Resesyon endişesinin arkasında Fed’in faiz politikası var
Son günlerde piyasalar küresel enflasyon ile küresel resesyon tartışmaları arasında seçim yapmakta zorlanıyor.
Birol BOZKURT
Fed’in attığı adımlar piyasalarda “Fed sıkılaşıyor mu yoksa parasal genişleme mi yapıyor?” sorularını gündeme getirdi. Stratejist Özgür Hatipoğlu, piyasaların enflasyon cephesi ile resesyon cephesi olarak ikiye ayrıldığını söyledi. Enflasyon cephesinde talebin Fed’in faizleri daha fazla faiz artırmaması gerektiğinin savunulduğunu söyleyen Hatipoğlu, “Bu cephede ekonomistler, stratejistler ve para yöneticileri gibi önemli piyasa karakterleri fiyatlar genel seviyesindeki yükselişin hızının kesildiğini ve ilerleyen zamanlarda bunun piyasanın iç dinamikleri nedeniyle devam edeceğini düşünüyorlar. Bu nedenle de Fed’in faiz artırımına devam etmemesi gerektiğini, eğer devam ederse aşırı sıkılaşmaya neden olarak bir resesyona neden olabileceğini düşünüyorlar” dedi.
Uzun vade faiz ile kısa vadeli faizlerde negatif görünüm
Resesyon ve büyüme cephesinde ise durumun biraz daha karışık olduğunu söyleyen Hatipoğlu, “Uzun vade ile kısa vadeli faizlerin arasındaki farkın negatife geçmesi tarihsel olarak en güçlü resesyon indikatörü olarak görülüyor ve bir süredir bu fark negatif bölgede oluşuyor. ABD genelinde toplanan verilerin çoğunluğu bir resesyona işaret etmezken piyasa fiyatlamasıyla oluşan söz konusu faiz farkları bir resesyona doğru gidildiğini gösteriyor. Ancak faizlerdeki bu oluşum aslında piyasanın gerçek bir resesyon beklemesinden çok uzun vadede faizin yüksek kalacağını fiyatlamamasından kaynaklanıyor. Bu nedenle de sanki bir resesyon fiyatlaması varmış gibi gözüküyor. Buna rağmen 10 yıllarca ABD'de faizin bu kadar hızlı artmasının ardından her zaman kısa da olsa bir resesyon olmuştur. Bu seferki de farklı olmayacaktır. Ancak resesyonun gelişi çok anlaşılır olduğu için etkilerinin çok daha hafif olması beklenir” dedi.