“Marka ve pazarlama kavramları değişim sürecinden geçiyor”

Panasonic Eco Solutions Türkiye Kurumsal Marka Yönetim Direktörü Aysel Özaltınok, “Kurumların kârlılığını, varlığını ve itibarını sürdürebilmesi için; amaçlarını, hedeflerini ve değerlerini günümüz koşullarına uygun, doğru yöntemler kullanarak aktarabilmesi gerekiyor” diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

EMRE ALKİN

Bu haftaki konuğumuz yüzyıllık bir firmanın pazarlamadan sorumlu yöneticilerinden Aysel Özaltınok. Disiplinli ve hedef odaklı çalışma tarzını anne ve babasından almış. Aslında gazeteci olmak istemiş çok küçükken. Ancak “Hayat planlandığı gibi değil, geldiği gibi yaşanıyor” diyor Aysel Hanım. Çok haklı. Yaptığım söyleşiden kendi adıma birçok mesaj çıkardım. Paylaşmasak olmazdı...

- Okuyucuların tanıması için, bugüne kadar ne yaptığınızı kısaca anlatır mısınız?

İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden 1992 yılında mezun oldum. İstanbul Üniversitesi’nde pazarlama dalında master yaptım, ardından 1995 yılında profesyonel iş hayatına adım attım. Yaklaşık 17 yıl, çeşitli sektörlerde edindiğim satış ve pazarlama tecrübesinden sonra 2012'de Viko Elektrik A.Ş.’de Pazarlama Direktörü olarak göreve başladım. Viko, 2014'te Panasonic Corporation bünyesinde yer alan Eco Solutions grubuna dahil olduğundan, şirket unvanımız da Panasonic Eco Solutions Türkiye olarak değişti. Bir yılı aşkın süredir de burada kurumsal marka yönetim direktörlüğü görevini yürütmekteyim. Kayra ile Doruk adında iki erkek çocuğu annesiyim. İş dışındaki zamanlarımda da çocuklarımla zaman geçirmenin yanı sıra farklı yerler görmeyi, fotoğraf çekmeyi ve yazı yazmayı sevdiğimi belirtmek isterim.

- Yaptığınız işi seçmenizde yaşadıklarınız mı etkili oldu, yoksa çocukluktan gelen bir motivasyon mu?

Aslında kariyer yolculuğumda, çocukluğumdan gelen çok somut hedefl er olduğunu söyleyemem. O zamanlar en büyük hayalim gazeteci olmaktı. Evet, daha ilkokul çağlarımda kitap okumayı çok sevdiğimi ve sayısal bakış açısına sahip olduğumu söyleyebilirim. Lise çağlarımda ise bu bakış açısı mühendislik mesleğini tercih etmem konusunda yönlendirici role sahip oldu. Gerek eğitimimin gerekse de iş hayatımın her aşamasında planlı çalışmayı, bana düşen görevleri yerine getirmeyi ve hayattaki sorumluluklarımın farkında olmayı prensip haline getirdim. Hedefl erime doğru ilerlerken, bu yolda mutlaka başarmak için gerekli motivasyona hep sahip oldum. Hayatta her zaman her şey yolunda gitmeyebilir, ancak yola devam etmek gerekir. Mücadele ruhunun bana ailemden, çocukluğumdan kalan bir miras olduğunu düşünüyorum.

- Ailenizin hayattaki seçimlerinize etkisi oldu mu?

Annem de babam da öğretmendi. Eğitimci ebeveynlerin, çocuklarına pedagojik yönden faydalı olduğuna inanıyorum. Her ikisi de daima rolmodel oldular benim için. Geçmişe dönüp düşündüğümde, anne ve babamın hayattaki seçimlerimde karar verici rolünden ziyade, yol gösterici bir tutum izlediklerini görüyorum. Her zaman kararlarımın arkasında durarak başarmak için ihtiyaç duyduğum desteği arkamda hissetmemi sağladılar. Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır.

- Bu işi yapmaya ne zaman karar verdiniz? İstediğiniz yere geldiğinizi düşünüyor musunuz?

Elektrik mühendisliği bölümünde okurken, “masa başı” diye tabir edilen bir iş yapmama kararı almıştım. Üçüncü sınıfta, meslekteki bir ağabeyimin de yönlendirmesi ile işletme okumaya karar verdim. Mezun olduktan sonra, bir yıl süren İstanbul Üniversitesi İşletme Sertifikası Programı’nı bitirdim. Sonra da pazarlama yüksek lisansına başladım. Her iki eğitimin de mevcut işimi seçmemde ilk motivasyon kaynağı olduğunu düşünüyorum. Henüz üniversite öğrencisi olduğum yıllarda pazarlama, marka ve iletişim kavramlarına yoğun bir ilgi duymaktaydım. Marka ve iletişim alanındaki trendleri yakından takip etmekte, bu alandaki başarılı örnekleri yakından incelemekteydim. Şimdi düşündüğümde “İyi ki kariyerimi bu yönde çizmiş ve bu mesleği seçmişim” diyorum. Yüzüncü yılını kutlayan Panasonic’e bağlı bir kuruluşun kurumsal marka yönetim direktörlüğü görevini yürütmekten ötürü çok mutlu ve gururluyum.

- Sosyal medya yaptığınız işte ne kadar etkili?

