Brent petrol 4 haftalık değer kaybının ardından yükselişte
Dünyanın en çok petrol tüketen ülkesi ABD'de resesyon endişelerinin güçlenmesiyle düşen brent petrol fiyatları, 4 haftalık değer kaybının ardından bu hafta yüzde 2,7 değer kazandı.
ABD'de açıklanan istihdam raporundaki verilerle ABD'de ekonomik aktivitenin öngörülünden daha sert yavaşlayabileceği endişesi, ülkenin resesyona gidebileceği öngörülerini destekleyerek fiyatların gerilemesine sebep oldu.
Buna karşın, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) piyasaları rahatlatmak için acil toplanarak faiz indirimi yapma ihtimalini gündeme getirmesi, ekonominin gidişatına ilişkin endişeleri artırarak beklentilerin aksine petrol fiyatlarının düşüşünü destekledi.
Böylece brent petrolün varil fiyatı, 74,93 dolara kadar düşerek 3 Ocak'tan bu yana en düşük seviyesine geriledi.
Öte yandan, ülkede 8 Ağustos'ta açıklanan işsizlik maaşı başvurularında yaşanan azalmanın resesyon endişelerini hafifletmesi, petrol fiyatlarının daha fazla düşmesini engelledi.
Söz konusu gelişmelerle son 4 haftadır değer kaybeden brent petrolün varil fiyatı, bu hafta yüzde 2,7 değer kazandı.
Washington merkezli danışmanlık firması Rapidan Energy Group'un Başkanı Bob McNally, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, ilerleyen süreçte petrol fiyatlarının artmasının muhtemel olmadığını ancak siyasi olayların fiyatları geçici olarak yükseltebileceğini söyledi.
"Kısa süreli fiyat artışına neden olabilir"
McNally, İran'ın bölgesel çatışmaya girmemek için büyük bir misilleme yapmaktan kaçınsa da İsrail ile arasındaki sürtüşmelerin bu doğrultuda ilerlediğine dikkati çekerek, "Basra Körfezi'nden küresel pazarlara akan petrol ve doğal gazdaki herhangi bir kesinti, halihazırda petrol fiyatları üzerinde baskı oluşturan makroekonomik durumu daha da kötüleştirecek ciddi ancak kısa süreli fiyat artışına neden olabilir" diye konuştu.
Viyana Enerji Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Fereydoun Barkeshli de Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin İran'da 1 Ağustos'ta suikasta uğramasının küresel piyasaları etkileyen büyük bir trajedi olduğunun altını çizerek, "Haberin duyulmasının ardından brent petrolün varil fiyatı yaklaşık 1,1 dolar arttı ancak uzun sürmedi. Piyasanın vereceği tepkiler Heniyye suikastının ardından yapılacak misillemelere bağlı" ifadelerini kullandı.
Barkeshli, İran ve İsrail başta olmak üzere ABD ve diğer ülkelerden gelecek tepkilerin durumu daha karmaşık hale getirerek, küresel petrol piyasalarını derinden etkileyebileceğini vurguladı.
Mevcut gerilim ortamında piyasanın taşıdığı risk priminin boyutunu tahmin etmenin zorluğuna değinen Barkeshli, gerilimin, küresel ticareti yapılan petrolün yüzde 25'inin geçtiği Hürmüz Boğazı'na yayılması durumunda ise büyük arz sorunlarının yaşanabileceğini ifade etti.
Barkeshli, söz konusu bölge dışında arz güvenliğine yönelik neredeyse hiçbir tehdit olmadığını da sözlerine ekledi.
Bunun yanı sıra Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) bütçe gereksinimlerini karşılamak için petrol fiyatlarının 80 ila 85 dolar aralığında tutmak istediğini kaydeden Barkeshli, ittifakın bunun için günde yaklaşık 6 milyon varil petrolü piyasadan çektiğini anımsattı.
Barkeshli, bu durumun ilerleyen süreçte petrol piyasasını derinden etkileyebilecek bir diğer unsur olduğunu belirterek, "ABD dolarının diğer para birimleri karşısında değer kaybetmeyi sürdürmesi ve diğer üreticilerle OPEC grubunun piyasa payını 2025'ten sonra da azaltmayı devam ettirmesi durumunda, yakın gelecekte piyasada yoğun bir rekabet ortamı oluşacağını düşünüyorum" ifadesini kullandı.
Petrol üreticilerini fiyat artırmaya teşvik edebilir
Fed'in ve Avrupa Merkez Bankasının (ECB) mevcut enflasyon azaltma politikalarına devam etmeleri durumunda ABD dolarının diğer para birimleri karşısında güç kaybettiğini ve böylece petrol ihracatçılarının daha az kazanç sağlayacağını ifade eden Barkeshli, bu durumun petrol üreticilerini fiyatları artırmaya teşvik edebileceğini söyledi.
Barkeshli, faiz indirimlerinin, büyük ekonomilerin büyümeyi teşvik etmek için başvurduğu bir araç olduğunu belirterek, "Büyük ekonomilerde gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) büyüme oranının artması yüksek petrol tüketimiyle sonuçlanır. Petrol üreten ekonomiler, kısa vadeli kazanç ile uzun vadeli talep büyümesi arasında orta noktayı bulmak zorunda kalır. Bu sebeple çoğu petrol üreticisi şu anda kalkınma planlarını desteklemek için daha fazla kazanma baskısı altında." diye konuştu.
Uluslararası veri şirketi Primary Vision Network Enerji ve Ekonomi Analisti Osama Rizvi de petrol piyasalarının aşağı yönlü baskıyla karşı karşıya kalmaya devam edeceğini ifade ederek, "Jeopolitik riskler olmadan petrol fiyatları 2025'ten önce 70 doların altına düşebilir" dedi.
Rizvi, bu süreçte yatırımcıların temkinli davranması gerektiğine dikkati çekerek, "Yatırımcılar bu süreçte Çin'in petrol talebine ve merkez bankası duyurularına bakmalı. Fed'in politika faizi de bir başka önemli gösterge. Öte yandan, yatırımcı eğilimleri dikkatle izlenmeli, özellikle tüketici harcamaları ve OPEC+ grubunun genel durumu gibi faktörler de göz önünde bulundurulmalı" değerlendirmesinde bulundu.