Çin'den sonra petrol vurdu oyuncak sektörü sıkıntıda
Çin'den sonra petrol vurdu oyuncak sektörü sıkıntıda
İSTANBUL - Uzakdoğu'dan gelen kalitesiz ve ucuz ürünlerle mücadelesinde yıllardır mevzi kaybeden oyuncak üreticileri, son olarak petrol fiyatlarından ağır bir darbe yedi. Rekabete dayanamayan bazı üreticiler tesislerini satışa çıkardı. Yıllık cirosu 500 milyon dolara ulaşan oyuncak sektöründe pazarın yüzde 80'ini oluşturan ithalata direnmeye çalışan son üreticiler, şimdi de artan hammade fiyatlarının baskısı altında. Başta petrol oymak üzere elektrik ve demir-çelik fiyatlarında yaşanan artışların rekabet gücünü erittiği bazı üretciler tesislerini satışa çıkardı. Ucuz ve kalitesiz ithal ürünlerin piyasayı ele geçirdiği sektörde ayakta kalma mücadelesi veren üreticilerin sayısı her geçen gün azalıyor. Bir dönem yaklaşık 150 üreticinin faaliyet gösterdiği sektörde önemli üreticilerden Fatoş Oyuncakları'nın 2001 yılında kapanmasıyla başlayan süreçte bugün üretime devam edebilen firma sayısı iki elin parmaklarıyla sınırlı. Yaklaşık 20 yıldır oyuncak imalatı yapan Doğan Oyuncak ortaklarından Mehmet Doğdu'ya göre, sektörde kaliteli imalat yapan firma sayısı 10'u bulmuyor. Çin'den gelen oyuncaklar nedeniyle yerli üretimin durma noktasına geldiği tespitine katılan Doğdu, üstelik resmi ithalatın dışında önemli oranda kaçak oyuncak getirildiğine de dikkat çekiyor. "Buna rağmen kendimizi yeniliyoruz, mücadele ediyor, sürümden kazanmaya çalışıyoruz" diyen Doğdu, artık para kazanma döneminin geride kaldığını belirterek Uzakdoğu ile rekabet etmenin yolunu "kaliteli üretim" olarak açıklıyor. İç piyasada da disiplin bulunmadığından yakınan Doğdu'ya göre nihai ürün ithalatı cazibesini yitirirken, bu işi ilk yapanlar yüzde 200'lere varan oranda kazanç elde etti. İthalata yeni başlayan küçük firmaların kazanç elde etmelerinin çok zor olduğunu söyleyen Doğdu gelecekten umutlu. "İmalat sektörü kısa vadede çok önemli bir noktaya gelecek" diyen Doğdu'ya göre yenilik yapan pazarda kalacak. Tesisini satışa çıkardı 20 yıldır plastik oyuncak üreten Alican Plastik'in sahibi Ali Özyılmaz da, ayakta durma mücadelesi veren firmalardan biri. 36 yıldır oyuncak üretimiyle uğraşan ve 1989 yılında kendi firmasını kuran Özyılmaz, fabrikasını satışa çıkarmış durumda. Özyılmaz, "İthalatçı ile üretici arasında tam rekabet ortamına uygun kurallar yok. 5 yıl önce 1 tonu 600 dolar olan hammadde bugün 2 bin 400 dolar. Bu şartlarda hammadde alacağız, yüksek girdi maliyetlerine maruz kalacağız. Peki hangi şartlarda Çin ile rekabet edeceğiz?" diye soruyor. İmalathanesindeki 7 makineden ikisinin çalışmadığını aktaran Özyılmaz, kapasiteyle birlikte cirolarının da yarı yarıya düşmesi üzerine maliyet baskısından kurtulmak için kredi almış. Kredi borcunu ödemek için 30 yıllık evimi satan Özyılmaz'ın 2 evi halen ipotekli. "KOBİ olarak ayakta kalmamız çok zor. Bugün bize destek sağlansa üretimi üç katına çıkarıp dünyanın en ücra köşesine mal verebilecek bilgi birikimine sahibiz" diyen Özyılmaz oyuncak perakendesi konusunda da iddialı. Özyılmaz bu iddiasını "Bu sektörle ilgili her türlü yatırımı yapacak bilgi donanımına sahiz. Ama ne yazık ki maddi güce değil" sözleriyle dile getiriyor. "Başbakan yerli oyuncak dağıtsın" Zaman zaman kendisine