"Özel sağlık kuruluşlarının yüzde 80'i gidecek"

"Özel sağlık kuruluşlarının yüzde 80'i gidecek"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

(17:00)ANKARA - Türkiye Sağlık İşletmeleri Derneği (TÜSİDER) Genel Başkanı Ramazan Aydın, Sağlık Bakanlığınca çıkarılan "Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik" ve "Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile "6 ay sonra 3 bin dolayındaki özel sağlık kuruluşunun yüzde 80'inin kalmayacağını" söyledi. TÜSİDER, "Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik" ve "Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 15 Şubatta yürürlüğe girmesi dolayısıyla ilgili kesimlerin temsilcilerinin katılımıyla Ankara Ticaret Odası Konferans Salonu'nda toplantı düzenledi. Toplantının açılışında konuşan Aydın, özel sağlık kuruluşlarının yetkililerinin, bugüne kadar haklarını korumak için yeterince dayanışma sergileyemediklerini söyledi. Ülkede 6 yıl önce 65 olan özel hastane sayısının bugün 3 bine ulaştığını, buralarda 150-160 bin sağlık çalışanının görev yaptığını kaydeden Aydın, "Sağlık Bakanlığının çıkardığı yönetmeliklerle 6 ay sonra 3 bin dolayındaki özel sağlık kuruluşunun yüzde 80'i kalmayacak" görüşünü savundu. Mevcut özel hastane sayısından yola çıkılarak, bu alanda 8-10 milyar dolarlık yatırımdan söz edilebileceğini ifade eden Aydın, "Ancak çıkarılan yönetmeliklerle bunların bir çırpıda yok edilmesi tehlikesi ortaya çıkabiliyor" diye konuştu. Söz konusu düzenlemelerin ardından hekim ve hemşire istihdamı yapamadıklarını, bunun da büyük sıkıntı yarattığını kaydeden Aydın, ilgili kesimlerin birlikte hareket etme zamanının geldiğini söyledi. "Sağlıkta Geri Dönüşüm Programı" TÜSİDER Genel Sekreteri Serdar Sargın da Sağlık Bakanlığının "Sağlıkta Dönüşüm Programı"nın, "Sağlıkta Geri Dönüşüm Programı" haline geldiğini ileri sürdü. Bakanlığın bu tür düzenlemelerle "prestij kaybetme" gibi bir endişe içinde hareket etmediğinin görüldüğünü savunan Sargın, "Bakanlık sadece zaman kazanmayı düşünüyor" dedi. Bu düzenlemelerle halen faaliyet gösteren özel sağlık kuruluşlarıyla hastanelerin, hekim ve sağlık çalışanının yanı sıra branş ilavesi, teknoloji ve cihaz bakımından Sağlık Bakanlığının kriterleri henüz belirlenmeyen planlamasına tabi olduklarını ifade eden Sargın, yeni bir sağlık çalışanı ya da hekimin işe başlatılabilmesi için Bakanlığın yılda bir kez Ekim ayında yapacağı planlamayı bekleyerek, buna uymak zorunda olduklarını söyledi. Şu anda yeni eleman istihdamına gidemediklerini belirten Sargın, Türkiye'nin herhangi bir yerinde aynı isme sahip sağlık kuruluşu olması halinde, 15 yıldır taşıdıkları ismi kaybetme durumuyla karşı karşıya olduklarını anlattı. Komplikasyon halinde hastanın masraflarının ödenmesi konusu üzerinde de durduklarını kaydeden Sargın, bu düzenlemelerin kazanılmış hakların kaybı anlamına geldiğini öne sürdü. "Çalışanlar belirsizlik içinde" Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Muharrem Baytemür ise yapılan bu düzenlemelerin Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Söz konusu düzenlemelerle "Uluslararası sermayenin önündeki engellerin kaldırılmasının amaçlandığını" savunan Baytemür, hekimlere özel sektör ya da kamuda düşük ücretli sözleşmeli istihdam tercihi dayatıldığını söyledi. Sağlık çalışanlarının, gelecekleriyle ilgili çok büyük belirsizliklerle karşı karşıya bulundukları görüşünü de dile getiren Baytemür, meslek örgütlerinin bu gelişmelere karşı iş birliğine gitmesinin önemli olduğunu ifade etti. TTB Hukuk Müşaviri Ziynet Özçelik de Yargıtay ve Danıştayın sağlıkla ilgili düzenlemelere kamusal açıdan yaklaştığını, gerekçelere baktığını ve kamu yararına uyup uymadığını değerlendirdiğini anlattı. Söz konusu düzenlemelerin gerekçelerinde, "kaynak israfının önlenmesinin" öngörüldüğüne işaret eden Özçelik, bunun, yargının önceki kararlarında esas alınan bir unsur olduğunun altını çizdi. Özçelik, bu iki yönetmeliğin iptal edilmesi gereken yönlerinin bulunduğunu da savundu.