Hükümet-işveren-işçi üçlüsünden sendika ve toplu sözleşmede "sorunlu" uzlaşma

Hükümet-işveren-işçi üçlüsünden sendika ve toplu sözleşmede "sorunlu" uzlaşma

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi (TİS), Grev ve Lokavt Kanunu'nda kapsamlı değişiklikler öngören tasarı taslağı çalışmaları, Hükümet-işveren-işçi kesimleri arasında kesin bir sonuca bağlanamıyor. Taraflar, AKP hükümetinin 7 ay önce gündeme getirdiği kanun değişiklikleri üzerinde genel bir uzlaşma sağlamış gibi görünüyor. Ancak, her iki kanunla ilgili temel düzenlemelere inildiğinde, ortaya "sorunlu" bir uzlaşma tablosu çıkıyor. 2821 ile 2822 sayılı kanunlardaki değişikliklerin, Türkiye'de mevcut "endüstri ilişkileri" bağlamında sendika ve toplu iş sözleşmesi düzenini önemli ölçüde etkilemesi; işveren ve işçi kesimleriyle birlikte çalışma yaşamına yeni bir yön vermesi bekleniyor. Ancak, yasa çalışmalarına işveren ve işçi kesimlerini temsilen katılan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), HAK-İŞ Konfederasyonu, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Çalışma Bakanlığı Müsteşarı Başkanlığı'nda kurulan komisyonda her iki taslak üzerinde "genel uzlaşmaya" varmalarına rağmen bazı temel konularda "rezervlerini" koruyor. Sendikaların itirazları Bu çerçevede; TİSK üzerinde uzlaşılan taslak metinlerin TBMM'de komisyonlar ve Genel Kurul aşamalarında "popülist amaçlara alet edilmeden, aynen benimsenmesini" istiyor. DİSK'in talepleri, ağırlıklı olarak sendikalaşma ve toplu sözleşme haklarının işkolu ve işyeri düzeyinde, "taşeronluğu" da kapsayacak şekilde kullanılması, grev hakkı üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması üzerinde yoğunlaşıyor. HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu'ya göre, taslaklarda "öyle maddeler var ki, işyerleriyle, yetki alımlarıyla ilgili eski uygulamaları devam ettiriyor." Ayrıca, düzenlemeler Avrupa Birliği ve ILO normlarıyla uyumlu değil. Toplu sözleşmelerde işyeri barajlarının korunması yanlış. Toplu sözleşme hakkını engelleyecek hükümler var. Üzerindeki çalışmaların geçen hafta sonunda tamamlanması ve bu hafta içinde Bakanlar Kurulu'na sunulması beklenen her iki taslakla ilgili gelişmeleri, işveren ve işçi konfederasyonlarının değerlendirmeleriyle birlikte DÜNYA Mikro Politika'ya yansıtıyoruz. TİSK ve DİSK'in kurumsal görüşleriyle HAK-İŞ Başkanı Salim Uslu'nun değerlendirmeleri, ilgili taraflar arasında tatmin düzeyi yüksek bir uzlaşma sağlanamadığını gösteriyor. TİSK: Yeni bir endüstri ilişkileri sistemine doğru Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca endüstri ilişkileri sistemimizi düzenleyen 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nda ILO Aplikasyon Komitesi'nin yönelttiği eleştirilerle Avrupa Birliği müktesebatına uyum gerekçesi altında önemli değişiklikler yapılması gündemde. Konfederasyonumuz; 2821 ve 2822 sayılı kanun taslaklarının; Türk iş aleminin karşısındaki en büyük rekabet ve maliyet unsurlarından birisi olan kıdem tazminatı müessesinden ayrı görüşülmesine imkan olmadığı, kıdem tazminatının işsizlik sigortası ve iş güvencesinin yürürlüğe girmesinden sonra yeniden düzenlenmesinin zorunlu olduğu, kıdem tazminatı düzenlenirken kazanılmış ve beklenilen haklara özel önem gösterilmesi görüşündedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı süreç içerisinde 2821 ve 2822 sayılı kanunlarla ilgili olarak birer değişiklik taslağı hazırlayarak bunları sosyal tarafların görüşüne sunmuştu. Taslaklarda ülkemiz iş hayatı ve ekonomisine son derece olumsuz yönler tespit edilmesi nedeniyle konfederasyonumuz bu çalışmalara 2006 yılı sonunda olumsuz görüş bildirmişti. Temmuz 2007'den sonra kurulan 60. Hükümet söz konusu kanunlardaki değişiklik çalışmalarını tekrar kamuoyu gündemine getirdi, bu çerçevede 25 Ekim 2007'de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in başkanlığında gerçekleştirilen ve konfederasyonumuz yönetim kurulu başkanı ile TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK Genel başkanlarının katıldığı Üçlü Danışma Kurulu toplantısında; değişiklikleri müzakere etmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında bir komisyon oluşturuldu. Anılan komisyonda öncelikle üç işçi konfederasyonunun kendi aralarında ortak bir metin çıkarması, daha sonra işçi ve İşveren taraflarının bir araya gelerek kendi aralarında bir uzlaşı sağlanması konusunda karar alındı. Bu çerçevedeki toplantılar işçi, işveren ve hükümet kesimleri arasında yaklaşık yedi ay sürdürüldü ve iki kanun taslağı üzerinde geneli itibariyle uzlaşma sağlandı. Anlaşma sağlanan konular Uzlaşma çerçevesinde, bir sendikanın toplu sözleşme yapma ehliyeti aldığı yüzde 10 barajı kaldırılarak, çok daha basit bir sistemin getirilmesine, sendikalı olmak için gerekli noter şartının güvenilir bir "e-bildirge" sistemi yürürlüğe konuluncaya kadar devam etmesine; bazı sendikal güvencelerin genişletilmesine; işkolu sayısının 17'ye indirilmesine; grev yasaklarının daraltılmasına (ki bu yasakların kalkması tartışma konusudur); toplu iş sözleşme müzakere sürecinin kısaltılmasına; sendika kurucularında aranacak niteliklerinin yeniden düzenlenmesine; sendikaların içişleri ile ilgili hususların tüzüklerde belirlenmesine karar verildi. Ayrıca, toplu iş sözleşmelerinde işyeri yetkisi için işyeri ve işyerlerinin her birinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının sendika üyesi bulunması (yüzde 50+1 kriteri) gibi kilit unsurlar mevcut haliyle korundu. Uzlaşı dışına çıkılırsa kalkınma çabamız boşa çıkar Uzlaşılan TBMM'nin ilgili komisyonlarında ve Genel Kurul'unda popülist amaçlara alet edilmeden, aynen benimsenmesi gerekmekte. Ülkemiz endüstri ilişkileri sistemi üzerinde popülist politikalar ve siyasi uygulamalara mahal verilmemeli ve uzlaşılan hususlar dışında değişikliklere gidilmemelidir. Aksi takdirde işletmelerin rekabet gücü ve çalışma barışı olumsuz etkilenecek ve kalkınma çabaları boşa çıkacaktır. Konfederasyonumuz, Türkiye'nin dünyadaki değişime paralel olarak endüstri ilişkileri alanında kendi ihtiyaçlarına uygun bir modeli gerçekleştirmesi gerektiği görüşündedir. Ancak bu model arayışının: tarafları koşar adım grev aşamasına yönlendirmeyecek; sendikalara gerçek dışı üyelikleri engelleyecek; Bizleri tekrar geçmişte yaşanan olaylara sürüklemeyecek; sayıları binleri bulan sendikaların kurulmasına yol açmayacak; kesimler arasında sağlanmış bulunan uzlaşı ortamını zedelemeyecek bir çerçeveye oturtulması önem arz etmektedir. DİSK'in Sendikalar Yasası'yla ilgili talepleri 1- Herkes, hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın, sendika kurma veya kurulu sendikalara özgürce üye olma hakkına sahip olmalı. 