”Hükümet keşke bizi 35 gün önce çağırsaydı”

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yalçındağ, özel sektör olarak dünyadaki kriz sonrasında bir koordinasyonun başlamasını arzu ettiklerini belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Lehman Brothers'ın batmasının dünyadaki krizin zirve noktası olduğunu belirterek, "O günden bugüne yaklaşık 35 gün geçti. Hükümet keşke bizi o günlerde çağırsaydı" dedi.

Yalçındağ, Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu tarafından düzenlenen "İnşaat Sektörü, Ekonomi ve AB İlişkileri" konulu toplantıda, konuşmaların ardından soruları yanıtladı.

Gazetecilerin, Ankara'da ekonomi bürokratları ve bakanlarla yapılan toplantılara ilişkin TÜSİAD'ın hükümetten talepleri ve reel sektöre verilmesi gereken desteklere yönelik soruları üzerine Yalçındağ, özel sektör olarak dünyadaki kriz sonrasında bir koordinasyonun başlamasını arzu ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:

"Lehman Brothers'ın batması dünyadaki krizin zirve noktasıydı. O günden bugüne yaklaşık 35 gün geçti. Dolayısıyla aslında hükümet keşke bizi o günlerde, bir ay önce çağırsaydı... Çünkü bugün içinde bulunduğumuz konjonktürde artık haftaların, günlerin değil saatlerin önemi var. Bazı kararların önceden düşünülüp gerekli beyin egzersizi yapılarak, olası çıktıların hesaplanarak, çok çabuk alınabiliyor olması lazım. Dolayısıyla ilk isteğimiz bir masanın etrafında oturmaktı. Allah'a şükür onu gerçekleştirdik. İlkini cumartesi, sonrakini dün yaptık. Bu rayına girdi. Ne istiyoruz derseniz, TÜSİAD'ın özellikle reel sektöre destek istemekten çok, bir iki senedir zaten yapmamız gereken ve yapmadığımız birçok şeyi öncelikle yapmamız gerektiğini söylüyoruz. Onları daha önce yapsaydık, bugüne daha kuvvetli girerdik."

IMF anlaşması

Arzuhan Doğan Yalçındağ, bunlardan birinin IMF anlaşması olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"IMF anlaşmasını zaaf gibi algılamamamız lazım. Güveni sağlamak açısından son derece önemli. Bugün IMF ile yapacağımız anlaşma bundan 6 ay öncekinden çok daha önemli. Geldiğimiz noktada bu anlaşmanın bir kredi paketiyle birlikte yapılmasının daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Son (olarak) yaptığımız 16-20 milyar dolar arasında kredi paketi öngörüyorduk. Bu sefer de gerektiğinde onu kullanabileceğimiz böyle bir anlaşma yapmak faydalı olacaktır."

Bir diğer konunun da yapısal reformları gerçekleştirmek olduğuna işaret eden Yalçındağ, Türk Ticaret Kanunu'nun bunlardan birini oluşturduğunu, kanun çıktığında şirketlerin kendi hisse senetlerini borsadan toplayabileceklerini söyledi. Yalçındağ, "Bu dönemde özel sektörün elinde bu olabilirdi. Yok..." dedi.

İstihdam vergilerindeki yüzde 5'lik indirimin de daha önce yapılması durumunda daha fazla fayda getireceğini kaydeden Yalçındağ, "Dün, bunların dışında da çok somut bazı şeyler tartıştık. 14-15 sivil toplum kuruluşu vardı. Orada karar aldık. Konuştuğumuz teknik bazdaki önlemleri toplantı dışında söylemeyeceğiz diye..." ifadesini kullandı.

Alınan bütün tedbirlerde mali disiplinden kesinlikle ödün verilmemesi gerektiğine dikkati çeken Yalçındağ, devlet harcamalarının verimliliğinin artırılması ihtiyacı bulunduğunu ifade etti. Yalçındağ, IMF anlaşmasının yanı sıra AB sürecindeki yapısal reformların da Türkiye'nin krizi daha az hasarla atlatmasına yardımcı olacağını vurguladı.

"İhracatın olumsuz etkilenecek"

Yalçındağ, TÜRKONFED'in bölgesel, sektörel ve ulusal ekonomi politikalarının oluşturulmasına katkıda bulunmayı, bölgesel ve sektörel kalkınma vizyonları geliştirerek uluslararası entegrasyona ve rekabet gücünün artırılmasına yardımcı olmayı amaçladığını ifade ederek, konfederasyonun, kısa sürede önemli mesafe katettiğini vurguladı.

