”Kriz negatif büyüme hızlarına düşmeden atlatılabilir”

Yalçındağ, kriz ortamından siyasi hesaplardan uzak, kararlı, hızlı ve tutarlı olmak şartıyla çıkılabileceği uyarısında bulundu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İZMİR - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye'nin kriz tecrübelerini, dışa açılmış olmanın getirdiği imkanları ve elde ettiği kamu disiplini kültürünü kullanarak, bu krizi negatif büyüme hızlarına düşmeden atlatabileceğini belirterek, "Ancak bunun için, siyasi hesaplardan uzak, kararlı, hızlı ve tutarlı olmak şartıyla" dedi.

Yalçındağ, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) İzmir Sanayici ve İşadamları Derneğinin (İZSİAD) ev sahipliğinde düzenlenen "12. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, dünyada yaşanan ekonomik krize değindi.

Dünya ekonomisinin son derece zor bir dönemden geçtiğini, küresel mali sistemden başlayıp reel ekonomiye hızla sirayet eden ve herkesi içine alan bir fırtınanın etkisi altında bulunulduğunu belirten Yalçındağ, çıkış rotası hala net olarak görünmeyen bu karmaşık durumun 2009'da da devam etmesinin kaçınılmaz göründüğünü ifade etti.

Gelişmiş ekonomilerdeki mali sistemin çok kuvvetli bir likidite sıkıntısı içerisine girdiğini belirten Yalçındağ, bu ülkelerin krizi aşmak amacıyla likidite sağlamak üzere aldıkları önlemleri anlattı.

Yalçındağ, gelişmiş ülkelerde kriz başladıktan sonra sorunun boyutuyla ilgili gerçekçi ve net tespitlerin toplumla gecikmeden paylaşıldığını, toplumun farklı kesimleri ile istişare edilerek çözüm odaklı karar süreçlerinin hızla harekete geçirildiğini, önlemlerin şekillenmesinde ve uygulanmasında dünyada etkin liderlik kurumunun öneminin net olarak ortaya çıktığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Türkiye'deyse küresel krizin yansımalarıyla ilgili olarak spekülatif değerlendirmelerle karşı karşıya kaldık. Siyasi iradenin gerçekçi, zamanlı ve bütüncül bir yaklaşımla tespit ve çözümleri şekillendirmemesi, piyasada güven zafiyeti yarattı.

"2009'da kaybedilen istihdam yaratılan istihdamdan daha fazla olacak"

Geçen hafta yayınlanan OECD'nin ekonomik görünüm raporu, Türkiye'nin de içinde bulunduğu OECD üyesi 30 ülkenin finansal dalgalanmaya karşı hangi önlemleri aldığını özetleyen bir tablo sunuyor. Önlemler, mevduat garantisinden, kötü varlık yönetimine kadar uzuyor. Bu tabloda, 29 ülke krize çeşitli özel önlemler almış durumda, sadece Türkiye, hiçbir önlem almamış ülke olarak gözüküyor."

İçinde bulunulan konjonktürel durumun giderek, hızlı bir şekilde kötüleştiğini vurgulayan Yalçındağ, ekonominin istihdam yaratma gücünün de hızlı bir şekilde düştüğünü, önümüzdeki yılın ilk 6 ayında kaybedilen istihdamın yaratılan istihdamdan daha fazla olacağını ifade etti.

Yalçındağ, 2006 yılında tarım dışı sektörde 700 bin kişilik istihdam yaratılmışken 2008'in 3. çeyreğinde sadece 300 bin istihdam yaratıldığını belirterek, "Bu rakamın 2009'un ilk yarısında istihdam kayıplarına dönüşeceğini beklemek gerekir. Bu durumda da tarım dışı işsizlik oranı yüzde 15'i bulacaktır" dedi.

Bu durumdan en az zararla çıkmak için neler yapılması gerektiğini de sıralayan Yalçındağ, "Türkiye, kriz tecrübelerini, dışa açılmış olmanın getirdiği imkanları ve elde ettiği kamu disiplini kültürünü kullanarak, bu krizi negatif büyüme hızlarına düşmeden atlatabilecektir. Ancak bunun için, siyasi hesaplardan uzak, kararlı, hızlı ve tutarlı olmak şartıyla" şeklinde konuştu.

"Seçimleri bahane edip ekonomik istikrarı gevşetmeyin"

TÜRKONFED Başkanı Celal Beysel ise tüm dünyanın 2. Dünya Savaşından bu yana eşi görülmemiş bir ekonomik kriz ile karşı karşıya olduğunu, bu krizden Türkiye'nin de ciddi ölçüde etkileneceğini, durumun 2009'un ikinci yarısından önce düzelme emareleri göstermesinin beklenmediğini ifade etti.

Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkenin daralmayı frenleyebilmek için önlemler aldığını hatırlatan Beysel, "Biz ne yapıyoruz? Krizin ağırlığının ülkemizde de hissedilmeye başlandığı Ekim ayından bu yana herkes maalesef bir başka telden çalıyor. Hükümet üyeleri, krizin ülkemize eriştiği ilk günlerde krizi hafife alan mesajlar verdiler" dedi.

Yaklaşan seçimlerin etkisiyle reel sektörün, finans sektörünün suçlandığı, gereksiz tartışmaların yaşandığı, krizin üstesinden gelmesi gereken kesimleri kamplara ayırmaktan başka işe yaramayan bir sürece girildiğini savunan Beysel, "Biz reel sektör olarak hükümetten, özellikle Sayın Başbakan;dan piyasayı sakinleştirici, krizin el birliğiyle çözülmesi yönünde arabulucu, uzlaştırıcı bir tavır bekliyoruz. Krizden çıkış, tüm tarafların hep birlikte ortak akıl üretmesi ile mümkün olabilir" diye konuştu.

Beysel, tüm şirketleri, tüm sektörleri bu krizden hiç yara almadan çıkartmanın mümkün olmadığını kaydederek, "Sayın Başbakan, elinde sihirli değnek olmadığını söyledi. Bizce var. Ortak akılı oluşturmak için herkesin bir miktar taviz verme halet-i ruhiyesi, elindeki sihirli değnektir. İş ki taraflar ile diyalog ortamı teşvik edilsin, provokasyonlara kulak asılmasın, itibar edilmesin" dedi. Celal Beysel, konuşmasını hükümete şu mesajları vererek tamamladı:

"Lütfen, yerel seçimlerin yaklaşmasını bahane edip AB reformlarını ve ekonomik istikrarı gevşetmeyin, seçim mesajı vermek adına hiçbir kesimi töhmet altında bırakmayın. Lütfen, tenkitleri bir tehdit değil, bir fırsat olarak görün, her tenkit edenin iyi niyetinden şüphe etmeyin. Lütfen demokratikleşme adımlarını yavaşlatmayın, kısa vade için uzun vadeyi heba etmeyin. Bu geminin son 4-5 yıldır iyi giden rotasını şaşırtmayalım. Tabii muhalefete, sendikalara, iş camiasına da çağırımız açık. Krizi hiçbir kesimin sadece kendi gözlüğü ile görme lüksü yoktur. Kriz, hepimizin krizidir, herkes kendine düşen fedakarlığa katlanıp, sloganlardan uzak bir sorumluluk içinde ortak aklı oluşturmalıyız. Hepimiz aynı gemideyiz. Gemimiz sağlam, ona güveniyoruz. Bu fırtınayı da atlatırız."