Bütçe dengesindeki bozulma önlemlerin aciliyetini artırıyor
Toplam vergi tahsilatında bu yılın ilk beş ayındaki yavaşlama, hazirandan itibaren ise yerini düşüşe bırakırken 2012 bütçe hedeflerinin tutturulması zora girdi.
Naki BAKIR
ANKARA - Ekonomide giderek kendini hissettiren yavaşlamaya bölgesel gerilimlerin eklenmesiyle artan belirsizlik ve azalan güven, yılın ilk yarısında vergi doğuran faaliyetlerin hacmini daralttı. Mali tatil nedeniyle açıklanamayan temmuz ayı bütçe gerçekleşmelerinin, ağustos ayı ile birlikte bu hafta başında açıklanması bekleniyor. Sekiz aylık bütçe gerçekleşmelerinde bozulmanın daha da artması, hükümetin önlem konusunda atacağı adımlara aciliyet kazandıracak.
Vergi tahsilatında ilk beş aydaki yavaşlama, hazirandan itibaren ise yerini düşüşlere bırakırken, 2012 bütçe hedeflerinin tutması zora girdi. Bunun üzerine önlem arayışına giren Maliye Bakanlığı, otomotiv, sigara, tapu harcı ve gayrimenkul yatırım ortaklıklarına ilave ve yeni vergilerin yer aldığı, toplam 10 milyar liralık ek gelir öngören bir zam paketi hazırladı. Ekonomi yönetiminin 41 maddelik bir önlem paketi üzerinde çalıştığı ve Başbakan’a sunulacak zam paketinin son aşamaya getirildiği öğrenildi.
Zam paketi ek gelir getirir mi?
Bütçe dengelerindeki bozulmanın kaynağını, bu yıl tüketimdeki düşüş ve buna bağlı olarak ithalatta yaşanan azalma nedeniyle dolaylı vergilerde ve ekonomik faaliyetlerdeki daralmaya bağlı olarak vergi tahsilatında ortaya çıkan kayıplar oluşturuyor. Bütçe dengelerini sağlamak için hazırlanan paket ise esas olarak bazı temel ürünlerdeki vergileri artırmaya dayanıyor. Bu artışların iç talepte zaten giderek belirginleşen daralma eğilimini daha da güçlendireceği, bu nedenle öngörülen ek geliri sağlamayacağı belirtiliyor.
Maliye Bakanlığı birimlerinin üzerinde çalıştığı önlemler uygulamaya konulursa taşıt satışlarında ÖTV ve araçlardan alınan motorlu taşıt vergisi, sigaradaki ÖTV ve tapu harcının artırılması yoluyla bu mal ve hizmetlere zam yapılması gündeme gelecek. Bu arada bazı ürünlerdeki KDV oranları uygulamasından vazgeçilmesi, gayrimenkul yatırım ortaklıklarındaki Kurumlar Vergisi istisnasının kaldırılması gibi önlemler üzerinde duruluyor.
Zordaki otomotive darbe
[PAGE]Zordaki otomotive darbe
Bu yıl zaten zor bir dönemden geçen otomotivde ÖTV artışının, kan kaybını daha da hızlandırarak sektöre ağır bir darbe vuracağı, devletin vergi gelirinde artış yerine düşüşe yol açabileceği belirtiliyor.
Bu yılın ilk sekiz ayında özellikle otomobil satışlarında yüzde 11.3 düşüş oldu. Satışlar yerli otomobillerde yüzde 22.1, ithal otomobillerde yüzde 6.3 düşerken, diğer araçlarla birlikte sektörde
toplam satışlar da yüzde 15.3 geriledi. Bu dönemde sektörün toplam üretimi yüzde 11, ihracatı da yüzde 10.1 azaldı.
