”Bundan sonraki dönem yatırım dönemi”

Maliye Bakanı Şimşek, ekonomik program üzerindeki çalışmaların devam ettiğini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bundan sonraki dönemin, imkanları olanlar açısından bir yatırım dönemi olduğunu belirtti.

Şimşek, İsviçre'deki banka hesaplarıyla ilgili, "Varlık Barışı anlamında biz herkese çok büyük fırsat sunduk. Bu fırsattan yararlanmazlarsa, biz de gerekeni yapacağız" dedi. 

Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) ve İstanbul Genç Girişimciler Derneği (İSGİD) tarafından düzenlenen iftar yemeğinde konuşan Şimşek, ekonomik program üzerindeki çalışmaların devam ettiğini söyledi.

Şimşek, "Önümüzdeki üç yıl Türkiye'de kamunun kendisine çeki düzen verdiği bir dönem olacak ve aslında Türkiye için özel sektör odaklı, özel sektörün liderliğinde bir model öngörüyoruz. Önümüzdeki yıllarda Türkiye'de ekonomik modelin omurgasını özel sektör dinamizmi oluşturacak" diye konuştu.

Kamu açıkları ile sürdürülebilir bir büyümenin söz konusu olmadığını, son 1-2 yıllık deneyimin bunu çok açık ortaya koyduğunu vurgulayan Şimşek, kamu açıkları arttığında özel sektör yatırımlarına gidecek kaynağın azaldığına işaret etti.

Türkiye kamu sektörü yatırımlarının milli gelir içindeki payının yüzde 3,7 olduğuna dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:

"Biz kamu yatırımlarını yüzde 10 artırırsak milli gelire etkisi 0,4 puandır. Özel sektör tüketimi milli gelirin yüzde 68'ini oluşturuyor. Eğer özel sektör tüketimi yüzde 10 reel artarsa, milli gelir yüzde 6,8 büyür. Aynı şekilde özel sektör yatırımları da milli gelirin yüzde 20'sinin biraz üzerindedir. Özetle özel sektörün biz önünü açabilirsek, içeride güven ortamı pekiştirilirse, zaten Türkiye'nin büyümemesi diye bir şey söz konusu değildir. Onun için bizim yeni perspektifimiz kamunun kendisine biraz daha çeki düzen verdiği bir dönem olması lazım."

Maliye Bakanı Şimşek, dünyanın ve Türkiye'nin toparlanma sürecinde olduğunu belirterek, en dip noktanın bu yılın şubat ve mart döneminde yaşandığını, o dönemden bu yana göstergelerde iyileşmeler görüldüğünü anlattı.

Türkiye'de krizden reel sektörün daha fazla etkilenmesinde önemli faktörlerden birinin dış talep azalması olduğunu ifade eden Şimşek, Türkiye'nin son dönemde yüzde 30 ihracat düşüşü yerine, 2001'deki gibi yüzde 15'lik ihracat artışı yaşaması durumunda milli gelirde 10 puanlık bir değişimin yaşanabileceğine işaret etti.

Şimşek, ihracatçılara yönelik finansman imkanlarını artırma yönünde önemli çalışmalar yaptıklarını, ancak bunun tek başına yeterli olmadığını, dış talebin de artması gerektiğini söyledi.

Aynı süreçte kredi kanalında da bir tıkanma yaşandığını hatırlatan Şimşek, bunun için Hükümet olarak Kredi Garanti Fonu sistemini işler hale getirdiklerini belirtti.

Krize karşı aldıkları önlemlere de değinen Şimşek, teşvik sistemi, istihdamı artırıcı önlemler gibi çalışmaları hakkında bilgi verdi.

"Mutlaka özel sektör yatırımlarını artırmamız lazım"

Bakan Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ama sonuçta ben şuna inanıyorum; hiç bir kriz sonsuza kadar sürmez. Çok iyi dönemler de sonsuza kadar sürmez. Her zaman böyle olmuştur, ama geldiğimiz noktada bir toparlanmanın başladığı da ortada. Bundan sonraki dönem tabii ki imkanları olanlar açısından bir yatırım dönemidir. Burada önemli olan yatırımın niteliğidir, ne iş yaparsanız yapın, bunun kurgusunu iyi kurmanızdadır. Mutlaka özel sektör yatırımlarını artırmamız lazım. Teşvik sistemi önümüzdeki dönemde öngördüğümüz toparlanmanın önemli bir parçası."

