Plastikte Çin ile rekabet için daha kaliteli ürüne ihtiyaç var
Plastikte Çin ile rekabet için daha kaliteli ürüne ihtiyaç var
İSTANBUL - Plastik sektörü, 2014 yılında plastik işleme kapasitesi açısından, Avrupa'da Almanya ile ilk sırayı paylaşmayı hedefliyor. 2007 yılında yüzde 15'lik büyüme oranı ile 15 milyar dolarlık ciroya ulaşan sektörde hedef, 2002'de beri devam eden büyüme trendini sürdürerek 2014 yılında 13 milyon ton işleme kapasitesi ile 39 milyar dolarlık iş hacmine ulaşmak. Ucuz maliyet ve yatırım avantajları ile sanayi ve endüstride özellikle metal ve cam ürünlerin yerini yavaş yavaş almaya başlayan plastik sektörü, yurtiçi ve yurtdışında elde ettiği yüksek cirolarla katma değerini de artırmaya devam ediyor. Türkiye'de plastik sektörünün hızlı bir büyüme ivmesi yakaladığını belirten Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Selçuk Aksoy, artan refah düzeyi, gelişen endüstri ve artan sanayi üretimi ile plastiklerin diğer malzemelerin yerini almaya başladığını ve sektörün de iyi bir büyüme trendi yakaladığını kaydetti. Aksoy, 2007 yılında 4.7 milyon tonluk plastik hammaddesi tüketen sektörün 15 milyar dolarlık hacme ulaştığını açıkladı. Geçen yıl 7,5 milyon dolarlık ihracat rakamına imza atıldığını ifade eden Aksoy, Türkiye'nin bu alanda AB ülkeleri içinde 5'inci sırada yer aldığını söyledi. Aksoy, sektörün önümüzdeki dönemlere dair projeksiyonu için, "Büyüme hızımızı koruduğumuz takdirde 2014 yılında 13 milyon ton işleme kapasitesi, 39 milyar dolarlık da bir iş hacmi söz konusu olacak" diye konuştu. Selçuk Aksoy, otomotiv ve beyaz eşya alanındaki yenilikler ile plastiğin daha da aranan bir malzeme olacağını vurguladı. Sektörde yaşanan büyüme trendinin altına yatan nedenlere ilişkin bir değerlendirme yapan Aksoy, özellikle otomotiv alanında artan plastik yedek parça kullanımının yaşanan gelişmeler üzerinde büyük etkisi olduğuna dikkati çekti. Aksoy, sağladığı yakıt tasarrufu nedeni ile tercih edilen plastik yedek malzemelerin, yavaş yavaş diğer metal eşyaların yerini almaya başladığını söyledi. Plastiklerin yüksek mukavemet ile hafiflik özelliğini kullanarak otomotivde birçok parçanın yeniden tasarlandığına işaret eden Aksoy, "Klasik olarak metal olmasına alıştığımız pek çok parçanın artık plastiğe döndüğünü görüyoruz. Bazı küçük arabaların bagaj kapaklarının plastikten yapıldığını görüyoruz. Dünyada da son gelişmeler plastikten araba camlarının yapılması yönünde. Hatta yan ve arka küçük camlar, plastiğe döndü. Bu uygulama, modeline göre Türkiye'de de mevcut. Örneğin Mercedes'in bazı modellerinde mevcut bu uygulama. Burada tabii hafiflik ve üretim teknolojisinin getirdiği avantajlar da mevcut. Kısa bir zaman sonra araçların ön camlarının da önemli bir gelişme olarak plastiğe döndüğünü göreceğiz. Plastik, camdan daha sağlam ve avantajlı bir malzeme olarak karşımıza çıkacak" diye konuştu. Üretimde katma değer ön plana çıkmalı Dünya pazarlarında var olabilmek için otomotiv ve beyaz eşya alanındaki plastik kullanımının dışında, katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi gerektiğini vurgulayan Selçuk Aksoy, özellikle Çin ile rekabet edebilmenin tek yolunun daha kaliteli ürünler üretmek olduğunu söyledi. Aksoy, tüketici elektroniği, medikal uygulamalar, komünikasyon uygulamaları gibi alanlarda kullanılan plastiklerin işlenmesi için Türkiye'de önemli bazı yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu iletti. Türkiye'nin bu alanda Çin ile bazı kitlesel ürünlerde rekabetinin pek mümkün olmadığını ileri süren Aksoy, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'nin burada seçmesi gereken uygulama daha niş, daha fazla katma değeri bulunan, sipariş üzerine yapılan üretimler olmalı. Ağırlıklı olarak da yüksek teknolojili ürünler üretilmeli. Bugün için Çin'de de belli bir öğrenme ve teknoloji eğrisi var. Özellikle otomotiv, elektronik ürünler, iletişim ürünleri ve tıbbi uygulamalarda kullanılan plastik ham maddelerinin Türkiye'de üretilmesi ve o sektöre yönelik ürünler haline dönüştürülmesi ile daha yüksek katma değer elde edilmiş olacaktır. Üretim kısmında katma değeri ön plana çıkarmak gerekiyor." Bugün hammadde temini açısından Çin'in Körfez ülkelerine bağımlı bir durumda olduğuna işaret eden Selçuk Aksoy, bu ülkenin petro-kimya alanında yaptığı büyük yatırımlar ile plastik hammaddesi alanında en büyük ihracatçı konumuna geleceği iddialarına da karşı çıktı. Aksoy, Çin'in işlediği plastik ürünlerini iç piyasasında tüketmek yerine ihraç etmeyi tercih ettiğini ve gelişen iç piyasasının da bu ürünlere olan talepte bir artış yaratabileceğine işaret etti. Çin'in çok ciddi bir nüfus potansiyeli taşıdığını ifade eden Aksoy, bu nedenle Çin'in önümüzdeki dönemlerde hammadde alanında net ihracatçı durumuna gelemeyeceğini savundu. Aksoy, Çin'deki yatırımlara Batı'nın ön ayak olduğunu dile getirerek, ihtiyaç duyulan hammaddenin temini açısından da yine Batı'nın teknolojisinden faydalanıldığını anlattı. Türkiye'de plastik hammaddesi temininde yaşanan sıkıntılar ile ilgili de bir değerlendirme yapan Aksoy, hammadde sıkıntısı açısından dışa bağımlı bir profil çizen sektörün, bu alanda yatırım yapılmasına uygun olduğunu kaydetti. Aksoy, Katma değeri yüksek ürünler üretebilmek için hammadde teknolojilerinin kolay erişilecek şekilde olmasının gerektiğini söyledi. Aksoy, özellikle Ceyhan bölgesinde kurulması planlanan rafineri tesisleri ile petro-kimya yatırımlarının da artacağını belirtti. Türk plastik sektörünün yıllara göre üretim kapasitesi Yıl Üretim Kapasitesi (Milyon/ton) Büyüme oranı (%) 2003 2,7 14 2004 3,3 24 2005 3,7 13 2006 4,3 15 2007 4,9 15 Türk plastik sektörünün tüketim kapasitesi Yıl İç pazar tüketimi 2003 2,5 2004 3,1 2005 3,4 2006 4,1 2007 4,2 Türk plastik sektörünün ithalat ihracat dengesi (Milyon $) Yıl İhracat İthalat 2003 926 3.236 2004 1.324 4.763 2005 1.722 5.795 2006 2.183 6.835 2007 2.978 8.582