Hazır giyimci AB ülkelerinde ticaret merkezleri kurmaya hazırlanıyor

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün 2017 yılına iyi başlamadığına işaret eden UHKİB Başkanı ve Yeşim Tekstil CEO’su Şenol Şankaya, özellikle geçen yıl yaşanan sıkıntıların ardından müşterilerin Türkiye ziyaretlerini kıstıklarını hatta kaldırdıklarını vurguladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ömer FARUK ÇİFTCİ - Esra ÖZARFAT

BURSA - Uludağ Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) Başkanı ve Yeşim Tekstil CEO’su Şenol Şankaya ile sektörü ve sektörün önemli bir oyuncusu olan Yeşim Tekstil’i konuştuk.

DÜNYA Gazetesi Bursa Bölge Temsilcisi Ömer Faruk Çiftçi’nin sorularını yanıtlayan Şenol Şankaya, hükümetin son dönemde sağladığı teşviklerin sanayicinin ve ihracatçının beklediği teşvikler olduğuna vurgu yaptı. Şankaya, Türk hazırgiyim sektörünün yurt dışında da marka satın alma ve STA’ları takip ederek yatırım yapma yoluyla globalleşmesi gerektiğini söyledi. Yurt içinde ise sektörün asıl büyümeyi Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu’da yapılacak yatırımlarla sağlayacağını dile getirdi.

Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörünün 2017 yılına iyi başlamadığına işaret eden Şankaya, özellikle geçen yıl yaşanan sıkıntıların ardından müşterilerin Türkiye ziyaretlerini kıstıklarını hatta kaldırdıklarını vurguladı. Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörünün Türkiye açısından önemine dikkat çeken Şenol Şankaya, ihracatın da yüzde 70’ten fazlasının AB ülkelerine yapıldığını belirterek, “Türkiye’nin konumu Avrupa için her zaman rekabette hızlı moda, kısa terminli siparişler ve yakın temas gerektiriyor. 2016’da biz bu yakın teması kaybettik. Şimdi sektörü yavaş yavaş biz dışarı taşıyoruz. Müşterilerimizin yanına gidiyoruz. Numunelerimizi oraya götürüyoruz, toplantılarımızı orada yapıyoruz. Maalesef güvenlik açısından müşterilerimiz Türkiye’ye fabrikalarımıza ziyaretlerini kaldırdılar. Sektör şu anda bunu aşmaya çalışıyor” dedi.

“Ne Avrupa Türkiye’siz, ne Türkiye Avrupa’sız yapabilir”

Yılın üçüncü çeyreğine doğru bu durumun aşılacağına inandıklarını kaydeden Şankaya, inovasyon, tasarım gücü, hızlı talebe hızlı cevap verebilen, stoksuz çalışma modeline uygun bir yapıya sahip olması nedeniyle Avrupa’nın Türkiye’den vazgeçmesinin mümkün olmadığını söyledi. Avrupa ülkeleri ve Türkiye arasında son dönemde yaşanan gerginlikleri değerlendiren Şenol Şankaya şunları söyledi: “15 Temmuz bugüne kadar yaşananlar arasında önemli bir süreçti. O dönemde bile hiçbir fabrika kapanmadı. Hiçbir termin gecikmedi. Mallar zamanında teslim edildi ama yine de nedense siyasi görüş farklılıklarından dolayı ülkeler nezdinde müşterilerimizin biraz yaptırımı olduğunu hissediyoruz. Türkiye’de bir risk gördükleri için alternatif araştırıyorlar. Ama bu alternatifi de bulabileceklerini zannetmiyorum. Belki kısa bir dönem için bu düşüşü hissedeceğiz ama tekrar bir şekilde arttığını göreceğiz. Yaşananlar güzel şeyler değil ama biz Avrupa’nın tavrını da anlayamıyoruz. 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’nin içinden geçtiği süreci anlamak istemiyorlar. Türkiye’nin aleyhine farklı lobiler var orada. Onların etkileri ilişkilerimize yansıyor. Bu süreçten global ölçekli firmalar çok etkilenmiyor ama küçük ölçekli firmaların etkilendiğini söyleyebiliriz. Ne Avrupa Türkiye’siz, ne Türkiye Avrupa’sız yapabilir. Avrupa’da bazı liderler kendi siyasi menfaatleri doğrultusunda Türkiye’yi kullanmaya çalışıyorlar. Bu doğru değil. Umarım bu sadece siyasi bir süreçtir ve bittikten sonra yeniden köprüler bağlanır. Geleceğin iyi olacağına dair optimist bir bakış açım var.”