ithalat yapması yönünde tavsiyeler geldiğini de söyleyen Özyılmaz, "Ben 36 yıllık imalatçıyım, beynim ithalata çalışmaz" diyor. İthalat olarak sadece Alman yap-boz firması Schmidt Spiele'ın Türkiye distribütörlüğünü yürüttüklerini anlatan Özyılmaz, iç pazarda Migros, Tansaş, Şok, Metro, Royal, Özdilek gibi zincir mağazalarla çalışıyor. Talep gelmesi durumunda fason üretim yapabilecek altyapıya sahip olduklarını kaydeden Özyılmaz, "Ama onlar Çin'de yaptırmayı tercih ediyorlar. Aynı şekilde çeşitli promosyonlarda da Çin malı oyuncakları görüyoruz. Zaman zaman Başbakan çocuklara oyuncak dağıtıyor, hepsi Çin malı. Bunu neden bir yerli imalatçıdan almıyorlar? Ne yazık ki ülkemizde Türk malı bilinci yok. Çocuğuna oyuncak alan anne de yerli üretim olmasına dikkat etmiyor" diyor. "Kapanan firmalar da sorumlu" Sektörün önemli oyuncularından olan 1950 yılında kurulan Pilsan Plastik AŞ'nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Raşit Akar ise üreticilerin azalmasını Uzakdoğu'dan gelen ürünlerin yanı sıra merdivenaltı üretime de bağlıyor. Kapanan firmaların da yaşanan bu süreçte sorumlu olduklarını düşünen Akar, "Kendilerini geliştirmeyen, teknolojiye yatırım yapmayan, kurumsallaşmayan firmaların, rekabetçi pozisyonlarını kaybetmeleri kaçınılmaz" yorumunu yapıyor. Sektörün önündeki en büyük sorun olarak ise artan hammadde fiyatlarını gösteren Akar, "Oyuncakta sadece plastik kullanmıyoruz. Demir, bakır, elektrik gibi temel giderlerde korkunç bir artış söz konusu. Dünyayı etkileyen bu artışlar ülkemizdeki kaos ortamıyla birleşince fiyat artışlarını ürünlere yansıtmamız kaçınılmaz oluyor. Fiyat artışı talep düşüşünü, talep düşüşü de küçülmeyi ve işsizliği getirecek. " Akar'ın dikkat çektiği bir başka sorun da hiçbir denetimden geçmemiş boyalar ve hammaddeler kullanılarak üretilen oyuncakların yarattığı tehlike. "Çocuklarımızın sağlıkları tehlikeye atılıyor" diyen Akar, gümrüklerde beyan edilen düşük değerli faturaların da vergi kaybına yol açtığını dile getiriyor. "Elektrik fiyatları düşürülmeli" Dolu Oyuncak Genel Müdür Yardımcısı Göksel Dolu da, sektördeki diğer üreticiler ile aynı fikirde. Dolu, üretici olarak yaşadıkları en büyük sorunun hammadde fiyatlarındaki artış ve YTL'nin döviz karşısında değerlenmesi olduğunu söyleyerek, "Bu durum hem düşük enflasyonun olduğu dönemde iç piyasada hem de döviz bazındaki satışlarımızın olduğu dış piyasada fiyatlarımızın artmasına neden olmaktadır. Diğer bir deyişle ithal ürünlerin de görece olarak ucuz olması demektir" diyor. 1980'lerin sonundaki liberalizasyon ile birlikte her sektörde olduğu gibi oyuncak sektöründe de ithal ürünlerin pazar payını artırdığını kaydeden Dolu, "Bu durum yerli üreticiler açısından birçok sorun oluşturmasına karşın tüketiciye kalite ve fiyat konusunda kazanımlar sağlamıştır. Şüphesiz burada kastettiğimiz ürünler albenisi yüksek, fiyatı düşük, uzun süreli olmayan oyuncaklar değildir" diyor. Dolu, elektrik ve yakıt fiyatların en azından Avrupa'daki rakiplerle aynı düzeye çekilmesigerektiğini belirtiyor. "AR-GE yapan öne çıkar" Furkan Group Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yüksel ise, pazarda dengelerin sağlanması için , Türkiye'deki üreticilerin daha iyi çalışmaları gerektiği görüşünde. "İyi çalışır