Otomotivciler, Almanya ile siyasi gerilimden rahatsız
Almanya ile ticari ilişkiler içinde bulunan otomotiv endüstrisi temsilcileri, ilişkilerin bir an evvel normalleşmesini istiyor.
Esra ÖZARFAT-Gülay SOYDAN PEHLEVAN-Zehra ORUÇ
Türkiye’nin otomotiv üretim üssü Bursa, Almanya ile gerilen ilişkilerden rahatsız. Almanya ile ticari ilişkiler içinde bulunan otomotiv endüstrisi temsilcileri, ilişkilerin bir an evvel normalleşmesini istiyor. Türk otomotiv sektörü için Almanya en önemli pazar. Bu yılın ocak ve ağustos ayları arasında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13.48 artışla 2.8 milyar dolarlık ihracat yapıldı. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Orhan Sabuncu, iki ülke arasındaki ilişkilerde yaşanan gerginliklerin sonuçlarının bir yıl sonra etkisini göstereceğini kaydetti.
Sabuncu şu değerlendirmeyi yaptı: “Bizim de kulağımıza bazı firmaların sıkıntı yaşadığını konusu geliyor. Ama ikili ilişkilerin şu anda hemen ihracata yansıması olmaz, bir seneden sonra etkileri başlar ve devam eder. Çünkü projeler uzun solukludur. Bizim kulağımıza gelen daha çok yeni projelerde bu tip olayların olduğu. Almanya’da her platformda araba olduğu ve devamlı modeller değiştiği için ana sanayilerde her sene birkaç yeni proje olur. Yeni proje dediğimiz de üretime bir seneden önce geçmeyecektir. Etkisi o zaman görülmeye başlar. Almanya’daki seçimler de bitti. Şimdi daha bir normale dönüş olur diye ümit ediyoruz.”
“Alternatif arayışı içindeler”
"Yaşanan gerginliğin sektörde 2018-2019’da alınacak projeleri etkileyeceğini kaydeden Haksan Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Gülmez de "Siyasi gerginliğin bedelini otomotiv sanayi ödeyecektir. Şu anda bize yönelik somut bir uygulama yok. Çünkü alternatifleri yok. Ama alternatif arayışı içindeler. Bu otomotiv sektörünün yanı sıra diğer sektörleri de etkileyen bir durum. Örneğin inşaat sektörüyle ilgili bizden mal alan bazı firmalar, Almanya’daki depomuzda bir yıllık stok bulundurmamızı isteyebiliyor. Bir yılını garantiye alan alıcı belki bir yıl sonrası için alternatif yaratma çabasına girebilir. Eskiden bu tip olaylarda Alman hükümeti devreye girmezdi. Ama bugün hükümet de kendi sanayisine ‘tedbirinizi alın" diyor.
“Projelerimize bakış açıları farklılaştı”
Projelere bakış açılarının farklılaştığını ileri süren FLOTEKS Plastik San. Tic. AŞ. Genel Müdürü Yardımcısı Mehmet Sulu ise, “Ana sanayilerdeki muhataplarımız seyahatlerini bile durdurdu. Zaten Alman otomotiv ana sanayiinin son dönem yatırımları da Doğu Avrupa ülkelerine kaymış durumda” değerlendirmesinde bulundu.
“After markette olumsuzluk hissetmedik”
May Fren Sistemleri Genel Müdürü Taner Yılmaz da, söz konusu hükümetler arası gerginliğin otomotiv sektöründe ağırlıklı OEM pazarını olumsuz etkilediğini ifade etti. Yurt dışı müşteri portföylerinin yüzde 6’sını Alman firmaların oluşturduğunu aktaran Yılmaz, “After markete çalıştığımız için bu konuda hissettiğimiz olumsuz bir durum olmadı. Ancak OEM’e çalışan arkadaşlarımızdan, çokça ‘Yeni projelerde Türkiye’ye proje vermemiz mümkün değil” gibi yaklaşımlarda bulunduklarını duyuyoruz. Firmaların halihazırda ellerinde olan projeleri devam ediyor ama şirketlerin geleceği açısından riskler taşıyor. Umarım hükümetler arasındaki bu gerginlik bir an evvel sona erer” dedi.
"Sorun var iddiaları spekülatif"
Ağırlıklı ihracat pazarları arasında Almanya’nın bulunduğunu dile getiren Omtek Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bağcı, ayrıca Almanya’da online perakende satış odaklı kurdukları Omac GmbH vasıtasıyla Avrupa ülkelerine de ürün sattıklarını aktardı.
Bağcı, “Son dönemde Türkiye ile Almanya arasında yaşanan siyasi sorunlardan ihracat olarak etkilenmiyoruz. Bu konuda herhangi bir sıkıntımız bulunmuyor. Zaten Almanya’daki müşterilerimiz daha çok ana sanayilerin tedarikçileri konumunda. Türkiye’deki birçok fi rma da bu şekilde ihracat yapıyor. Otomotiv sektöründe Almanya ile ilgili sorunlar olduğu iddialarını spekülasyon olarak değerlendiriyorum. Hükümetler arasındaki sorunları hiçbir tüccar ticarete yansıtmaz. Çünkü birbirimize projelerle bağlıyız. Bizde kalıpları var. Karşılıklı yatırımlar yapmışız. Üstelik siyasi sebeplerle hareket edildiğinde ortaya çıkacak zararları kim karşılayacak? Tabii ki ticaret yasak edilseydi firmalar mecbur kalabilirdi. Yoksa hiçbir firma isteyerek böyle bir şeye girmez. Bu saatten sonra işi başkasına vermesi mümkün değil” değerlendirmesini yaptı.