Bir deniz ve kültür şehri: Bergen

Bir Viking masalını anımsatan Bergen; Avrupa Kültür Kenti, UNESCO Gastronomi Kenti ve Dünya Mirası unvanlarına sahip... Bergen’e giderken unutulmaması gereken en önemli şeyse şemsiye. Çünkü senenin 275 günü yağmur yağıyor! (Didem Eryar Ünlü)

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Rengârenk tahta evleri, dar sokakları ve tarihi yapıları ile bir Viking masalını anımsatan Bergen... Başkent Oslo’dan sonra, Norveç’in ikinci büyük kenti. Buna rağmen, küçük bir liman kasabası görüntüsüne sahip. Bir yarımada, 7 tepe ve 7 fiyort üzerine kurulmuş olan şehir, Avrupa Kültür Kenti, UNESCO Dünya Mirası ve UNESCO Gastronomi Kenti unvanlarına sahip.

Önce biraz tarih... Bergen’in tarihi 1070 yılına dayanıyor. 1070 yılında Norveç Kralı Olav Kyrre tarafından kurulan kent, konumunun da sağladığı avantajla 1299 yılına kadar Norveç’in en önemli ticaret merkezi rolünü üstleniyor; 12. ve 13. yüzyıllarda Norveç’in başkenti oluyor. Hatta, 17. yüzyılda, 15 bin kişilik nüfusuyla İskandinavya’nın en büyük kenti konumuna geliyor. Daha sonrasında ticaret hacmi azalan Bergen, Oslo karşısında gücünü kaybetmeye başlıyor. Sanayi Devrimi ise buharlı gemilerin devreye girdiği ve yeniden yükselişe geçtiği dönemi işaret ediyor. Kent; balık ve orman ürünleri başta olmak üzere, yeniden ihracatın yıldızı olarak yükselmeye başlıyor. O dönemlerde kuzeyin en önemli limanlarından birisi olan Bergen’in nüfusu bugün 266 bin kişiye ulaşıyor. Yani aslında Türkiye standartlarına göre küçük bir il büyüklüğünde. “Norveç fiyortlarına açılan kapı”, “Yedi dağ arasındaki şehir” gibi nitelemelerle anılan Bergen’de şemsiyesiz yaşamanın mümkün olmadığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü Bergen’de senenin yaklaşık 275 günü yağmur yağıyor!

Bergen’in çevreleyen 7 tepenin merkeze en yakın olanı, 320 metre yükseklikteki Floyen. Finikülerle en tepeye çıkıp şehrin en güzel manzaralarından birini görmek mümkün. Daha da zirveye ulaşmak isterseniz, Ulriksbanen Teleferiği ile 642 metre yüksekliğindeki Ulriken Tepesi’ne çıkabilir ve oradan panoramik manzarayı seyredebilirsiniz.

Bergen’in mutlaka ziyaret edilmesi gereken iki önemli noktası limandaki çiçek ve balık pazarları. Bu pazarların hemen yürüme mesafesinde ise UNESCO’nun Dünya Kültürel Mirası Listesi’nde yeralan Hansa Birliği’nin ahşap evleri bulunuyor. Alman tüccarların şehrin ekonomisine hakim oldukları dönemde Bryggen bölgesinde yaptırdıkları bu binalar, eski Bergen mimarisinin en güzel örnekleri. Evlerin geçmişi 12. yüzyıla uzanıyor. Evler, yıllar içinde çok kez yangınlarla yok olmuş. Bugünkü binalar ise 1702 yılındaki en büyük yangından sonra inşa edilmiş. Çiçekler içinde, daracık sokaklarda yer alan rengârenk ahşep evler arasında yürümek, geçmişte bir yolculuğa çıkmanızı sağlıyor.

Eşsiz fiyort manzaraları...

National Geographic Traveler dergisi yazarlarına göre, dünyadaki en güzel 115 yer arasında birincilik Norveç Fiyortları’na ait. Fiyortlar 12 bin yıl önce buzulların erimesiyle oluşmuş. Dünyanın en uzun fiyortlarından olan 204 kilometrelik Sogne da, Bergen yakınlarında bulunuyor. Bu arada, sahiller kışın sanıldığı kadar soğuk değil. Bunun nedeni ise dünyanın öbür ucundan gelen Gulf Stream. Meksika Körfezi’nden kalkıp buralara kadar gelen, 400 metre derinliğinde, 50 kilometre genişliğindeki bu akıntı, beraberinde ılıman bir havayı da getiriyor.

Bin yıldır balıkçılıkla uğraşıyorlar

Norveç, Vikingler döneminden bu yana balık ihraç ediyor. Rüzgârda kurutulmuş 15 yıl dayanma süresi olan morina balığı o dönemin en önemli ihracat ürünü olmuş.

Ülkede balıkçılığın geçmişi bin yıl öncesine dayanıyor. Günümüzde yaklaşık 6 bin kayıtlı balıkçı gemisi ve 800 tesisle bu geleneği sürdüren Norveç’in kıyı şeridinde yaşayanların yaklaşık yüzde 90’ı balıkçılıkla uğraşıyor.

