Şimşek: Mali ayarlama enflasyonun düşmesine yardımcı olacak
Mali ayarlamaya azami çaba gösterdiklerini dile getiren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Daha yapılması gerekenler var. Mali ayarlama enflasyonun düşmesine yardımcı olacak." diye konuştu.
Şimşek, Belçika'nın başkenti Brüksel'in önemli düşünce kuruluşlarından Bruegel'de "Türkiye: Avrupa ekosisteminde ilerlemek" konulu etkinlikte konuştu.
Türkiye'nin ilk önceliğinin fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu tek haneye indirmek olduğunu söyleyen Şimşek, bunun zorluğunun farkında olduklarını ancak başarı sağlayacaklarını vurguladı.
Şimşek, Türkiye'nin bir diğer önceliğinin mali pozisyonu güçlendirmek olduğunu belirterek, geçen yıl yaşanan deprem nedeniyle bütçe açığının arttığını anımsattı.
Mali ayarlamaya azami çaba gösterdiklerini dile getiren Şimşek, "Daha yapılması gerekenler var. Mali ayarlama enflasyonun düşmesine yardımcı olacak." diye konuştu.
Şimşek, "Diğer önemli öncelik ise dış dengeyi düzeltmek, cari açığı azaltmak ve rezervleri yeniden artırmak." dedi.
Nihai hedefin yapısal dönüşümü sağlamak olduğunu vurgulayan Şimşek, enflasyonu düşürmek için olağan dışı bir şey yapmadıklarını, geleneksel para politikasını uyguladıklarını kaydetti.
Şimşek, enflasyonla mücadelenin önemine işaret ederek, "Enflasyon mayıs ayında zirveye çıkacak. O noktadan itibaren enflasyon oranında her yıl anlamlı bir yavaşlama göreceğiz. Bizim gördüğümüz yol bu. Bu yılın sonunda enflasyonun yüzde 38 civarında olduğunu öngörüyoruz. Gelecek yıl yüzde 14 düşecek enflasyon 2026'da da tek haneli rakamlara geri dönecek." yorumunu yaptı.
Enflasyondaki gerilemenin para politikasının normalleşmesinin bir parçası olduğuna vurgu yapan Şimşek, Merkez Bankası para politikası duruşunun enflasyon beklentilerini destekleyeceğini belirtti.
Şimşek, "Cari açıkta sürdürülebilir bir düşüş sağlamayı hedefliyoruz." dedi.
Kapsamlı bir yapısal reform gündemleri olduğuna işaret eden Şimşek, "Programımız çalışıyor. Yapısal reformların yatırımcı güvenini yeniden kazanmamızı sağladığını düşünüyoruz." ifadesini kullandı.
"Yeniden dengelenme süreci devam ediyor, enflasyon beklentileri önemli ölçüde geriledi."diyen Şimşek, Merkez Bankası'nın rezervlerinin iyileştiğini ve iyileşmeye devam edeceğinin altını çizerken kredi risk priminin düştüğünü, kredi derecelendirme kuruluşlarının da Türkiye ekonomisindeki iyileşmenin farkında olup not artışına gittiklerini vurguladı.
Avrupa Birliği ile ilişkiler
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında yıllık ticaret hacminin 200 milyar doları bulduğunu hatırlatan Şimşek, Türkiye'nin AB'nin en büyük beşinci, AB'nin de Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı konumunda olduğunu söyledi.
Şimşek, AB ve Türkiye'nin birbirine ihtiyacı olduğunu anımsatarak, "Türkiye'nin AB üyeliği büyük bir genişleme olacaktır. Ancak, AB henüz buna hazır değil. Yine de yapılabilecek birçok şey olduğuna inanıyorum." dedi.
Gümrük Birliği'nin derhal güncellenmesi ve Avrupa'ya seyahat için vize serbestisi getirilmesi gerektiğini dile getiren Şimşek, "Enerji güvenliği, göç ve üçüncü ülkelerde iş ortaklıkları konularında işbirliği yapmamız gerekiyor." ifadesini kullandı.
Şimşek, AB'ye üyelik sürecinde ekonomik entegrasyona devam edilmesi gerektiğini belirterek, günümüzde Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin Avrupa'da bir iç politik konu halini aldığını anlattı.
"Avrupa'nın dünya ekonomi sahnesinde geçerliliğini koruması için Tek Pazar'ı derinleştirmesi ve genişletmesi gerekiyor." diyen Şimşek, bunun için yeni üyeler alması gerektiğini vurguladı.
