İlaç sektöründe Avrupa'da 7, dünyada 16'ncıyız
Önümüzdeki dönemlerde küresel ilaç şirketlerinin dikkatini çekeceği ülkeler arasında gösterilen Türkiye'nin, güçlü alt yapısı ve üretim kapasitesi bulunmasına rağmen Ar-Ge yatırımları açısından geride kalıyor.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - Dünyada en önemli sektörlerden biri olan ilaçta pazar büyüklüğü açısından Türkiye, Avrupa'da 7 ve dünya genelinde 16. sırada bulunuyor.
Önümüzdeki dönemlerde küresel ilaç şirketlerinin dikkatini çekeceği ülkeler arasında gösterilen Türkiye'nin, güçlü alt yapısı ve üretim kapasitesi bulunmasına rağmen Ar-Ge yatırımları açısından dünya ülkelerinin gerisinde kaldığı belirtiliyor.
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Başkanı Güldem Berkman, yaptığı açıklamada, dünya genelinde ortalama yaşam süresinin uzamasına bağlı nüfusun artarken bir yandan da yaşlandığını; bunun da sağlık hizmetlerine talebi artırdığını söyledi.
2005'te 6,5 milyar olan dünya nüfusunun 2020'de 7,6 milyara; 65 yaş ve üzeri insan sayısının ise 242 milyon artarak toplam içerisindeki payının yüzde 9,4'e yükselmesinin öngörüldüğünü belirten Berkman, değişen beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam tarzının kronik hastalıkların artmasına yol açmasının beklendiğini ifade etti. Berkman, kronik hastalıklardan kaynaklanan ölümlerde gelecek 10 yılda yüzde 17 artış öngörüldüğünü söyledi.
Bu verilerin 2010 yılı itibarıyla 856 milyar ABD doları büyüklüğündeki dünya ilaç sektörünün büyümeye devam edeceğine işaret ettiğini dile getiren Berkman, "Küresel ilaç sektörünün toplam Ar-Ge harcaması 2002-2011 yılları arasında, kriz dönemleri dışında artan seyir göstererek 120 milyar doları geçti. 2015 itibarı ile 144 milyar dolar düzeyine ulaşması bekleniyor" diye konuştu.
Gelişen ekonomilerin çekiciliği artacak
Önümüzdeki dönemde aralarında Türkiye'nin de bulunduğu gelişen ekonomilerin çekiciliğinin artacağı ifadesine yer veren Berkman, "Birçok sektörde olduğu gibi ilaç sektöründe de gelişen ekonomiler olarak adlandırılan Çin, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Türkiye gerek sektörün büyüklüğü ve büyüme hızı, gerekse de sahip oldukları potansiyel ile küresel ilaç şirketlerinin dikkatini daha çok çekecek" diye konuştu.
Berkman, "Türkiye'de yaklaşık 300 şirketin faaliyet gösterdiği, güçlü bir altyapısı ve üretim kapasitesi bulunan, nitelikli insan kaynaklarına sahip ilaç sektörünün mevcut" olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"2011 itibarı ile 9,1 milyar dolar düzeyinde bir pazara; pazar büyüklüğü açısından Avrupa'nın 7, dünyanın 16. büyük ilaç sektörüne sahibiz.
İlaç endüstrisinde katma değeri yaratan ve rekabetçilikte öne çıkmanın tartışmasız anahtarı kabul edilen yenilikçi ilaçlara dünya çapında yılda yaklaşık 127 milyar dolar yatırım yapılırken, Türkiye'de ilaç sektörünün yıllık Ar-Ge yatırımı 60 milyon dolar civarında kalıyor. Ülkemizde yeni molekül keşfi henüz yapılamıyor. Katma değeri düşük ürünler Türkiye'de üretilirken, katma değeri yüksek ürünler ithal ediliyor. Türkiye'de ilaç ithalatı 2006 yılında 3,04 milyar ABD dolarından 2011 yılında 4,7 milyar düzeyine çıktı. Artan ithalat sonucunda, 2006 yılında 2,72 milyar ABD doları olan cari açık da 2011 yılında 4,13 milyar ABD dolarına ulaştı."