“Doğru teşvikler var tek beklenti huzur”

Zor şartların farklı fırsatlara kapı araladığına da değinen Şenol Şankaya, bu süreçte Avrupa ve Amerika’da ticari merkezler açarak, müşterilerin ayağına gittiklerini, bu yolla yurt dışında konumlanmanın ilerleyen süreçte Türk hazırgiyimcisi için farklı alternatifleri de gündeme getireceğini kaydetti. Hükümetin Ar-Ge, tasarım, yatırım ve istihdamla ilgili sanayici ve ihracatçıların beklediği doğru teşvikleri uyguladığının altını çizen Şankaya, sektörün doğru adımlar atarak teşvikleri ticarete taşıması halinde Türkiye’nin rekabetçi bir ülke olmasının mümkün olduğunu ifade etti. Sektörün bugün ucuz işgücü, hammadde avantajı ve devlet destekleri bulunan Bangladeş, Vietnam, Kamboçya, Pakistan, Sirilanka gibi ülkelerle rekabet edebilmesinin zorluğuna dikkat çeken Şenol Şankaya, katma değeri yüksek, tasarıma dönük üretimlerle bu açığın kapatılacağını savundu. Şankaya, “Sanayicinin beklediği, huzurlu bir ortam yakalamak. Seçim geçsin, belirsizlikler ortadan kalksın, insanlar önünü görsün, sanayicinin en çok beklediği önünü net görebilmek. Altyapı hazır, müşterimiz var. Huzur ortamı yakalandığında büyüme çok daha hızlı olacaktır. Zor günlerden geçiyoruz. Sonuna geldiğini düşünüyorum. İkinci yarıdan sonra daha güzel ortamda bir sanayi ve iş ortamı yakalayacağımızı düşünüyorum” ifadesini kullandı.

“Sektör olarak globalleşmemiz lazım”

Son yıllarda Türkiye’den güzel ve güçlü markaların çıktığına vurgu yapan Şankaya, aynı zamanda yurt dışında da önemli yatırımları bulunan bu markaların önümüzdeki 5 yılda daha da büyüyeceğine inandıklarını dile getirdi. Türk firmalarının yurt dışında marka satın alarak ya da yatırım yaparak hem rekabetçilik, hem de markalaşma adına global arenada hızlı bir yol alabileceğini belirten Şenol Şankaya, şu bilgileri verdi:

“Önümüzdeki süreçte yurt dışı yatırımlarıyla bölgesel alanlarda gelişen Türk markalarını daha fazla göreceğiz. Onlar da Türk hazır giyim ve konfeksiyon üretimini yanlarına çekerlerse hızlı ve çabuk teslimat ve lokal üretimle hızlı büyüyeceklerini, başarılı bir model oluşturacaklarını düşünüyorum. Zara’nın bu noktaya gelişindeki en büyük etken komşusu Portekiz’dir. Örneğin biz Yeşim Tekstil olarak tamamen Amerika pazarına girmek için Mısır’a yatırım yaptık. Çünkü Ürdün’den Amerika’ya STA var. Türk sanayicisinin biraz daha uluslararası ticaret anlaşmalarını yakın takip ederek yurt dışında yatırımları da düşünmesi lazım. Sektör olarak artık globalleşmemiz lazım. Bir çok ülkedeki imkanları kullanmamız gerekiyor. Markalarımızı iyi okumamız, müşterilerimizi iyi takip etmemiz lazım. Onların talepleri doğrultusunda da yatırımlar yapmamız gerekiyor. Sadece Türkiye olarak bakarsak ileride bu sektörde tıkanabiliriz. Hükümetimiz de yurt içindeki yatımlar kadar yurt dışındaki yatırımları da destekleyici formüller bulmalı. Firmalar yurt dışında büyüdüğü sürece merkezleri olan Türkiye’de de büyüyecekler. Bir Almanya modeli gibi. Ayrıca yurt dışındaki ülkelerde işveren olarak kendimizi pozisyonlarsak o ülkelerle ilişkilerimizde de elimiz kuvvetlenir.”

“YEŞİM TEKSTİL SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEK SATIYOR”

Şenol Şankaya, hazır giyimde Nike, Esprit; ev tekstilinde ise Matheis Schlafgut firması ile stratejik ortaklık yapan, ayrıca Pull&Bear, Massimo Dutti, Bershka, Tommy Hilfiger, Mexx, Hugo Boss, Converse gibi markalara da üretim yapan Yeşim Tekstil’in son bir yılda kapasitesini yüzde 15 büyüttüğünü belirtti. Şankaya, müşterileriyle uzun yıllara dayanan güçlü ilişkileri olduğunu vurgulayarak, “Yeşim Tekstil sürdürülebilir bir gelecek satıyor. Çevreye duyarlılığıyla tüm karbon ayak izini takip ediyor, sürdürülebilirliği sağlıyor. Global markalara üretim yapmanın disiplinini alt üreticilerine de yansıtarak sektörün de gelişimine katkı sağlıyor. Yeşim’in en önemi ayrıcalığı bu yıl 30’uncu yılını kutlayacak olan kreşi. Müşteriler de bu farklılıkları görüyor. 2016 yılında yapılan 280 milyon dolarlık cironun 260 milyon doları ihracat. Önümüzdeki 5 yılda 2.5 kat büyüme hedefimiz var. Doğrudan 3 bin çalışanımız var. Türkiye genelindeki fason ağımızda da 7 bin kişiye yakın istihdam sağlanıyor” dedi.