ve AR-GE'ye gereken önem verilirse, pazarın yüzde 50 sine hakim olunabilir" diyen Yüksel, kendini geliştirmeyen hiçbir firmanın mevcut pazarda bir yere varamayacağını düşünüyor. Yüksel açıklamalarını şöyle sürdürüyor: "Üreticilerin kendilerini geliştirmeleri, insan ve AR-GE'ye yaptıkları yatırımlarla doğru orantılıdır. Bizim 15 yıllık ithalat tecrübemiz var, bugün ithalat yaptığımız firmaların tümü izlendiğinde, AR-GE yatırımları nedeniyle geliştiklerini görüyoruz. Rekabetin yolu da, kendimizi geliştirmekten geçiyor. Bizler strateji olarak çok çalışmayı ve hep gelişmeyi kendimize rota olarak çizdik, bu yolda kararlı adımlarla yürüyoruz." Türkiye'nin Avrupa'nın üreticisi olmaya aday olduğuna da işaret eden Yüksel, "İspanya, Yunanistan gibi ülkelerin ithalata yönelmesi, Türkiye için büyük bir avantaj. İhracatı artıracak yöntemlerin üreticiler tarafından uygulanması gerekmektedir" diyor. "Oyuncak pazarı ithalatla gelişti" Sektörde ithalatçı olarak yer alan Birlik Oyuncak'ın sahibi M. Rahmi Solak ise ithalattan önce Türkiye'de ciddi bir oyuncak pazarı bulunmadığı iddiasında. "Türkiye'de basit, düz oyuncaklar üretiliyordu. Fonksiyonlu oyuncaklar yoktu. İthalatın önünün açılmasıyla Uzakdoğu'dan gelen çok fonksiyonlu oyuncaklar, piyasanın gelişimini sağladı. Dolayısıyla basit oyuncak üreten birtakım imalatçılar kapanmak zorunda kaldı" diyen Solak, Çin ürünlerinin pazarı istila ettiği görüşlerine de katılmıyor. Solak, "İthalat yerli oyuncağa fayda sağladı. Fonksiyonlu oyuncakta başarı şansımız zaten yok. Fonksiyonsuz ürünlerin de gelmesine gerek yok" diyerek görüşlerini özetliyor. İç pazarda güçlü imalatçı sayısının zaten çok az olduğunu söyleyen Solak, kendilerinin de 1990 yılında ithalata başladığını, 1996'da ise imalattan çekilerek fonksiyonlu oyuncaklara yöneldiklerini anlatıyor. Çin'de fason üretim yaptıran Solak'a göre bundan sonra ya markalı ürün pazarlayan ya da kendi markasını yaratan ayakta kalacak. Oyuncak üreticisini neler zorluyor? Uzakdoğu'dan ithal edilen kalitesiz ve ucuz ürünler Merdiven altı üretim Hammadde fiyatlarındaki artış (Plastik, demir, bakır gibi) Enerji maliyetlerindeki yükseliş Vergi yükleri YTL'nin döviz karşısında aşırı değerli hale gelmesi Neler yapılmalı? Avrupa'nın tedarik üssü olabiliriz Oyuncağı emek yoğun bir sektör olarak nitelendiren Pilsan Plastik AŞ'nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Raşit Akar, "Ülkemizin de istihdam sorununu göz önünde bulundurursak istihdamı olumlu yönde geliştirebilecek bir sektördür" diyerek, doğru ekiple doğru kişilerle uygun teşviklerle Türkiye'nin oyuncak konusunda çok önemli aşamalar kaydedebileceğini ifade etti. Akar, yapılması gerekenlerle ilgili şunları anlattı: "Oyuncak konusunda lider ülkeler gelişmiş ülkelerdir. Oyuncak gelişimin temel taşlarındandır. Akil kişilerden oluşan bir hareket programı belirlenirse Türkiye oyuncak konusunda Avrupa'nın oyuncak tedarik üssü olabilir. Bunun için her şey müsait. Akılcı teşvikler, doğru yatırımlar işgücünü yerinde kullanma ve tabii ki ithalatta uygulanacak yaptırımlar ile Türkiye'nin bu konuda çok iyi konumlara ulaşacağını ve ciddi bir istihdam yaratacağını düşünüyorum. Ama kaynakları doğru kallanabilmek çok önemli. Eğer ciddi bir platformda bu konu gündeme gelirse