'Gümrük Birliği kaygılarını anlıyoruz'

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Berger, Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin hem AB’ye hem de Türkiye’ye yarar sağlayacağını, Türkiye’nin bu konudaki kaygılarını anladıklarını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İNAN MUTLU

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Avrupa Komisyonu ve AB’nin Dış İlişkiler Servisi’nin Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin hem AB’ye hem de Türkiye’ye yarar sağlayacağına inandıklarını belirterek, “Türkiye’nin çözümlenmesini istediği bir konu var:

Türkiye ile anlaşması olmayan ancak AB ile anlaşması olan üçüncü ülkelerle ilişkiler. Bunun yarattığı sıkıntıları anlayabiliyoruz,” açıklamasını yaptı. Vize muafiyeti konusunda Türkiye’nin yerine getirmesi gereken bazı kriterlerin üzerinde çalışmaların devam ettiği bilgisini veren Büyükelçi Berger, Reform Eylem Grubu’nun yeniden toplanmasını ve yapılan açıklamaları memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi. Büyükelçi Christian Berger, Ankara Temsilcimiz Ferit Parlak’ın AB ile ilişkilere yönelik sorularını yanıtladı.

 -AB-Türkiye İlişkilerinin geldiği noktayı değerlendirebilir misiniz? Üyelik müzakereleri açısından hangi noktadayız?

AB Türkiye ilişkilerinde tarihsel süreç içerisinde, her zaman inişler ve çıkışlar yaşanmıştır. Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin başlaması kararının alındığı 2004’deki toplantıyı hatırlarsanız, AP üyeleri ellerinde ‘EVET’ yazan pankartlarla Türkiye’ye desteklerini açıklamışlardı. Yıllar sonra, 2016 yılında Türkiye’deki görevime başladığımda, siyasi ilişkiler oldukça kötü bir dönemden geçiyordu. Her iki tarafta birbirlerine bağırıp çağırıyordu, gazetelerde AB karşıtı manşetler atılıyordu. Siyasi ilişkilerdeki bu kötü duruma rağmen, projeler ve programlar bu süre zarfında devam etti; Türkiye AB’nin birçok programında geniş bir şekilde yer alıyor, birçok alanda güçlü bir işbirliği mevcut.

2016 yazında OHAL’in ilan edilmesi, Türkiye’de ve AB’de seçimlerin olması, Türkiye’de yapılan referandum gibi gelişmeler ilişkilerin gerilmesine sebep oldu. AB ve Avrupa Konseyi’nin de işaret ettiği gibi hukukun üstünlüğü, insan hakları ve ifade özgürlüğüne ilişkin ele alınması gereken konular var, ancak şimdi Türkiye’nin açıkça müzakerelerin yeniden başlaması yönünde beyanatlarda bulunduğu bir dönemdeyiz. Ağustos ayında, 4 bakandan oluşan Reform Eylem Grubu, yeniden toplandı ve birçok konu başlığı masaya yatırıldı. Bakanlar, yargı reformu hazırlıklarından ve insan hakları konusunda reform için bir eylem planından söz etti. Bir sonraki toplantıyı, Aralık ayında gerçekleştirecekler. Bu adımları ve açıklamaları memnuniyetle karşılıyoruz.

 -Delegasyon olarak sizin çalışmalarınız nelerdir?

Uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak için çabalıyoruz. Türkiye ve AB arasında gelişmeleri her iki tarafa da açıklayacak şekilde sürdürülebilir bir diyaloğun devam etmesine ihtiyacımız var. Bu hafta, ayın 22’sinde, Avrupa Komisyonu’nun Dışişleri ve Güvenlik Politikasından sorumlu Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Hahn Dışişleri Bakanı ve Bakan Yardımcısı ile görüşmek üzere Türkiye’ye geliyor. Bu görüşmenin fikir ayrılıklarının ve yanlış anlamaların giderilmesi için önemli olacağını düşünüyoruz. Bunu ulaşım, enerji ve ekonomi ile alakalı bir dizi önemli üst düzey temas takip edecek.

 -Reform Eylem Grubu’nun müzakerelerin hızlandırılmasına yönelik açıklamaları hakkında neler söylersiniz?

Özellikle dış politika konusunda, Türkiye ve AB ortak düşüncelere sahipler. Mesela, hem AB hem de Türkiye, Suriye’deki çatışmaların sonlandırılması için askeri bir çözüm yerine siyasi bir çözümün hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyor. Gerek insani kriz ve mültecilerin durumu gerekse güvenlik riskleri açısından birbirimizi iyi anlıyoruz. Mesela İdlib’de yalnızca insani bir kriz değil, aynı zamanda bir güvenlik krizi de yaşayabilirdik. Bu Türkiye’nin sayesinde önlendi. Reform Eylem Grubu’nun toplanmasını ve sonrasında toplantının yapılma gerekçelerini de dile getirerek yapılan açıklamaları yakından takip ediyor ve çok olumlu karşılıyoruz.