“Sözümüz var, Güneydoğu Anadolu’da fabrika kuracağız”

Yeşim Tekstil olarak Mısır, Moldova ve Türkiye’de büyürken önümüzdeki 5 yıl içinde farklı bir ülkede daha yatırım yapmayı planladıklarını belirten Şenol Şankaya, yurt dışı yatırımlarının ana üretimin bulunduğu Türkiye ayağını daha da güçlendirdiğinin altını çizdi. Şenol Şankaya, sektörün Güney ve Doğu Anadolu’da yapmayı planladığı yatırımların terör nedeniyle askıya alındığını, mevcut teşvikler ve 16 Nisan’da yapılacak referandum sonrasında oluşacak huzurlu ortam ile projelerin tekrar hayata geçeceğine inandığını belirtti. Güney ve Doğu Anadolu’nun sektörün geleceği için çok önemli olduğuna dikkat çeken Şankaya; Batı'da inovasyon, tasarım ve hızlı servis temelli üretimlerin devam edeceğini ancak asıl büyümenin güney, Doğu ve iç Anadolu’da yapılacak yatırımlarla sağlanacağını söyledi. Şenol Şankaya, “Yeşim Tekstil olarak da sözümüz var. Güneydoğu Anadolu’da mutlaka bir fabrika kuracağız. 3 bin kişilik bir konfeksiyon fabrikasını kurmayı hedefliyorum. İnşallah şartlar müsaade eder. Yeşim Tekstil olarak belki Doğu'da fabrikamızı kurmadık ama şu anda orada 5 büyük fasoncu ile bölgeyi destekledik. Güveni tesis edersek Türkiye’nin önünde muazzam fırsatlar var. Bu sağlanırsa istihdam seferberliği kapsamında sektör olarak 50 bin değil, 100 bine bile ulaşabiliriz” değerlendirmesini yaptı.

“Büyümenin önünde en büyük problem paranın maliyeti”

Kotaların olduğu 2005 yılı öncesinde Türkiye’nin Amerika pazarında ciddi bir varlık gösterdiğini ancak, son yıllarda küçülerek Avrupa pazarına odaklandığını hatırlatan Şenol Şankaya, Türkiye’de Amerika ölçeğine hizmet verecek büyüklükte firmaların kalmadığını söyledi. Amerika’nın talebi büyük olan önemli bir pazar olduğuna işaret eden Şankaya, “Dünya ticaretinden pay almak istiyorsak Amerika’nın partner olduğu ülkelerde yatırım yapmamız lazım” dedi. Türkiye’de sanayicilerin sorununu “ucuz finansa ulaşmak” olarak özetleyen Şenol Şankaya, şu değerlendirmeyi yaptı: “Büyümenin önünde en büyük problem paranın maliyeti. Sanayicinin ucuz krediye ulaşamama sıkıntısı var, diğer yandan imkanların bolluğu yok. Rakiplerimize bakıyoruz, Uzakdoğu’da çok rahat paraya ulaşabiliyor ve paranın maliyeti de son derece ucuz, vadesi uzun. Bizden çok daha fazla yatırım yapma imkanları var.”

“Korumacılığa karşıyım, ama çok da serbest bırakılmamalı”

“Türkiye ucuz bir ülke değil, fiyat olarak zorlandığımız bir piyasa” diyen Şankaya, iplikte hammaddeye getirilmesi düşünülen korumacılıkla ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Şankaya şöyle konuştu: “İhtiyacın tamamını ya da yüzde 50- 60’ını kendi ülkenizde üretemiyorsanız, korumacılığı hammadde boyutunda artırdığınız süre içerisinde aslında rekabet edecek olan en son ürününüzün de maliyetini artırmış oluyorsunuz, hem de konfeksiyonun nihai üründeki satışını zorlaştırıyorsunuz. 17 milyar dolarlık ihracatı büyütmenin yolu rekabeti biraz daha artırmak. Onun için de çok fazla korumacılığın düşünülmemesi gerekir. Suiistimale de açık bir nokta. Çok iyi incelemek lazım. O nedenle ben bu uygulamaya karşıyım. Ama çok da serbest bırakılmaması lazım. Aşırı serbestlik yüzünden zamanında çok fabrikalar da kapandı. Bu ince ayarı iyi yapabilirsek hem yerli üreticiyi koruruz ve yatırım yapmasını sağlarız, hem de hazır giyimcinin önündeki engelleri kaldırarak rekabet gücünü artırmış oluruz.” Şankaya, Pakistan ile STA’nın bazı büyük ölçekli sanayi kuruluşlarına büyük zarar vereceğini de ifade etti.

Bu konularda ilginizi çekebilir