Önlem paketi kapsamında lüks araçların yanı sıra yüzde 37’lik ÖTV’ye tabi düşük motorlu araçların da vergisinin yükseltilmesi düşünülüyor. Söz konusu araçlar toplam pazarda yüzde 90’dan fazla paya sahip bulunuyor. Bu araçlardaki ÖTV artırımının, satışlardaki düşüşe ivme kazandıracağı, firmaların zararının büyüyeceği belirtiliyor. Sektörün hızla büyüyen stoklarında yer alan 250 bin dolayındaki otomobil ve hafif ticari araç, öngörülen ÖTV artırımının kapsamında bulunuyor. ÖTV artırımının, satışlarda yol açacağı düşüş nedeniyle devletin bu alandaki vergi gelirinin artmak bir yana azalacağı vurgulanıyor.
Kaçak sigara yaygınlaşır
Sigara, tüketimi vergi artırımlarından görece daha az etkilenen ürünler arasında yer alıyor. Ancak, sigarada vergi zamları, talebi fazla değiştirmese de arz yönlü bir etkiye yol açıyor. Vergi artışları ile sigaranın aşırı pahalanması, kaçak sigara tüketimini artırıyor. Bu da devletin vergi gelirinde kayıp
anlamına geliyor. Halen perakende satış fiyatı 6.5 TL olan bir paket sigaraya 4.23 TL’si ÖTV ve 0.99 TL’si KDV olmak üzere toplam 5.22 TL vergi ödeniyor.
Başka deyişle bir paket sigaranın fiyatının yüzde 80.3’ünü vergiler oluşturuyor. Bu nedenle sigaraya yapılacak vergi artışının da kaçakçılığı artıracağı belirtiliyor. Bu arada sigarada ÖTV’nin yüzde 65’ten yüzde 69’a çıkarılmasına ilişkin düzenleme 31 Aralık 2012’de yürürlüğe girecek. Ayrıca paket başına da maktu bir vergi alınacak.
İnşaat sektöründeki riskler
Paket kapsamında; halen yüzde 0.65 olan tapu harcının artırılması ve gayrimenkul yatırım ortaklıklarındaki Kurumlar Vergisi istisnasının kaldırılması da düşünülüyor. Bu önlemlerin ise bu yıl zaten ciddi bir yavaşlama eğilimi görülen ve risklerin arttığı inşaat-konut sektöründe satışları olumsuz etkileyeceği, satışlarda yol açacağı düşüşle bu alandan elde edilen kamu gelirinde artış bir yana azalışa yol açabileceği ifade ediliyor. Son yıllarda devlet tarafından teşvik edilen ve bankacılık sektörünün finansman desteğiyle hızlı bir büyüme gösteren, genel ekonomideki canlılığa önemli katkı veren inşaat sektöründe bu yıl büyümenin durma noktasına geldi ve ciddi riskler ortaya çıktı. Sektörde geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 15.5 olan büyüme oranı bu yıl aynı çeyrekte yüzde 2.7’ye düştü, ilk yarıdaki büyüme yüzde 1.5’te kaldı. Özellikle son yıllarda göz dolduran toplu konutta finansman-arztalep kesimleri arasındaki zincirin kopma
tehlikesi belirdi. Son dönemde öne çıkan toplu konut firmalarından Fi Yapı’nın içine düştüğü mali açmaz, bu konuda kaygıları artırıyor. Binlerce konut yapıp teslim eden şirket, son iki yıldır ise mali darboğazı aşamayarak taahhütlerini yerine getiremiyor.
Tüketimi canlandırma seçeneği
[PAGE]Tüketimi canlandırma seçeneği
Bütçe açığını kapama yollarından kamu mallarına zam, para basma, borçlanma, vergi artışı gibi “gelir artırıcı” yöntemlerin hiçbirisi mevcut konjonktür nedeniyle soruna çare niteliği taşımıyor. Harcama cephesinde de hükümetin dengeleri değiştirecek çapta bir tasarrufa gitmek için fazla hareket alanı bulunmuyor. Bütçe dengelerini sağlamanın başlıca yolu olarak geriye tüketimi canlandırma seçeneği kalıyor. Ancak, tüketimde halen yaşanan daralmada olumsuz ekonomik konjonktürün yanı sıra ailelerin artan borç yükünün de payı bulunuyor. Reel gelir artışı olmadan, sadece borçlanarak tüketim ve harcama eğiliminin artırılmasının güç olduğu belirtiliyor.
