Eğitime adanmış 40 yıl
Öğretmenlikten 3 bin kişilik eğitim ordusuna uzanan başarı hikayesi…
Hüseyin GÖKÇE / ANKARA
1976 yılında Gazi Üniversitesi Matematik Bölümü’nden mezun olduktan sonra öğretmenlikle eğitim dünyasına adım atan Nesibe Aydın, öğretmenlik ve ders kitabı yazarlığı yaparken temellerini 1997 yılında attığı yapı, bugün 2 bin 500’ün üzerinde öğrenciye eğitim veren dev bir eğitim kurumu haline dönüştü.
1984 yılında Aydın Yayıncılığı kuran Nesibe Aydın, 1997 yılında ise kendi ismiyle Nesibe Aydın Dershanesi’ni eğitim sektörüne kazandırdı. Aydın, 2008-2009 eğitim öğretim döneminde ise Nesibe Aydın Koleji projesini hayata geçirdi. Aydın velilerden gelen yoğun talep üzerine, Ankara’da iki ayrı bölgede daha Nesibe Aydın Anaokulu açarken, kurumsallaşmanın temelini oluşturan Nesibe Aydın Dershanesi’ni de yeni eğitim yasasının ardından Nesibe Aydın Yıldızlar Lisesi’ne çevirdi. Yaklaşık 15 milyon dolarlık yatırımla ortaya çıkarılan Nesibe Aydın Eğitim Kurumları’nın ana kampüsünde halen Nesibe Aydın Fen Lisesi’nin inşaatı sürüyor.
Gelin eğitime adanmış 40 yıl ve ardındaki başarı hikayesini Nesibe Aydın’ın ağzından dinleyelim:
Üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra 20 yaşında lise matematik ve geometri öğretmeni olarak özel sektörde eğitim camiasına adım attı. Ailemin Ankara’da yaşaması sebebiyle devlet okullarında Ankara dışında çalışmayı göze alamadım.
Mesleğimin 6’ncı yılında kitap çalışmalarım başladı. O zamanlar fen liselerine hazırlanan öğrenciler için yaşanan boşluğu görerek fen liselerine hazırlık matematik kitabını bir meslek büyüğümle birlikte yazdım.
O güne kadar yazılmış kitaplardan daha farklı bir dizaynla hazırladığımız kitap büyük ilgi gördü ve yıllarca öğrencilerin dilinde Yeşil Kitap olarak kaldı. Bu kitapla yakaladığımız başarının ardından lise matematik, geometri ve üniversite hazırlık kitaplarına yöneldim.
1990’lı yıllara gelindiğinde ise eğitim sistemi değişti ve kitap yazımı özel sektöre de açıldı. Benim hazırladığım kitap incelemelerden başarıyla geçerek ders kitabı olarak okutulmaya başlandı. O kitapla birlikte Türkiye’deki tüm illerde öğrencilerin elinde benim kitaplarım yer aldı.
Okul hikayesi nasıl doğdu?
Tüm bu süreçlerde, eşim ve aynı zamanda öğretmen olan Hüsamettin Aydın’ın desteğini arkamda hissettim. O dönemlerde eşimle birlikte aklımızda hep bir okul açma hayalimiz vardı. Sanatın, sporun, iyi bir dil eğitiminin yer aldığı, öğrencinin dershaneye ihtiyaç duymayacağı, tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir okul hayal ettik.
O koşullarda okul açma hayalimizi bir süre erteleyerek eşimle birlikte en iyi bildiğimiz iş olan eğitim sektöründe dershane yatırımına giriştik ve 1998 yılında Nesibe Aydın Dershanesi’ni açtık. İlk etapta ben bu ismin verilmesine karşı çıktım, ancak eşim ve ailemin ısrarıyla bu ismi verdik.
Tabii bu aşamaya gelmek hiç kolay olmadı. Adeta iğne ile kuyu kazarak, bir çok gece bir gram dahi uyku uyumadan yaptığımız çalışmaları, bir eğitim kurumu ile taçlandırmak bizi çok heyecanlandırdı. Özellikle eşimin de telkinleriyle kadroyu kurarken, çok titiz davrandık, yani ilk yumruğu çok sert vurduk.
Öğrencilerimizi ise dershaneye yaptığımız sınavla seçerek aldık. Burada yakaladığımız başarı grafiği giderek yükseldi. Ardından oğlum Mirkan Aydın da bize katıldı ve asıl büyük hayalimiz olan okul projesini hayata geçirmeye hazırlandık.
Yaklaşık 60 dönümlük bir arazide bin 300 öğrencinin okuyabileceği muazzam bir kampüs oluşturduk. Nesibe Aydın Koleji’nin proje ve inşaat aşamasında eşim Hüsamettin Aydın tüm ayrıntılarıyla ilgilendi.
Okulumuz faaliyete geçtiğinde de öğrencileri sınavla almaya başladık. Yeni bir okul olmamıza rağmen, bugüne kadar öğrencilerimiz iki kez üniversite sınavına girdiler ve özel okullar arasında çok üst sıralarda bir başarı grafiği yakaladık.
Biz okulu kurarken sadece akademik başarıyı hedeflemedik. Bu konuda mütevazi olmaya gerek yok ve gerçekten büyük başarı yakaladık. Ancak biz yabancı dilin gerçekten öğretildiği, çocukların aynı zamanda sanat, spor ve sosyal faaliyetleri de bir arada yürütebileceği bir ortam oluşturduk.
Bu konuda şunu söylemek gerekir ki planladığımızdan daha hızlı adımlarla başarıyı yakaladık ancak yine de sürekli kendimizi yenilemek zorunluluğundan hareketle sürekli gelecek yıl ne yapacağımızı planlıyoruz.
Kadın girişimci olmanın zorlukları
Erkek egemen bir toplumda kadın girişimci olmanın elbette zorlukları oluyor. Eşim çalışmalarımızın tüm aşamalarında yanımda olmasına rağmen, ister istemez bir süre bakış açıları yüzünden çatışmalar da yaşandı. Ancak eğer eşim beni sürekli desteklemeseydi, çok fazla yıpranır ve iş hayatında sıkıntı çekerdim diye düşünüyorum.
Tabi iş hayatının yoğun temposu içinde çocuklarımızın bakımı konusunda ailemizden aldığımız desteği gözardı etmemiz ise mümkün değil. Özel hayatımızda bir çok alanda fedakarlık yaptık. Ancak şunu söylemek gerekir ki Türkiye’de her başarılı kadının mutlaka bedeller ödemiştir.
Kadın girişimcilerin iş hayatına genel katkılarını ise şöyle sıralayabilirim. Bir kere zerafet, incelik, kavgacı olmayan tutum, iş hayatına yansır. Mekanların daha zevkle düzenlenmesi bile insanlara ayrı bir motivasyon sağlar. Çoğu zaman kadınların detaycı özelliği ve sabrı da başarının yakalanmasına yardımcı olur
İş hayatında başarılı olmak isteyenlere öğütler
Ben 20 yaşımdan bu yana amatör bir ruhla ama profesyonelce çalıştım ve ilk günkü heyecanımı aynen koruyorum. Zaten heyecan duymadan başarıyı yakalamak da mümkün değil.
Hangi sektörde faaliyet gösterirseniz gösterin mutlaka o alanda bir otorite haline gelmeniz gerekiyor. Özellikle insanları yöneten bir konumdaysanız, personeli çok iyi takip edeceksiniz. Özveriyle çalışanla, işi sadece ucundan tutanı ayıracak ve bunu karşı tarafa da hissettireceksiniz. Aksi takdirde çalışan kişini şevki kırılır.