2- Sendikalarla ilgili yasa, kamu makamlarının sendikalara müdahalesine ve onları denetim altına alınmasına imkan veren bir uygulamaya aracılık etmemeli. 3- Sendikalar, önceden izin almaksızın özgürce kurulabilmeli, faaliyet ve işleyişlerini sınırlayıcı ve zorlaştırıcı engellere tabi kılınmamalı. Sendika kurucularında aranan nitelikler makul ve kabul edilebilir asgari bir çerçeveye oturtulmalı; kuruculuk ve üyelikte, çalışanlar ve çalıştıranlar dışında fiilen çalışma koşulu aranmamalı, organlara seçilmede, görev bölümünde, hizmet ve olanaklardan yararlanmada tabiyet, cins, aile, renk, dil, din, mezhep inanç, siyasi kanaat, siyasi parti üyeliği ayrımı yapılmamalı, fiili çalışma süresi yönünden herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmamalı. 4- Sendikalarda tüzüklerin, yönetmeliklerin, yönetim ve işleyişin demokratik esaslara, temel insan haklarına ve sosyal devlet kavramına aykırı olamayacağı ilkesi esas alınmalı; sendikal yapılanmaların, çalışma programlarının, yönetimsel işleyiş ve etkinliklerin kendileri tarafından serbestçe tayin edilebilmesine olanak tanınmalı. 5- Sendikal örgütlerin örgütlenme biçim ve modellerine ve sendika üyesi olamayacaklara sınırlama getirilmemeli. 6- Sendika üyeliğinde ve üyelikten ayrılmada noter aracılığına hiçbir şekilde yer verilmemelidir. Üyelik ödentisi ve diğer gelirler tümüyle sendikaların tüzüğüne bırakılmalı, ancak genel kurula ait bu yetkinin başka bir organa devri engellenmeli. 7- İşyeri sendika temsilcileriyle sendika yöneticilerinin güvenceleri, en gerçekçi ve en geniş bir çerçevede çözüme kavuşturulmalı. Bu güvenceler feshe karşı korumanın yanında, çalışma koşullarını da kapsamalı. 8 - İşkolları uluslararası standartlar gözetilerek belirlenmeli. DİSK'in TİS yasasıyla ilgili talepleri: 1- Toplu pazarlık hakkının kullanılmasına, sendika kurma hakkına ve sendikal örgütlenme özgürlüğüne önemli bir engel oluşturan ve tekelci sendikalizme yol açan işkolu barajı olmamalı. 2- Sendikal örgütlenmenin gelişmesi ve kayıtdışı ekonominin önlenerek kaçak işçi çalıştırmanın önüne geçmek amacıyla çok düzeyli toplu pazarlık sistemleri oluşturulmalı. Toplu sözleşmeler işyeri ve işkolu düzeyinde yapılmalı. İşkolu sözleşmesi, sektörel düzeyde çözüm üretmeyi hedefleyen, asgari norm ve kurallar getiren ve işkolundaki bütün işçileri kapsayan, uygulanması zorunlu çerçeve sözleşme olarak değerlendirilmeli. İşyeri sözleşmesi, o işyerindeki işçilerin çalışma ilişkileri, hak ve menfaatlerini düzenleyip koruyan sözleşmeler olarak ele alınmalı. 3- Toplu iş sözleşmesi yetkilerinde; işyeri yetkisi o işyerinde en çok işçiyi temsil eden sendikaca; işkolu yetkisiyse işkolunda kurulu, belli oranda temsil yetkisine sahip sendikalarca birlikte kullanılmalı. 4- Her ne şekilde olursa olsun, taraflarda meydana gelen değişiklikler yetkiyi veya toplu sözleşmeyi ve grevi ortadan kaldırıcı bir sonuç yaratmamalı; bu yöndeki kötü niyetli girişimler engellenmeli. 5- Taşeron uygulamaları sendikal örgütlenme özgürlüğüne ve toplu pazarlık hakkına her bakımdan aykırı, eşitliksiz ve son derece acımasız bir uygulamaya dönüşmüştür. Bu gerçekten hareketle, bir işyerindeki alt işveren işçilerinin de, o işyerindeki sözleşmenin tarafı olan sendikaya üye olmaları veya o sendikaya dayanışma aidatı ödemeleri halinde, uygulanmakta olan sözleşmeden yararlanmalarına olanak tanınmalı. 