Dövizle borçlanma yasağına destek!
Döviz geliri bulunmayan şirketlere dövizle borçlanma yasağına finans kesiminden destek geldi. İhracatçılar ise kısıtlamada hassasiyet bekliyor.
Jülide GÜRDAMAR
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, döviz yükümlüsü 25 bin şirketten büyük ölçekli iki binine ilişkin veri toplamanın yasal altyapısının oluşturulduğunu, makine-teçhizat ithalatı gibi bazı istisnalarla birlikte 23 bin şirkete ise doğrudan sınırlama getirileceğini açıkladı. Karara finans sektörü destek verirken, ihracatçılardan performansa bağlı limit talebi geldi. İhracat tutarının 10 katına kadar dövizle borçlanma hakkı talep eden sektör temsilcileri, kısıtlamada da dikkatli olunmasını istiyor.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ilk aşama olarak 2 bin büyk şirkete ilişkin veri toplamanın yasal altyapısını bu hafta oluşturduklarını belirterek "25 bin şirketimizin döviz yükümlülüğü var. Bu 25 bin şirketimizin 23 bininin döviz yükümlülüğü 15 milyon dolar ve altında. Bunlar nispeten küçük, kısmen orta ölçekli şirketler. 23 bin şirketin açık pozisyondaki payı yüzde 16 civarı. 2 bin büyük firmanın ise payı yüzde 84 civarı. Biz ilk aşamada 2 bin firmaya ilişkin veri toplamanın yasal altyapısını bu hafta oluşturduk. Bu küçük ve kısmen orta ölçeklilere biz doğrudan doğruya sınırlama getireceğiz. Hane halkına aldığımız tedbire benzer bir tedbir alacağız" dedi.
Hürriyet Gazetesi tarafından düzenlenen Türkiye Finans Forumu'nda konuşan Başbakan Yardımcısı Şimşek, istisnaları ise şöyle açıkladı: "Örneğin; makine teçhizat ithalatı için istisna olacak. Kamu özel sektör iş birliği ile yapılan bir takım projeleri var, orada bir takım istisnalar olacak ama genel anlamda biz hane halkında olduğu gibi ciddi bir sınırlamaya gideceğiz."
Şimşek'in bu açıklamalarına ise finans sektöründen destek geldi. Finans sektörü temsilcileri uzun zamandan beri ifade ettikleri 'Geliriniz TL ise TL ile borçlanın' söylemini hatırlatarak 'TL ile geliri olanın dövizle borçlanmasının' tüm ekonomi açısından risk olduğuna işaret etti. Küçük şirketlere döviz kredisi yasağı kısmen de olsa ihracatçı şirketleri de kapsıyor. Yapılan çalışmalara göre şirketlerin son 3 yıldaki ortalama ihracatının belirli bir katı kadar döviz kredisine izin verilme formülü üzerinde çalışılıyor. Rakam net değil ama Başbakan Yardımcısı
Mehmet Şimşek, geçen ay Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı açıklamada "Belki 3 katı, 5 katı olur, bir kata bağlayacağız" demişti. İhracatçılar ise oranın daha yüksek olmasını istedi.
Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Şekerbank Genel Müdürü Servet Taze, şu noktalara dikkat çekti:
"Riski ekonomi taşıyor"
"KOBİ'ler istihdamın yüzde 70'ini, ihracatın da yüzde 55ini oluşturuyor. Zaten ihracat geliri olan KOBİ'nin dövizle finanse edilmesinin bir sakıncası yok. Karşılığında bir pozisyon alıyor, ihracat geliri olacak. Elde edeceği gelir dolarsa aslında bir pozisyon taşımıyor. Ama maalesef ülkenin bir dolarize bakış açısı var. Yani ev satarken, kiralarken dolar ya da euro üzerinden konuşuyoruz. Biraz bunun da yıkılması gerekiyor"dedi.
Sistemde TL dışında bir başka bir para birimi ile işi olmayan şirketlerin başka bir para birimi kullanmasının her türlü dalgalanmaya açık olduğunu belirten Taze, bu dalgalanmanın yalnız şirkete değil sisteme de bir risk yarattığını kaydetti. "Daha ucuz ve daha az vadeli borçlanacağım diye döviz likitinden borçlanmanın yaratacağı riskin toplamını ekonomi taşıyor" diye konuşan Taze, gerçek anlamda döviz geliri olmayan şirketlerin zaten dövizle borçlanmaması gerektiğini söyledi. Taze, şöyle devam etti: "Geliriniz TL, harcamanız TL ama döviz borçlanıyorsunuz. Geçmişte geliri olmadığı halde Japon yeni ile borçlanıp ev alanlar vardı. Bu nedenle bu kararı yerinde değerlendiriyorum. İhracat geliri olmayan bir firmanın dövizle pozisyon almasını şuanda sağlıklı bulmuyorum. Sektör adına da ekonomi adına da risk." Bu sınırlamanın bankacılık sektörünü etkilemeyeceğini de belirten Taze, doğru kaynakların doğru yerlere kanalize edilmesinin önemine dikkat çekti.