Türkiye ekonomisinin dinamiklerine hem bölgesel hem de sektörel olarak katkı sağlayabilme gücünün ekonomi ve kalkınma strateji ve politikalarına önemli etki edebildiğini kaydeden Yalçındağ, bu güç sayesinde bölgesel olarak yerelden merkeze yeterince aktarılamayan sorunların, tek ses olarak, çok daha yüksek sesle dile getirilmesine katkı sağlanacağını bildirdi.

Yalçındağ, global finans piyasalarındaki krize de değinerek, bu piyasalardaki daralmanın reel sektöre yansımalarının kaçınılmaz olduğunu, bu süreçte ihracatın olumsuz etkileneceğini savundu.

TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, küresel krizin gelişmesi ile ilgili olarak henüz ileriyi tam bir açıklıkla göremediklerini belirterek, gelişmekte olan ülkelerin de bir dizi, mali sistemi destekleme paketi açıklamaya başladığını, bu paketlerin özünde likidite, mali kuruluşlara sermaye ve kredi piyasasına destek önlemleri bulunduğunu hatırlattı.

Henüz alınan önlemlerin mali piyasalar üzerindeki dengeleyici ve istikrar sağlayıcı etkilerinin görülmediğini söyleyen Yalçındağ, şunları kaydetti:

"Bu krizin şüphesiz ekonomik faaliyet üzerinde de yavaşlatıcı etkisi olacaktır. Bu yavaşlamanın ne şiddette olacağı, durgunluğa dönüşüp dönüşmeyeceği ve ne kadar süreceği konusunda da bir dizi soru işareti bulunmaktadır. Ancak, önemli olan bu tehlikelerin bilincinde olmak ve gerekli önlemleri zamanında alacak iradeyi sergilemektir. Bu konuda hükümetimizin son zamanlarda yapmış olduğu ekonomik koordinasyon faaliyetlerinin faydalı bir girişim olduğunu düşünüyor ve bu sürece TÜSİAD olarak elimizden gelen katkıyı sağlamaya çalışıyoruz."

Bu hassas dönemde, kamuoyu, ekonominin aktörleri, iş dünyası temsilcilerinin, somut programlar ve stratejiler temelinde sürekli iletişim ve işbirliği anlayışında olması gerektiğini ifade eden Yalçındağ, "Bu iletişim ve işbirliği temelinde, devletin özel sektör ve onun temsilcileri olan sivil toplum kuruluşlarıyla sıkı bir diyalog ve işbirliği içinde olması, bu sancılı ve zorlu süreci daha az hasarla atlatmamızı sağlayabilecektir" dedi.

AB uyum süreci

İnşaat sektörünün, Türkiye ekonomisinde hızlı büyüme sürecinin temel itici sektörlerinden olduğunu ve istihdam yaratma konusundaki performansıyla büyük önem taşıdığını kaydeden Yalçındağ, inşaat sektörü içinde yaklaşık yüzde 60;lık bir payı bulunan konut sektöründe yaşanabilecek sorunların ve alınması gereken tedbir önerilerinin bu işbirliği anlayışı içinde ele alınmasının, bunun açık bir göstergesi olduğunu söyledi. Arzuhan Doğan Yalçındağ, AB üyelik perspektifindeki heyecanın yitirilmeden, çalışmaların güçlü bir siyasi irade gösterilerek sürdürülmesi gerektiğine de işaret ederek, şöyle konuştu:

"AB müzakere aşamasına gelmek için büyük çabalar sarfettik ve bu noktada göstereceğimiz atalet ile bu çabaların boşa gitmesine göz yumamayız. AB uyum süreci çerçevesinde gerçekleştireceğimiz mikro reformların büyük bir bölümü ülkemizin refah ve mutluluğu için gerekli temel gereksinimlerdir. Bu konuda bir an önce gerekli adımların atılması ve AB ile müzakerelerin hızlandırılacağı yönünde inandırıcı bir yol haritasının ortaya konulması gereklidir. Bu alanda göstereceğimiz kararlılık ve atacağımız adımlar, özellikle içinde bulunduğumuz dönemde de en fazla ihtiyacımız olan güven duygusunun hem içeride hem dışarıda ülkemiz için artması için de önemli bir rol oynayacaktır."