Euro neden doları gölgede bırakamaz
Euro neden doları gölgede bırakamaz
Financial Times / Barry Eichengreen, Marc Flandreau Uluslararası iktisatçıların yorumlarına bakan bir kişi doların neredeyse ölüm döşeğinde olduğunu sanır. Amerika'daki finansal kriz ve doların değerindeki düşüş, doların Euro karşısındaki rezerv para olma konumunu yitirme noktasına geldiğini düşündürüyor insana. İddiaya göre, dolar yatırımlarının birkaç kez daha zarar etmesinden sonra, bundan ders çıkaracak merkez bankaları rezervlerini Euro olarak tutmaya başlayacaklar. Diğer yatırımcılar da merkez bankalarını izleyecekler. Böylece, Amerika'nın "fahiş ayrıcalığı" sona erecek. Doların öldüğüne dair görüşlerde büyük abartma vardır. Bunlar 21. yüzyıl dünyasını açıklayamayan, uluslararası rezervlere olan talep modeline dayandırılmaktadır. Bu modelin ana düşüncesi, uluslararası kabul gören paranın ağ dışsallıklarının kaynağı olduğudur. Nasıl ki kendi çevrenizde aynı bilgisayar yazılımını kullanarak sağladığınız bir fayda varsa, aynı uluslararası parayı kullanmanın da hem kamu, hem de özel piyasa katılımcıları için de faydası vardır. Bunun için, herhangi bir merkez bankası dolar rezervi tutmayı cazip bulmaktadır, çünkü diğer merkez bankaları da dolar tutmaktadır. Herkes aynı şekilde davranınca, doların egemen olduğu piyasa derin ve likit oluyor. Ticaret, dolarla yapıldığından, dolar merkez bankaları için ödemeler dengesini yönetmeyi kolaylaştırıyor. Bu ağ dışsallığı, doların yaklaşık yarım yüzyıldır avantajlarını kullandığı "fahiş ayrıcalığın" kaynağıdır. Bu yaklaşım, İngiltere endüstriyel, ticari ve mali üstünlüğünü yitirdikten çok sonra bile 20. yüzyılın ilk yarısında sterlinin neden baskın rezerv para olarak varlığını sürdürdüğünü açıklıyor gibi görünüyor. Sterlin kullanmak bir zorunluluktu. Merkez bankaları rezervlerinin büyük bölümünü sterlin olarak tutuyorlardı, çünkü diğer merkez bankaları da sterlin cinsinden döviz rezervi tutuyorlardı. Hiçbir merkez bankasının farklı davranmasını gerektirecek bir çıkarı yoktu. Tabii ki, ağ dışsallıkları ne kadar güçlü olursa olsun, uluslararası rezerv para olmanın getirdiği ayrıcalıklar sonsuza kadar sürdürülemez. İkinci Dünya Savaşı'ndan ABD büyüyerek, İngiltere ise ağır bir borç yüküyle çıkınca döviz rezervi olarak sterlin için yolun sonu göründü. Merkez bankaları hep birlikte dolara döndü. Döviz rezervlerindeki sterlin oranı önemsenmeyecek bir orana düştü. Doların da aynı kaderi paylaşmaya başlıyor. Öne sürülen bu. Bu çıkarsama her ne kadar gözdeyse de, mantığı kökünden hatalı. Aslında, ağ dışsallıklarının teorik modelleri yaşadığımız 21. yüzyılın dünyasına hiç uymuyor. Bir merkez bankasının, diğer merkez banlarıyla aynı parayı döviz rezervi olarak tutmasının avantajı neredeyse hiç yoktur. Doların İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra uluslararası döviz rezervlerinde baskın olmasının gerçek nedeni, yalnızca ABD'de likit finansal piyasaların olmasıydı. Sermaye denetiminin olmadığı tek ülke yine ABD idi. Dolar, uluslararası döviz rezervi oldu, çünkü başka alternatifi yoktu. Ama bu tarihsel bir anomaliydi (aykırılık). Diğer bütün tarihsel dönemlerde birden fazla finansal merkez vardı. Rezerv para statüsü paylaşılmıştı. 1913'ten önce sterlin rezerv para statüsündeyken piyasayı Fransız Frangı ve Alman Markı'yla paylaşmıştı. Merkez bankaları arşivlerinde bizim yaptığımız araştırmalar, doların en önde gelen döviz para olarak sterlini 1948 ya da 1938 değil, daha 1924-1925 yıllarında geçtiğini gösterdi. Dolar, 1920'lerin ikinci yarısında güç kazanmayı sürdürürken, 1929 yılında sterlin dünyadaki toplam döviz rezervinin yüzde 40'ı sterlin olarak tutuluyordu. Bu bulgular ve 19. yüzyıldan getirebileceğimiz kanıtlar, merkez bankalarının portföyünde yalnızca bir cins döviz olabileceği ve döviz para statüsünün dolardan Euro'ya geçeceği görüşleriyle çelişmektedir. Peki, önceki analistler neden yanıldılar? Çok açıkça, olgulara dayanmayan akıl yürütme hatasına düştüler. Ayrıca, 1929 Bunalımı ve ABD finansal krizinin ardından doların rezerv parası olmaktan esasen çıkması olgusu analistleri yanlış yönlendirdi. 1930'larda küresel döviz rezervleri önemli ölçüde düştü, ama dolar rezervleri diğerlerinden daha büyük ölçüde düştü. Bu da sterlinin yeniden küresel döviz parasının kırık tahtına geçme fırsatı verdi. Bu, tarihin en önemli dersidir. Dolar, her ne kadar geçici de olsa, ABD ekonomisinin kötü yönetilmesinden dolayı 1930'larda rezerv para statüsünü yitirdi. Hiç kuşkusuz, benzer bir kötü yönetim doların yine uluslararası sahneden kaybolmasına ve Euro'nun geçerli tek uluslararası döviz parası olmasına yol açabilir. Bununla birlikte, şimdiki durum ne kadar kötü olursa olsun, ABD yönetiminin krize karşı uyguladığı politikalar ne kadar tartışmalı olursa olsun o noktadan henüz çok uzağız. [Eichgreen, Kaliforniya Üniversitesi'nde (Berkeley), Flandreau ise Sciences Po (Paris) ve The Graduate Institute of International and Development Studies'te (Cenevre) profesör olarak çalışmalarını sürdürmektedir.] Çeviri: Servet YEŞiLYURT