Bankalarla aynı statüyü kazandık
Finansal Kurumlar Birliği (FKB) Başkanı Mehmet Cantekin, reel sektörde uzun vadede ciddi bir döviz pozisyonu açığı olduğuna değinerek "Şimdi yapısal bir düzenleme gündeme geldi. İhracat ve benzeri döviz kazandırıcı faaliyeti olmayan ticari işletmelerin döviz kredisi almalarının yolu kapandı. Bundan etkilenen müşteri sayısı 2 bin. Şirketler daha uygun maliyetli olduğu için dövizle borçlanıyorlar. Fakat döviz likiditesi olduğu dönemlerle beklenmeyen döviz hareketlerinin daha iyi yönetilmesi ve dövizden dolayı zarara uygulamamaları açısından yapılan düzenlemenin şirketelere fayda sağlayacağını düşünüyorum. Bu düzenleme özellikle leasing sektörünün finansa ettiği yatırım projelerini dışarıda tutuyor, bu önemli bir kazanç. Ayrıca bu düzenleme ile Finansal Kurumlar Birliği oyuncuları bankalar ile aynı statüye getiriyor. Artık bizim müşterilerimiz de kredi kullanabilecek" dedi.
"Alacak ile borç uygun olmalı"
FKB Faktoring Sektör Kurulu Başkanı Çağatay Baydar ise "Şirketlerin pozisyon almalarına, spekülasyon yapmalarına karşıyım. Dolayısıyla firmalar döviz alacakları varsa dövizle borçlanmalılar" dedi. Firmaların döviz cinsleri veya aktifleri arasında uygunsuzluk yaratmaması gerektiğine değinen Baydar şöyle konuştu: "Kanunda firmaların kendi durumlarına göre bir borçlanma imkanı vereceğini düşünüyoruz. Aksi takdirde 'şirketler, dövizle borçlanamaz' denilmesi dövizle ihracat yapan küçük şirketler için haksızlık olacağını düşünüyoruz. Faktoring sektörü olarak döviz alacak varsa döviz fonluyoruz. Leasing şirketleri için ise bu daha önemli. Çünkü toplam işlemlerin çoğu dövize endekslidir. Şirketleri zor durumda bırakacak bir uygulama gelmeyeceğini umut ediyorum. Günün sonunda bu firmalar işletme sermayesi ihtiyacı olan, nakit açığı olan firmalar; KOBİ'lerle ekonominin büyüyeceğini öngördüğümüz için bizim onların önünü açmamız lazım."
Yeni reform paketi heyecanlandırdı
Başbakan Yardımcısı Şimşek, kapsamlı yeni reform paketinin ilk çeyrek itibariyle hayata geçeceğini de söyledi. Şimşek, "Türkiye yatırım ortamı ile ilgili çok kapsamlı bir reform çalışması var, bunun gelecek yıl ilk çeyrekte hayata geçmesini düşünüyoruz. İcra-iflastan tutun inşaat izinlerine kadar süreçleri maliyeti azaltan bir reform. Böylece Dünya Bankası'nın iş yapma endeksinde yukarı sıralara sanırım 30 seviyelerine çıkabileceğiz. Bugün Türkiye'nin çektiği doğrudan yatırımın iki katını çekebilir. Küresel sermaye firmalarında önemli artış var çok kapsamlı toptancı bir yaklaşımla reform geliyor ben bile heyecanlandım" diye konuştu.
ABD bir bankayla ilgili bilgi istedi
ABD'deki soruşturmaya yönelik değerlendirmede bulunan Şimşek,"Bugün itibariyle bir bankamız hariç hiçbir banka hakkında ABD Hazinesinin başlattığı bir bilgi talebi dahi yok. Sadece bir bankamızla ilgili ki o konuda da açıklama yapıldı, bir bilgi talebi var. Davanın bir parçası olarak soruşturmaya dönüşebilir. Bugün itibarıyla bilinen kamu bankası dışında talep yok. Bankacılık sektörü ülkemiz için çok kritik. Bu yaşanacak belirsizliğin etkisi bankaların kendi basiretsizliklerinden kaynaklanmıyor. Sistem normal işini yapıyor. Bu belirsizlik etkilerse biz gereken desteği mevcut yasal çerçevede sağlarız" şeklinde konuştu.
