Birliklerin borcu faizsiz 10 yıl erteleniyor
Birliklerin borcu faizsiz 10 yıl erteleniyor
ANKARA - Yüzbinlerce üreticinin ortak olduğu, Türkiye ekonomisinde önemli ağırlığı bulunan fakat bir kısmının yanlış siyasi kararlar yüzünden batma noktasına geldiği tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin borçları erteleniyor. Daha önce Dünya Bankası desteğiyle yeniden yapılandırılma kararı alınan ancak bu karar çerçevesinde düzenlenen borçlarını ödeyemeyen kooperatif ve birliklerin borçları, faizsiz olarak 10 yıl süreyle ertelenecek. Türkiye'de halen 330 tarım satış kooperatifi ve bunların oluşturduğu 17 birlik bulunuyor. Hükümetin 2009 yılında yapılacak olan yerel seçim öncesi 'GAP'a kaynak aktarımı, İşsizlik Fonu'ndan İstihdam Paketi kapsamında kaynak aktarılmasına yönelik girişiminin ardından tarım ve satış kooperatifleri ile birliklerinin borçlarını da ertelemek için düzenlemeye gidiyor. Daha önce 2000 yılında birliklerin ve kooperatiflerin borçlarını yeniden yapılandıran hükümet, ikinci bir yapılandırma için çalışmaları son aşamaya getirdi. Bu kapsamda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan ve ilgili kurumların görüşüne sunulan "4572 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı"nda birliklerin ve kooperatiflerin borç yükünü hafifletecek düzenleme yer aldı. Düzenlemenin bu hali ile yasalaşması durumunda birliklerin "Destekleme ve Fiyat İstikrarı Fonu" hesabından kullandıkları kredilerden kaynaklanan borçlarının vadesi, son vade tarihinden itibaren 31 Aralık 2008 tarihine kadar faizsiz olarak uzatılacak. Ayrıca bu tarih itibariyle birliklerin borçları birleştirilerek, toplam tutar üç yılı geri ödemesiz, toplam 10 yıl vadeli ve faizsiz olarak ertelenecek. Bu kooperatiflere kamu bankalarından faiz destekli kredi alma imkanı sağlanacak. TEPAV tarafından yayımlanan rapor ile hükümetin, SSK ve Bağ Kur prim affı, GAP'a kaynak paketi gibi girişimlerinin faturasının 45 milyar YTL olduğu belirtilirken, kooperatif ve birliklerin borçlarını yeniden yapılandırma ile gevşeyen mali disiplin daha da bozulacak. Öte yandan taslakta dikkat çeken bir diğer nokta ise bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki üç iş yılında, ortağı bulunduğu birliğin belirlediği ürün alım politikası dışında, üst üste ürün almayan veya bu sürede aldığı ürün miktarları ortaklarının taahhüt ettiği miktarların yüzde 30 altında kalan ve gelirleri ile giderlerini karşılayamayan kooperatifler, takip eden bir yıl içerisinde başka bir kooperatifçe devralınmadığı veya başka bir kooperatifle birleşmediği takdirde kendiliğinden dağılacak. Bankalardan faiz sübvansiyonu Bu arada taslakta kooperatifler ve birliklere faiz sübvansiyonlu kredi çekmelerine olanak sağlayan bir düzenleme yer aldı. Ayrıca söz konusu kredi kullanımından doğan gelir kayıpları için bütçeye konulacak ödenekle sınırlı olmak üzere Hazine avansı verilmesinin önü açıldı. Düzenlemede şöyle denildi: "Kooperatif ve birlikler tarafından kullanılacak ürün alım ve işletme kredilerinde faiz desteği sağlanabilir. Faiz destekli krediler ürün teslimatları karşılığında doğrudan kooperatif ortaklarına da kullandırılabilir. Bu uygulamanın; süresine, finansmanına, denetimine, uygulamayı yönetecek bankanın ve/veya bankaların tespitine ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve ürün veya ürün gruplarına göre faiz desteğini farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bakanlar Kurulu'nca belirlenecek usul ve esaslar kapsamında kredi kullandıran banka veya bankaların faiz destekli kredi uygulamalarından dolayı doğacak gelir kayıpları; bu amaçla ilgili yıl Merkezi Yönetim Bütçesi'nde öngörülecek ödenekle sınırlı olmak üzere, Hazine Müsteşarlığı tarafından avans olarak ödenir. Gelir kayıplarının kesin tespitini müteakip fark oluşması halinde, taraflar yükümlülüklerini faizsiz olarak yerine getirirler." 