”Krizde rahatlama var ancak tam bir başarıdan söz edemeyiz”
Dünya Bankası Zoellick, küresel krizin hafiflemesine rağmen, bu yılın bütün ülkeler için zor bir yıl olmaya devam edeceğini söyledi
İSTANBUL - Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, küresel krizde bir rahatlama olduğunu belirterek, "Ancak tam bir başarıdan söz edemeyiz" dedi.
Robert Zoellick, IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları çerçevesinde, İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında, küresel krizin hafiflemesine rağmen, bu yılın bütün ülkeler için zor bir yıl olmaya devam edeceğini söyledi.
Zoellick, 2010 yılına ilişkin olarak ise krizde giderek artan ölçüde rahatlama görülmesine rağmen, gelecek yıl da bazı belirsizliklerin devam edeceğini belirterek, gelişmekte olan ülkelerin, ihracat, turizm gibi gelirlerinin bazı belirsizlikler taşıdığını vurguladı.
"G-20'de alınan kararlar uygulanacak"
Küresel krizden çıkma yolunda G-20'de alınan kararların önemine dikkat çeken Zoellick, bu platformda alınan kararları uygulayacaklarını söyledi.
Zoellick, bu çerçevede, Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın, yoksul ülkelere yardımda bulunacağını ifade etti.
Küresel krizin, başta yoksul ülkeler ile az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke halklarını çok olumsuz etkilediğini kaydeden Zoellick, krizin en çok etkilediği sağlık, eğitim, gıda ve buna benzer alanlarda daha çok harcama yardımı yapılması gerektiğini ifade etti.
Robert Zoellick, G-20 kararları çerçevesinde, gelişmekte olan ülkelerin şirket borçlarının yeniden yapılandırılmasının da krizin etkilerinin giderilmesi sürecinde etkili olduğunu anlattı.
G-20'de alınan kararlar üzerindeki konuşmalarına devam eden Zoellick, G-20'nin, gelişmekte olan ülkelerin IMF'deki kotalarının artırılmasını öngördüğünü belirterek, bunun gerekli olduğunu kaydetti.
Zoellick, krizin çabuk atlatılabilmesi için G-20 çerçevesinde alınan reform önlemlerinin uygulanması gerektiğini de vurguladı.
Çin ve Hindistan'ın, küresel krizden çıkmada öncü ülkeler olduğunun altını çizen Zoellick, bundan sonraki süreçte, çok kutuplu bir ekonomik sisteme doğru gidildiğini, bu çerçevede, IMF ve Dünya Bankası'nın kurulduğu Bretton Woods sisteminin güncellendiğini de söyledi.
Endonezya'daki deprem
Dünya Bankası Başkanı Zoellick, Endonezya merkezli, depremin, Filipinler ve bölgedeki diğer adalarda verdiği zararın üzücü olduğunu belirterek, bu zararın giderilmesi için hızlı bir çalışma içinde olduklarını kaydetti.
Zararın tespit edilmesine yönelik çalışmaların bulunduğunu kaydeden Zoellick, Endonezya, Filipinler ve bölgede, depremden etkilenen, doğal afet gören ülkelere yardım etmek için hızlı bir "Afet Fonu" oluşturma çabası içinde olduklarını vurguladı.
"Reform artık kaçınılmaz"
IMF ve Dünya Bankası toplantılarında konuşan Robert Zoellick, G-20'nin bir tarafta çok taraflı kalkınma bankaları üzerinde durduğunu, sermaye ihtiyaçlarını karşılamaya çalışacaklarını ortaya koyduğunu söyledi.
Zoellick, Dünya Bankası açısından da bir şekilde sermaye artırımı çabalarına gideceklerini belirtti.
Geçen ilkbaharda hissedarlarının önümüzdeki 3 yılda 100 milyar dolarlık ek katkı ortaya koyma kararı aldığını ifade eden Zoellick, ''Ama görüyoruz ki hükümetlerin talepleri bunun da üzerinde'' dedi.
Kalkınmakta olan ülkelerin her gün kendilerine daha fazla yatırım talebi ile geldiklerine işaret eden Zoellick, gelişmekte olan ülkelere bunun bir fırsat olabileceğini kaydetti.
