"Çalışma yaşamı 'ILO' standartlarına çekilmeli"
"Çalışma yaşamı 'ILO' standartlarına çekilmeli"
(10:00)ANKARA - DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Türkiye'de çalışma yaşamının Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) standartlarına çekilmesi gerektiğini belirterek, "AB bize her konuyu dayatıyor fakat ILO normları konusunda bir dayatmada bulunmuyor" dedi. Sezer, DSP Genel Merkezi'nde Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Başkanı Ahmet Aksu ve beraberindeki heyetle görüştü. DSP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre Aksu, çalışma hayatının sorunlarına değindi ve kamu çalışanlarının sendikal haklara ilişkin taleplerini iletti. Sezer de Türkiye'de çalışma yaşamının ILO standartlarına çekilmesi gerektiğini belirterek, "AB bize her konuyu dayatıyor. 'Fırat'ı, Dicle'yi başkalarına verin' diyor da o AB'nin önemli bir ilkesi, felsefesi olan ILO normları konusunda bir dayatmada bulunmuyor. Açıkçası bunu iyi niyetle bağdaştıramıyorum" diye konuştu. Kamu çalışanlarına toplu sözleşme ve grev hakkı için Anayasa değişikliği teklifi verilmesi konusunda çalışma yapacaklarını anlatan Sezer, 184 milletvekiline ulaşmada CHP'nin destek vereceğini umduğunu söyledi. "Gereksiz konular tartışılıyor" Zeki Sezer, Birleşik Kamu İş Görenleri Sendikaları Konfederasyonu Yürütme Kurulu Sözcüsü Yüksel Adıbelli ve beraberindeki heyetle görüşmesinde de türban ve sivil anayasa konularına değindi. Türkiye'de gerekli değil, gereksiz konuların tartışılır hale geldiğini ifade eden Sezer, türban nedeniyle eğitim alamayan kızların oranının yüzde 1 olduğunu, bu sorunun da sistem sorunu haline getirildiğini savundu. Sivil anayasa çalışmalarının da "başka şeylerin" önünü açacağını ifade eden Sezer, şunları söyledi: "Parti tüzüğü yapar gibi Anayasa dayatmasıyla karşımızdalar. Başbakan'ın ve onun yanındakilerin kafasında yoksa bile onları aşacak bazı durumlar ortaya çıkacaktır. Son 5-6 yıldır bazı liberaller, solcular, özgürlük adına, özgürlüklerin genişletilmesi adına AKP'yi desteklediler. İran'da da 1979 öncesi baskıcı Şah rejimine karşı özgürlükler gelecek inancıyla İran solcuları, liberalleri, entelektüelleri de Humeyni'nin peşine takılmıştı. Ama gelinen noktada onların hiç bir özgürlükleri olmadığı gibi, ortalıkta da gözükmemeleri dikkat çekicidir."