”İslami finans kuruluşlarında büyüme bekleniyor ”

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, önümüzdeki yıllarda İslami finans kuruluşlarının yüksek büyüme oranının sürmesi bekleniyor olsa da, bu kuruluşların itibar ve likidite riski gibi bazı piyasa risklerini sürdürdüklerini kaydetti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Yılmaz, "İslami Finans: Küresel Finansal Kriz Sırasında ve Sonrasında" konulu seminerin açılışında yaptığı konuşmada, İslami finansın artan popülaritesinin İslami yaşam pratiklerine sahip coğrafyalarda çok büyük miktarda krediye uygun fon birikmesinin yanı sıra İslami finansın ana akım finansa bir alternatif oluşturmasına bağlı olduğunu kaydetti.

20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmaya başlayan İslami finans kuruluşlarının, son 30 yılda küresel finans sisteminin en hızlı büyüyen segmentlerinden olduğunu ifade eden Yılmaz, İslami finans kuruluşlarının asıl olarak Orta Doğu ve Güneydoğu Asya'da kurulmuş olsa da bu alana yönelik ilginin Avrupa ve ABD'ye de yayıldığına dikkati çekti.

Günümüzde tüm dünyadaki İslami bankaların büyüklüğünün 250 milyar doları aştığının tahmin edildiğini ve yıllık büyüme oranlarının yüzde 15 seviyelerinde olmasının beklendiğini söyleyen Yılmaz, İslami finansın öneminin artmasına bağlı olarak 1973 yılında kurulan İslam Kalkınma Bankasının amaçları ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi.

Türkiye'de İslami finans uygulamalarının, bankacılık sisteminin özel olarak tanımlanmış bir kısmı olan katılım bankaları içinde yürütüldüğünü belirterek, 2009 yılı eylül ayı itibariyle Türkiye'de 45 geleneksel bankaya karşılık 4 katılım bankası bulunduğunu kaydetti.

Yılmaz, "Katılım bankalarının geleneksel bankalara bir alternatif olarak görülmediğinin altını çizmemiz gerekir" diyerek, katılım bankalarının işleyiş şekillerine ilişkin bilgileri paylaştı.

Katılım bankalarının halihazırda Türkiye'deki bankacılık sektörünün küçük bir kısmını oluşturduğunu, ancak paylarının hızla arttığını söyleyen Yılmaz, bu bankaların 2008 yılı sonu itibariyle toplam bankacılık sisteminin aktiflerinin yüzde 3,7'sini, mevduatlarının yüzde 4,2'sini, kredilerinin yüzde 5,2'sini oluşturduğunu belirtti.

Yılmaz, katılım bankalarının daha çok küçük ve orta ölçekli dinamik şirketlere finansman sağladığını ifade ederek, halihazırda bu bankaların geleneksel bankalarla aynı standartlara göre düzenlendiğini kaydetti.

Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İslami finans, halihazırdaki canlı örnekleriyle bir operasyon türü olarak yerleşmiş olsa da, İslami finansın fiyat istikrarı ve mali istikrar üzerindeki rolü hakkında ortak bir görüş bulunmuyor. Finansal istikrar tarafında, finansal istikrarı yeniden oluşturmak için güçlü bir düzenleme ve denetleme sisteminin kurulmasının hayati önemde olduğuna ilişkin bir fikir birliği olsa da, İslami finans kuruluşlarının finansal istikrara sağlayacağı desteğe ilişkin birbiriyle çelişen görüşler bulunmaktadır. Diğer taraftan, İslami finansın fiyat istikrarı üzerindeki rolü de, yakın zamanlı ampirik çalışmalarda yeterince ele alınmış değildir."

İslami finansı destekleyen ve karşıt görüşler

İslami finansı destekleyen görüşlerin, İslami finansal kuruluşların dış şoklara karşı daha esnek olduğunu belirttiğini söyleyen Yılmaz, İslami finansın işlemlerde kar ve kayıp paylaşımı özelliğinin, bu kuruluşlara sermayeden ayrı bir koruma sağladığını, mevduat sahiplerinin da riski paylaşıyor olmalarının, bu kişilerin kuruluşlar üzerinde daha sıkı bir gözetim yürütmesine neden olacağını ve bu bankaların, geleneksel bankalardan farklı olarak likidite yönetimi amacıyla daha fazla varlığı rezervlerinde bulundurduklarını anlattı.

Öte yandan, karşıt görüşte olanların, İslami finansın, finansal istikrarı iyileştirme ihtiyacı bulunmadığını söylediklerini kaydeden Yılmaz, bu görüşe göre, İslami finans transferlerinde kredi riskinin mevduat sahiplerine aktarılmasının bu bankalarda yüksek risk iştahı oluşturduğunu belirtti.

Yılmaz, son finansal krizde İslami finans kuruluşlarının, yüksek kaldıraç uygulamalarının yasak olması nedeniyle, geleneksel finans kuruluşlarına göre daha az etkilendiğini ifade ederek, İslami finansta borçla ilgili risklerin transferinin yasaklandığını, bu nedenle türev ürünler gibi spekülatif işlemlerin buralarda bulunmadığını dile getirdi.

İslami kurumlar aracılığıyla oluşturulan finansmanın sadece reel ekonomik faaliyetlerde kullanılabildiğini, bunun da aşırı kredi patlamasını kısıtladığını aktaran Yılmaz, "Krediler, asıl olarak gerçek ürün ve hizmetlerin satın alınması için kullanılabilir. Bu nedenle paydaşlar iyi dönemlerde karı, kötü dönemlerde kayıpları paylaşır" dedi.

"İslami finans sistemini iyileştirmek için geniş bir alan var"

 

Durmuş Yılmaz, şöyle devam etti:

"İslami finans sistemini iyileştirmek için geniş bir alan var, özellikle de düzenleme ve denetleme tarafında. Önümüzdeki yıllarda İslami finans kuruluşlarının yüksek büyüme oranının sürmesi bekleniyor olsa da, itibar ve likidite riski gibi bazı piyasa risklerini sürdürüyorlar. Likiditeye erişim için pratik araçların sınırlı olması nedeniyle İslami finans altında likidite yönetimi zordur. Ancak İslami finans kuruluşları, likidite yönetimindeki sınırların farkında olarak, geleneksel bankalara göre yüksek likidite oranlarını sürdürüyorlar. Benzer bir durum sermaye oranları için de geçerlidir. Ayrıca teknik ve sözleşme standardizasyonundaki eksiklikler de, İslami finansın geleneksel finans kuruluşlarına bir alternatif oluşturma potansiyelini zayıflatıyor gibi görünüyor. İslami finans kuruluşlarının düzenleme ve denetleme çerçevesinin de iyileştirilmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, yaşanmakta olan kriz İslami finans kuruluşlarına, potansiyellerini geliştirmeleri için bir fırsat sunmuştur. Ürünleri çok yüksek oranlı kaldıraç kullanımını ve yıkıcı finansal inovasyonları sınırlandırdığı için, ürünlerinin makroekonomik istikrarı sağlamadaki avantajlarını teyit ettiler. Bu, İslami finans kuruluşlarının genişlemesine ve iyileşmesine yol açabilir."