"TL'nin değeri bir yerde tutulmalı"
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, devletin dövizle borçlanma konusunda şirketlere yapacağı yapısal reformlardan önce Türk Lirası'nın değerini önemli bir seviyede tutmasının daha etkili olacağını söyledi. Özhamaratlı, TL'nin değer kaybetmesinin ve dövizdeki dalgalanmanın daha büyük bir sorun yaşattığını kaydederek, "İhracat yapan firmalar sistemini oturtmuş, bu karar onları değil daha çok yurt içinde çalışan dövizle borçlanan firmaları etkileyecek. Devlet destek verirecektir ama nereye kadar..." dedi.
Devreden KDV kalkıyor
Maliye Bakanı Naci Ağbal, yeni KDV kanunda reel sektöre destek için 32 yıllık kuralın değişeceğini vurguladı. Ağbal, "Bu bedava bir reform değil. Kamu maliyesinin yatırım, üretim, istihdam lehine fedakarlıkta bulunmasını getiren reform. Bir mali alan oluşturabileceğimiz ölçüde yapacağız. KDV'de devreden KDV uygulamasına son vereceğiz. Aslında Türkiye ekonomisinde yatırım ve üretimi baltalamış. Değişikliği reel sektöre güçlü destek verecek" dedi.
Türkiye Finans Forumu'na katılan ve yatırım harcamalarının 2017 ilk yarısında başta inşaat olmak üzere önemli ölçüde arttığını belirten Ağbal, makine teçhizat yatırımında daha düşük harcama gerçekleşse de 2017'de yapılan inşaat harcamalarının eninde sonunda makine teçhizat harcamaları getireceğini söyledi. Ağbal, "İnşaatı yaptıysanız o fabrikanın içine makine teçhizatı alacaksınız. Makine teçhizatta yatırımcılara destek olacak bir takım çözümleri devreye sokacağız" dedi.
Gelir vergisi de değişecek
KDV Kanunu'yla ilgili çalışmalarının hemen hemen tamamlandığını vurgulayan Ağbal, ayrıca Türkiye'nin OECD içinde kazanç üzerinden toplanan gelirin milli gelire oranı düşük olduğunu kaydederek şöyle konuştu: "Bunu kayıtdışı ekonominin büyüklüğü etkiliyor. Yeni Gelir Vergisi Kanunu'nda kayıtdışı ekonomi ile daha fazla mücadele ederek vergi toplamak öncelikli. Görüşleri topladık 2018 yılı ocak şubat aylarında bakanlık olarak yoğunlaşacağımız konu olacak. Vergi Usul Yasası'nı da önemli değişiklik var vergiye uyum maliyetlerini düşürmek istiyoruz. Sistem basitleşsin müvekkile güveni esas alsın istiyoruz."
"Maliye olarak forvete geçtik"
Maliye Bakanı Ağbal, İstanbul Finans Merkezi Kanun tasarısının da çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, dünyada uluslararası finans sisteminde hangi kural, kaide ve ürün çeşitliği varsa aynısını Türkiye'de sağlamak istediklerini belirtti. Ağbal, şöyle devam etti: "Güzel binalar yapıyoruz ama tam liberal sistemi getirmek zorundayız. Hangi kuralları uyguluyorsa onları yapmamız lazım. Bu çalışmayı maliyenin yapmaması lazım ama ben talep ettim. Maliyeciler yapmaz da başkaları yaparsa maliyet buna engel olur. Her gelene engel olur, maliyeyi savunma oyuncusundan çıkarıp forvet oyuncusu yapmak için yasa tasarısına talip olduk. Katkı vermesi için son derece açık fikirliyiz." Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın forumda yaptığı konuşmada geçmişle ilgili şu yorumu da dikkat çekti: "90'lı yıllardaki maliye bakanlarına üzülüyorum bütçe açıkları almış gitmiş, enflasyon yüksek böyle dönemde maliye bakanı olmak gerçekten zor. Maliye politikası alanında millet olarak sağladığımız başarılar bizi içeride dışarıda güçlü kılıyor."
10 büyük firmadan gayrimenkul sertifikası ihracı gelecek
BES'e küçük dokunuşlarla revizyon yapılacak
Hazine Müsteşar Yardımcısı Ahmet Genç, bireysel emeklilik sisteminde işveren katkısı ve 18 yaş altı gönüllü katılım konularının rafa kalkmadığını hangi düzenlemeleri yönetmelik hangilerini ise kanun yoluyla yapabileceklerini değerlendirdiklerini, küçük dokunuşları kısa vadede yapacaklarını söyledi. BES'te otomatik katılım için işveren katkısı gibi talepler olduğunu, hem işveren katkısı hem de 18 yaş altı gönüllü katılımın değerlendirildiğini söyleyen Genç, "Başbakan Yardımcımız ile çalışıldı o konu. Kolay yapılabilenleri ayırın denildi. 18 yaş meselesi kanun gerektiriyor. Rafa kalkmadı ama kanun gerekiyor. Yetki alalım bakanlar kurulundan… Çalışmalar devam ediyor. İki yılda bir yenileme konusu yönetmelik ile yapılabiliyor. Buna benzer küçük dokunuşları kısa vadede yapacağız."