Zoellick, özel sektör ve gelişmekte olan ülkelere verilen desteğe baktıklarında burada bir sorun olduğunu gördüklerini belirtti.
Zoellick, ''Bugün baktığımız temel tehlike dünya ekonomisinin çökmekte olduğu yönünde bir tehlike değil. Eğer kriz kazanırsa krizden kurtulmaya çalışırken rehavete kapılma tehlikesi söz konusu olacaktır. Önemli bir dönemde bulunuyoruz, dolayısıyla reform artık kaçınılmaz'' diye konuştu.
"İlave sermaye kaynakları yaratmaya çalışıyoruz"
Dünya Bankası'nın düşük ve orta gelirli ülkeleri için farklı finansman yöntemlerinin olduğunu belirten Zoellick, Dünya Bankası'nın mevcut sermaye yapısına ek olarak ilave sermaye kaynakları yaratmaya çalıştığını kaydetti.
30 Haziran 2009 tarihinde sona eren mali yılda Dünya Bankası'nın 33 milyar dolar kredi sağladığını ifade eden Zoellick, kredi tutarını, içinde bulundukları mal yılda 40 milyar dolar ve üzerine çıkarmayı planladıklarını söyledi.
Dünya Bankası'nın kaynaklarının artırılması ve çeşitlendirilmesi konularında Bankanın donor ülkelerle görüşmelerde bulunduğunu anlatan Zoellick, küresel finansal krizin bütün ülkeleri olumsuz yönde etkilemesi nedeniyle ülkeden ek kaynak istemenin mümkün olmadığını belirtti.
Pittsburgh'da yapılan G-20 toplantısında IMF ve Dünya Bankası'nın kaynaklarının artırılması yönünde alınan kararları olumlu bulduğunu, bunun hayata geçirilmesinin önemi üzerinde duran Zoellick, tüm ülkelerin kaynaklarının artırılması konusunda zorluk yaşadığını bildirdi.
Dünya Bankası'nın küresel finansal krize güçlü sermaye yapısıyla girmesi nedeniyle kredi verememe sorunu yaşamadığını anlatan Zoellick, kriz ortamında gelişmekte olan ülkelerinin hesap verilebilirlik ve şeffaflık yönünde yapacakları reformun önemine değindi.
Zoellick, ''Kendi kaynaklarımızı nasıl kullanabiliriz. Talebin nereden geldiğini merak ediyorlar, gelişmekte olan ülkeler talep yaratmaya çalışıyor. Bunun için de kredilere ihtiyaçları var. İstedikleri fiyatta kredi vermede güçlüklerimiz var'' dedi.
Robert Zoellick, küresel finansal kriz ortamında Banka'nın Afrika'ya nasıl yardım edebileceği konusundaki bir soruya Dünya Bankası'nın mevcut kaynaklarıyla kriz öncesinde önemli ölçüde gıda yardımında bulunduğunu söyledi.
Zoellick, Dünya Bankası'nın Afrika'ya yapacağı yardımlara devam edeceğini, bu çerçevede G-20 toplantısında alınan kararları belirterek, Dünya Bankası'nın kullanılmayan kaynaklarının kullanabileceğini, bunun için ülkelerin daha esnek bir yapıya sahip olmaları gerektiğini belirtti.
"Toparlanma yavaş olacak"
IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları kapsamında düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtlayan Zoellick, önümüzdeki yıl global ekonomi için en büyük zorluğun rehavete kapılma tehlikesi olduğunu belirterek, finansal pazarlara bakıldığında bir toparlanma öngörüsü olduğunu ancak toparlanmanın yavaş, işsizliğin yüksek olmasının beklendiğini hatırlattı.
Zoellick, bütün bunların da kaynakların nasıl kullanılacağıyla alakalı olacağına işaret ederek, toparlanmanın döngüsü konusunda, ''ABD ve başka ülkelerde, 2009 sonları ve 2010 başlarında harcamaların nasıl olacağına baktığımızda, 'o dönemde devletin harcamaları özel sektöre kayabilecek mi' sorusu belirleyici olacak'' dedi.