bizler Pilsan olarak bu konuda üzerimize düşen ne ise yapmaya hazırız." AR-GE'ye yatrım yapan kazanır Sektörde üretimin devam etmesi için üreticilerin doğru yatırımlar yapması gerektiğine işaret eden Dolu Plastik Genel Müdür Yardımcısı Göksel Dolu, pastadan pay almak yerine yeni bir pasta oluşturmanın verimliliği ve kârlılığı artıracağını kaydetti. Dolu, "Bunun için de AR-GE çalışmalarında bulunmak ve yenilikçi olmak gerekiyor. Genel üretim koşullarında ise her sektörün olduğu gibi bizim de devletten beklentirelimiz var" dedi. Dolu bu beklentileri, enerji maliyetlerinin düşürülmesi, rekabet ortamının korunması, yüksek işçilik gerektiren sektörlerde sigorta yükünün azaltılması olarak sıraladı. Uzakdoğu'nun payı her sektörde artıyor Türkiye'de oyuncak sektörünün dışında birçok sektör başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinden gelen ucuz ithal ürünlerin istilasına uğramış durumda. Ankara Ticaret Odası'nın yaptığı araştırmaya göre, düşük reel ücretler, paranın reel değerini düşürme, kopyalama, marka hırsızlığı, devlet desteği, damping gibi nedenlerle önemli bir fiyat avantajı yakalayan Uzakdoğu ülkelerinden Türkiye'nin yaptığı ithalat son beş yılda beşe katlandı. 2002 yılında 3,6 milyar dolar olan Türkiye'nin Çin, Tayland, Tayvan, Malezya, Endonezya ve Güney Kore'den yaptığı toplam ithalat 2007 yılında 23,3 milyar dolara kadar çıktı. Türkiye 2002 yılında ithalatının yüzde 6,9'unu Uzakdoğu'dan yaparken, 2007 yılında bu oran yüzde 13,7'ye yükseldi. Enerji ithalatı dışarıda bırakıldığında ise söz konusu ülkelerin Türkiye'nin toplam ithalatı içerisindeki payı yüzde 8,4'ten yüzde 17,1'e çıktı. Saraciye'de yüzde 93.4 Bavul, çanta ve diğer saraciye ürünleri ithalatının miktar olarak yüzde 93,4'ü, değer olarak da yüzde 81,9'u Uzakdoğu ülkelerinden gerçekleştirildi. Türkiye 2007 yılında 408 milyon dolarlık 24 milyon 453 bin kilo saraciye ürünü ithal etti. Bunun 22 milyon 831 bin kilosu Uzakdoğu ülkelerinden ithal edildi. Büyük bölümü Çin'den yapılan bu ithalat için toplam 334,5 milyon dolar ödendi. Oyuncakların yüzde 93'ü Uzakdoğulu Türkiye'nin 2007 yılında ithal ettiği her 100 oyuncağın 92,7'si Uzakdoğu ülkelerinden geldi. 2007 yılında Türkiye 31 milyon 578 bin kilo oyuncak ithal etti. Bunun 29 milyon 279 bin kilosu bu ülkelerden alındı. 2007 yılında oyuncak ithalatına 261,8 milyon dolar harcayan Türkiye bu paranın 240,8 milyon dolarını Uzakdoğu ülkelerine ödedi. 100 bisikletten 92'si Türkiye 2007 yılında toplam 68,8 milyon dolarlık bisiklet ithal etti. Bu bisikletlerin 56,4 milyon dolarlık kısmı Uzakdoğu ülkelerinden alındı. Buna göre Türkiye'nin bisiklet ithalatının miktar olarak yüzde 92,5'i, değer olarak ise yüzde 81,9'u bu ülkelerden yapıldı. Müzik aletlerinin yüzde 87,5'i 2007 yılında müzik aletleri ithalatına 26,8 milyon dolar ödeyen Türkiye, Uzakdoğu ülkelerinden yaptığı ithalata ise 16,9 milyon dolarlık ödeme yaptı. Uzakdoğu'dan yapılan müzik aletleri ithalatı toplam ithalatın miktar olarak yüzde 87,5'ini, değer olarak ise 63,2'sini oluşturdu. Spor malzemelerinde aslan payı yüzde 86 Türkiye'nin toplam 100 milyon doları bulan spor malzemeleri ithalatında da aslan payı Uzakdoğu'nun elinde. İthalatın 68,7 milyon doları bu bölgeden gerçekleştirildi. Değer olarak yüz de 68,6 olan Uzakdoğu ülkelerinin spor malzemeleri ithalatındaki payı miktar bazında ise yüzde 86,2'ye ulaştı. 