Kaynaklar, üretim ve sanayiye aktarılacak

BDDK Başkanı Mukim Öztekin, bankacılık sistemi içinde bireysel kredilerdeki gelişimin tartışma konusu olduğuna dikkat çekerek, son 10 yılda 17 kat artan bu kredilerin artış hızının düşürülmesinin hedeflendiğini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İZMİR - 5. İzmir İktisat Kongresi kapsamında düzenlenen "Türkiye'de Finans Sektörünün Geliştirilmesi" başlıklı oturumunda konuşan BDDK Başkanı Mukim Öztekin, bankacılık sektörünün küresel krizde gelişmiş ülke piyasalarından kaynaklanan dalgalanmalardan olumsuz şekilde etkilenmeden sağlıklı yapısını koruduğunu belirtti. 

2000-2001 krizinde Türkiye'ye yüksek bir maliyet yükleyen bankacılık sektörünün yeniden yapılanma sürecini iyi değerlendiriğini bildiren Öztekin, sektörün aktif toplamının 10 yıllık süreçte 4 kattan daha fazla arttığını ve 800 milyar dolara ulaştığını, bu süreçte menkul değerlerin ağırlığı azalırken kredilerin ağırlığının 10 kat arttığını ifade etti. 

Bankacılık sektörünün bu dönemde asıl fonksiyonu olan kredi işlevine yöneldiğine değinen Öztekin: 

"Kredilerdeki gelişme konusunda en önemli eleştiri bireysel kredilerin gelişim seyridir. Bu dönemde ticari krediler 8,3 kat artarken bireysel krediler 17 kat artmıştır. Pasif tarafında en yüksek artış ise 8 kat ile yurtiçi borçlarda kaydedilmiş, yurtdışı borçlar 130 milyar doların üzerine çıkmıştır. Sektörün son 10 yıllık seyri açısından önemli bir gösterge de 2012 yılı itibarıyla krediler toplamının mevduat toplamını aşmış olmasıdır. Temel büyüklüklerdeki artışın kriz öncesi dönemde 2003-2007 arası dönem ile 2008 sonrası döneme göre çok daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bireysel krediler 2003-2007 arasında 9 kat artarken 2008'den günümüze 2 kat artmıştır. 2003 yılında aktif toplamı milli gelirin yarısıyken günümüzde aktif toplamı, milli geliri aşmıştır." 

Bu süreçte sadece menkul kıymetlere ilişkin verilerde gerileme görüldüğünü, en belirgin artışın ise bireysel kredilerde olduğunu anlatan Öztekin, kredilerdeki genişlemeye rağmen toplam kredi tutarının GSYİH oranının çok düşük olduğunu söyledi. 

Kamuoyunda bireysel kredilerin artışı üzerinde ciddi tartışmalar yapıldığını belirten Öztekin, şöyle konuştu: 

"2003 yılında bireysel kredilerin GSYİH oranı yüzde 2,8 gibi oldukça mütevazı bir rakam iken bu oran yüzde 20'yi aşmış bulunmaktadır. Toplam sektör kredileri 1 trilyona ulaşmış durumdadır, bu kredilerin yaklaşık yüzde 33'ü bireysel kredilerden oluşmaktadır. Bireysel krediler 2005 yılındaki seviyesini oransal anlamda hemen hemen korumuştur. Merkez Bankası ve  BDDK olarak birlikte uygulamaya koyduğumuz makro ihtiyati tedbirlerle bireysel kredi artış hızını düşürmeyi hedefliyoruz. Son dönemdeki değişiklerle bankacılık kaynaklarının bireysel krediler yerine üretim ve sanayiye aktarılmasını hedeflemekteyiz." 

- Sermaye piyasalarının önemi artacak 

Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Turan da son yaşanan krizde finans piyasalarının bu kadar yüksek finansal kaldıraç oranlarıyla sistemin sürdürülebilir olmasının mümkün olmadığını, kaldıraçta limitin aşılmaması gerektiğini öğrendiğini, borçluluğun fazla artırılmaması için de daha dengeli bir finans sektörüne sahip olunmasının gerektiğini ifade etti. 

Finans sektöründeki işlemlerin yüzde 85'inin bankacılık sisteminde gerçekleştiğini, sektörün performansının devam etmesi gerektiğini söyleyen Turhan, "Bankacılık sektörünün toplam aktiflerin milli gelire oranının yüzde 100'lere gelmişse, mevduatın krediye dönüşme oranı da yüzde 100'ün bir miktar üzerine çıkmışsa artık bankacılık sektöründen organik büyüme beklemenin zamanı gelmiştir. Bankacılık sektörü bundan sonra yine büyümeye devam edecek, geçtiğimiz 10 yılda sorumluluklarını çok büyük bir başarıyla yerine getirdiler, bundan sonra da sağlıklı sürecin devam ettirilmesi daha fazla zorlamamaya dayanıyor. Bundan sonra ne yapacağız. Sermaye piyasalarının önemini ortaya çıkaracağız" şeklinde konuştu. 

Turan, krizle birlikte sermaye piyasalarında organize piyasaların tek çatı altında toplanmasının öneminin bir kez daha anlaşıldığını, Türkiye'de de Sermaye Piyasası Kanunu'nun yeniden oluşturulduğunu, İstanbul Finans Merkezi projesi gözönünde bulundurularak İMKB'nin de yeniden yapılandırıldığını ve tüm piyasaları entegre edecek çatı mahiyetine kavuştuğunu belirtti. 

Turhan, "Önümüzdeki dönemde borsamızda enerji ve emtia sözleşmeleriyle beraber finansal süpermarket mantığıyla enterge yapıyı oluşturucağız" dedi. 

Atılan adımlarla Borsa İstanbul'un küresel ölçekte 2011 sonu tibarıyla 71. finans merkeziyken 2013 sonunda 44'üncü sıraya yükseldiğini söyleyen Turhan, "Bu asla bizim için yeterli değil. Önümüzdeki 10 yıl boyunca Türkiye'nin bir miktar daha uluslararası havuzdan tasarruf elde etmeye ihtiyacı var. Şu anda tasarrufun milli gelire oranı yüzde 15 seviyesinde. Bu artış gerçekleşinceye kadar bu tasarruflardan istifade etmemiz lazım. Uluslarası Finans Merkezi Projesi bu açıdan ülkenin geleceği için çok önemlidir" diye konuştu.