"Tasarrufun önemini hatırlatan reklamlar yapalım"
BDDK Başkanı Bilgin, "Küresel ve Ulusal Finansal Sistemde Yeni Mimari Arayışları" konferansında konuştu
İSTANBUL - Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, banka yöneticilerine, "Tüketimi körükleyen reklamlar kadar tasarrufun önemini hatırlatan, üretmenin hazzını gösteren reklamlar yapalım" çağrısında bulundu.
Bilgin, BDDK'nın 8. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen "Küresel ve Ulusal Finansal Sistemde Yeni Mimari Arayışları" konferansında, BDDK'nın denetim ve gözetimi altında şu an itibariyle 49 banka, 53 leasing (kiralama), 80 faktoring, 10 tüketici finansman şirketi, 1 varlık yönetim şirketi, 42 bağımsız denetim şirketi ve 49 yurt dışı banka temsilciliği bulunduğunu söyledi.
Bu kuruluşların Haziran 2008 itibariyle 685 milyar YTL büyüklüğe sahip olduğunu söyleyen Bilgin, Türk finans sisteminde bankacılığın baskın konumda bulunduğunu ancak bir ülkenin sadece bir alandaki baskınlıkla sağlıklı bir finans piyasası oluşturamayacağını, bu nedenle banka dışı kuruluşların sağlıklı işleyişi için çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti.
Bilgin, Türk bankacılık sisteminin Haziran 2008'de yüzde 23 artışla 657 milyar YTL aktif toplama ulaştığını belirterek, bankaların kullandırdığı kredilerin üçte birinin bireysel, üçte ikisinin kurumsal ve KOBİ kredileri olduğunu, bireyselde yüzde 39, kurumsalda yüzde 38 artış görüldüğünü kaydetti.
Bilgin, "Mayıs-Haziran 2008'den sonra bir miktar yavaşlamaya başlamıştır. Bankalarımız için bu dönemde önemli olan mevcudu korumak olmalıdır. Mevcudu koruyan banka başarılı bankadır. Bir bankanın mali yapısı, sermaye yeterliliği yeterli ise elbette farklı bir büyüme politikası izleyebilir. Ama sırf yarışta geri kalmamak için adale gücüne bakmadan yarışa devam ediyorlarsa bu kararlarının menfi etkilerini bilançolarında çok hızla göreceklerdir" diye konuştu.
İçinde bulunduğumuz dönemde banka ve müşteri arasındaki diyaloğun da büyük önem taşıdığını ifade eden Bilgin, önümüzdeki yıllarda bugünkü karşılıklı itidal ve sakin düşünerek karar vermenin ilişkilere büyük katkı sağlayacağını anlattı.
Bilgin, bankalar kadar reel sektörün de iş birliğine açık ve finansal anlamda şeffaf olmasının önem taşıdığını belirterek, "Biz bankalarımızın ve firmalarımızın, yağmurlu günde şemsiyeyi alan, güneşli günde geri veren söyleme son vereceklerine inanmaktayız" dedi.
"Ülkenin potansiyeliyle yıldızı daha da parlayacak"
Bankaların Haziran 2008 itibariyle mevduatlarının bir önceki seneye göre sadece yüzde 22 artışla 406 milyar YTL'ye ulaştığını ve bunun eskiden beri yaşanan bir sorun olduğunu kaydeden Bilgin, "Bu konuda bankalarımıza büyük görev düşüyor. Lütfen değerli bankacılarımız ve banka yöneticilerimiz tüketimi körükleyen ya da kamçılayan reklamlar kadar, özellikle genç nesillere tasarrufun önemini hatırlatan, üretmenin hazzını gösteren reklamlar yapalım. Bir toplum sonsuza kadar kredi kartından harcayamaz ya da tüketici kredisi kullanamaz" şeklinde konuştu.
Tevfik Bilgin, Haziran 2008 itibariyle kredilerin takibe düşüş oranının yüzde 3,06, ortalama sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 16,7, mevduatın krediye dönüşüm oranının yüzde 88 olduğunu belirterek, Türkiye'de bankacılık sisteminin ülke potansiyeliyle karşılaştırıldığında yetersiz olduğunu, daha çok büyüme imkanları bulunduğunu kaydetti.
Bilgin, "Türk bankacılığı Doğu Avrupa ve çevresindeki tüm ülkeler dahil şu anda bile yıldızlaşmaktadır. Gelecekte ülkenin potansiyeliyle yıldızı daha da parlayacaktır" dedi.
BDDK'nın bankacılık sistemi içindeki rolüne de değinen Bilgin, "Türk bankacılık sistemi 49 halkalık bir zincir ise zincirin sağlamlığı en zayıf halkanın gücüyle doğrudan bağlantılıdır. BDDK olarak sistemi bütün olarak bir arada tutmak temel hedefimizdir. Görece zayıf halkaların güçlenmesi için her türlü tedbir alınmıştır" dedi.
"Türk bankacılığı bölgenini en iyisi"
Bilgin, sahiplik riski derken çok ortaklı ve kurumsal yapıda veya az ortaklı ve katılımcıların sınırlı mali güce sahip olduğu bankalarda gerektiğinde elini taşın altına sokacak muhatap bulamama riskinden bahsettiğini söyledi.
Kur riskinin de reel sektörün doğrudan yurt dışından borçlanmasından kaynaklandığını, burada 120 milyar dolara ulaşan bu borçlanmalarda şirketlerin yurt dışında ne gibi teminatlar verdiğinin bilinmediğini belirten Bilgin, "Acaba yurt dışından borçlanan reel sektör firmalarımız teminat olarak sahibi oldukları varlıkları ipotek verdilerse ya da 20-30 yılda büyük zorluklarla bugüne getirdikleri işletmelerin hisse senetlerini rehin vermişlerse ve bunlarda bir parazit olduğunda reel sektörümüzün bir kısmı hiç bilmediğimiz yabancıların eline geçebilir mi?" diye konuştu.
Bilgin, Türk bankacılık sisteminin geleceğini parlak olduğunu ve geleceğin konut ve KOBİ kredilerinde olacağını ifade ederek, şunları söyledi:
"Türk bankacılığı bölgenin en iyisidir ve aslında Türkiye bu anlamda bölgenin finans merkezi olma konusunda önemli mesafe kaydetmiştir. Rekabetin artacağı risk yönetiminin öneminin daha da anlaşılacağı, ürün çeşitliliğinin olmazsa olmaz olacağı maliyet kontrolünün büyük önem kazanacağı, bireyle perakendeci ve toptancı arasındaki nakit akış zincirinin bir parçası olmayı başaran bankaların bir adım önde olacağı bir gelecek bizi beklemektedir."
Bu arada, konferansın açılışına Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, İMKB Başkanı Hüseyin Erkan, SPK Başkanı Turan Erol, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ün de aralarında bulunduğu davetliler katıldı.