Çelikçiler 2 riskten endişeli

Çelikçiler 1 Ocak itibariyle, inşaat çeliğinde gümrük vergisinin sıfırlanması ve ABD gibi önemli pazarların koruma tedbirlerini artırması risklerine dikkat çekiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dünyanın sekizinci büyük ham çelik üreticisi konumundaki Türkiye'de sektörün kapasite kullanım oranı 2017'de yüzde 67 seviyesinde gerçekleşirken; 1 Ocak'ta yürürlüğe giren gümrük indirimleri, zaten atıl kapasite sorunu bulunan sektörde ithalatı artırarak üretimde gerilemeye neden olabilir. Yurtdışında Türk üreticilere yönelik açılan soruşturmalar hali hazırda sektörün ihracat kabiliyetini olumsuz etkiliyor. Türk çelik sanayi ise böyle bir dönemde iç piyasadan daha fazla yararlanmaya ihtiyaç duyuyor. Ancak bu dönemde gümrük vergilerinin düşürülmesinin Ukrayna, Rusya ve İran gibi ülkelerden ithalatı artırarak çelik sanayinin iç pazar ayağını da "sakatlama" riski bulunuyor.

İhracat pazarlarında ise jeopolitik gelişmelere bağlı talep düşüşü, bazı ihracat pazarlarının kendi çelik sanayilerini kurmaya başlamaları, birçok ülkede artan korumacı tedbirler ile yurtdışında Türk üreticiler aleyhine devam eden soruşturmalar sektörün önündeki riskler olarak sıralanıyor.

Borsa İstanbul'da işlem gören çelik üreticileri arasında Erdemir, Kardemir ve İzdemir bulunuyor. Söz konusu şirketlerin hisseleri 2017'de çelik fiyatlarındaki artıştan güçlü destek bulmuş ve sırasıyla yüzde 109, yüzde 179 ve yüzde 22 yükselmişti.

Türkiye 2016 rakamlarına göre, 33.2 milyon ton ham çelik üretimi ile dünyanın sekizinci büyük üreticisi konumunda bulunuyor. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) verilerine göre, Türkiye'nin ham çelik üretimi 2017 Ocak-Kasım döneminde yüzde 12.7 artışla 34.2 milyon tona ulaşırken; aralık rakamları ise henüz açıklanmadı.

TÇÜD Genel Sekreter Vekili Gazi Bilgin yaptığı değerlendirmede, 2017 tamamında üretimin 37 milyon tonu aştığını belirtti.

Reuters'ın sorularını yazılı olarak yanıtlayan Bilgin, "2016'nın son aylarından itibaren toparlanma sürecine giren çelik sektöründe, 2017'de de ekonomik büyümeye paralel şekilde üretim artışı devam etti. 2016 yılına kıyasla yaklaşık yüzde 12.7 oranında artarak 37 milyon tonu aşan bir üretim seviyesine ulaşılacağı öngörülmekte" dedi.

Bilgin, nihai mamul tüketiminin ise 2017'nin ilk yarısındaki azalışına karşın temmuzdan itibaren yükselişe geçtiğini ve yılı 2016'daki 34.1 milyon tona yakın bir seviye olan 34.5-35 milyon ton aralığında tamamlamasının beklendiğini söyledi.

"Birtakım riskler var"

Ekonomideki büyümenin sektör üretimindeki artışta temel belirleyici olduğunu ifade eden Bilgin, 2018'de de bu trendin devam etmesini beklediklerini; buna karşın büyüme öngörülerine ilişkin birtakım riskler bulunduğuna dikkat çekti.

Bilgin, "Küresel ekonomide mevcut öngörülerin devam etmesi durumunda 2017'de yaşanan büyüme trendinin 2018'de de devam etmesi muhtemel. Ancak, ABD, Kuzey Afrika, Uzak Doğu gibi pazarlarımızda koruma tedbirlerinin artırılması, ayrıca inşaat çeliğinde gümrük vergilerinin sıfırlanması, Ukrayna, Rusya, Güney Kore, Çin, Brezilya gibi devlet destekli üretim yapan ülkelerin dampingli fiyatlarla ülkemize yönelik ihracatlarının daha da artırma riski bulunmakta. Böyle bir durumda üretimde öngörülen hedeflere ulaşılması güçleşecek" dedi.

Sektörün 2018'e girerken, uluslararası haksız rekabetten korunma tedbirlerinin alınması beklentisi bulunduğunu; buna karşın aksi yönde bir adımla ithalat vergilerinin düşürüldüğüne dikkat çeken Bilgin, "Esasen gümrük vergisi oranlarının son derece düşük olduğu sektörümüzde, devlet destekli üretim ve dampingli fiyatlarla küresel çelik piyasalarını bozan söz konusu ülkelerin, ülkemiz demir çelik piyasasındaki etkilerinin artmasına ve yerli üretimin gerilemesine yol açmasından endişe edilmekte" dedi.

İhracatta pazar kaybı riski

Diğer yandan, sektörün dış etkenlerden kaynaklanan önemli sorunları bulunduğunu belirten Bilgin, bunları dünya çelik sektöründeki atıl kapasitenin fiyatlar üzerinde yarattığı baskı, dünya çelik sektöründe yaygınlaşan korumacı tedbirler, üretimi artmaya devam eden Çin'in tüketiminin düşüş eğilimine girmesi ve komşu ülkelerde yaşanan kaosun yol açtığı talep daralması olarak sıraladı.

Bilgin, "Tüketiminden fazla çelik üreten bazı ülkelerin dampingli ve sübvanse fiyatlarla desteklenen ihracat baskısının 2018 yılında da etkili olmaya devam etmesi beklenmekte" dedi.

Bilgin'in verdiği bilgiye göre, Türk çelik sektörünün 2017 ihracatının miktar yönünden yaklaşık yüzde 7 artışla 17.5-18 milyon ton, değer cinsinden ise toplam demir-çelik sektörü olarak yaklaşık 14-14.5 milyar dolar aralığında gerçekleşeceği öngörülüyor.

Sektör ihracatında en büyük payı yüzde 30 ile AB, yüzde 20 ile Orta Doğu-Körfez bölgesi ve yüzde 11 ile ABD alıyor.

Mısır, Katar ve İran gibi ülkelerin son yıllardaki üretim artışlarına dikkat çeken Bilgin, "Bu artışla beraber, söz konusu ülkelerin ihracatlarını geleneksel pazarlarımıza kaydırmaya başlamaları, önümüzdeki yıllar için Türk çelik sektörü açısından sorun teşkil edecek" diye konuştu.

Bilgin, Türk çelik sektörünün önündeki bir diğer riskin ise dünyada artan korumacılığa bağlı olarak, başta boru ve uzun ürünler olmak üzere Türk menşeli çelik ürünlerine yönelik artan soruşturmalar olduğunu söyledi.

İstihdam kaybı yaşanabilir

Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Namık Ekinci de, özellikle inşaat demirinde gümrük vergisinin sıfırlanmasıyla Türk çelik üreticisinin hayatta kalma ve pazar payını koruma çabasına gireceğine işaret ediyor.

Ekinci'ye göre, gümrük vergilerinde gidilen indirim, sektörde üretim düşüşlerinin yanı sıra istihdam kayıplarını da beraberinde getirebilir.

Ekinci'nin verdiği bilgiye göre, sektörde 40 bin kişi doğrudan istihdam ediliyor.