Toparlanmanın içinde de bir takım dengesizlikler bulunduğunu söyleyen Zoellick, gayet iyi performans gösteren ve toparlanmada önemli rol oynayan Çin'in, önemli bir zorluk yaşayacağını, çok büyük olan kredi artışını geri çekmeye çalıştıklarını kaydetti.
O bölgedeki ülkelerin daha çabuk toparlandıklarına dair bazı sinyaller bulunduğunu buna karşın bir potansiyel enflasyon sinyalinin de ortaya çıktığını ifade eden Zoellick, Güneydoğu Asya'da merkez bankalarının kendi para birimlerini dolarla paralel tutmak ve çok hızlı faiz artırmaktan kaçınmak istediklerini, böyle bir yaklaşımın bazı enflasyonist etkiler ve balon etkileri ortaya çıkarabileceğini, bunun da kur oranlarını etkileyeceğini anlattı.
Zoellick, hassasiyet arzeden bir toparlanmanın yaşandığını, bazı şeyleri garanti olarak görmemek gerektiğini, bazı ülkelere finansman verildiğinde, toparlanmaya desteklerinin çok olacağını belirtti.
Dünya Bankası Başkanı Zoellick, Türkiye'ye ilişkin değerlendirmesinde ise, şunları kaydetti:
''Orta vadeli planda 2010'da bir büyüme öngörülüyor ama işsizlik bir sorun olacaktır çünkü Türkiye'nin nüfusu gayet genç, bu da ekonomiyi dinamik kılıyor potansiyel olarak. Bu yüzden de Türkiye'ye yardımcı olmak için oluşturduğumuz destekler var. KOBİ'ler tabii önemli. Türkiye'de KOBİ'lerin ve girişimciliğin geliştirilmesi gerekiyor. Ama tabii, küresel olarak mevcut belirsizliklerin hepsi Türkiye için de geçerli olacaktır.''
"Türkiye'de işsilik sorun olacak"
Uluslararası ticareti desteklemek için yapılabileceklere ilişkin bir soru üzerine Zoellick, güney-güney arası ticarette yeni bazı fırsatlar bulunduğunu, Çin ve Hindistan büyüdüğünde yeni bir ihracat fırsatının ortaya çıkacağını, başlangıçta daha çok emtia bazlı olacak bu ihracatın giderek gelişebileceğini belirtti.
Zoellick, içinde bulunulana benzer durumlarda korumacılığın ön plana çıktığını ifade ederek, ülkelerin gümrük bariyerlerini çok yüksek tutmamalarını istediklerini; gümrük sistemleri, lojistik sistemler ve ticareti kolaylaştırıcı altyapılar konusunda yapabileceklerine baktıklarını söyledi.
Artan işsizlik sorununa yönelik bir soruyu, Zoellick şöyle yanıtladı:
''Toparlanma işaretleri görülüyor ancak bizler, IMF'dekiler işsizliğin artmaya devam edeceğini ve düşüşünün yavaş olacağını bekliyoruz. Bu krize verilen yanıtın iyi taraflarından biri şu oldu; biz ve birlikte çalışan ülkeler 97 yılındaki finansal krizden dersler almıştık. Bu yüzden de belli bir desteğin olmasının çok önemli olduğunu biliyoruz. Eğer işsizlik çok büyük oranda olursa, beslenme sorunları olur, çocuklar okula gidemez. Dolayısıyla en aşağıda olanlar, en az desteğe sahip olanlar en çok zarar görürler böyle durumlardan... Bunların bilincinde olduğumuz için geçen sene 4,5 milyar dolarlık bir desteği özellikle böyle bir güvenlik sağlayabilmek için yaptık.''
Bu çerçevede talebin canlı tutulmasının önemine de işaret eden Robert Zoellick, en iyi güvencenin istihdam olduğunu, IFC'nin bu konuda Türkiye'de de KOBİ'lere yönelik çalışmalar yürüttüğünü bildirdi.
Bu arada, güvenlik gerekçesiyle, gazetecilerin çay bardakları ile Zoellick'in basın toplantısına girmelerine izin verilmedi.