Likit kalın, riskli işlere girmeyin

Likit kalın, riskli işlere girmeyin

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Geçen kasım ayında Akbank'ta murahhas aza olarak göreve başlayan Citibank kökenli bankacı ve risk yönetimi uzmanı Bülent Adanır, 2008 yılı için Türk bankalarına "likit kalmaları ve riskli işlemlere girmemeleri" uyarısında bulundu. Bülent Adanır, "Bankalarımıza 2008 için likit kalmalarını öneririm öncelikle. Çünkü dünyada likidite kaynakları hızlı bir şekilde kurumuştur. Bundan sonraki 3 ayda 6 ayda kaynaklar daha da mı kuruyacak yoksa rahatlama mı olacak bunu görmek lazım. Bunun cevabını şu anda hiç kimse bilmiyor. Her zaman dikkatli olmakta fayda var" dedi. Akbank'ta yönetim kurulu üyesi ve murahhas aza olarak göreve başlamadan önce, uzun bir süre risk yönetimi ve ülke kredileri alanında Citigroup'ta 45 ülkeden sorumlu olarak çalışan Bülent Adanır, küresel ekonominin karşı karşıya bulunduğu sorunları ve bunun Türkiye ekonomisine ve bankalara olan yansımalarını değerlendirdi. Bülent Adanır, 2008 yılı içinde bankaların 11-12 milyar dolara yakın sendikasyon kredisinin vadesinin dolacağını kaydederek "Vadesi dolan sendikasyonların yeniden uzatılmasında maliyetlerin artışı dışında ben önemli bir sorun çıkacağını beklemiyorum. Ancak bankalar en iyiden en kötüye kadar senaryo planlarını yapmalılar" diye konuştu. Bülent Adanır, ABD merkezli olarak yaşanan ve dünya ekonomilerine aşamalı olarak yansıyan sorunlardan Türkiye'nin de nasibini alacağını ve fonlama maliyetlerinin artacağını ifade etti. Adanır, şöyle konuştu: "Ekonomide kural artan maliyetlerinin müşteriye yansıtılması şeklindedir. Ekonominin büyüdüğü, genişlediği ve talebin yüksek olduğu bir ortamda bunu yapabilirsiniz, ancak paranın kısıldığı, ekonominin daraldığı bir ortamda bankalar bu artan maliyetlerini müşteriye yansıtamazlar. Yapabildiğiniz kadarını yaparsınız, belki bir kısmını sineye çekmeniz gerekebilir. Ancak riskten kaçınacağım diye müşterilerimizi yarı yolda bırakmak söz konusu olamaz." Sendikasyonlara katılmayanlar olabilir Türk bankalarına açılan mevcut sendikasyonların taze kredi olmadığını ve vadesi bitince yenilendiğini hatırlatan Adanır, "Vadeler geldiğinde yeni sendikasyonlara katılmak istemeyen bankalar olabilir. Ben artık yokum diyenler çıkabilir. Onun gibi 3-5 banka derse bu da en fazla 100 milyon dolarlık bir etki yapar. Eski bankacılık sistemi olsaydı 50-100 milyon dolar büyük paraydı etkilerdi. Ama şimdi Türkiye'de çok büyük ve sağlıklı bankalar var ve dış fon yaratma kapasiteleri de çok yüksek" ifadelerini kullandı. Türk bankalarının uluslararası mali sistemde öneminin giderek arttığına ve yabancı bankalarla aralarında çok kapsamlı ilişkiler ve işbirlikleri olduğuna dikkat çeken Adanır, "ABD ya da Avrupa'daki bir bankanın 'o zaman sendikasyona girmiştim şimdi girmeyeceğim' demesi kolay değildir. Çünkü onlar da bizden karşılıklı iş alırlar. Türk işadamı ihracat, ithalat yapıyor. Akreditif açıyor. Türk bankalarının o bankalarda operating hesapları var, paraları duruyor. Sendikasyona katılma konusunda tereddütler oluştuğunda bizim bankalar da 'Sen madem benim sendikasyonuma girmiyorsun ben de sana iş vermiyorum. İthalat akreditiflerimi teyit etmeyeceğim, mevduatımı sende tutmayacağım' diyebilir. Bankaların da artık ağır silahları, topları, tüfekleri var bir anlamda. Karşı taraf da biliyor bunları. Sendikasyonlara, club deal'lara girmiyorum demek onların işine gelmez." Risk yöneticileri likidite krizini erken göremedi Dünyada son aylarda çok ciddi gelişmeler olduğunu, daha üç ay öncesinde dünyada büyük bir likidite fazlalığı varken şimdi durumun tam tersine döndüğüne dikkat çeken Bülent Adanır'ın bu konudaki yorumu şöyle: "Üç ay önce bir yöneticiye sorduğunuzda senin ne sıkıntın var diye 'benim likidite fazlalığım var ne yapacağımı bilemiyorum' cevabını alırdınız. Şimdi sorduğunuz zaman şiddetli bir şekilde paraya ihtiyacım var nereden bulacağımı bilemiyorum" cevabıyla karşılaşıyorsunuz. Dünyanın üç ay gibi kısa bir zamanda likidite fazlalılığından likidite kısırlığa dönmesi çok şaşırtıcı oldu. Bu bir süreç tabii ki bir gecede olmadı. Ama herkes bu soruna gözlerini kapadı. Kimse böyle bir likidite sorunu beklemiyordu. Demek ki dünyanın bütün bankalarındaki risk yöneticileri ve genel anlamda yöneticiler likiditedeki bu sorunun bu kadar büyük boyutta geldiğini göremediler." Egemen servet fonları dalgada can simidi oldu Çin, Rusya, Norveç ve petrol üreticisi ülkelerin egemen servet fonlarında en büyük paya sahip olduklarını dile getiren Bülent Adanır likidite krizi ortamında bu fonların son derece önem kazandığına dikkat çekerek "Sermaye eksiği olanlar bu fonlara gittiler ve sermaye açıklarını karşılayarak bir ölçüde dengeyi kurdular. Şu anda çok önemli bir boşluğu doldurdular. Batan gemilere, can simidi attılar bir anlamda. Yaptığımız görüşmelerde Türkiye'ye çok sıcak baktıklarını, önem verdiklerini ve yatırım yapmak istediklerini söylediler. Bu da güzel bir şey. Türkiye'de çok rahat bir şekilde risk almaya hazırlar. Türkiye'yi daha iyi anladıkları söylediler. Türkiye'de iyi imkanlar olduğunu düşünüyorlar. İnşallah Türkiye'nin de bir egemen servet fonunun olduğu günü de görürüz. Onun için bütün sıkıntıların giderilmiş olması, tüm dengelerin düzelmiş olması lazım" dedi.