"Gerilimin artmasından endişeliyiz"

"Gerilimin artmasından endişeliyiz"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

(14:00)ANKARA - Üniversiteler Arası Kurul'un (ÜAK) üniversitelerde yaşanan sorunları tartışmak için başka hiçbir kurum kalmadığı için toplandığını belirten ÜAK Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, son günlerde yaşanan gerilimin boyutlarının ilerlemesinden çok büyük bir endişe duyduklarını vurguladı. Başkan Mustafa Akaydın, toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok ciddi meseleleri arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin laiklik ilkesini hedef alan Cumhuriyet'in kuruluş felsefesine aykırı bir siyasi süreç yaşandığını savunarak, bu siyasi sürecin Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerini çok yakından ilgilendirdiğini söyledi. ÜAK'ın, 1 Şubat 2008'de yaptığı toplantıyı anımsatan Akaydın, bu konudaki görüşlerini kamuoyuyla paylaştıklarını, yetkili makamları, "duyarlı, ilgili olmaya davet ettiklerini" ifade etti. Akaydın, "Bu davetimiz olumsuz sonuçlanırsa, Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinde ciddi bir kaos ortamı yaşanabileceğini ifade etmiştik. Ne yazık ki, gelişmeler aynen öngördüğümüz şekilde gerçekleşti" dedi. Anayasa değişikliğinin "çok hızlı bir şekilde" yapıldığını belirten Akaydın, ardından YÖK Başkanı'nın da rektörlere gönderdiği genelgeyle rektörleri "hukuksuz davranmaya zorlandığını" öne sürdü. Akaydın, bu duyuruya rağmen üniversitelerin hemen hemen tamamına yakınının eskiden nasıl davranıyorlarsa hukukun gereği olarak aynı şekilde davranmaya devam ettiklerini söyledi. Ancak bu durumun, bazı kuruluşlar ile üniversiteleri, üniversitelerle öğrencileri "karşı karşıya" getirdiğini belirten Akaydın, "Bu gerilimin boyutlarının ilerlemesinden gerçekten çok büyük bir endişe duyuyoruz" dedi. "Başka kurum kalmadığı için yapılan bir toplantı" Anayasa hukukçularının, idari hukukçuların fikir ayrılığı içinde olduğunu, YÖK'ün ikiye ayrıldığını anlatan Akaydın, "Ama üniversitelerimiz çok şükür ki, büyük bir çoğunlukla 1 Şubat'ta nasıl yorum yapıyorsa 28 Şubat'ta, yani bugün de aynı şekilde yorum yapıyor" dedi. ÜAK'ın, 7 Mart'ta Antalya'da olağan toplanacağını belirten Akaydın, toplantının gündeminin aynen devam edeceğini söyledi. Sayısı 30'a varan bazı rektörlerin, kendisini telefonla arayarak yaşadıkları sıkıntıları, hangi gerçeklerle göğüs göğüse olduklarını anlattıklarını dile getiren Akaydın, şöyle devam etti: "Tabii ki bu ortamı yaratan kurumun başı da ne yazık ki üniversitelerimizin başı olup, rektörlerimizin sicil amiri bir kişi olup, bu arkadaşlarımızın yaşadığı gerginliği, ikilemi, diğer bir deyimle anti-balansı daha da fazla artırdı. Üstelik zaman zaman halkımızla karşı karşıya kalmak zorunda kaldık. Hatta bundan dolayı başını örten kızlarımızla daha önceden hiç bir sorun yaşamazken, şimdi sorun yaşar hale geldiler. Bunların üzüntüsünü paylaştık. Doğal olarak üniversiteler ciddi bir sıkıntı yaşarken, üniversiteleri, rektörleri toplantıya çağırması gereken makam, YÖK Başkanımızdır. Belki Genel Kurul üyeleriyle birlikte bu vahim olaylar karşısında bir Rektörler Komitesi düzenlenebilirdi. Ama ne yazık ki YÖK Başkanımız, sadece kendi hukuki mütalaalarıyla yetinmiş, böyle bir toplantıya gerek görmemiştir. Dolayısıyla bugün yaptığımız toplantı, Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinin içinde yaşanan sorunları tartışmak için hiç bir başka kurum kalmadığı için yapılan bir toplantıdır." "Görüş bildirmekle sorumluyuz" YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın, bu konuyla ilgili toplantı yapmanın ÜAK'ın görevleri arasında olmadığı yönünde açıklama yaptığını anımsatan Akaydın, Avrupa Üniversiteler Birliği'nin geçen yıl yapılan toplantılarının birisinde toplumsal olaylara değinildiğini anlattı. Akaydın, tüm dünya üniversitelerinin, kendi toplumlarını, hatta dünyayı ilgilendiren ciddi boyutta toplumsal sorun varsa, buna görüş bildirmekle sorumlu olduklarını kaydetti. Akaydın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin çok ciddi bir sorununu, hatta dış basında bile neredeyse sınır ötesi operasyon kadar çok yer eden bir sorununu tartışmak üzere, bir başka makam bu gereği yerine getirmediği için burada toplanmış bulunuyoruz. Görevimizin gereğini yapıyoruz ve bizim sadece YÖK Başkanımızın dediği gibi değil, Anayasa'dan ve 2547 Kanun'un ilgili maddelerinden kaynaklanan ayrıca da bir sorumluluğumuz var. Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinde çok ciddi bir sorun yaşanıyorsa, bu ciddi sorun üniversitede kaos yaratmışsa, üniversitenin eğitim özgürlüğünü, eğitim akışını ciddi boyutta zedeler hale gelmişse, hepsinden daha vahim olarak da bu 'çağdaş, uygar, demokrat ve laik öğrenciler yetiştirebilmeliyiz' gerçeğini tamamen ortadan kaldırır boyuta geldiyse elbette ki ÜAK toplanacaktır, hiç fire vermeden toplanacaktır ve bu konudaki görüşlerini açıklayacaktır."