6- İşyeri yetkisi için çağrı bakanlığa yapılmalı, bu yetki istemine karşı bir itiraz gerçekleştiğinde yetki, üyelik ilişkisine bağlı olmaksızın, bakanlık tarafından o işyerinde uygulanacak referandum sonucunda belirlenmeli. 7- Grev hakkının özünü zedeleyen, hakkın kullanılmasını fiilen engelleyen düzenlemelerden özenle uzaklaşılmalı, hak grevine yeniden olanak tanınmalı; genel grev, uyarı grevi gibi etkinliklere yasak konulmamalı. 8- Sendikanın aldığı grev kararı dışında, grevin uygulama zamanını işverene bildirme yükümlülüğü olmamalı. 9- Önerdiğimiz toplu sözleşme düzeninde gerek bulunmadığından, özellikli ve zorunlu haller dışında toplu sözleşmenin teşmiline olanak verilmemeli. 10- Grev ertelemelerine ve yasaklamalarına olanak tanınmamalı. Hükümetten himmet değil, AB koşullarını bekliyoruz HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Salim Uslu: Eski yasaya göre çok daha ileri düzeyde düzenlemeler olduğunu söyleyebilirim. Ama öyle maddeler var ki; işyeriyle, yetki almayla ilgili eski uygulamalar devam ediyor. Bunun bize heyecan verdiğini, örgütlenmenin önünü açtığını, AB'nin uygulamaları ve ILO normlarına uygun olduğunu söyleyemem. Yasada can alıcı nokta sendikaların iş kolu barajlarına takılmaması: bu sağlanıyor; ama işyeri barajına takılıyor. Barajın burada muhafaza edilmesinde pratik hiçbir yarar yok. İşçilik nitelikleri, işyeri tanımları değişiyor. İşletmelerde üretimde çalışan işçilerin oranı yüzde 30-40'lara düşmüş durumda. Sözgelimi bir imalat sanayiinde pazarlama, reklam, AR-GE, insan kaynakları departmanı ve diğer yöneticileri; sendika üyesi olamayacak kapsam dışı güvenlik personelini dikkate aldığınızda işyerinde imalatta çalışan işçi sayısı bir hayli aşağı iniyor. Şimdi, siz sendika üyesi olamayacakları, sendika üyesi olma ihtiyacı duymayanları, işletmenin sevk ve idaresinden sorumlu olanları da çoğunluk nisabında dikkate alırsanız, sendika işyerinden yetki almakta zorlanacaktır. Bu, sendikalaşmanın; sendikalı işyerleriyle sendikasız işletmeler arasındaki haksız rekabetin; sendikasız işletmelerde işçi ücretlerinin artmasının; anayasal toplusözleşme hakkını kullanmanın engellenmesi anlamına gelir. Bu olumsuz sonuçları göze alarak işyeri yetkisinde 'yüzde 50 artı 1' devam etsin demenin haklı bir mantığı; AB ve ILO'da karşılığı yok. 27 yıl bekledikten sonra, sadece ülke barajıyla ilgili düzenleme yapılması, işkolu sayısının azaltılması, yöneticilere yönelik bazı düzenlemeler yapılması sorunun çözümüne yetmez. Bunlar bir bütündür. Birini kaldırıp diğerini tutarsanız sorunu ortadan kaldırmış olmazsınız. İşkolu barajını kaldırıyorsunuz ama işyerindeki barajla yetki sorununun; örgütlenmenin önünü tıkayan düzenlemelerin devamını istemiş oluyorsunuz. Bir de içimize sinmeyen, çerçeve sözleşmesi, işkolu sözleşmesi. Gerek işkolu gerekse ülke düzeyinde işyeri sözleşmesinin yerine geçmeyecek bir çerçeve sözleşmesinin yapılmasına ihtiyaç var. Hükümetten hiçbir şekilde himmet beklemiyoruz; AB üyesi olan gelişmiş ülkelerdeki koşullar ne ise onu bekliyoruz. Taslak, Bakanlar Kurulu'ndan geçerek Meclis'e gelecek, bu dönem yasalaşır mı emin değilim. Sendikalar Kanunu Tasarısı Taslağı ne getiriyor? -Bir işyerinin girdiği