Sosyal medya, dijital dünyadaki dönüşümün iletişim araçlarını sanal bir dünyaya çevirmesi ile birlikte karşılıklı etkileşimlere olanak veren, zaman ve mekân sınırlamasını ortadan kaldıran, dev bir iletişim platformu olarak hayatımıza hızla girdi. Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte, iletişim stratejilerinin baştan aşağı değiştiğini söyleyebiliriz. Artık insanlar dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar ya da hangi toplumsal statüde olurlarsa olsunlar sosyal medyayla kendilerini ifade etme imkânı sağladılar. Tüm bu özellikleri ile sosyal medya, şirket yöneticilerinden akademisyenlere kadar geniş bir kitlenin paylaşımlarda bulunduğu, fikir alışverişi yaptığı şeff af bir iletişim platformu hâline geldi. Tüm bunlara ek olarak, sosyal medyanın bir kitle iletişim aracı hâline gelmesi ile birlikte geleneksel iletişim araçlarını giderek geride bıraktığını, bir haberleşme platformu olduğunu da söylemek mümkün.

“İletişim araçları sürekli gelişiyor"

- Yaptığınız iş dünden bugüne ne kadar değişti?

İletişim araçlarının sürekli gelişimi, değişimi ve iş yapma biçimlerindeki yeni anlayışlara bağlı olarak, marka ve pazarlama kavramları da önemli bir değişim sürecinden geçiyor. Yeni jenerasyonun hayatımıza kattığı dinamizm sayesinde, yepyeni şeyler öğreniyoruz. Geçmişteki klasik pazarlama anlayışı, yerini markanın her alanda farklılaşmasına bıraktı. Kurumların kârlılığını, varlığını ve itibarını sürdürebilmesi için; amaçlarını, hedefl erini ve değerlerini günümüz koşullarına uygun, doğru yöntem ve teknikler kullanarak ilgili paydaşlarına anlamlı bir şekilde aktarabilmesi gerekiyor.

"Turizmci de olabilirdim"

- Başka hangi mesleği tercih ederdiniz ya da ne yapmak isterdiniz?

Bunu çok düşünmedim ama belki turizm olabilirdi. Özellikle İstanbul gibi kalabalık şehirlerde yoğun iş temposu ile yaşayan birçok insanın hayalidir ileriki yaşlarında bir sahil kasabasına yerleşmek. Ben de bir gün emekli olduğumda tası tarağı toplayıp soluğu bir sahil kasabasında ve özellikle de Bodrum’da alıp turizm ile uğraşırken kendimi hayal etmiyor değilim. Oldum olası okumayı çok sevmem nedeniyle hayal gücüm kuvvetliydi ve gazeteci ya da yazar olmayı planlardım. Bugün de, hobi olarak yazıyor ve bundan çok mutluluk duyuyorum.
- Yaptığınız işte örnek aldığınız kim ya da kimlerdir?
Mesleğinde örnek başarılar elde etmiş ve tecrübeye sahip hemen herkesten iyi örnekler almaya gayret gösteririm. Ancak özellikle de bir isim vermek gerekirse kurumsal iletişim ve itibar yönetimi kavramının ülkemizde tanınmasına öncülük eden değerli Salim Kadıbeşegil’i örnek aldığım insanlar arasında sayabilirim.

“Çocuklarım sevdikleri işi yapsınlar"

- Hiç unutamadığınız bir anı var mı? Sizi çok güldüren ya da şaşırtan, belki de kızdıran...

Halen görev yapmakta olduğum işime kabul ediliş haberini doğum günümde almıştım. İnsanın yeni yaşını kutlarken yeni başlangıçlara yelken açması gerçekten çok güzel bir anlam taşıyor.

- Çocuklarınız sizin yaptığınız işi yapsın ister miydiniz?

Çocuklarıma karşı bu konudaki tutumumun, anne babamla aynı olduğunu düşünüyorum. Mutlaka benim yaptığım işi yapsınlar gibi bir yönlendirmeyi tercih etmiyorum. Çünkü her iki oğlumun da yetenekleri ve sevdiği konular farklı. Büyük oğlum daha sanatsal konulardan hoşlanırken, küçük oğlum daha teknik konuları seviyor. Dolayısıyla, mutlu ve başarılı olmalarında sevdikleri işi yapmanın katkısı çok büyük olacaktır.

“Aşk ve tutku ile yapılan her işin geleceği vardır"

- Bu işte eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır? Özellikle sizin mesleğinizde...

Eğitimle kazanılması mümkün olmayan ve ancak tecrübe ile kazanılacak birçok bilgi vardır. Bunlar, geçen yıllar içinde birçok farklı sektördeki, farklı pozisyonlardaki çalışmalarınız sonucu elde ettiğiniz deneyimlerdir ve her biri çok değerlidir. Net bir yüzde vermek oldukça güç olsa da marka ve iletişim alanlarında başarılı olmak için deneyim ile eğitimin eşit ve önemli faktörler olduğu kanaatindeyim.

- Bu işte ekmek var mı? Varsa nereden başlamalı?

Aşkla, tutku ile yapılan her işin geleceği olduğu inancındayım. Benim yaptığım işe başlamak içinse elbette önce gerekli eğitimleri almak, bu mesleği sevmek, iletişim ve analitik yönünü güçlendirmek ilk gereklilikler arasında yer alır diye düşünüyorum.

Bu konularda ilginizi çekebilir