Kabuk değiştiren Sönmez Holding, elektronik perakendeciliği, turizm, enerji ve çimentoda büyüme planları yapıyor / Tekstil, Batı'dan Doğu'ya doğru giden yağmur bulutu gibiydi Hyundai ile işbirliği yaptık, Teknoloji

Kabuk değiştiren Sönmez Holding, elektronik perakendeciliği, turizm, enerji ve çimentoda büyüme planları yapıyor / Tekstil, Batı'dan Doğu'ya doğru giden yağmur bulutu gibiydi Hyundai ile işbirliği yaptık, Teknolojix ile büyüyeceğiz

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BURSA - Tekstili Batı'dan çıkıp Doğu'ya doğru giden bereketli bir yağmur bulutuna benzeten ve sektörün köklü kuruluşlarını bünyesinde barından Sönmez Holding Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez, yerel ihtiyaçlar doğrultusunda başka sektörlerde de büyüdüklerini dile getirerek, 50 mağazaya ulaşan Sönmez AGB bünyesindeki Teknolojix'le elektronik devi olmayı hedeflediklerini söyledi. Holdinglerinin faaliyet alanlarını ve yeni yatırım planlarını DÜNYA'ya anlatan Sönmez Holding Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez, yerel ihtiyaçlar doğrultusunda kabuk değiştiklerini belirterek, elektronik perakendeciliği, turizm, enerji ve çimento sektörlerinde büyüme planları yaptıklarını tekstilde ise kademeli olarak küçüldüklerini ifade etti. Elektronik perakendeciliği sektörünün çok yeni ve önü açık bir sektör olduğuna inandığını aktaran Sönmez, "Sektöre baktığınızda dünya devlerinin hızla Türkiye'de yerini aldığını görüyorsunuz. Önümüzdeki yıllarda rekabetçi bir ortam oluşacak. Biz de Sönmez AGB bünyesindeki Teknolojix'le, ithalat yapan ve Türkiye'de bizim dışımızdaki firmalara da perakende satış yapan bir elektronik devi oluşturmayı hedefliyoruz" dedi. Teknolojix ismiyle bütün Türkiye'de yapılanmaya başladıklarını ve mağaza sayılarının 50'ye ulaştığını belirten Sönmez, "Bugün Türkiye'de 26 şehirde ve Kıbrıs'ta varız. Elektronik toptancılığı ve perakendeciliği geniş açılımlara sahip bir sektör. Geçen yıl mayıs, haziran aylarında Hyundai Electronics'in elektrik bölümünün Türkiye distribütörlüğünü de aldık. Bu sayede Hyundai ütüden klimaya, pervaneden elektrikli süpürgesine, televizyona kadar her şeyi ithal edip Hyundai markasıyla hem toptan, hem de perakende satıyoruz. O da bizim hem AGB'ye, hem de Teknolojix'e ayrı bir güç kattı, açılım sağladı. Hyundai güvenilir, imajı yüksek bir firma. Dolayısıyla şanslı bir iş yaptığımızı düşünüyorum" dedi. Tekstilde küçülüyoruz ama bir lira borcumuz yok Holdinglerinin 2001 yılına kadar yüzde 90 oranında tekstil ağırlıklı olduğunu belirten Sönmez, "Buna enerji, turizm, perakendecilik, çimento sanayi gibi ciddi sektörleri ekledik. Beni en çok rahatsız edecek konulardan biri işleri babamın bıraktığı yerden daha geriye götürememek" dedi. "1995'ten sonra rahmetli babam da Türkiye'de tekstilin bittiğini düşünüyordu. Ama buna rağmen yeni sektörlere girmek için iştahlı değildi" diyen Sönmez, şunları ifade etti: "Yaşının getirdiği, belki yeteri kadar başarılı olduğunu düşündüğü için onun getirdiği bir tatminle pasifize olduk. Ama büyümenin zaten durması gerekirdi bizim işimizde. O büyümeyi durdurunca göreceli olarak zaten küçülüyorsunuz. O günlerde bu küçülme başarısızlık olarak değerlendirildi. Ancak bugün 10 yılın sonunda bakıldığında ne kadar doğru bir iş yapıldığı görülüyor. Biz genellikle öz kaynaklarıyla çalışan bir firmayız. Sasa kapandı, Sabancı ailesi battı mı? Hayır. Sadece sektörün kendini yaşatabilme özelliği kalktı. Filament AŞ'nin bugün için 1 lira kredi borcu yok. Küçülüyor ama tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar da verimli çalışıyor." Teknolojix, tek başına tekstil kadar ciro yapıyor 7-8 yıl önce holding cirosunun yüzde 80'inin tekstilden geldiğini şimdilerde bu oranın yüzde 30'a indiğini de belirten Sönmez, "Çalışan sayısı olarak yüzde 50'si hâlâ tekstil diyebilirim. Şu anda toplam bin 600 çalışan var. Değer olarak da baktığımızda, elektronik perakendeciliği, enerji ve inşaat ön plana çıkıyor. Turizm cirosu düşük getirisi de düşük ama gayrı menkulün değer artışı olarak baktığınızda katlanarak artar. Turizm de sektör olarak içerisinde bulunulması gereken bir sektör, ileride satılabilir" dedi. Geçen yıl tekstildeki cirolarının 120 milyon dolar olduğunu ancak tek başına Teknolojix, 100 milyon dolar ciro yaptığını dile getiren Sönmez, "Toplam ciromuz ise yaklaşık 500 milyon dolar. Faaliyetlerimiz arasında soğuk hava depoculuğu, tırla taşımacılık ve lojistik de bulunuyor. Bir de Sönmez Gıda şirketimizin faaliyet alanını genişlettik ve ona bu yıl Kent Meydanı'nı ekledik. 2002 yılında Bustaş'ın 30 tırı varken bugün 90 tane tırı var. Çocuklarımın biri 25, biri 27, biri de 30 yaşına geldi. Artık onların kontrolüne veriyorum bazı şeyleri ve uzaktan izlemeyi tercih ediyorum" dedi. Baia Oteller zinciri kurmak için çalışıyoruz Tekstil maalesef Batı'dan çıkıp Doğu'ya doğru giden bereketli bir yağmur bulutu gibiydi. İngiltere'den başladı ve 70'li yıllarda Türkiye'nin üzerine geldi. O yıllarda biz doğru yerdeydik ama 2000'li yıllarda Türkiye'de durum farklılaştı. Bizim bulunduğumuz yer tekstilin ilk başlangıcı olan iplik ve ham kumaş dokumaydı. Orada zorlanacağımızı hissettim ve sektör değişikliği yapmamız gerekir diye düşündüm. Nasıl ki 70'li yıllarda tekstil doğru bir sektörse 90'lı yıllarda da turizm doğru alandı. Gerçi biz o dönemde bu sektöre katılamadık. Ama rahmetliden sonra ben de turizm sektörüne girdim. Bu aslında onun girmemi istemediği bir sektördü. Şu anda biri Bodrum'da Bodrum Baia Hotel, diğeri de Uludağ'da Monte Baia olmak üzere iki faal otelimiz var. Baia Hotelleri adıyla bir zincir haline getirmeye çalışıyoruz. Şimdi Antalya Lara'da 2009 mayısında açılacak olan bir otel inşaatımız var. Sönmez Plaza içerisinde de City Baia açılacak. Onun da inşaatına bu yıl mayıs ayında başlıyoruz. Yine Çekirge Hüsnügüzel'de sıcak sulu Termal Baia'yı inşa edeceğiz. Ona da 2009'da başlamayı planlıyoruz. Proje çalışmaları sürüyor. Enerji sektöründe büyüme planlarımız var Turizmle birlikte Türkiye'nin bir diğer önemli sektörü olan elektrik enerji üretiminde Koç Grubu'yla TOFAŞ ve ASF'nin arkasında kurulan Entek isimli bir projeye ortak olduk. Daha sonra 2008 yılı içerisinde Entek hisselerini Koç Grubu'na sattık. Uşak'ta doğalgaz çevrim santralı olarak kendi elektrik üretim tesisimizi kurduk. Toptan elektrik ticareti yapabilecek bir şirketimiz de var. Yani elektrik üretiminin ve satışının içinde Sönmez Grup, şu an faaliyette. Bu yılın sonunda üretimin 35 megawata çıkmasını planlıyoruz. Makineleri alındı. Ağırlığı Sönmez olan, Mustafa Taşdelen'in, Erol Türkün'ün, Mahmut Yılmaz'ın da içerisinde bulunduğu bir şirket. Yüksek maliyet beni LCD televizyon üretmekten vazgeçirdi Bir ara çok heyecanlı bir şekilde elektronik üretimine de girmeyi düşündük. LCD televizyon, klima, elektronik eşya üretimi için yer de ayırdık bu yıl üretim planlıyorduk. Ama klima üreticisi bir Mısır firmasına yaptığım seyahat beni bu düşüncemden vazgeçirdi. Bilgimiz var, yerimiz var, sermayemiz var, dağıtım kanalları elimizde ama üretemiyoruz. Şöyle