işkolunun Çalışma Bakanlığı tarafından tespit edilmesi esası kaldırılarak, yerine işverenin belirlemesi esası getiriliyor. -Sendikanın kurucularının Türk vatandaşı olması esası kaldırılıyor. Bunun yerine Türkçe okur-yazarlık ve Türkiye'de çalışıyor olmak şartı getiriliyor. Sendikaya üye olmak için 15 yaşını doldurmak gerekiyor. -Sendikaya üyelikte noter şartı kalkıyor. Sendikanın, üyelerine ilişkin kaydı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na elektronik yolla da göndermesinin önü açılıyor. -Sendikaların dış denetiminin yeminli mali müşavirlere denetlettirilmesi esası getiriliyor. -Sendikalar radyo ve televizyon kurabilecek. -İşkolları yeniden tespit ediliyor. Halen 28 olan işkolu sayısı 18'e indiriliyor. Bu çok sayıda sendikanın birleşmesi anlamına geliyor Mevcut işkolları (birleştirilenler) Önerilen işkolları Tarım ve ormancılık, avcılık ve balıkçılık Gıda, avcılık ve balıkçılık, tarım ve ormancılık, Şeker, Gıda sanayii Madencilik Madencilik ve taş ocakları, Petrol kimya ve lastik, Petrol, kimya ve lastik, Dokuma Dokuma, giyim ve deri, Deri Kara taşımacılığı Taşımacılık, ardiye ve antrepoculuk, Demiryolu taşımacılığı Deniz taşımacılığı Hava taşımacılığı Ardiye ve antrepoculuk Ağaç Ağaç ve kâğıt, Kağıt Haberleşme İletişim, basın-yayın ve gazetecilik, Basın ve yayın Gazetecilik Banka ve sigorta Mali aracılık, Çimento, toprak ve cam Çimento, toprak ve cam, Metal Metal, Gemi Gemi İnşaat İnşaat, Enerji Enerji, Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar, Sağlık Sağlık, sosyal hizmetler, Konaklama ve eğlence yerleri Konaklama ve eğlence işleri Milli savunma Savunma, Genel işler Genel işler, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu Tasarısı Taslağı ne getiriyor? -Grup toplu iş sözleşmesi imkanı getiriliyor. Aynı işveren sendikasına üye, aynı işkolunda faaliyet gösteren işyerleri için uygulanabilecek. İşyerlerinin devri halinde bir yıl süreyle daha önce yapılan toplu iş sözleşmesindeki hak ve yükümlülüklerin devamı sağlanıyor. -Faaliyeti durdurulmuş sendikaya aidat ödenebilecek. Dayanışma aidatı sendikanın tüzüğünde belirlenecek (daha önce üyelik aidatının 2/3'ü seviyesindeydi). -Toplu iş sözleşmesinden yararlanmak isteyen ancak sendikaya üye olmayan işçilerin yazılı taleplerinin, toplu iş sözleşmesi imzası gerçekleştikten sonra yapılabilecek. -Teşmil için mevcut kanunda bulunan "aynı işkolundaki işçilerin yüzde 10'unu temsil etmesi" zorunluluğu kaldırılıyor. -İşyeri barajında yüzde 50'nin hafifletilmesi, yüzde 33'e indirilmesi konusunda hükümet ile sendikalar arasındaki görüşmeler sürüyor. - 60 gün içinde uyuşmazlığın görevli makama bildirimde bulunması esası getiriliyor. -Arabuluculuk müessesesi yeniden düzenlenerek süre kısaltılıyor. Toplu görüşme başladıktan 15 gün sonra arabulucu istenebilecek. Bu süre daha önce 30 gündü. -Grev kararı alabilmek için uyum düzenlemesi yapılarak, arabulucu raporunun alınması da grev kararı alınması önceliği arasına konuluyor. -Termik santrallar için üretim yapan linyit, petrol arama ve üretimi, petrokimya grev yasağı kapsamından çıkarılıyor. -Bankacılık ve toplu taşıma da grev yasağı kapsamında çıkarılıyor. Grev yasağı kapsamı dışına çıkarılan bankalara esneklik sağlanarak grev sırasında sözleşmeye dayalı hizmetlerini vermeye devam etmesi esası getiriliyor.