Brüksel'de kadın girişimcilere anlattı

Yunanistan'ın Euro dışına çıkması hukuken mümkün değilKurtarmanın maliyeti çöküşüne izin vermekten düşükTürkiye'de hiç bir yönetim alternatifinden korkmaya gerek yokBaşkanlık sistemi yeni anayasa çerçevesinde belki karar noktasına ulaşır

YAYINLAMA
GÜNCELLEME




BRÜKSEL - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Başkanlık Sistemi tartışmalarına ilişkin, "Demokratik yollardan olduktan sonra, sitem halka dayandıktan sonra, ülkenin yönetimi halkın beklentileri, arzuları ve istekleri yönünde şekillendikten sonra, iyi işleyen bir hukuk düzeni olduktan sonra, Türkiye'de hiçbir alternatiften korkmaya gerek yok" dedi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, Brüksel'de AB ekonomi ve maliye bakanlarının (ECOFIN) aday ülkelerle diyalog toplantısına katıldı. Avrupa Türk İş Dünyası Konfederasyonu'nun (UNITEE), Avrupa Parlamentosu'nda düzenlediği Kadın Girişimcileri Destekleme panelinde konuşan Babacan, basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Babacan, Başkanlık sisteminin ekonomiye muhtemel yansımalarının sorulması üzerine, "Çok şükür Türkiye bugün artık her şeyi tartışabilen bir ülke. Türkiye'de artık yasak yok, tabu yok, 'tartışılmasın' denen konu yok. Tam tersine Türkiye her konuyu açıkça tartışarak, ortak akıl bulma ve en iyiye ulaşma için uygun bir ortama sahip" değerlendirmesini yaptı.

Babacan, son anayasa reformuyla Türkiye'de yeni bir dönem başladığını ama bunun yeterince farkedilemediğini söyleyerek, şunları kaydetti:
"12 Eylül 2010 halkoylaması, Türkiye'de bir devrin bittiği, bir başka dönemin başladığı bir tarihtir. Belki yeni yeni bunun farkına varıyoruz. Ama bütün bu gelişmeler Türkiye'nin, Türk halkının çok daha yüksek bir medeniyet ve daha yüksek bir refah seviyesine ulaşmasını sağlayacaktır. Başkanlık sistemi dahil Türkiye'de her şey rahatça tartışılmalı. Açık tartışma ortamında ancak ortak akıl ürünü fikirler oluşur.

Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarı için en iyi sistem neyse onu bulmak için hep beraber çaba göstereceğiz. Yeni anayasa çalışmalarımız bunun için bir vesile. Yeni anayasa hazırlanırken, başkanlık sisteminin tartışılması için de önemli bir fırsat olacak" şeklinde konuştu.

Uluslararası yatırımcıların Başkanlık sistemine bakışı

Babacan, her sistemin artıları ve eksileri olabileceğini ama özgür tartışabilen bir ülkenin en iyiyi bulabileceğini söyledi.
Babacan, uluslararası yatırımcıların bu tartışmaya nasıl baktığının sorulması üzerine ise, "Uluslararası yatırımcılar Türkiye'nin yakaladığı istikrarın farkında. Dolayısıyla demokratik yollardan olduktan sonra, sistem halka dayandıktan sonra, ülkenin yönetimi halkın beklentileri, arzuları ve istekleri yönünde şekillendikten sonra, iyi işleyen bir hukuk düzeni olduktan sonra Türkiye'de hiçbir alternatiften korkmaya gerek yok" diye konuştu.

Bu tartışmanın nasıl sonuçlanacağına bakılmasını isteyen Babacan, "Ben de bir hükümet üyesi olarak izliyorum. Artılarıyla eksileriyle tartışıldıktan sonra, bu konu yeni anayasa çerçevesinde belki bir karar noktasına doğru ulaşır" dedi.
Başkanlık sisteminin birçok farklı modelle ortaya konulabileceğini belirten Babacan, "Belki 100 ayrı çeşidini üretebilirsiniz. Gerekli denetim ve gözetim mekanizmalarını başkanlık sistemiyle nasıl bütünleştireceksiniz? Başkanlık sisteminin iyi çalıştığı ülkeler var, çalışmadığı ülkeler var. Bugün ABD başkanlık sistemine sahip ama öyle bir kurgu var ki Sayın Obama gönlünden geçen pek çok şeyi yapamıyor. 2012 yılının ortasını bulduk, bu yıl ABD'nin bütçesini bugün kimse bilmiyor" yorumunda bulundu.

"AB'ye tavsiyelerde bulundum"

Babacan, ECOFIN toplantısına normalde aday ülkelerin ekonomik durumlarını anlatmaları için davet edildiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
"Ama biz kendi ekonomimizi anlattık, bir yandan da Avrupa Birliği ve Euro Bölgesi'yle ilgili tavsiyelerimizi ilettik. Özellikle Euro Bölgesi'ndeki problemin Balkan ülkelerine etkisi üzerinde durdum. Balkanlarda zaten siyasi istikrarın sıkıntılı olduğu ülkeler üzerinde Euro Bölgesi'ndeki krizin etkileri çok ciddi sonuçlara yol açabilir. Balkan ülkelerinin Euro Bölgesi'ndeki krizden mümkün olduğunca az etkilenmelerini sağlayıcı çerçevelerin hızla oluşturulması lazım. Çünkü o büyük ekonomiler kendi dertlerine düşmüşken hemen yanı başındaki Balkanlar üzerindeki etkilerin üzerinde durulması lazım. Avrupalı dostlarımıza özellikle bu uyarıyı yaptım."