100 motosikletten 79'u 2007 yılında Türkiye'ye ithal edilen her 100 motosikletten 79'unu Uzakdoğu'dan yapılan ithalat oluşturdu. Motosiklet ithalatına ödenen toplam 90 milyon doların 40 milyon doları Uzakdoğu ülkelerine ödendi. Uzakdoğu ülkelerinin motosiklet ithalatındaki payı miktar bazında yüzde 79, değer bazında ise yüzde 44,4 oldu. Radyo, TV ithalatına 1 milyar dolar Türkiye'nin 2007 yılında toplam 1 milyar 517 milyon doları bulan televizyon ve radyo alıcıları ithalatının 946 milyon dolarlık kısmı Uzakdoğu ülkelerinden gerçekleştirildi. Değer olarak yüzde 62,4 olan Uzakdoğu'dan yapılan ithalatın payı, miktar bazında ise yüzde 77,1'i buluyor. Bilgi işlem makineleri Türkiye'nin büro, muhasebe ve bilgi işlem makineleri ithalatı 2007 yılında 2 milyar 934 milyon doları buldu. Bu ithalatın 1 milyar 887 milyon dolarlık kısmı Uzakdoğu ülkelerinden gerçekleştirildi. Uzakdoğu ülkelerinden yapılan ithalat miktar olarak toplam ithalatın yüzde 77,1'ini bulurken, değer olarak payı ise yüzde 64,3 düzeyinde kaldı. Saatlerin yüzde 73,8'i Uzakdoğu menşeli Türkiye 196,5 milyon doları bulan bir tutarla önemli bir saat ithalatçısı ülke konumuna da geldi. 2007 yılında ithal edilen saatlerin ağırlığı 4 milyon 523 bin kiloyu buldu. Bu saatlerin 3 milyon 413 bin kilosu Uzakdoğu ülkelerinden alındı. Bu nedenle de miktar olarak yüzde 73,8 olan Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen saatlerin değer olarak payı ise yüzde 35,4 düzeyinde kaldı. 100 ayakkabıdan 73'ü Uzakdoğu'dan Pazarın büyük bir bölümümü ithal ürünlerin eline geçen ayakkabı ithalatında da Uzakdoğu ülkelerinin hakimiyeti giderek pekişiyor. 2007 yılında ithal ayakkabıya 569,9 milyon dolar ödeyen Türkiye bu tutarın 351,6 milyonunu Uzakdoğu ülkelerine gönderdi. Uzakdoğu'nun ayakkabı ithalatında payı miktar olarak yüzde 73,4, değer olarak payı ise yüzde 64,3 olarak gerçekleşti. Elektrik ampullerinin yüzde 70'i Elektrik ampulü ve lambalarıyla diğer aydınlatma cihazları ithalatının da yüzde 70,1'i Uzakdoğu ülkelerinden gerçekleştirildi. 2007 yılında bu kalemden Türkiye 40 milyon 692 ton ithalat yapıldı. Bu ithalatın 28 milyon 539 bin tonu Uzakdoğu'dan yapıldı. 2007 yılında 446 milyon dolarlık elektrik ampulü ve lambasıyla diğer aydınlatma cihazı ithal edildi. Bunun 234,7 milyon doları Uzakdoğu ülkelerinden yapıldı. Radyo TV vericileri ve telefon teçhizatı Yapılan belirlemelere göre 2007 yılında Türkiye'nin yaptığı radyo ve televizyon vericileri ve telefon, telgraf teçhizatı ithalatının miktar olarak yüzde 67,6'sını Uzakdoğu ülkelerinden yaptı. 26 bin 432 kilo olan radyo ve televizyon vericileri ve telefon, telgraf teçhizatı ithalatının 17 milyon 860 bin kiloluk kısmı bu ülkelerden gerçekleştirildi. Bu ithalat için yapılan toplam 2 milyar 939 milyon dolarlık ödemenin 1 milyar 319 milyon dolarlık kısmı Uzakdoğu ülkelerine yapıldı. Diğer sektörler Toplam büyüklüğü 47,5 milyon dolar olan ağaç ürünleri, hasır ve örülerek yapılan maddeler ithalatının yüzde miktar olarak yüzde 65,4'ü, 19,6 milyon doları bulan dramatik sanatlar, müzik ve diğer sanat faaliyetleriyle ilgili ithalatın miktar olarak yüzde 65,3'ü, toplam büyüklüğü 470 milyon doları