yapmakla kalmadığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Aynı zamanda G20'nin politikalarına da farklı alanlarda katkıda bulunmaktadır. Yaklaşık 10 yıldır iktidardayız. Kriz öncesinde yaptıklarımız yapının temellerini güçlendirmek açısından çok önemlidir. 2008 öncesinde bütçe açığını azaltabildik, bankacılık reformu, sağlık ve sosyal güvenlik reformlarını gerçekleştirdik. Yani kriz başladığında kamu finansmanı açısından güçlü bir konumdaydık."
Aynı şekilde bankacılık sisteminin de güçlü olduğunu anlatan Babacan, "Bankalar o kadar güçlüydü ki kriz boyunca müdahale etmemiz gerekmedi. Çünkü Türkiye'deki bankaların hiçbirinin desteğimize ihtiyacı yoktu. 2004, 2005, 2006 yıllarında yaptığımız reformlar sayesinde bankaların bilançoları çok güçlenmişti" diye konuştu.
Sermaye yeterlilik oranını yüzde 8'den yüzde 12'ye çıkardıklarını anımsatan Babacan, bunu düzenleme ve denetleme çerçevesinde güçlendirdiklerini ama bunu iyi dönemde yaptıklarını kaydetti.

-"Bankalarımızın hepsi Basel II'ye uyumlu çalışıyor"-

Bankacılık düzenlemesi açısından döngülerle paralel gitmeyen politikalar uygulamanın önemine vurgu yapan Babacan, şunları söyledi:
"Bankaların kötü zamanlara hazırlık olarak rezervlerini artırmaları beklenmelidir. Kötü zamanlarda biraz rahat davranmak, düzenlemeleri gevşetmek ve nefes alacak yer bırakmak lazım. Bu yaklaşım sayesinde sistemimiz bunun faydalarını gördü. Şu anda Türkiye'deki bankacılık sisteminin sermaye yeterlilik oranının ortalama yüzde 18 düzeyinde olduğunu görüyoruz. Bankalarımızın hepsi şu anda Basel II'ye uyumlu çalışıyor. Hatta Basel III'te belirtilen kaldıraç oranlarının hepsine de bütün bankalarımız uyuyor. Güçlü bir finans sisteminin olması ekonomik istikrar açısından çok önemli."
Finans sektörünün kendi içinde sıkıntı yaşadığında, tüketici finansmanı, şirketlere ya da hazineye finansman sağlama açısından sorunlar yaşandığını ifade eden Babacan, "Aynı zamanda 2009 yılında kriz döneminde yaptıklarımız çok önemli. Birçok ülke Avrupa'da ekonomiyi destekleme programı hayata geçirirken biz konsolidasyon programını uygulamaya geçirdik" dedi.

-"Ekonomide özel sektörün baskın olması çok faydalı oldu"-

Babacan, ani adımlar atmadıklarını ve 2009 yılında 3 yıllık program duyurduklarını anımsatarak, öngörülebilir bir şekilde adım atmalarının yaklaşımları olumlu yönde etkilediğini kaydetti.
Büyüme ve istihdam açısından da olumlu sonuçları olduğunu belirten Babacan, şunları söyledi:
"Bu büyümenin temel kaynağı özel sektör faaliyetleriydi. Bu da bizim Türkiye'deki uygulamalarımız ile diğer Avrupa Bölgeleri'ndeki uygulamalar ile temel farkı gösteriyor. Devletin bütçesinin ekonomide baskın olmamasına çok dikkat ettik. Çünkü bizce özel sektör paralarını daha akıllıca ve verimli harcamaktadır. Özel sektör odaklı bir ekonomiye sahip olmak, yani baskın rolü özel sektöre veriyor olmak, bize çok faydalı oldu.
Özel sektörün işleyebilmesi için öncelikle güven ortamı olması gerekiyor. Tüketiciler, gelecek hakkında güvenli hissettikleri ortamda para harcar, şirketler gelecek hakkında güven duyduklarında yatırım yaparlar, bankalar da gelecek hakkında güven olduğunda kredi verirler. Eğer yeterli güven düzeyi olmazsa ne kadar mali canlandırma yaparsınız yapın yeterli büyüme düzeyine ulaşmak zor olacaktır."
Babacan, ABD'deki şirketlerde 3 trilyon dolarlık nakit bulunduğunu, ancak bu şirketlerin yeterince güven hissedip bu parayı harcamaları için yıllar geçmesi gerektiğini, güvenin büyümeyi de istihdamı da belirleyen temel itici güç olduğunu belirterek, "Biz Türkiye'de benimsediğimiz politikalar hakkında dikkatli davrandık. Verdiğimiz bütün taahhütleri yerine getirdik. Siyasi istikrar olması da çok önemli oldu" ifadelerini kullandı.
Birçok ülke açısından piyasaların sorduğu üç soru bulunduğunu anlatan Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birincisi, 'otoriteler sorunların farkında mı?' Evetse, tamam bir artı. İkinci soru 'otoriteler bunlar hakkında ne yapılması gerektiğini biliyorlar mı?' Evetse ikinci bir artı. Üçüncü soru 'otoriteler gerekli adımları atma cesaretine sahip mi?' Evetse üçüncü artı. Eğer üç artı varsa o zaman söz konusu özelliklere sahip ülkeler genelde iyi performans çıkaracak demektir. Çünkü bazı ülkelerde hükümetler sorunları biliyor ama nasıl çözeceğini bilmiyor. Bazı ülkelerde hükümetler sorunları, çözümleri biliyor ama uygulamaya geçirecek cesarete sahip olamayabiliyorlar. Biz bu açıdan çok şanslıydık. Türkiye'de böyle bir ortam ve gerekli siyasi yapı da vardı."