Bütçe açığı nasıl kapatılacak?
Bütçede dengeleri sağlamak, açığı kapatmak için başvurulacak başlıca yöntemler ve doğuracağı sonuçlar şöyle:
Kamu mallarına zam: Belli bir düzeyin üzerinde yapılan zamlar enflasyonist etki yaratıyor. Bu da faizlerde artışa yol açıyor. Yüksek faiz oranları ise ekonomik faaliyetleri yavaşlatıyor.
Para basma: Doğrudan enflasyonu azdırıyor. Bu da faiz oranlarında artışa neden oluyor.
Borçlanma: Kamu borç yükünün büyümesine yol açıyor. Kamu borcunun artması geri ödenebilirlikle ilgili kuşkular paralelinde borçlanma maliyeti de artıyor. Bu da ekonomik faaliyetleri olumsuz etkileyen yüksek faiz anlamına geliyor.
Vergileri artırma: Dolaylı vergilerin artırılması tüketici harcamaları üzerinde daraltıcı etki yaratıyor. Talebin yavaşlaması ile ekonomik faaliyetler üzerinde aşağı yönlü baskı oluşuyor.
Mültecilerin maliyeti 300 milyon dolar
[PAGE]Mültecilerin maliyeti 300 milyon dolar
Suriye’deki olaylar nedeniyle gerçekleşen mülteci akını, Türkiye’ye önemli bir maliyet yüklediği, sayıları 100 bine ulaşan mültecilere yapılan harcamanın şimdiden 300 milyon dolara ulaştığı belirtiliyor. Bu tutarın yılın tümünde çok daha büyük bir hacme ulaşması bekleniyor. Gayrimenkul yatırım ortaklıklarına ilişkin istisnanın kaldırılmasından beklenen 500 milyon liralık ek gelirden daha fazla bir harcamanın şimdiden Suriyeli mülteciler için yapıldığı görülüyor.
Başçı’nın uyarısı: “Zam riskli, harcamaları kısın”
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bütçe dengelerini sağlamak amacıyla zamma başvurma yönteminin sakıncalarını dile getirerek, ekonomik yönetimini uyarmıştı. Başçı, bu yıla ilişkin 3. Enflasyon raporunu
açıkladığı toplantıda, bütçe dengeleri açısından zamları sadece bir risk unsuru olarak gördüğünü ifade ederek, “Biz zam yerine daha çok harcama kısıcı önlemler istiyoruz” uyarısında bulunmuştu.
2B gelirleri bütçeye mi gidecek?
Hükümet, 2B olarak anılan “orman vasfını yitirmiş araziler”in satışına ilişkin süreci mayıs ayında başlattı. Bu arazilerin satışından elde edilecek gelir net olarak bilinmese de büyüklüğün 17-20 milyar TL arasında bir rakam oluşturduğu kabul ediliyor. Hükümet yetkilileri, uygulamanın başlangıcında yaptıkları açıklamalarda, satışı yapılacak arazilerden elde edilecek gelirin önemlice bir bölümünün kentsel dönüşüm ve depreme hazırlık için kullanılacağını ifade etmişlerdi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2B alanlarının satışında amacın doğrudan bütçeye gelir olmadığını vurgulamış, bununla birlikte, “Tamamen bütçeye gelir eksenli olarak bakmıyoruz. Burada 75 milyonun hakkı var, hukuku var. Bunu korumamız, kollamamız gerekiyor” sözleriyle açık kapı da bırakmıştı. Bütçe dengelerinin zorlandığı bir süreçte, 2B gelirlerinin 10 milyar TL’yi aşan miktarının bütçeye aktarılabileceği de dile getirilen görüşler arasında...