Enflasyon kazancı vergi dışı kalıyor

Şirketler 'yeniden değerleme maddesi' ile bu yıl için taşınmazlarını enflasyona göre güncelleyebilecek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

SERHAT ALİGİL

İmar ve borç barışından geçiş ücreti ödemeden otoyolları kullananlarının cezalarını azaltan bir dizi düzenlemeyi içinde barındıran “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” geçen hafta sonu TBMM’ye sunuldu.

Düzenleme iş dünyasını yakından ilgilendiren “yeniden değerleme”yle ilgili dikkat çekici bir maddeyi de bünyesinde barındırdı. Teklife göre tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasında defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle aktiflerinde kayıtlı bulunan taşınmazlarını 30 Eylül 2018 tarihine kadar Y-Ü- FE ile yeniden değerleyebilecekler. Sadece 2018 yılını kapsayacak bu düzenlemeden “sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmazlar” yararlanamayacak. Yine, bilanço esasına göre defter tutan finans ve bankacılık sektöründe faaliyet gösterenler, sigorta şirketleri, münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş, alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler ile döviz üzerinden kayıtlarını tutanlar” da yararlanamayacak.

Çarpık bilançolar olacak

Konuyu değerlendiren Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve DÜNYA Gazetesi Yazarı Dr. Bumin Doğrusöz, bu düzenlemeyle öncelikle bilanço usulünde defter tutanlar ile işletme hesabı esasında defter tutanlar ve serbest meslek erbabı arasında bir eşitsizlik yaratıldığını düşünüyor. “Örneğin doktor, bakkal gibi kişiler sahip oldukları taşınmazlarla ilgili olarak bu değerlemeden yararlanamayacak. Geçmişte yapılan düzenlemelerden bütün şirketler yararlanabiliyordu” diyen Doğrusöz, değerlemenin sadece taşınmazlar için yapılmasını da eleştirdi. Doğrusöz “İşletmelerin aktiflerinde kayıtlı taşınmazların değeri enflasyondan etkilenirken motorlu taşıtların veya üretimde kullanılan makinelerin etkilenmediğini kabul etmek iktisadi gerçeklere aykırıdır. Aktifteki tüm malları kapsamalı. Farklı uygulama çarpık bilançoların ortaya çıkmasına neden olacak. Aktiflerin sadece bir kısmının değeri güncel olacak” dedi. Bu düzenlemenin vergi gelirleri üzerindeki etkisine de dikkat çeken Doğrusöz, mükelleflerin, taşınmazlarının yeniden değerlenmesi sonucu oluşacak değer artışlarını özel bir fon hesabına kaydedeceklerini ve fona yazılan değer artış tutarlarının yüzde 5 vergiye tabi tutulacağını hatırlattı. Bu oranın Meclis’te yüzde 2-3 düşürülmesinin beklendiğini de belirten Doğrusöz, bu nedenle kurumlar vergisi gelirlerinde düşüş yaşanacağını ve taşınmazlardaki değer artışının belli mükellefler için satış sırasında vergi dışı kalacağını vurguladı.

Üretimi destekleme hedefi

KPMG Türkiye Vergi Bölüm Başkanı Abdulkadir Kahraman ise 2004 yılından beri bu tür aktifler için “enflasyon düzeltmesi” modelinin kullanıldığını hatırlatarak şöyle konuştu: “Geçen 14 yılda önemli bir enflasyon yaşandı ama bu düzeltmeye konu kriterler sağlanamadığı için bu tür aktiflere enflasyon düzeltmesi uygulanamadı Bu da amortismanları etkiliyor. Değerler olduğundan düşük görünüyor. Serbest meslek erbabı gibi kesimlerin taşınmazlarının düzenleme dışı bırakılması konusuna gelince, bu tür değerlerin onların işlerinin ana unsuru olarak görülmediği şeklinde yorumlanabilir.” Düzenlemeyle konu değerlemede sadece taşınmazların dikkate alınmasını konusunda da yorum yapan Kahraman, şu noktalara dikkat çekti: “Bu özellikle reel sektörü desteklemek için bir düzenlemeye yapılmak istendiğini düşündürüyor. Çünkü aktiflerde yer alan motorlu taşıtlar, makineler gibi değerlerin itfa süresi daha kısa. Bu süre taşınmazlarda 40 yıla kadar ulaşıyor. Bu nedenle bu tür bir düzenleme yapılmış olabilir.” Kahraman ayrıca, tek seferlik böyle bir düzenleme yerine “enflasyon düzenlemesi” kriterleri konusunda Bakanlar Kurulu’na verilen yetkilerin kullanılabileceğini de vurguladı. Kahraman, “Örneğin düzeltme yapılabilmesi için son 3 yılda yüzde 100 enflasyonun aşılması şartı aşağı çekilebilir” dedi.

Bankalara ceza maddesi tekliften çıktı

Meclis Plan Bütçe Komisyonunda görüşülen torba yasa teklifinden yer alan döviz kredisinde sorumluluğu bankalara veren ve 50 bin-250 bin TL arasında ceza öngören madde çıkartıldı. Yeni fıkraya göre, ithalat, ihracat ve diğer kambiyo işlemlerinde döviz ve Türk parası kaçırmak kastıyla muvazaalı işlemlerde bulunanlar, yurda getirmekle yükümlü oldukları veya kaçırdıkları kıymetlerin rayiç bedelinin yüzde 40 oranında idari para cezası ile cezalandırılacaklar. Ayrıca 'Türk parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar almaya Bakanlar Kurulu yetkili olacak’ hükmünün yer aldığı birinci madde de tekliften çıkarıldı.

Bu konularda ilginizi çekebilir