10 yıl içinde AŞ olunacak Taslakta, birliklerin sahip olduğu işletmelerin 2000'de yürürlüğe giren mevcut kanunda 3 yıl içinde anonim şirket haline dönüşmesi şartı, 10 yıla uzatıldı. Böylece 2003 yılında son bulunan kurumlar vergisi istisnası da 2010 yılına kadar çıkartılırken, "2010 tarihine kadar uygulanmak üzere; bu kanun hükümlerine göre kurulan kooperatif ve birliklerin müştereken ve sermayesinin yüzde 51'ine sahip olmak üzere kuracakları anonim şirketlere sermaye olarak gösterecekleri payların bu şirketlere devrinden doğan kazançlar ile bu şirketteki hisselerinin, birbirlerine, kooperatif ortağı üreticilere, kooperatif ve birlik çalışanlarına veya borçlarının tasfiyesi amacıyla gerçek ve tüzel kişilere satışı veya devri işlemlerinden doğan kazançlar kurumlar vergisinden müstesnadır" denildi. Kooperatiflere kan bağı ayarı Bu arada taslakta, kooperatif ve birliklerin bağlı işletmelerinin birim yöneticileri ile sahip oldukları ortaklıklara atanan kooperatif ve birlik temsilcileri, birlik genel müdürü ve genel müdür yardımcılarının kooperatif ve birlik yönetim kurulu üyeleri ile birlik temsilcilerinin eş ve ikinci dereceye kadar kan ve kayın hısımları atanamayacağı yer aldı. Taslakta, yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerine ödenecek ücret ve huzur hakkına ilişkin ise şöyle bir düzenlemeye gidildi: "Yönetim ve denetim kurulu üyelerine ödenecek ücret veya huzur haklarının net tutarları ile kooperatif ve birlikler ile bunlara bağlı işletmelerin personeline ödenecek ücretlerin üst sınırı genel kurulca belirlenir. Ücretler, genel kurulda ayrı bir gündem maddesi halinde görüşülerek karara bağlanır. Ayrıca, kooperatif ve birliklerin yüzde 50'den fazla hissesine sahip oldukları ortaklıklarda yönetici ve personele yapılan ücret ödemeleri de açıkça genel kurulun bilgisine sunulur. Kooperatif ve birlikler adına bu kuruluşların birden fazla işletme veya iştiraklerinde görevlendirilenler, bu işletme veya iştiraklerden yalnızca birinden ücret veya huzur hakkı alabilir." Zarara yol açan yöneticiye dava yolu Taslakta birlik ve kooperatiflerin finansmanına yönelik bir çok düzenleme yer alırken, bu kurumların zarara yol açmasına neden olacak üst düzey yöneticilere dava açılması da öngörülüyor. DFİF sene sonunda kalkıyor Taslak hakkında DÜNYA'nın sorularını yanıtlayan Marmara Birlik Genel Müdürü İsmail Muzaffer Eren, şu değerlendirmede bulundu: "Daha önce yeniden yapılandırma çerçevesinde bu düzenleme ile önümüzdeki dönemde Destekleme ve Fiyat İstikrarı Fonu (DFİF) kaldırılacak. Taslakta yer alan bankalardan alınan kredi faizinin karşılanması ile yeni bir destek oluşturuluyor. Ama artık birlikler ve kooperatifler kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenecekler. Bundan sonra destekler kalkıyor. Bu düzenleme henüz taslak aşamasında. 