ki, firma yetkilisine elektrik ne kadar sizde, diye sordum, kilowatı 3,5 sent, dedi. Türkiye'de 10-11 sent. İşçilik ne kadar diye sordum, bizde yüksek biraz, 100 dolar, dedi. Biz de aynı işi düşünüyoruz, dedik. "Siz üretim yapmayı düşünüyorsunuz ama benden daha ucuza mal edebilecek misiniz?" diye sordu. Baktığınızda 3 misli elektrik fiyatı, 10 misli işçilik fiyatıyla hakikaten başa çıkamam ki... "Niye imal edeceksiniz, biz size satalım" dedi. Bütün dünyanın da zaten son 10 yıldır yaptığı bu değil mi? Avrupa, Amerika gibi ülkeler, Çin, Hindistan, Vietnam, Endonezya, Pakistan gibi ülkeleri çalıştırıyor. Çünkü kendi ülkelerinde mal edemeyecekleri şartlar var oralarda. Dolayısıyla bu imalat işinden vazgeçtik. Bu klimada böyleyse diğer elektronik ürünlerde de böyle. Bu sektörde pek çok firma kapanıyor, rekabet edemiyor, zarara giriyor. Dünya devleri elektronik pazarlamasındaki dünya devleri Türkiye'ye gelirken imalat yaptırmak için değil, satış yaptırmak için geliyor. Bugün tekstilinden ayakkabı sanayiine, plastiğinden oyuncağına kadar hepsi daha rekabetçi ülkelerde üretiliyor ve maalesef Türkiye'ye ithal ediliyor. İhracat artıyor, evet artıyor ama 5 yıl önceki baktığınızda ihracat içerisindeki ithalat payı yüzde 25'ten yüzde 75'e çıkmış. Türk sanayiiyle ilgili daha çok endişe edilmesi gerekiyor. Ben işini büyüten tekstilci arkadaş inanın tanımıyorum son 2 yıldır. Ama küçülteni sorarsanız yüzlerce var. Çimentoda 90 milyon dolarlık üretime ulaşılacak İnşaat işinde hep vardık. Öncelikle Kristal Park projemizi bitirdik. Şimdi yine ortağımız Ali Hazır ve Behçet Lakerta ile Green Park projesi devam ediyor. O da sanırım bu yıl içerisinde bitecek. Tekstil maalesef küçülerek devam ediyor ama yeni bir açılımımız da Bilecik'te kurduğumuz çimento fabrikası. Bilecik çimento isminde bir yatırımımız olacak. Orada da Nurettin Kutlucan ve Ali Hazır ile ortaklığımız var. Makinelerimizi tamamladık, inşaat ruhsatımızı aldık. Nisan ayı içerisinde ilk kazmayı vurduk. Bir yıl sonra inşallah üretime başlayabilirsek 1 milyon ton günlük klinker kapasitesine ulaşarak, 1 milyon 300 bin ton çimento elde edeceğiz. Bugünkü fiyatlarla baktığımızda çimentonun tonu 70 dolar olsa, bizim yatırımımız 90 milyon dolarlık bir üretim demektir. Babamın istemediği hiçbir işe girmedim Sönmez ailesi rahmetli babamla başladı. 1970'li yıllara kadar tekstil ticareti yapan Ali Osman Sönmez, 70'li yılların başlarında, tekstil sanayiini kurarak üretim de yapma gerekliliği hissetmiş ve bu amaçla 1972 yılında Sönmez Filament AŞ'yi kurarak polyester iplik ve elyaf üretimine başlamış. Ben, 1977 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni bitirip rahmetlinin yanında göreve başladım. Üniversite döneminde de İstanbul'daki büroda 1971'den itibaren çalışıyordum. Rahmetli ASF ile ilgilenirdi, ben de Filament'le. Bu arada Sönmez Holding bünyesine değişik şirketler katıldı. Bustaş, Sönmez Gıda Sanayi, Sönmez Havayolları gibi... Tüm bu açılımlar bölgesel ve yerel ihtiyaçlardan doğdu. Örneğin, biz başlamadan uzun yıllar önce Türk Havayolları Bursa'da seferlerini durdurmuştu. O bir ihtiyaçtı. Onun ötesinde Bustaş yine bizim hem ihracat ürünlerimizin taşınmasında, hem de yörenin meyve sebzesinin depolanıp soğuk hava deposunda muhafaza edilip bir müddet sonra tekrar satılması amaçlı kurulmuş bir şirketti. Bölgesel ve dönemsel ihtiyaçlardan bu gelişim sağlandı. Sönmez İnşaat AŞ bünyesinde 1970'li yılların başında Sönmez İş Sarayı, Karamürsel binası gibi ilk yap-işlet-devret sistemini uyguladık. Bu arada