İflas etmeden batık şirketi kurtarma yöntemi geliştirdi
Ankaralı bir ekonomist ödeme güçlüğü çeken firmaların ticari faaliyetlerine devam ettirilmesi sağlanarak ürettikleri mal aracılığıyla piyasaya olan borçlarını ödemelerine yönelik bir sistem geliştirdi.
ANKARA - Ödeme güçlüğü çeken firmaların ticari faaliyetlerine devam ettirilmesi sağlanarak ürettikleri mal ve hizmetler aracılığıyla iflas erteleme seçeneği yerine piyasaya olan borçlarını ödemelerine yönelik bir sistem geliştirildi.
Satışları düşen bazı firmalar, özellikle kısa vadeli nakit borçlarını ürettikleri mal ve hizmetlerle ödeme yoluna yöneldi.
Ankaralı bir ekonomist tarafından geliştirilen metoda göre borçlarını çevirme sıkıntısı açısından benzer durumda olan ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren firmalar, hem ticari hayatlarına devam ederek istihdam açısından bir kayıp yaşamıyor hem de ödenmeyen borçlar sebebiyle piyasada başka firmalara da zarar vermemiş oluyor.
Metodun sahibi ekonomist Bülent Kaçmaz, yaptığı açıklamada bunun takas ya da barter yoluyla ödeme şekli olmadığını belirterek, "Takas çoğunlukla iki kişinin birbiriyle yaptığı ticarette kullanılan bir yöntem. Barter ise belli bir havuza üye olan firmalar tarafından kullanılan ve tasfiye ya da iflas halinde kullanımı fazla mümkün olmayan bir ticari sistem. Bizim uyguladığımız sistem ise batmış durumda olan firmalar için doğrudan firma konseptine uygun ve o firma için hazırlanan özel bir proje hazırlanması ve uygulanması esasına dayanıyor. Bu anlamda daha yalın ve süratli bir sistem" dedi.
Bu şekilde son 2 sene içinde iflas etme noktasına gelen ve tüm ticari emtiaları haczedilmiş 3 adet büyük ölçekli, 10'dan fazla orta ölçekli firmanın üretimini durdurma ve işçilerini işten çıkarma noktasında kendilerine başvurduğunu belirten Kaçmaz, firmaların hukuken ya da bankalar gözünde batmış halde görünmelerine rağmen kendilerinin fiilen bu firmaları batık olarak görmeyip ellerindeki ticari potansiyeli kullanarak düzlüğe çıkmalarında yardımcı olduklarını ifade etti.
Sistem nasıl işliyor?
Sistemin işleyişini bir örnekle anlatan Kaçmaz, şunları söyledi:
"Mesela avm yönetimine aidat borcu olan bir gömlek firması hayal edin. Bu firma aidat borcunu gömlek vererek ödeyemeyecek ama piyasada bu firmanın üreteceği gömleklere ihtiyaç var. Örneğin bir güvenlik firmasına gömlek firmasının ürettiği ürünleri teklif ediyoruz ve güvenlik firmasına 'sen avm'ye güvenlik hizmeti ver' diyoruz. Karşılığında bizden yani aslında gömlek firmasından bütün personelinin kıyafetlerini alıyor. Buradan doğacak artı bakiyeyi gömlek firmasının avmlere olan aidat ve kira borçlarına kullanabiliyoruz. Çünkü bu firma sıkıntıya düşmüş olduğu için aidat ve kiralarını ödeyemeyebiliyor olabilir. Avm'ye 'al sana gömlek' desek olmaz. Çünkü ihtiyacı yok ama avmnin neye ihtiyacı var? Güvenlik ihtiyacı var. İşte biz bunu, bir havuz dahilinde değerlendirerek gömlek firmasını borcunu ödeyecek hale getiriyoruz."
2008 krizi ilham oldu
Şu anda birçok firmanın piyasaya olan yüksek borçları, yazılan çekleri ve protesto olan senetleri olduğunu dile getiren Kaçmaz, uyguladıkları sistemde borcun büyük bir kısmını nakit ödeme yapmaksızın firmanın kendi ürün ve hizmetleri ile ödeyebildiklerini dile getirdi.
2008 krizinin başlaması ile iç piyasada yaşanan ödeme güçlüğünün kendisini böyle bir yöntem geliştirmeye ittiğini kaydeden Kaçmaz, sistemi uyguladıkları firmalarda başarıya ulaştıklarını söyledi.
Kaçmaz, yöntemin özellikle kriz zamanlarında daha kullanışlı olduğunu kaydederek, buna karşın ödeme güçlüğü çeken firmaların her dönem var olacağını söyledi.
"Sistem alacaklı firmalar açısından da işletilebilir"
Metodun alacak yapılandırması için de kullanılabileceğini anlatan Kaçmaz, özellikle mahkeme sürecinin uzaması ve borçlu firmanın nakit ödeme imkanı olmaması durumunda alacaklı firmaların da bu yola yöneldiğini kaydetti.
Sistemi proje bazlı bir anlayışla işlettiklerini belirten Kaçmaz, "İlgili firmanın projesine firmanın borçlu olduğu firmaların satın alma birimleriyle 10-15 gün süren kalem eşleştirme çalışmalarından sonra başlıyoruz" dedi.
Yöntemin kamu borçlarını ödeme imkanı olmayan ya da kamunun artık parayı tahsil etme ümidini kestiği firmalar için de düşünülebileceğini dile getiren Kaçmaz, "Mesela bir inşaat firması düşünün ki kamuya olan borcunu ödeme imkanı yok. Adama soruyorsun 'neden iş alamıyorsun?' diye. Adam 'vergi borcum var ihaleye giremiyorum' diyor. Bakıldığı zaman devletin çok büyük harcamaları oluyor. Bunun içinde okul, hastane, yol, köprü gibi yatırımlar var. Bu tip borçlu firmaların üretim güçleri, bu gibi kamu alacaklarının tahsilinde de kullanılabilir" önerisinde bulundu.