16 birliğin görüşü doğrultusunda tekrar harmanlanarak, yeniden oluşturulacak." Fiskobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar da şunları söyledi: Bakanlık daha önce birliklere 31 Mart'a kadar süre tanımıştı. Birlikler de yapılması gereken düzenlemelere ilişkin düşüncelerini yazıp bakanlığa yollamışlardı. Şimdi bakanlık bizim görüşlerimizden oluşturduğu taslağı tekrar incelenmesi için birliklere yolladı. Zaten bu tasarı haline gelmedi, henüz taslak halinde bulunuyor. Ama bizim Fiskobirlik olarak böyle bir borcumuz bulunmuyor. Bakanlıktan bize gönderilen taslakta da özellikle ön plana çıkartılan konu denetim konusu. Tabii birliklerin borçlara yönelik belirttiği görüşler de var." UZMAN GÖRÜŞÜ Borç ertelemek çözüm değil siyasi bağımlılık getirir Ali Ekber YILDIRIM / DÜNYA Gazetesi Tarım Yazarı Dünya Bankası'nın Türkiye'ye dayattığı Tarımda Reform Uygulama Projesi'nin (TRUP) en önemli ayaklarından birisi Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri'nin yeniden yapılandırılarak özerk hale getirilmesiydi. Bu amaçla 16 Haziran 2000'de " 4572 Sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Yasası" çıkarıldı. Yasaya göre birlikler 4 yılda yeniden yapılandırılacak ve özerk bir yapıda yola devam edecekti. 2000'de çıkarılan yasa ile birliklere devlet bütçesinden destek verilmesi yasaklandı. Bunun yerine o günkü para ile 230 trilyonluk (230 milyon YTL) bir fon oluşturuldu. Birlikler bu fondan kredi kullanacak ve faizi ile geri ödeyecekti. Böylece fon büyüyecek ve birliklerin finansman ihtiyacı çözülecekti. Aynı yasa ile birliklerin 31 Mayıs 2000 öncesi borçları tahkim edilecek ve çıkaracakları personelin kıdem tazminatı da Hazine tarafından ödenecekti. Borçların tahkimi yıllarca birliklere karşı bir silah olarak kullanılsa da bu süreçte birliklerin 31 Mayıs 2000 öncesi yaklaşık 2 milyar YTL borcu tasfiye edildi. Bir çok deneyimli eleman işten çıkarıldı, tazminatları Hazine tarafından ödendi. Yasanın çıkmasından bu yana tam 8 yıl geçti. Bu süreçte birlikler ellerindeki varlıkları, binaları, arsaları, işletmeleri haraç mezat sattı. Yeniden yapılanma sürecinde bazı birlikler "şehit" bir çoğu ise "gazi" oldu. Kayısıbirlik kapandı. Taskobirlik haciz kıskacında yaşam savaşı veriyor. Fiskobirlik devre dışı bırakıldı, fındık alımı ile Toprak Mahsulleri Ofisi görevlendirildi. Diğer 13 birliğin çoğunda borç sorunu yaşanıyor. Geçen 8 yıllık sürecin sonucunda bir iki istisna hariç birliklerin durumu 2000 öncesinden daha iyi değil. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın hazırladığı yeni yasa taslağı, yeniden yapılanma sürecinin başarısızlıkla sonuçlandığının kanıtıdır, itirafıdır. Dünya Bankası reçetesinin işe yaramadığı 8 yıl sonra da olsa görüldü. Faturası hem birliklere hem ülkeye çok ağır oldu. Yeni yasa taslağı ile yeniden yapılanmadan vazgeçiliyor. Birlikler yeniden siyasetçinin vesayeti altına sokuluyor. Siyasetçi, birliklerin yönetiminde yeniden söz sahibi olacak. Dünya Bankası parası ile boşaltılan kadrolar siyasetçiler tarafından yeniden şişirilecek. Daha da önemlisi birlikler kredi kullanmak için hükümetin her dediğini yapmak zorunda kalacak. Yapmazlarsa Fiskobirlik gibi devre dışı bırakılır ve cezalandırılırlar. Yeni yasa taslağı ile öngörülen "merkez birliği" kadrolaşmanın odağı olacak. Korkarız, birlikler, Dünya Bankası'nı ve onun yeniden yapılandırma kurulunu bile arar duruma gelecek. Oysa yapılması gereken, birliklerin ürün alım politikasından başlayarak köklü değişiklikler yapmaktır. Avrupa Birliği'nde bir çok üründe kooperatiflerin payı yüzde 70 ile yüzde 90 arasında. çok başarılı bir örnek var karşımızda. Oradaki kooperatifçilik modelini Türkiye'nin benimsemesi ve Avrupa Birliği normlarını uygulanması ile sorun çözülebilir. Bunun için öncelikle 600 bini aşkın kooperatif ortağının yani çiftçinin ciddi bir eğitimden geçirilmesi gerekiyor. Borç ertelemekle sorun çözülmez. Her borç silmenin, ertelemenin bir faturası var. Dünya Bankası'nın faturası ödendi, sırada siyasetçinin faturası var. Bu faturayı üretici ve halk ödüyor.