bulan trikotaj (örme) ürünlerin yüzde 59,2'si, 133 milyon dolarlık taş ithalatının yüzde 58,7'si, 2 milyar dolarlık suni ve sentetik elyaf ithalatının yüzde 57,6'sını, 318 milyon dolarlık optik alet ve fotoğrafçılık teçhizatı ithalatının yüzde 57,5'i Uzakdoğu ülkelerinden gerçekleştirildi. Uzakdoğu'dan yapılan ithalatın miktar olarak payı kuyumculukla ilgili malzemeler ithalatında yüzde 52,9'u, çatal-bıçak takımı, el aletleri ve hırdavatta yüzde 52,2'yi, akümülatör, pil ve batarya ithalatında yüzde 51,8'i, ev aletlerinde yüzde 50,2'yi buldu. Oyuncakta mağazalaşma dönemi Türkiye oyuncak pazarının cirosal büyüklüğünün 500 milyon dolara ulaştığını açıklayan Oyuncakçılar Derneği (OYDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Alioğlu, son 5 yılda pazardaki en büyük değişimi toptancıların aradan kalkması olarak açıkladı. Önceden oyuncakların pazarlarda ve işporta tezgahlarında satıldığını kaydeden Alioğlu, bugün ise alışveriş merkezleri içinde perakende oyuncak mağazalarının sahneye çıktığını söyledi. Birlik Oyuncak'ın sahibi M. Rahmi Solak da oyuncak pazarında ticari bir dönüşüm yaşandığını kaydetti. "Satış ağımızın en büyük dalı seyyar satıcılar ve işportacılardı" diyen Solak, günümüzde mağazaların ön plana çıkmaya başladığını dile getirdi. Dünyada ve Türkiye'de oyuncak sektörü Dünya oyuncak pazarının büyüklüğü 55 milyar dolar olarak tahmin ediliyor Çin, dünya oyuncak pazarında yüzde 65'lik bir paya sahip. Türkiye oyuncak pazarının cirosal hacmi 500 milyon dolar civarında. Türkiye oyuncak pazarında Çin'in payı yüzde 80'leri buluyor. Çocuk başına yıllık oyuncak harcaması ABD ve Avrupa'da 250 dolar, Türkiye'de ise 10 dolar. Türkiye oyuncak pazarındaki firma sayısı binlerle ifade ediliyor, ancak kaliteli imalat. yapan büyük üreticisi sayısı 15'i geçmiyor. Pazardaki oyuncakların yaklaşık yüzde 80'i ithal. Türkiye oyuncakta 2007 yılında 200 milyon dolarlık ithalat, 35 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. 2007 yılında Türkiye pazarına giren 100 ithal oyuncaktan 92.7'si Uzakdoğu'dan geldi. Perakendeci: Çin, oyuncakta tüketiciyi de tedirgin edici boyuta geldi Sektörün perakendeci ayağında faaliyet gösteren Toyiki'nin Genel Müdür Yardımcısı Atakay Bala, her sektörde olduğu gibi Çin tehdidinin oyuncakta da tüketiciyi tedirgin edici boyutlara geldiğini söyledi. "Ancak Toyiki olarak bu süreci başarıyla atlattığımızı ve müşterimizle iyi bir iletişim kurduğumuzu düşünüyoruz" diyen Bala, konuyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi: "Bugün tüm sektörler için Çin, maliyet etkin bir üretim alanıdır. Bizim için satın alma gerçekleştirdiğimiz firmanın standartları önemli. Bu konuda çok hassas davranıyoruz. Toyiki, Türkiye'de zincir oyuncak perakendeciliğini yerleştiren isimdir. Aynı zamanda 0-3 yaş arası ihtiyaçlar konusunda ebeveynler için birinci tercihdir. Çözüm önerilerimiz, müşterilerimize sunduğumuz kaliteli hizmet ve kaliteli ürün, mükemmeliyetçiliğimiz, fiyat avantajımız ve ürün çeşitliliğimizdir." Globallaşen oyuncak pazarında, verimli üretim ile ayrıcalıklı ürün üretenler, katma değer yaratmayı başaran ve sektörde farklılaşmayı amaç edinenlerin ayakta kalacaklarını söyleyen Bala, "Biz de firma olarak stratejimizi bu kriterler doğrultusunda belirleriz" dedi.