”Sandalye dağılımı politika değiştirmez”

Başbakan Erdoğan, grup toplantısında Avrupa Parlamentosu seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Parlamentosu seçimlerine ilişkin, ''Sandalye dağılımı, AB'nin temel politikalarının, temel hedeflerinin gidişine, bu anlatıldığı şekilde bir değişim yaşanmasına hiçbir zaman fırsat vermez, bu anlama da gelmez'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında, AB üyesi 27 ülkede yapılan AP seçimlerinin, Hristiyan demokratların zaferi ile sonuçlandığının görüldüğünü söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:

''Seçimlere katılım oranı, yüzde 43 olarak gerçekleşti. Bu oran, 30 yıllık parlamento seçimleri tarihindeki en düşük katılım oranı olarak kayda geçmiştir. Seçim sürecindeki bütün milletvekili adayları ve siyasi partileri, hatta maalesef bazı ülkelerin liderlerini daha çok 'Türkiye' tartışmaları etrafında kampanya yaparken gözlemledik.

Seçim sonrası ortaya çıkan tablonun da Türkiye'nin üyeliği boyutuyla olumsuz şekilde değerlendirildiğine şahit oluyoruz. Öncelikli şu hususun altını çizerek vurgulamak istiyorum: Avrupa Parlamentosu'ndaki sandalye dağılımı, AB'nin temel politikalarının, temel hedeflerinin gidişine, bu anlatıldığı şekilde bir değişim yaşanmasına hiçbir zaman fırsat vermez, bu anlama da gelmez. Bunu, bu şekilde değerlendirmek çok yanlış. Biz, her fırsatta AB'nin konjonktürel iç siyasi mülahazaların yansıtıldığı bir kurum olmaması gerektiğini dile getirdik. Zira biz, AB sürecine söylemler üzerinden değil, eylemler üzerinden devam ediyoruz. Türkiye'nin buna bakışı, budur. Sürecin özü de budur. Üyelik kriterleri ortadadır. Taahhütlere sadakat, belirlenen ilke ve kurallara uygun hareket etmek, Birlik ruhunun temelidir. Bu ruha, bu sadakate, bu ahde uymayan söylem ve davranış içine girenler, öncelikle bir siyasi değerler, bütün AB'nin kurucu değerlerine ters bir yaklaşım sergilemiş olurlar.

Türkiye'nin üyeliği, sınır tartışmalarıyla, genişleme polemikleriyle gözardı edilebilecek, arka plana atılabilecek bir konu değildir. Türkiye'nin büyüklüğüne, siyasi ağırlığına, stratejik önemine, kültürel derinliğine yönelik hazımsızlıkları, bu tür yaklaşımlarıyla perdelemeye çalışanlar, açık söylüyorum; beyhude bir çaba içine girerler.''

AB'nin küresel bir vizyona ulaşmasına da bu anlayışın engel olacağını ifade eden Erdoğan, ''Bu mızrak, her şeyden önce bu çuvala sığmaz. Küçük düşünerek, büyük ideallere ulaşmak mümkün değildir'' diye konuştu. ''İç siyasi hesaplarla tribünlere oynayarak, ayak oyunları yaparak AB'nin, bir küresel güç haline getirilemeyeceği'' uyarısında bulundu.

"Tedbirlerimizi almaya devam edeceğiz"

Erdoğan, konuşmasında ekonomi konularına da değindi. Türkiye'nin AB üyeliği yolunda üzerine düşeni yaptığını belirten Erdoğan, "Ancak biz çalışmalarımıza kararlılıkla devam ederken, AB'nin de taahhütlerine sadık kalmasını bekliyoruz. Bizim sergilediğimiz kararlı tutumun, dik duruşun, AB tarafından da gösterilmesini bekliyoruz. Bu da bizim çok doğal  hakkımız. AP'de oluşan tablonun, bizim bu hassasiyetlerimizi gözeteceğine inanıyorum. En azından buna inanmak istiyorum" diye konuştu. 

Erdoğan, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de gündemin ilk sırasında yer alan konunun ekonomi olduğuna işaret ederek, küresel finans kriziyle başlayan ve küresel ekonomik krize dönüşen sürecin Türkiye'den kaynaklanmadığını, ABD'den başlayıp Avrupa'ya doğru uzandığını anlattı. "Bizler dedik ki; 'bundan az da olsa etkileneceğiz.' Tedbirlerimizi buna göre aldık, alıyoruz ve almaya devam edeceğiz" diyen Erdoğan, krizin şu anda dünyada ve Türkiye'de olumluya doğru bir seyir izlediğini gördüklerini vurguladı.   

"Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı teşvik paketi"

Erdoğan, 4 Haziran'da, çok kapsamlı 3 ayrı tedbir paketini açıkladıklarına işaret ederek, "Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı teşvik paketini, 500 bin vatandaşımıza iş sağlamayı öngördüğümüz istihdam paketini ve KOBİ'lerimize can suyu olacak kredi garanti desteği uygulamasını kamuoyuyla paylaştık"dedi.

Krizin etkilerini azaltmak için, şu ana kadar 70'e yakın tedbir aldıklarını ve bunları da başarıyla uyguladıklarını ifada eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2008 yılı Ocak-Mayıs döneminde Türkiye'de 135 bin 721 otomobil satılmıştır. Bu yıl Ocak-Mayıs döneminde otomobil satışları geçen yılın aynı dönemini de aşarak 148 bin 677 olarak gerçekleşmiştir. Üretimden istihdama kadar, yan sanayiye kadar çok geniş bir alanda bu satışlar, ekonomiye katkı sağlıyor ve bu rakamlara da aldığımız tedbirler sayesinde ulaşmış bulunuyoruz. İşte şimdi Perşembe günü açıkladığımız yeni paketlerle çok daha köklü ve kapsayıcı tedbirleri uygulamaya başlıyoruz. Otomobil satışlarıyla gerek ÖTV, gerek KDV'de attığımız adımlar sadece otomobilde kalmadı. Aynı zamanda mobilya sektöründe çok ciddi sıçrama yapıldı. Bir defa stoklar eritildiği gibi, gelecek 2, 3, 4 ay yeni yeni siparişler alınmak suretiyle burada da çok ciddi hareketlenme yaşandı, yaşanıyor.

Tabii şurası da son derece önemli: Bu tedbirler sadece krizin etkilerini azaltmakla kalmıyor, kriz sonrasında Türkiye'nin özellikle yatırımda avantajlı konuma yükselmesine de zemin hazırlayacak. Yatırımcılarımızın yurt dışında daha uygun yatırım yerleri aramasının önüne geçtiğimiz gibi, uluslararası yatırımların da ülkemize yönelmesi için hayati derecede önemli bir adımı bu paketlerle atmış bulunuyoruz."