Fotoğraf makinesinin içine seyahat
Doğuş Grubu'nun Bomontiada'da sanatseverlerin hizmetine sunduğu Leica yerleşkesi; galerisinden akademisine, mağazasından kafesine bol bol fotoğraf konuşabileceğiniz bir mekân...
NERMİN SAYIN
Öyle anlar var ki dondurmak, sonsuza kadar saklamak istiyoruz. Biz şu dünyanın sahnesinden çekilsek bile, o eşsiz an yaşasın, bir gün başka birini de etkilesin, daima var olsun... Fotoğrafın bulunuş amacı da bu galiba. Üstelik, cep telefonlarının körüklediği bu tutkuya bakarak gelecek yılların en gözde sanatlarından birinin fotoğraf olmasını beklemek hayalcilik değil sanırım... Başta klasik müzik olmak üzere sanatımızın yarınına önemli katkılar sağlayan Doğuş Grubu da bu fikirde olacak ki son asrın görsel tarihinin önemli temsilcilerinden biri olan Leica Camera AG ile önemli bir işbirliği gerçekleştirdi. Evet, Bomontiada'da 5 Ekim'de açılan, maliyeti 7 milyon liranın üstünde olarak telaff uz edilen Leica yerleşkesinden söz ediyorum. Sadece fotoğraf sergileyecek bir galeri, çeşitli teorik eğitimlerin verileceği; uzun vadede bir fotoğraf kulubüne dönüşebilecek bir akademi ve tabii Leica'nın en son ürünlerinin bulunduğu bir mağazadan oluşan yerleşkeyi, Doğuş Fotoğraf ve Kamera Ekipmanları A.Ş.'nin Koordinatörü Erdem Kayhan Gürbüz'le birlikte sizler için gezdim.
Leica, son yıllarda bu üç unsurlu yerleşkelerle görülüyor dünyada, Los Angeles ve Frankfurt'takiler ilk olarak sayılabilecekler... İstanbul'daki de bin metrekareyi aşan alanıyla en büyüklerinden. Kayhan Gürbüz, bu üç bacaklı yerleşkenin tüketiciye yararını; "Fotoğrafl a ilgilenenler kullanacağı cihazdan başlayarak, ürünü, yani, fotoğrafı elde ettiği son noktaya kadar her şeyi bir arada görebiliyorlar burada. Ek olarak da galeriyle en üst düzeyde fotoğrafçılık nasıl yapılıyor, ona dair bir fikirleri oluyor" sözleriyle özetliyor. İlk olarak Alp Sime'nin eserlerinin yer aldığı galeriyi ve kısa bir süre sonra aktif bir kulübe dönüşme potansiyeli barındıran akademiyi bir araya getiren bu mekân, umarım fotoğraf sanatımızın yarını adına bir ivme de yaratır.
GALERİNİN İLK KONUĞU BİZDEN BİR SANATÇI: ALP SİME
Yerleşkede mağazadan galeriye girişte interaktif bir alan tasarlanmış. Burada amaç fotoğrafa meraklı kişilerin, bu konudaki bilgilerini dokunmatik ekranlara yansıtılan görüntülerle artırabilmek. İleride burada interaktif çalışmalar yapmayı planlıyorlar. Ayrıca, 1914'te üretilen ilk makine Ur-Leica'nın bir replikasıyla "Master of Leica" Ara Güler adına 50 adet üretilen ve yakında satışa sunulacak olan imzalı Ara Güler Limited Special Set'i burada incelemek mümkün. Ya galeri? İlk sanatçıları Alp Sime... Çeşitli ülkelerdeki 14 Leica galerisi, aralarında dünyanın en önemli sanatçılarını dolaştırıyor. Kayhan Gürbüz, yerli bir sanatçıyla başlama amaçlarını "Ülkemizden sanatçıları da bu ağa sokup yurtdışındaki platformlara dahil olmamıza fırsat yaratmak," olarak özetliyor. Alp Sime'nin 3 Aralık'a kadar görebileceğiniz "Ceratonia" sergisindeki çalışmaların neredeyse tümü ilk kez seyirciyle buluşuyor. "Ülkemizde sanatın her dalında bir potansiyel olduğu gerçek. Bu potansiyele dokunabilmek, uluslararası arenada görülebilir hâle getirmek hepimizin görevi. Biz kendimizce mütevazı bir adım attık. Öyle bir platform kuralım ki bir araya gelmeye fırsat bulamayan görsel sanatlarla ilgili herkes bir araya gelebilsin, öğrencilerden profesyonele kadar, etkileşim içinde bulunsunlar, biraz da buranın gelişimini o etkileşimle oluşturalım, istedik" diyor Kayhan Gürbüz.
HEDEF, FOTOĞRAF SEVENLERİN ETKİLEŞİM ALANI OLMAK
Mekân, Leica'nın tarihçesinin yer aldığı girişle birlikte fotoğraf meraklısının ilgisini çekmeye başlıyor zaten. Ardından geldiğiniz mağazada giriş seviyesinden orta ve üst seviyeye kadar (fiyatları 300 eurolardan -aksesuarlara da bağlı olarak- 30 bin, 40 bin eurolara giden) Leica'nın sunduğu tüm fotoğraf makinelerini inceleyebileceğiniz bir mağaza kurulmuş. Hemen yandaki adı Monochrome olan kafeyse fotoğraf kitapları ve dergileri de bulabileceğiniz bir "fotoğraf kafe." Leica mağazalarının dizaynında bulundukları ülkenin kültüründen de bir şeyler verebilmesine dikkat ediliyor. Bu anlamda tarihi bira fabrikasının kalıntıları da hoş bir görsellik yaratmış doğrusu. Diğer bloktaysa akademi yer alıyor. Akademide eğitimler "Fotoğraf Tarihi"yle kasımda başlıyor. Kayhan Gürbüz, akademinin sonrasındaki programını geribildirimlere göre belirleyeceklerini söylüyor. Sosyal medya da bu anlamda kullanılacak. Ünlü fotoğrafçılarla masterclasslar gerçekleştirilmek de projelerden. Akademi bölümünde profesyonel bir stüdyo, ilgilenen müşteriye daha spesifik bilgi aktarılabilecek bir sunum odası ve bir "beyaz oda"da bulunuyor. Ki dijitalle adı karanlık odadan beyaza evrilen bu alanın iki amacı var: İlki bir workshop alanı olması, ikincisiyse müşteriyle çekim sonrası işlemlerin denenebileceği bir alana dönüşmesi. Gürbüz, turumuzun bitiminde, yerleşke için "Fotoğraf sevenlerin etkileşim alanı olsun istiyoruz" diyor. Uzun vadede amaçlarıysa fotoğrafın diğer sanat ürünlerinde olduğu gibi koleksiyon anlamında değerini bulmasına, satılabilir hâle gelmesine katkıda bulunmak... Tabii bu hepimizin dileği...