Şimşek, Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasıyla birlikte Avrupa'nın son dönemde zayıf seyreden üretkenliğinin de artacağını belirtti.
Türkiye ile birlikte AB'ye üyelik sürecine başlayan bütün ülkelerin sorunlarına rağmen içeriye alındığını anımsatan Şimşek, bu durumun kırgınlık, öfke ve hayal kırıklığı ile sonuçlandığını söyledi.
Şimşek, "En büyük sorun, Türkiye söz konusu olduğunda Avrupa'nın liderlik ve stratejik perspektif eksikliğidir." dedi.
AB'nin kurallara dayalı olmasının önemine işaret eden Şimşek, iş dünyasının da karşılıklı olarak yatırımları ve ticareti geliştirmesinin önemini anlattı.
Gümrük Birliği'nin güncellenmesi
Şimşek, "Gümrük Birliği'nin güncellenmesiyle bize bir iyilik yapmayacaksınız. Eşit şartlarda rekabet etmek istiyoruz. Biz eşit şartlar istiyoruz. Güya bunlar Avrupa değerleri. Peki neden bu konuda geri duruyorsunuz?" ifadesini kullandı.
Avrupa'nın kendi standartlarının ve değerlerinin çok uzağında olan ülkelerle vize serbestisi yaptığını anımsatan Şimşek, AB'nin Türkiye gibi büyük potansiyele sahip bir ülke ile yakınlaşması gerektiğini kaydetti.
Şimşek, Türkiye'nin AB ile kararlı biçimde her alanda ilerlemek istediğini vurgulayarak, mevcut siyasi iklimin buna daha elverişli olduğuna işaret etti.
AB çalışmalarında, Gümrük Birliği'nin tarım, hizmet ve kamu alımlarını içine alacak biçimde güncellenmesinin etki değerlendirmesinin yapıldığını anımsatan Şimşek, güncellemenin gelecek on yılda ticaret hacminin iki kattan fazla artabileceğinin altını çizdi.
Şimşek, son dönemde kurallara dayalı sistemin büyük bir baskı altında olduğuna dikkati çekerek, ekosistemin nasıl gelişeceğini öngörmenin zor olduğunu ancak Türkiye'nin stratejik açıdan çok önemli bir ülke olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirtti.
"Türkiye, büyük bir ekonomi ve büyük bir potansiyele sahip." diyen Şimşek tamamen kanıta dayalı bir ekonomik program uygulandığını belirtti.
Şimşek, "Programın işe yaradığını, enflasyonun düştüğünü göstermeye başladık." yorumunda bulundu.
"Türkiye'nin AB'ye yeniden ve sağlam bir şekilde bağlanması gerektiğine inanıyorum çünkü bunu hem Avrupa'nın hem de Türkiye'nin çıkarına görüyorum." ifadesini kullanan Şimşek, AB tarafının da buna stratejik bakması gerektiğini vurguladı.
Şimşek, Türkiye-AB arasında ekonomiyle ilgili üst düzey diyalogların yeniden başlatılması, enerji ve diğer siyasi konular üzerine de daha fazla odaklanılması gerektiğini dile getirdi.
AB'nin, Türkiye ile ilişkilerini bazı üye ülkelerin maksimalist talepleriyle gasbetmelerine izin vermemesi gerektiğini ve bunu bahane etmemesi gerektiğini söyleyen Şimşek, Gümrük Birliği güncellemesinin Türkiye'nin çıkarına olduğu kadar AB'nin de çıkarına olduğunu belirtti.
Şimşek, Türkiye'nin AB'nin politik, ekonomik ve sosyal dönüşümünün motoru olabileceğine de dikkati çekti.
Türkiye'nin jeopolitik olarak önemli ve büyük bir ülke olmakla birlikte tarihi açıdan çok zengin olduğunu anımsatan Şimşek, ekonomideki başarının diğer alanlara da olumlu yansıyacağını söyledi.
Şimşek, Brüksel temaslarının genel olarak yapıcı olduğuna işaret ederek, ilişkilerin adım adım ilerleyebileceğini ve geliştirilebileceğini vurguladı.
Bakan Şimşek, Brüksel temasları kapsamında AB Komisyonu Ekonomiden Sorumlu Üyesi Paolo Gentiloni, AB Komisyonu İç Pazardan Sorumlu Komiseri Thierry Breton ve AB Komisyonu Finansal Hizmetler, Finansal İstikrar ve Sermaye Piyasaları Birliğinden Sorumlu Üyesi Mairead McGuinness gibi üst düzey AB yetkilileriyle de görüştü.