 -Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

Avrupa Komisyonu ve AB’nin Dış İlişkiler Servisi Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin iki tarafa da yarar sağlayacağına inanıyor. Kurallara dayalı mekanizmaların kurulması çok önemli. Ayrıca Türkiye’nin çözümlenmesini istediği bir konu var: Türkiye ile anlaşması olmayan ancak AB ile anlaşması olan üçüncü ülkelerle ilişkiler. Bunun yarattığı sıkıntıları anlayabiliyoruz. Ancak henüz çözümlenmemiş siyasi meseleler nedeniyle AB’nin bu konuda herhangi bir çalışma yapmama kararı var.

 -Gümrük Birliği’nin iki tarafa da zarar verdiği görüşlerine katılır mısınız?

Tabi ki katılmıyorum. Her şeyden önce, bu eski bir yapı. Güncellenmeye ihtiyacı var. Ancak bu anlaşma özellikle, Türkiye sanayisinin AB’nin arz zincirinde yer almasını da sağladı. Avrupa’da çoğu zaman bir ürün aldığınızda, bu ürünün Avrupa’da mı yoksa Türkiye’de mi üretildiğini fark edemiyorsunuz. Türkiye bu üretim ve arz zincirinin bir parçası. Önemli olan bir diğer nokta, Türkiye Gümrük Birliği ile birlikte çok sayıda konuda standartlara uyum sağladı ve Gümrük Birliği ile ilgili süreçleri uyguluyor.

 -Vize muafiyetinde ne aşamadayız?

Şu anda müzakere ettiğimiz şey, Türkiye’nin Schengen vizesi alanında vize serbestisi için bazı kriterleri uygun ölçütleri( benchmark) yerine getirmesidir. Türkiye yaklaşık 68-69 ölçütü yerine getirdi. Son olarak 5 ya da 6 ölçüt kaldı. Bunlardan biri olan, biyometrik pasaport konusu yeni halloldu. Mayıs ayında, teknik bir ekip Türkiye’deydi ve şu ana kadar yerine getirilmeyen ölçütler ele alındı. Dışişleri Bakanlığı her bir ölçüt için bir çalışma grubu kurdu. O çalışmaları da takip ediyoruz.

 -Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de doğalgaz araması ve Kıbrıs konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunlar siyasi meseleler. Bu konuda bir noktaya vurgu yapmak istiyorum. Türkiye’nin AB üyesi ülkeler ile de iyi ilişkiler kurması gerektiğini düşünüyorum. Tüm genişleme sürecine baktığınızda, uluslararası hukuk temelinde iyi ve dostane komşuluk ilişkilerinin çok önemli olduğunu görüyoruz.

"Türkiye ekonomisi kendini çabuk toparlar, zorlukları atlatır"

 -Türk ekonomisindeki sıkıntı ve Avrupa’ya etkisi ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Makroekonomik göstergelere baktığınızda, enflasyon oranı yüksek; TL kısa bir süre yüksek oranda değer kaybı yaşadı. İşsizlik hala önemli bir sorun. Ama, uzun vadede, Türkiye ekonomisinin, Türk işletmelerinin kapasitesi ve kalifiye ve eğitilmiş iş gücü göz önünde bulundurulduğunda kendini çabuk toparlayacağına inanıyorum. Türkiye krizlerden geçmiş bir ülke ve TL’de değer kaybı ilk defa yaşanmıyor. Her seferinde Türkiye krizden çıkmayı başardı. Ben tabi bir iktisatçı değilim ancak tüketim ve inşaat sektörünün ülkeye istikrarlı bir şekilde sermaye girişine ihtiyaç duyduğuna yönelik analizler okuyorum. Türk iş dünyası ile konuştuğumuzda bu konuda kaygılı olduklarını ancak bu sorunları aşmaya yönelik planlar geliştirdiklerini görüyoruz. Geçmişte bu tür zorluklarla Türkiye ekonomisi atlattı ve bu seferde atlatacağını düşünüyorum.

 -AB ekonomisini nasıl etkiler?

Size Avrupa Komisyonu Başkanı Junker’in Ağustos ayında yaptığı bir tespitle yanıt vereyim. Türkiye’nin demokratik, güvenli ve aynı zamanda ekonomik olarak istikrarlı olmasını istiyoruz. Bu kesinlikle AB’nin de çıkarınadır.

Bu konularda ilginizi çekebilir