IMF: Türkiye mali politika desteğini gözden geçirmeli

IMF tarafından yayımlanan raporda, Türkiye'de sağlanan parasal genişlemenin derecesinin yeniden değerlendirilmesi önerisinde bulunuldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye’ye güçlü büyüme momentumunu göz önüne alarak, uygulanan mali politika desteğinin yeniden değerlendirmesi ve orta vadeli konsolidasyon için güvenilir bir plan oluşturulması tavsiyesinde bulundu.

IMF, Avrupa ülkelerine yönelik Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporunu yayınladı. Raporda, IMF ekonomistlerinin, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı Avrupa ülkelerine yönelik tespit ve öngörülerine yer verildi.

Geçen ay yayınlanan Dünya Ekonomik Görünüm (DEG) raporunda, Türkiye’nin bu yılki büyüme beklentisinin yüzde 2,7’den yüzde 5,1’e yükseltildiği hatırlatıldığı raporda, “DEG'deki en belirgin revizyonun Türkiye'ye yönelik olduğu” vurgulandı.

Büyümenin gelecek yıl ise azalan mali destek ve sıkı para politikasının etkisiyle yavaşlayacağı öngörüsünde bulunulan raporda, IMF’nin Türkiye'ye ilişkin 2018 büyüme tahmininin yüzde 3,5 olduğu belirtildi.

"Para politikası enflasyonu düşürmeli"

Raporda, Türkiye’de yıllık enflasyon oranının Ağustos 2017 itibariyle yüzde 10,7’ye yükseldiğine dikkat çekilirken, “Enflasyon, Merkez Bankasının yüzde 5 hedefinin iki katından daha fazla. Gıda, gıda harici ve akaryakıt fiyatları iki basamaklı oranlarda artış gösterdi. Çekirdek enflasyon kısmen aşırı genişlemeci makroekonomik politikalar nedeniyle 3 yılın en yüksek seviyesine yükseldi.” ifadelerine yer verildi.

Para politikasının daha sade bir sistem çerçevesinde enflasyon beklentilerini çapalaması ve enflasyonu düşürmesi gerektiğine vurgu yapılan raporda, yüksek enflasyonun cari açığı da olumsuz etkilediğine işaret edildi.

Türkiye’nin yılın başından bu yana biriken toplam cari açığının, gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 5’ini aştığı değerlendirmesinin yer aldığı raporda, “Türkiye’deki güçlü büyüme momentumu göz önüne alındığında, mali politika desteğinin derecesi yeniden değerlendirilmeli ve orta vadeli konsolidasyon için güvenilir bir plan oluşturulmalı.” tavsiyesinde bulunuldu.

IMF raporunda, ayrıca, piyasa aktörlerinin Türkiye’de 2017’nin başında artan faiz oranlarının, döviz kurundan kaynaklanan enflasyon baskılarının kaybolmasıyla gerilemesini beklediğine yer verildi.

"Avrupa küresel ticaretin motoru haline geldi"

Avrupa ekonomilerinde iyileşmenin güçlendiği vurgulanan raporda, bölge ülkelerinin toplam gayri safi hasılalarının bu yıl yüzde 2,4 ve gelecek yıl yüzde 2,1 büyüyeceği öngörüldü.

Avrupa ülkelerinde artan iç talep ve yatırımlarla hızlanan büyümenin küresel ekonomiye ciddi katkı sağladığı kaydedilen raporda, "Avrupa, nihayet küresel ticaretin motoru haline geldi. 2016-2017 yıllarında Avrupa küresel ürün ithalatındaki büyümeye, Çin ve ABD’nin toplamı kadar katkı sağladı" tespitine yer verildi.

Raporda, ayrıca, işsizliğin Avrupa kıtası genelinde düşüşte olduğuna ve ücretlerin bu bağlı olarak yavaşça yükseldiğine de işaret edildi.

Öte yandan, bölgeye yönelik kısa vadeli risklerin dengede gözükmesine karşın orta vadede aşağı yönlü risklerin ağır bastı değerlendirmesinin yapıldığı raporda, "Kısa vadede iyileşme beklenenden hızlı gerçekleşebilir ancak büyümenin sürdürülebilirliğine yönelik soru işaretleri var. Uzun vadede ters demografik trendler ve düşük verimlilik büyümeyi muhtemelen aşağı çekecek." değerlendirmesine yer verildi.

Raporda, orta ve uzun vadeli aşağı yönlü risklerin politika yapıcıların şimdi harekete geçmesini gerektirdiğine işaret edilirken, bütçe açıkları ve kamu borçlarının azaltılmasına öncelik verilmesi tavsiye edildi.

Bu noktada, Belçika, Fransa, İtalya, Portekiz, İspanya ve Birleşik Krallık, yüksek kamu borcunu azaltması gereken ülkeler arasında sıralandı. Macaristan, Polonya, Romanya ve batı Balkan ülkelerinde bütçe açıklarının yüksek olması nedeniyle kamu harcamalarının kalitesinin iyileştirilmesi çağrısında bulunuldu.

Para politikasının düşük enflasyon baskıları nedeniyle genişlemeci olmaya devam etmesinin uygun olduğu belirten raporda, ücretlerin artmaya başladığı ülkelere ise parasal normalleşmeye geçilmesi tavsiye edildi.