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Yunanistan'ın Euro dışına çıkması tartışmalarına ilişkin, Euro Bölgesi'nden çıkış hukuken mümkün olmadığını belirterek, "Yunanistan'ı kurtarmanın maliyeti Yunanistan'ın çöküşüne izin vermekten daha düşüktür" dedi.
Babacan, Brüksel'de AB ekonomi ve maliye bakanlarının (ECOFIN) aday ülkelerle diyalog toplantısına katıldı. Avrupa Türk İş Dünyası Konfederasyonu'nun (UNITEE), Avrupa Parlamentosu'nda düzenlediği Kadın Girişimcileri Destekleme panelinde konuşan Babacan, basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Avrupalı meslektaşlarına, Yunanistan konusunda tavsiyelerde bulunduğunu belirten Babacan, her ülkenin gerekli reformlarını zaten yapması gerektiğini ancak; Euro Bölgesi'nde daha güçlü dayanışmaya gerek olduğunu söyledi.

"Euro dışına çıkması tartışılan ilk ülke, son ülke olmaz"

Euro Bölgesi'ndeki ülkelerin birbirleri hakkında 'Bana ne, ben karışmam' diyemeyeceğini vurgulayan Babacan, "Bir devlet için para en önemli egemenlik alanıdır ama bunlar ortak bir para birimini kullanacak kadar birbirleriyle yakınlaşmış ülkeler. Siz bu 17 ülkeden bir tanesinin Euro Bölgesi'nin dışına çıkabileceğini tartışmaya başlarsanız tabi bu ilk ülke, son ülke olmaz. Sonrasında sıradaki başka ülkelerin de tartışılmaya başlandığını görürüz. Bu, hem Avrupa'nın ekonomik istikrarı açısında hem küresel ekonomi açısından ciddi riskler barındıran bir konu. Dolayısıyla biz bu konudaki uyarılarımızı yaptık" şeklinde konuştu.

Babacan, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden çıkabileceği yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine de, "Bu, dilde kolay ama uygulaması son derece karmaşık bir konu. Euro Bölgesi'nden çıkış zaten hukuken mümkün değil. Hukuken bir ülkenin önce Avrupa Birliği'nden çıkması ve sonra tekrar girmesi lazım. Hukuken bile çözümü son derece karmaşık, hele hele pratikte ne olacak? Pratikte Euro Bölgesi'nden çıkıp kendi para birimine dönmek toplumsal adalet noktasında da çok çok farklı sonuçlar doğurabilir, çok ciddi dengesizlikler oluşabilir" uyarısında bulundu.

"Yunanistan'ı kurtarmanın maliyeti, çöküşüne izin vermekten daha düşük"

"Yunanistan'ı kurtarmanın maliyeti Yunanistan'ın çöküşüne izin vermekten daha düşüktür" diyen Babacan, Yunanistan'ı kurtarmak için ayrılacak kaynakların, fonların ne kadar olacağına bakılmasını isteyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir de Yunanistan'da muhtemel bir çöküşün Avrupa'ya maliyeti ne kadar buna bakın. Dolayısıyla ben Yunanistan'a destek verilmesini önemsiyorum. Euro Bölgesi içindeki dayanışmanın da mutlaka güçlü bir şekilde devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde bu Euro Bölgesi'ne de zarar verecektir, AB'nin kendi iç birliği, bütünlüğüne de zarar verecektir ve küresel ekonomi üzerinde de olumsuz etkileri olacaktır. Bu demek değildir ki, Yunanistan'a tamamen yardım edilsin. Her ülke üzerine düşen görevleri yapacak. Her ülkenin yapması gereken reformlar bilinmeyen şeyler değil. Herkes bunları gayet iyi biliyor. O yapılması gerekenleri cesurca, hızlı bir şekilde yapıp ekonomide istikrarı sağlamak gerekir. Hiçbir şey yapılmazsa daha kötüye gidiş kimse için sürpriz olmamalı."

Hollande'ın cumhurbaşkanlığı görevini devralması

Babacan, Fransa'da François Hollande'ın cumhurbaşkanlığı görevini devralmasıyla ilgili de, "Sayın Başbakanımızla yeni Cumhurbaşkanı Hollande'ın geçtiğimiz günlerde gayet olumlu bir telefon görüşmesi oldu. Şimdi yeni hükümet kurulacak ve yeni bir strateji çerçevesi çizilecek. Yeni hükümet Avrupa Birliği politikalarını, Türkiye politikalarını mutlaka gözden geçirecek. Onlar kendi içlerinde bir karara vardıktan sonra biz çalışmaya hazırız. Yani biz olumlu bir gündemle, yapıcı bir şekilde her konuyu yeni Fransız hükümetiyle konuşuruz" dedi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, ECOFIN toplantısında kendisinin yüzünün gülerken, Avrupalıların karamsar duruşlarıyla ilgili ise, "Bu tür tezat ortamlar G20 toplantılarında oluyor. G20'da bizim gibi birkaç tane durumu iyi olan ülkeler var. Ama Avrupa Birliği toplantısında ortama ayak uydurmak zorundasınız" esprisini yaptı.