Son üç yılda sektörümüzde 2-3 bin kişi işlerini yitirdi
Son üç yılda sektörümüzde 2-3 bin kişi işlerini yitirdi
Son 3 yıldır uygulanan global bütçe yönetimi, buna bağlı fiyat indirimleri ve iskontoların sektörü "çok ağır etkilediğini" belirten Berkman, "Son üç yıl içinde sektörümüzde 2-3 bin kişi işlerini yitirdi, bazı yatırım planları askıya alındı ve birçok şirket iş planlarını değiştirmek zorunda kaldı" dedi.
Berkman, sektörün 2005-2009 yılları arasında, kutu bazında yüzde 22 ve değer bazında yüzde 48 büyüdüğünü ifade etti. 2009 sonrası Global Bütçe uygulaması ile 2009-2011 yılları arasında kutu bazında yüzde 16 büyüme yaşanırken sektörün değer olarak toplam yüzde 8 küçüldüğünü anlatan Berkman, "Yani ihtiyaç artıyor, kutu bazında pazar büyüyor, ama aynı büyüme değer bazında yaşanmıyor. Tam tersine küçülme yaşanıyor. Bu durum sadece sektör için sürdürülemez bir ortam yaratmakla kalmıyor, yatırımlar için Türkiye'nin cazibesini de azaltıyor" değerlendirmesinde bulundu.
İlaç sektörü yapabileceği özverinin sınırına dayandı
Türkiye'de artan sağlık hizmeti harcamalarını kontrol altında tutabilmek için fiyat indirimlerine gidilmesini yorumlayan Berkman, şöyle devam etti:
"2002'den bu yana Hükümetimiz çok önemli ve başarılı sağlık reformları gerçekleştirdi.
Global Bütçe uygulaması sonucunda ilaç harcamalarının toplam SGK sağlık bütçesi içerisindeki payı 2005 yılındaki yüzde 51 seviyesinden 2011 yılında yüzde 38'e indi. İlaç sektörü bu konuda yapabileceği özverinin sınırına dayandı. İlaca erişimi ve sürdürülebilir büyümeyi riske atmadan ilaç fiyatlarında indirim politikasını sürdürmek mümkün değildir. Şimdi yapısal reformları ve ilaç dışında kalan sağlık hizmetlerinde yapılabilecek tasarrufları değerlendirmek durumundayız."
Alt yapı ve destek mekanizmaları oluşturulmalı
2023'te Türk ilaç sanayisinin "küresel ölçekte bir Ar-Ge ve üretim merkezi ve bölgesel yönetim merkezi olmasının mümkün" olduğunu ifade eden Berkman, bunun için öncelikle yenilikçiliği güçlendiren altyapı ve destek mekanizmalarının oluşturulması gerektiğini vurguladı.
Berkman, şöyle devam etti:
"Fikri mülkiyet haklarının mevzuatta ve pratikte uluslararası düzeyde korunmasına öncelik verilmeli. Hukuki ve idari düzenlemelerin, kamu sağlığı, kamu otoritesi ve ilaç sektörü arasında dengeyi gözetecek şekilde düzenlenmeli ve uygulanmalı.
Sürdürülebilir ilaç sektörü için güncel ve gerçekçi bir bütçe hazırlanmalı. Gerçekleşen hacimsel artışa rağmen, 2009 yılından bu yana kamu ilaç harcamalarına ayrılan pay azalmış ve milli gelire oranı yüzde 1,1 seviyesinin altına düşmüştür; bu rakam OECD ortalaması olan yüzde 1,50'nin çok altındadır. Kamu ilaç harcamalarına ayrılan bütçenin milli gelire oranının en az yüzde 1,35 seviyesinde olacak şekilde planlanması değerlendirilmeli.
Yenilikçi ilaçların hastalara gecikmeden sunulabilmesi için pazara erişim koşulları da iyileştirilmeli.