"Sermaye çıkışı söz konusu değil"
Eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "İlk hafta piyasaların bir miktar tepkisi oldu. Çok şükür Türkiye'den büyük bir sermaye çıkışı söz konusu değil." dedi
Eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara Milletvekili Ali Babacan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından ilk hafta piyasaların bir miktar tepkisinin olduğunu belirterek, "Çok şükür Türkiye'den büyük bir sermaye çıkışı söz konusu değil. İkinci hafta bu kayıpların bir kısmını piyasalarımız geri kazandı." ifadelerini kullandı.
Babacan, CNN Türk canlı yayınında gündemdeki konuları değerlendirdi.
Söz konusu olaylara ilk hafta piyasaların bir miktar tepkisinin olduğunu dile getiren Babacan, finansal piyasaların özellikle beklentiler kanalından etkilendiğini belirtti. Daha sonra açıklanan rakamlara bakıldığında o hafta finansal piyasalardan yurt dışına 500 milyon dolarlık bir çıkış gerçekleştiğine, bunun büyük bir rakam olmadığına işaret eden Babacan, ikinci hafta kayıpların toparlanmaya başladığına dikkati çekti.
Babacan, ilk hafta, Türk lirasında dolara karşı yüzde 6,5'lik bir değer kaybı olduğunu, borsada yüzde 13'lük bir düşüş gerçekleştiğini hatırlatarak, "Bu ağırlıklı olarak bir yeniden fiyatlandırma hareketiydi. Çok şükür Türkiye'den büyük bir sermaye çıkışı söz konusu değil. Bir kredi derecelendirme kuruluşunun çok acele bir şekilde Türkiye'nin kredi notunu düşürmesi bir miktar yatırımcılarda kafa karışıklığına sebep oldu ama diğerleri daha itidalli tutum aldı. İkinci hafta bu kayıpların bir kısmını piyasalarımız geri kazandı. Tahvil faizlerimiz 1 puan artmıştı, o maksimum noktaya göre geri 0,4 puan düştü. Borsadaki kayıp yüzde 8,7'ye indi. Birinci haftadaki olağanüstü şartlar ve piyasanın hızlı tepkisi ikinci hafta biraz daha yumuşamış oldu ve geriye dönüş de başladı." diye konuştu.
"Herkes kendinden eminse korkmasın"
Darbe girişiminde bulunanların en ağır şekilde cezalandırılacağını dile getiren Babacan, şunları kaydetti:
"Bu yapının bütün bağlarının her yönüyle açığa çıkarılması gerekiyor. 40 yılı aşkın bir süredir organize oluyor bunlar. Her kamu kurumunda varlar, özel sektöre belli noktalarda nüfuz etmişler, sivil toplum kuruluşları, 100'ün üzerinde ülkede yapılanmaları var. 40 yıldan fazla bir süredir oluşan bu yapının çözülmesi ve etkisiz hale getirilmesi önemli bir mücadele gerektiriyor. Bunun kuşkusuz finans ayağı da var. Bu yapının bir parçası olan, emir komuta zinciri içerisinde hareket eden hangi kurum olursa olsun, hangi şahıs olursa olsun bunların gereğinin acımasızca yapılması lazım. Tabii acımasızca derken hukuk devleti kurallarına sadık kalarak ama şu konuda da iş dünyamız çok rahat olmalı. Bu yapının emir komuta zinciri içinde olmayan, bu yapının parçası gibi davranmayan iş dünyamızda kişiler, şirketler var. Herkes kendinden eminse korkmasın. Savcılarımız, hakimlerimiz, bütün bu süreçlerde görev alan emniyet mensuplarımız bir devlet refleksi ve olgunluğuyla meseleye yaklaşırsa herhangi bir sorun ve korkulan olmayacaktır."
Büyüme hedefine hala ulaşılabilir
Babacan, ekonomi ile alakalı yapısal reformların ilerleyen süreçte belirleyici nitelik taşıyacağına işaret ederek, "Yapısal reformlarda herkesi şaşırtacak bir hız ve olumlu sürprizler bu dönemde çok çok faydalı olacaktır. Ne kadar ertelenen reform varsa, hızlı bir şekilde yapılmasının finansal piyasalar ve reel sektör üzerinde etkisi çok olumlu olacaktır. Makro ekonomik istikrarda bütçe disiplinimiz gayet iyi bir noktada çok şükür. Mali disiplin bu tür zor dönemlerde işin çapası. O çapa sağlam duruyor." diye konuştu.
Bu sene Türkiye'deki büyümenin ana unsurunun iç tüketim olduğunu belirten Babacan, "Yüzde 4,5'lik büyüme hedefi hala ulaşılabilir bir hedef. Türkiye ekonomisi büyüme konusunda sürprizler yapabilen bir ekonomi." ifadesini kullandı.
Darbe girişiminin ardından kamuda görevden almalara ilişkin açıklamalarda bulunan Babacan, şunları kaydetti:
"Böyle bir dönemde riskli görülen ya da sıkıntılı olabileceği düşünülen konularda öncelikle kritik pozisyonda olan personelin bir miktar kenarda tutulmasında fayda var. Soruşturmaların hassas yapılması lazım. Bu iş böyle yüzde 100 hatasız bir süreç değil. Hata olabilir, alakası olmadığı halde iftira ile suçlama ile hakkında olumsuz kanaat ve tedbir alınmış kişiler de olabilir. Zaman bunları çözecektir. Öncelik devleti ve milleti bir an önce korumaya almak. Ümit ediyorum ki kimse bir haksızlığa uğramaz, hak edenler de en ağır şekilde cezalandırılır."