İstihdam sorunun bir çözümünün de bölgesel kalkınma projeleri olduğunu dile getiren Şimşek, 2012'de bitirmeyi planladıkları Güneydoğu Anadolu Projesi için gerekli kaynağı ayırdıklarını, bu proje tamamlandığında 3,8 milyon vatandaşa istihdam imkanı sağlanacağını anlattı.

"Kötümserliğe hiç gerek yok"

Bakan Şimşek, "Önümüzdeki dönemde bütçe açıklarını başlangıçta kontrol edeceğiz. Daha sonra da tekrar azalan bir trende sokmaya çalışacağız. Artan bütçe açıkları demek, özel sektör yatırımlarına, tüketimine daha az kaynak demek" diye konuştu.

Bu krizin Türkiye'nin kendine özgü diğer krizlerden farkının faiz oranlarında görüldüğüne işaret eden Şimşek, şöyle devam etti:

"Gene bu kriz Türkiye'nin kendi krizi olsaydı, o zaman bu krizin faizlere yansıması çok farklı olurdu. Çünkü riskin özetlendiği en önemli değişken faizlerdir. Faizlerin yüzde 10'lar civarına düşmüş olması ilk defa Türkiye'nin krize gelişmiş bir ülke gibi reaksiyon gösterdiğinin göstergesi. Onun için Türkiye'ye ilişkin hiç kötümserliğe gerek yok. Bir sıkıntılı dönemden geçildi. Dünya çok büyük bir kriz yaşadı, bu krizden toparlanma belki geçmişte olduğu gibi güçlü olmayacak. Krizden çıkış muhtemelen bir miktar yavaş, büyüme oranları daha mütevazi seviyede olacak. Dünya temelde makro ekonomik problemleri henüz çözemedi."

ABD'nin tek motor olduğu, Çin'in üretip sadece dışarıya sattığı bir global ekonomik modelin sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri bulunduğunu söyleyen Şimşek, krizin sıcak döneminin geride kaldığını, az da olsa bir güven ortamı oluştuğunu bildirdi.

Mehmet Şimşek, Türkiye'nin kendine özgü bazı avantajları bulunduğunu ifade ederek,  özel sektör liderliğinde tekrar hızlı bir büyüme dönemine girmek için kamu finansmanı anlamında kendilerine çeki düzen vereceklerinin altını çizdi.

"Türkiye olarak biz geleceğe ümitle bakıyoruz. Ben Türkiye'ye inanıyorum" diyen Bakan Şimşek, doğru iş kurgusuyla başarının elde edileceğini, bunun örneklerinden birinin de THY olduğunu kaydetti.

İsviçre'deki banka hesapları

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, çıkışta gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

İsviçre'deki banka hesaplarıyla ilgili çalışma başlatıldığı yönündeki haberlerin doğru olup olmadığına ilişkin soruları Şimşek, şöyle cevaplandırdı:

"Doğrudur. Yani Varlık Barışı anlamında biz herkese çok büyük fırsat sunduk. Bu fırsattan yararlanmazlarsa, tabii ki dünya değişiyor, biz de gerekeni yapacağız. Bütün ülkelerle diyalog içinde bu hesaplara ilişkin bilgilere erişim konusunda girişimlerde bulunacağız. Ve orada eğer vergi anlamında bir kayıp, kaçak söz konusu ise tabii ki onu biz saptayacağız, üzerine gideceğiz. Şu aşamada detaya girmeyeceğim, ama o konuda da çalışmalarımız var. Belli bir noktaya gelince de paylaşırız, ama benim aslında buradaki temel mesajım da şu; Varlık Barışı çerçevesinde vatandaşlarımız tabii ki bu paraları Türkiye'ye getirirlerse, bu fırsattan yararlanırlarsa, kendileri için iyi olur. Getirmezlerse de bu yeni dönemde tabii ki dünya değişti. Karşılıklı işbirliği söz konusu, bilgi paylaşımı söz konusu. Onu yapacağız."

TÜGİK Genel Başkanı Hazim Sesli de IMF ile görüşmelerde bir türlü sonuca varılamadığını belirterek, "Bu tablo, ülkemizi yakın takibe alan dış piyasalarda farklı algılamalara ve ülkemiz ekonomisine karşı bir güvensizliğe neden olmaktadır. Türkiye'nin IMF ile bir an önce anlaşmaya varmasında yarar görmekteyiz" dedi.

Sesli, "Demokratik Açılım"la ilgili olarak da, "Düşüncemiz, bu açılımın, aynı anda ekonomik açılımı da kapsaması ve atılan adımların eş zamanlı yürümesi şeklindedir" diye konuştu.