Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) ve Frankfurt School of Management raporuna göre:

Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) ve Frankfurt School of Management raporuna göre:

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kurumsal ve sosyal sorumluluk Türk iş dünyasında tanınmıyor İSTANBUL - 100 Avrupa şirketinin 90'ı sosyal ve çevre performansı raporu veriyor. ABD'de profesyonelce yönetilen her 10 doların 1 doları sosyal sorumluluk yatırımlarına ayrılıyor. Türkiye'de ise bu kavram henüz yeterince tanınmıyor ve daha çok hayırseverlik veya sponsorlukla bir tutuluyor. Agence France de Developpement (Fransız Kalkınma Ajansı) ve Frankfurt School of Management işbirliği ile yayınlanan "Corporate Social Responsability in Turkey: Overviews and Perspectives" (Türkiye'de Kurumsal Sosyal Sorumluluk: Değerlendirme ve Perspektif) başlıklı rapor, Türkiye'nin kurumsal sosyal sorumluluk konusunda doğru yolda ilerlediğine fakat kurumsal yönetim, ekonomik devamlılık, toplum ve çevre sağlığı gibi konularda sorunlar yaşandığına dikkat çekiyor. Türk iş dünyasının önemli iki özelliği olan kurumsal hayırseverlik kültürü ve kalite geleneğinin, kurumsal sosyal sorumluluğun gelişimi açısından çok önemli iki meziyet olduğunun vurgulandığı raporda Türk üretim ve finans sektörlerinin uluslararası pazarlara açılımını artıracak olan Avrupa Birliği (AB) katılım sürecinin de, sosyal sorumluluk uygulamalarının gelişmesi açısından önemli olduğuna vurgu yapıyor. Kurumsal Sosyal Sorumluluk kavramı ve uygulamalarının Türkiye'de yeterince tanınmadığının vurgulandğı raporda, "Şirketlerin bu yöndeki faaliyetleri genellikle hayırseverlik veya eğitim, sanat ve spor dallarındaki sponsorluk faaliyetleri ile sınırlı kalıyor. Finans sektörü ise sosyal sorumluluk konusuna yeterince duyarlı değil. Türk iş dünyasında KSS anlamında gelişme sağlanması için kamu, özel sektör ve STK'lar arasında etkin bir ortaklık gerekli. Uluslararası kuruluşların da bu yöndeki çabalarını koordine etmeleri ve yerel inisyatifleri desteklemeleri gerekiyor" değerlendirmesine yer verildi. Sosyal sorumluluk ile hayırseverlik karıştırılıyor Rapor, 2007 yılında GlobeScan tarafından yapılan bir kamooyu araştırmasına yer veriyor. Araştırmaya göre, Türk toplumundaki kurumsal sosyal sorumluluk anlayışı, bağış ve hayırseverlikle birbirine karışıyor. Bugün Türkiye'de şirketlerin yüzde 99.9'unu KOBİ'ler oluşturuyor. Kobilerin istihdam oranı ise toplam istihdamın yüzde 80'ine denk geliyor. AFD araştırmasına göre, Türk kobilerinin büyük bir bölümü kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik kavramlarını tanımıyorlar. Kobilerin bilgiye ve temiz teknolojilere ulaşımları sınırlı ve ekipman modernisazyonu için gerekli olan kredileri almakta zorlanıyorlar. Raporun dikkat çektiği bir diğer konu ise Türk finans sektörünün sürdürülebilir kalkınma konusuna yeterince duyarlı olmaması. Bunun nedenlerinden biri KSS yatırımlarının doğrudan ekonomik getirisinin olmaması. Bir diğeri de müşterilerin ve sivil toplumun bu konuda finans sektörüne herhangi bir baskı uygulamaması. Dolayısıyla Türk bankaları için yatırımlarının çevresel veya sosyal etkilerini yönetmek oldukça yeni ve genellikle uluslararası standartlardan kaynaklanan çevresel önlemlere yoğunlaşıyorlar. Araştırma kapsamında yapılan ropörtajlar doğrultusunda, KSS faaliyetlerinde başı çeken iki banka TEB ve Akbank. Araştırmada, AB sürecinin ve yabancı sermayenin sektöre girişinin KSS aktivitelirin artıracağı belirtiliyor. Türkiye'de kurumsal sosyal sorumluluğu destekleyen ve engeleyen özellikler Destekleyen özellikler - Türk iş dünyasında hakim olan iyi komşuluk ilişkileri. - Şirketlerin çalışanlarına ve ailelerine sağladığı destekler. - Kaliteli üretim geleneği. - Avrupa Birliği ortaklığı. - Türkiye'de faaliyet gösteren uluslararası kuruluşların baskısı. - Türk finans sektöründe yabancı bankaların rolünün artması. - Çevre yönetimi ihtiyacından kaynaklanan yeni iş imkanları. Engeller - Kurumsal sosyal sorumluluğun hayırseverlik veya sponsorluk olarak algılanması. - KOBİ yöneticilerinin kurumsal sosyal sorumluluk ve iş performansı arasındaki ilişkiyi bilmemesi. - Kurumsal sorumluluk konusunda hizmet veren deneyimli şirketlerin yetersiz olması. - Medyanın bu konuda yönlendirici olmaması. - Türkiye'deki uluslararası kuruluşların ortak bir girişim oluşturamaması.