Bölge sakinleri, iklimin insanlardan çok balıkların refahı için mükemmel olduğunu ifade ediyor. İşin daha da güzel yanı, Norveç’te balıkların kimsenin “malı” olarak görülmemesi ve tam tersine, gelecek nesillere bırakmak için “göz kulak” olunan canlılar olarak değerlendirilmesi.
Bu sayede ülkede, gelecek nesiller için deniz ürünlerini koruyan bir sanayi yaratılmış durumda.

Yemek kültürüyle öne çıkan bir şehir

Avrupa Kültür Kenti ve Dünya Mirası Kentler listesinde olan Bergen aynı zamanda UNESCO Gastronomi Kenti unvanına da sahip. Tabii bunda balığın özel bir yeri var. Norveç’in okyanus ve kıyı kaynakları Avrupa’nın en iyi muhafaza edilmiş sualtı ekosistemleri olarak değerlendiriliyor. Norveçli balıkçılar bu sayede çok farklı türü avlayabiliyorlar. Somon balığının ana vatanı olan Norveç, balık ve balık ürünleri konusunda sonsuz bir hazine gibi. Ana ihracat mallarından biri olan çiftlik somonu ise küresel bir başarı hikâyesi. Norveç sularında bulunan en popüler türlerden bazıları; somon, pisi balığı, morina, mezgit balığı, uskumru, ringa balığı ve gökkuşağı alabalığı olarak sıralanıyor. Somon, toplam deniz ürünleri ihracatı değerinin yüzde 68’ini oluşturuyor. Her gün dünya genelinde 100’den fazla ülkede 14 milyon öğünde, Norveç somonu tüketiliyor. Dünya genelinde her gün 140 ülkede 36 milyon öğünde ise, Norveç’ten gelen deniz ürünleri tüketiliyor. Norveç, dünyanın 2. en büyük deniz ürünü üreticisi konumunda. 2017 yılında 2.6 milyon ton deniz mahsulü ihraç ederek bir rekora imza attı.

Hazine gibi bir Balık Pazarı: Fisketorget

Vagen Koyu’nun bittiği yerde kurulan Balık Pazarı’nın orjinal adı: Fisketorget. Pazarda balık ve deniz ürünlerini satın alabileceğiniz gibi, anında pişirtip yemeniz de mümkün. Balık ve deniz mahsulleri seçeneği inanılmaz derecede bol. Yöresel siyah balina salamlarından havyar çeşitlerine her türlü deniz mahsulünü bulabileceğiniz pazarda, her sabah saat 7:00 kurulan tezgahlar ve şemsiyeler, akşam 19:00'da yeniden toplanıyor. Balık çeşitliliği olduğu kadar, balıkların pişirilme yöntemleri de son derece çeşitli. Bergen’de her türlü balığın her çeşitte ürüne dönüştürülüp tüketildiğini görmek mümkün. Kurutulmuş balık, konserve balık, dumanlanmış balık, tuzlanmış balık, haşlanmış ya da çiğ balık bunlardan sadece bazıları. Bu arada Bergen balık pazarında balık dışında çok farklı meyveler, sebzeler, çiçekler bulmak da mümkün. Fakat bu kadar çok balık çeşidi arasında, büyük bir olasılıkla başka bir şeyle ilgilenmek istemeyeceksiniz...

Edvard Grieg ve Henrik Ibsen’e ilham olmuş

Bir üniversite ve kültür şehri olan Bergen’in yetiştirdiği en ünlü isimlerden biri, klasik müzik bestecisi Edvard Grieg. Romantik dönemin Norveçli bestekâr ve piyanistlerinden Grieg, önemli konçertolarıyla ve Ibsen’in “Peer Gynt” oyunundan yola çıkarak bestelediği suitle tanınıyor. 1843-1907 yılları arasında yaşayan sanatçının bugün müze olan Nordas Gölü kıyısındaki evi, aslında bir ilham kaynağı niteliğinde. Grieg, tüm eserlerini bu evde bestelemiş. Aynı zamanda, dünya edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Norveçli oyun yazarı Henrik Ibsen de, 1800’lü yıllarda Bergen’in Det Norske Tiyatrosu’da çalışmış.

Cornelius: Müşterileri arasında pek çok ünlü var

Bergen’e yarım saat uzaklıkta bulunan ve tekneyle ulaşılan Cornelius Holmen Restaurant, kentin egzotik mekânlarından. Cornelius, küçük bir ada üzerinde tek başına konumlanıyor, fi yortlar ve dağlardan oluşan manzarası ise gerçekten çok hoş. 1990’ların başında kurulan restoranın felsefesi, yerel ve mevsiminde elde edilen deniz ürünleri servis etmeye dayanıyor. Bu kapsamda kendilerine ait olan deniz çiftliğinde somon, yosun ve farklı deniz ürünleri yetiştiriyorlar. Menüleri yok. O gün ne pişirileceğine malzemeler doğrultusunda şef karar veriyor. Müşterileri arasında Led Zeppelin, Roger Waters, Mel Gibson gibi isimler var.

Bu konularda ilginizi çekebilir