Mehmet FİLOĞLU
Bitcoin kaçınılmaz
Türkiye Finans Forumu’nun “Dijital Dönüşüm, Ödeme Sistemleri ve Finans Sektörü İçin Nasıl Fırsat ve Tehditler Barındırıyor? 2018 Beklentileri” konulu bankacılık oturumuna dijital para Bitcoin damga vurdu. Yapı Kredi Genel Müdürü Faik Açıkalın, Bitcoin’e tamamen geleneksel bir bankacı gözüyle baktığına değinerek “Başka birisinin satın alması ümidiyle değeri yükselen bir enstrümanı almak çok da ekonomi kuralları içinde gelmiyor bana. Bu konuda biraz daha beklemek gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş de bugün Bitcoin’de günde 300 bin işlem olduğuna değinerek “Amerika biraz uyanıklık yapıyor. Regüle etmeden bıraktı. Çin Bitcoin’i ‘nasıl kontrol altına alırız’ diyor. Benim beklentim 4’üncü sanayi devriminde yeni dolar Bitcoin… Farklı çekişmelerde olacak ama gittiğimiz yol orası.” Dijital para birimleriyle ilgili olarak hükümetlerin bu işin içine gireceğini dile getiren Hakan Ateş, şöyle devam etti: “Eninde sonunda devletler bu işe girecek. Bu parayı her yerde kullanabilirsiniz. Ama anonim bir para… İzleyebiliyorsunuz ama kimin olduğunu bilmiyorsunuz. Adam kendi parasını üretiyor. Yakında en büyük batışlar burada olabilir ama durdurulamaz ve devletler buna sahip çıkmalı.”
Küçük ihracatçı 10 kata kadar hak istiyor
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi, bu oranın en az 10 kat olması gerektiğini söyledi. Kendi sektörlerinde küçük ihracatçıların önemli ölçüde bavul ticareti de yaptığını anlatan Tanrıverdi, "Dolayısıyla döviz gelirleri görünenin çok üzerinde. Zaten ihracatçılara gelene kadar kamu da dahil sözleşmelerin, kira kontratlarının lira olarak yapılmasının sağlanması çok daha önemli" dedi.
"Yatırım için kullanılan kredilere istisna yapılabilir"
İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete de birkaç katlık limitin anlaşılabilir olduğunu belirtti. Bununla birlikte yatırım için kullanılan uzun vadeli alınan kredilerde istisna uygulanabileceğini ifade eden Mete, "10 milyonluk ortalama ihracatı olan bir firmanın da yatırımı için 100 milyon dolar kredi kullanma hakkı olmalı. Sonuçta büyümek için buna ihtiyacı var ve ödeme zamana yayılabiliyorsa, döviz geliri olan bir şirket için bu oranlar sorun olmaz. Ancak işletme sermayesi için kullanılan krediler bu kapsamın dışında" diye konuştu.
"Asıl mesele uzun vadeli TL kredi bulabilmekte"
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran ise Mehmet Şimşek'in örnek olarak gösterdiği 3-5 kat limitinin makul olduğunu söyledi. Dalgakıran, "Mesela 1 milyon dolar ortalama ihracatı olan bir firma düşünelim. Limitin de 4 kat olduğunu. Bu şirket zaten 4 milyon doların üzerinde borçlanmamalı. Dolayısıyla bir tavanın olmasını doğru buluyorum. Ancak asıl mesele uzun vadeli Türk Lirası borçlanmanın bir şekilde sağlanması. Bu olmadıkça sunulan her çözüm palyatif oluyor" dedi.
"İhracatçıların riski düşük"
İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, döviz kredilerde odağın döviz geliri olmayan şirketlerden uzaklaşmasının yanlış olduğunu, ihracatçıların döviz kaynaklı şoklara dirençli olduğunu aktardı. Dolayısıyla ihracatçılara getirilecek kısıtlamalarda dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Güleç, "Sadece gelire değil, projeye de bakılmalı. Büyük bir yatırım için uzun vadeli döviz kredisi gerekiyorsa, bunun önüne geçmek doğru olmaz" ifadelerini kullandı.