En büyük hazineniz, hayallerinizdir

Başrollerini Matthew McConaughey ve Edgar Ramirez’in paylaştıkları “Altın”, bir adamın rüyasının peşinden gitme öyküsünü temposu bir saniye bile düşmeden anlatabiliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NERMİN SAYIN

Bilmem katılır mısınız; hayatımızdan tutkular, idealler, uğruna pek çok şeyi göze alabileceğimiz amaçlar gitgide çekiliyor. “Hayat gailesi” mi, nedeni? Belki. Büyük ihtimâlle. Ama arada karşımıza kendine bir ideal koymuş, onun peşinden tutkuyla giden biri çıktığında iç geçirdiğimiz de bir gerçek. Şu sıralar “Sonsuzluk Ormanı”yla da vizyonumuza konuk olan Matthew McConaughey, bu hafta sonundan itibaren izleyebileceğiniz “Altın”- da (Gold) böyle bir karakteri canlandırıyor işte. Babadan dededen madenci, aklı fikri -zengin olmakta değil- altını bulmakta olan Kenny Wells’i. Bir aksiyon filmi tadında gelişen, egzotik görüntüleriyle görsel olarak da zengin olan ve çizdiği “En büyük hazineniz, hayallerinizdir” diyen adamla bir kahraman- antikahraman yaratan “Altın”, keyifl i bir seyirlik.

                 

İKİ ADAMIN ORTAK AMACI

“Altın”a bir tür “Amerikan rüyası” öyküsü olarak bakmak da mümkün. Her şeyi kaybetmişken sevgilisinin saatini çalıp teorilerine inandığı jeoloğu bulan, onu tüm kılıksızlığına rağmen birlikte çalışmaya ikna eden Kenny Wells, sonunda müthiş zengin bir altın damarı keşfediyor. Sonrası, tam bir kurtlarla dans... Final, böyle ritmini kaybetmeden ilerleyen bir öyküye yakışır bir ters köşe. İki adamın öyküsü gibi ilerleyen “Altın”da yan karakterlerin çok zengin olduğu söylenemez. Biri hariç: Kenny’nin yıllardır birlikte olduğu, hani derler ya, onun her türlü kahrını çeken Kay. Bryce Dallas Howard'ın geveze bir oyunculuğu yok filmde, ama bakışlarıyla bir kadının hayal kırıklığını da aşkını da vermeyi başarıyor. “Altın”ın diğer oyuncularıysa; Corey Stoll, Toby Kebbell, Bill Camp, Joshua Harto, Timothy Simons ve Craig T. Nelson.

McConaughey yine tanınmaz hâlde

“Traffic”in Oscarlı rejisörü Stephen Gaghan’ın yönettiği “Altın”da Kenny ve kader ortaklığı yaptığı jeolog Michael Acosta’nın inişli-çıkışlı öyküsünü izliyoruz. Ama ne inişler; madenin dibine kadar, ne çıkışlar; özel jetlerle “fezanın sınırına” dek. “Altın”ın ekibi sürekli ters köşelerle ilerleyen bu öyküyü hiç tekrara düşmeden ve sıkmadan verebilmişler. En önemli şansları da elbette, ideallerini paylaşmasak bile peşi sıra gitme azmine hayran olduğumuz Kenny’yi oynayan Matthew McConaughey. Yıllarca “En Seksi Aktör” seçildikten sonra bir deri bir kemiğe döndüğü “Dallas Buyers Club”la Oscar’ı kucaklayan McConaughey bu filmde de inanılmaz bir değişim içinde. Göbekli, saçları epey açılmış, dişleri yamuk, sarsak kılıklı bir adam. Bu hâliyle Oscar’ın gönlünü çelemediyse de oyun gücüyle seyircinin beğenisini kazanacağı kesin. O ne kadar deli dolu, ne yapacağı belli olmaz bir tip çiziyorsa ortağı Michael Acosta’da Edgar Ramirez de o kadar buz ve düz adam... Ya da değil mi... Filmin sonunu görmeden yorum yapmayın bence.

KAPLANIN KAFASINI OKŞAMAK

Filmin en güzel sahnelerinden birinde, Kenny Wells, son şansı olan çılgın ortak adayını ikna edebilmek için bir kaplana yaklaşıp cesur olduğunu kanıtlıyor. Ama ne kanıtlama, yaklaşmak ne kelime, hayvanın kafasını bile okşuyor!

Bu konularda ilginizi çekebilir