kendi içinde kapasite artımları da yaşadı şirketler. Yine 1987 yılında o gün için veb ofset dediğimiz sistemle Günaydın Grubu ile medya işine girdik. Bursa Hakimiyet'i devraldık. Rahmetli babamın bana bir sözü vardı, aman Bursa'dan uzaklaşma, diye. Kısmen doğru bir yaklaşımdı ama kısmen de yanlış diye düşünüyorum. Çünkü hep lokalde kalarak çok büyük olabilirsiniz ama ulusala geçmek, hatta uluslararası platforma çıkmak istiyorsanız hem bazı riskleri alacaksınız, hem de bazı kahırlara katlanacaksınız. Ana işimiz tekstildi babamla beraberken. Benim bir turizm merakım vardı. O ona pek taraftar değildi. Onun sağlığında böyle bir iş yapmadık. İyi de oldu yapmadığım. Yaşlandığı bir dönemde bir gün babam bana, "Aman oğlum işlerine dikkat et. Bak işlerimiz de zor bir dönem yaşarsak ben bunu kaldıramam. Her işe atılma" dedi. Ben de ona, "Hiç merak etme babacığım, hiçbir kâr ya da hiçbir sıfat benim babamla aramın iyi olmasından daha önemli değildir. Sizin onaylamadığınız hiçbir işe girmem merak etmeyin" dedim. "Ben de senden bu cevabı beklerdim" dedi. Ondan sonra çok iyi bir baba-oğul ilişkimiz oldu. O açıdan şu anda daha huzurluyum. Onun memnun olduğu bir evlat olduğumu düşünüyorum. Otomotiv yan sanayiine girmediğime pişman oldum Bir Bursalı olarak TOFAŞ'ın yanında yer alıp, otomotiv yan sanayiine girmemiş olmaktan dolayı pişmanlık duydum. Yapmak istediğim ancak gözden kaçırdığım bir yatırımdı. Türkiye de otomotivde ciddi bir ülke olarak yükseldi. Şu anda otomotiv sektörüyle ilgili bir düşüncem yok. Yeterince çeşitleme yaptığımı düşünüyorum. Sadece Kamil Koç ailesiyle birlikte yürüttüğümüz bir Ford otomotiv bayiliğimiz var, kısmen otomotivin içinde de varız. Filament, Bursa'yı da peşinden sürükleyen bir takım oldu Bir dönem sporda çok aktiftik. Sektörün de iyi olduğu zamanlarda Filament gibi bir takımımız da vardı. Bu takımla Bursa'yı peşinden sürükleyen, Türkiye'de ses getiren başarılar elde etmiştik. 10 yıl kadar devam etti. Sonra bankalar başladı. İlk Vakıflar Bankası başladı. Sonra o faaliyetimizi durdurduk. Eğitim ve sağlık konusunda toplumsal sorumluluk bilinciyle daha çok eğitime ağırlık verdik. Aile fertlerinin hepsinin adına ilkokullar, ortaokullar, liseler yapıldı. Sağlıkla ilgili en son Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi kuruldu. Her canlı ölümlüdür. Ölümsüzlüğe ulaşmanın en güzel yolu toplumsal katkılar sağlamaktır. Kubbede kalan hoş bir sedadır bu. Babamdan aldığım en önemli ders: İşinin başında olacaksın Babam Ali Osman Sönmez'den aldığım en önemli ders, Sakıp Bey'in de dediği gibi "Takip, takip, takip". İşini takip etmek. "Her şey sistem içerisinde yürümez. İşinin hallolmasını istiyorsan takip edeceksin" derdi. Ondan edindiğim bu dersi uyguluyorum ve aynısını çocuklarıma tavsiye ediyorum. Başarının yüzde 70'i Türkiye'de takiptir. Israr demiyorum, takip. Ondan aldığım en önemli ders bence bu. Benim bu süre içerisinde öğrendiğim ise ilk olarak karşındakine güven vermek. Onu hissetmek ve hissettirmek. İkincisi açık olmak. Son olarak da babamın dediği gibi işini takip etmek. SÖNMEZ HOLDİNG: Sönmez Endüstri Holding AŞ, Sönmez ASF İplik Dokuma ve Boya San. AŞ, Sönmez Filament Sentetik İplik ve Elyaf San. AŞ, Sönmez Pamuklu AŞ, Sönmez Tekstil Ticaret ve San. AŞ, Sönmez Gıda Turizm ve Tic. AŞ, Sönmez Turizm Emlak Tekstil ve Eğlence Yatırımları San. Tic. AŞ, Sönmez Bustaş Lojistik Soğuk Depo İhracat ve Transport AŞ, Sönmez Enerji Elektrik Toptan Tic. AŞ, Sönmez Koç Oto Tic. AŞ, Medya S, Sönmez İnşaat AŞ, Sönmez Havayolları AŞ.