Şimşek: Tek belirsizlik olarak referandum kaldı

Nisan ayından itibaren ekonomik toparlanmanın hızlanacağını belirten Başbakan Yardımcısı Şimşek, kısa vadede tek belirsizliğin referandum olduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, nisan ayından itibaren hem içerideki ekonomide toparlanmanın hızla başlayacağını, hem de Türkiye'nin dışarıdaki algısının hızlı bir şekilde düzeleceğini söyledi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen Yurtdışı Yatırım Forumu'nda konuşan Şimşek, kısa vadede tek belirsizlik referandum kaldığını, Türkiye'nin büyük sıkıntıları geride bıraktığını ifade etti.

Şimşek iç tüketime bağlı büyümede sınıra ulaşıldığını söyledi.

'Yatırım ciddi analiz gerektiriyor'

Mehmet Şimşek, dünyanın, yakın döneme kadar küreselleşmenin baş döndürücü hızla arttığı, aslında küresel bir köye dönüştüğü algısıyla gittiğini ifade ederek, "Şimdi bir miktar korumacılık, özellikle eski özgür dünya savunucuları tarafından güçlü şekilde gündeme getirilince bu konular farklı noktalara çekilebilir. Hiçbir ülke, hiçbir alanda, hiçbir endüstride bütün süreçleri yönetme, her şeyi sıfırdan üretme kabiliyetine sahip değil." diye konuştu.

Aslında birçok endüstrinin küreselleşmiş durumda olduğunu ifade eden Şimşek, Türkiye'nin bu alandaki ihtiyacının çok farklı olduğunu söyledi.

Şimşek, Türkiye'nin çok çekici bir pazar olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yatırım dediğiniz, uzun soluklu, ciddi analiz gerektiren bir alan. 80 milyon nüfusumuz var, onların hayalleri, dünya ile arayı kapatma arzuları değişmedi. Türkiye'nin coğrafyası bugün bir yük, ağırlık, zorluk gibi değerlendirilebilir ama yanlış bir değerlendirme olur. Türkiye'nin coğrafyası başlı başına avantaj ve fırsatlar içeriyor. Belki biz bu salonlarda Orta Doğu'nun yeniden inşasını konuşacağız. Bunun için neler ve kimlerle işbirliği yapmamız gerektiğini konuşacağız. Türkiye'yi dönüştürme, reformlarla Türkiye'yi üst gelir ligine taşıma irademizde değişen bir şey yok. Dolayısıyla Türkiye cazip bir market, piyasadır, güçlü bir ekonomidir. Geçici iniş çıkışların uzun vadede belki hiç izi bile kalmayacaktır."

'Türkiye, üretim anlamında güçlü bir altyapıya sahip'

Mehmet Şimşek, Türkiye'nin üretim anlamında güçlü bir altyapıya sahip olduğunu belirterek, küresel ölçekte kaliteli ürün üretme yeteneğine ve imkanına sahip firmaların çok olduğunu ancak bu firmaların Türkiye'den ihracat yaptığı zaman belli bir algı, marka değeri olduğu için kâr marjının sınırlı kaldığını söyledi.

Gelişmiş ülkelerde köklü markalar satın alındığında o marka üzerinden dünyanın birçok pazarına daha rahat girilebildiğini ifade eden Şimşek, "O marka üzerinden aynı ürünü daha yüksek fiyata satabiliyorsunuz. Bu Türkiye'nin menfaatine olan bir süreçtir. Türkiye'nin önemli grupları yurt dışında marka satın aldılar. Çünkü bir markayı inşa etmek, küresel ölçekte o algıyı oluşturmak 10 yılları, bazen 100 yılları alıyor. Yurt dışına Türk firmalarının marka satın alma amacıyla yaptıkları yatırım Türkiye'yi büyütür, cari açığını azaltır, kalkınmasına ciddi katkıda bulunur." şeklinde konuştu.

Şimşek, her zaman "teknoloji, sermaye olsa her şeyi çözeriz" denildiğini, aslında dünyada teknolojiden, sermayeden bol hiçbir şeyin olmadığını kaydetti.

Ar-Ge, inovasyon ekosistemi noktasında eksiklikleri gidermek için çalıştıklarını ifade eden Şimşek, "Ama bu yetmiyor. Bütün oyuncuların, herkesin rağbet gösterdiği sinerji oluşturan yerler var. Yapay zeka konusunda, endüstri 4.0 konusunda belli bir sanayi üretiminiz var ve ilgi gösteriyorsunuz, o zaman Boston'da şubeniz olması gerekiyor. Çünkü orada ciddi kümelenme var. Oralardan know-how almak, oralardaki sinerjiyi kendi şirketinizin avantajına dönüştürmek çok önemli." diye konuştu.

'Çoğu zaman sermaye dışarı falan çıkmıyor'

Başbakan Yardımcısı Şimşek, küresel rekabet gücünün sadece içeride bilinenlerle elde edilemediğini, dışarıda bulunmayı da gerektirdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

"Şimdi diyorlar ki aslında yurt dışına yatırım ülkenin çok ihtiyaç duyduğu sermayenin dışarı çıkması ve ülkenin dezavantajı. Çoğu zaman Türkiye gibi ülkelerde sermaye falan dışarı çıkmıyor. Diyelim ki A şirketimiz dışarıdan 3 milyar dolarlık küresel bir şirket satın aldı. O parayı bizim bankalar vermiyor ki, çoğu zaman veremiyor, bizim piyasalarda o kadar derinlik yok. Bizim bankaların fon fazlası yok ki… Çoğu zaman başkasının şirketini başkasından aldığınız parayla satın alıyorsunuz. O anlamda ülkeden sermaye falan çıktığı yok. Küresel ölçekte saygınlığınız varsa finansman paketini dışarıdan buluyorsunuz. Uluslararası yatırım bankaları yardımcı oluyor. Diyelim ki son 4 yılda yurt dışına 30 milyar dolarlık yatırım yapılmış, bu Türk sermaye piyasalarından, bankacılık sektöründen veya girişimcilerin cebinden 30 milyar dolar gitti demek değil. Küresel finansal piyasalarda oluşturulan paketler üzerinden finanse ediliyor. Yüzde 100 şeklinde değil, sınırlı olsa da çıkış vardır ama önemli olan firmalarımızın bunu rasyonel zeminde, doğru ülkelere yapmasıdır."