Şirketlerin rekabet gücünü 'otomatik lojistik' artıracak

Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de otomatik lojistik sistemlerine talebin arttığını belirten SSI Schaefer Başkanı Rainer Buchmann "Otomotiv, perakende ve e-ticaretten bu konuda yoğun talep var" diye konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Aysel YÜCEL

İSTANBUL - Otomatik depolama sistemleri konusunda dünya çapında lider kuruluşlardan Almanya merkezli SSI Schaefer'in Başkanı Rainer Buchmann, farklı sektörlerden birçok Türk firmasının rekabet gücünü artırmak için otomatik lojistik sistemlerine odaklandığını belirtti. Buchmann, "Şirketler otomatik lojjistik çözümlerimiz ile hız, kalite ve maliyet avantajı sağlayacak" dedi.

Lojistik sektöründe 55 ülkede bulunan şirketleri ile proje geliştiren Almanya merkezli SSI Schaefer, özellikle ilaç ve hazır giyim sektörlerinden gelen otomatik lojistik sistemleri konusundaki talepleri karşılamak için kolları sıvadı. Sene başında Türkiye`de, holdinge bağlı "SSI Schaefer İntralojistik" adı altında bağımsız bir şirket kurarak, Türkiye`deki tüm faaliyetlerini tek çatı altında toplayan şirket, bu sayede firmayı satış, satış sonrası destek, servis ve bilişim desteği verebilir konuma getirdi. Şirket şu anda otomatik depo, taşıma ve hızlı ürün toplama sistemleri ile ilgili olarak hemen hemen tüm ürünleri üretiyor ve kurulumlarını yapıyor. SSI Schaefer Başkanı Rainer Buchmann, "Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de otomatik lojistik sistemlerine olan talep artıyor. Otomotiv ve perakendenin yanı sıra e-ticaret sektöründen de bu konuda yoğun talep var" dedi.

Otomatik lojistik sistemlerini gerekli kılan doğal bir gelişim sürecinin söz konusu olduğunun altını çizen Buchmann, "Biz, iş ortaklarımız olarak gördüğümüz müşterilerimiz için, en küçük raf sisteminden tam otomatik depolara kadar 'terzi dikim' lojistik çözümler üretmeye tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de devam edeceğiz. Türkiye'deki firmalara çözümlerimizle hız, kalite ve maliyet avantajı kazandıracağız" diye konuştu.

'Depolar 'köprü' amaçlı planlanmalı'
Lojistik sektöründeki yeni trendlere de değinen Buchmann, şunları söyledi: "İnternet, lojistik dünyasını oldukça değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek. Sürekli artan internet satışları, siparişlerin, çok daha fazla sayıda ama daha küçük miktarda olmasına yol açıyor. Siparişleri, aldığınız yolla, telefon hattından gönderemediğiniz için SSI Schaefer'ın sunduğu türden özel çözümlere ihtiyaç oluyor. Depolar, genellikle depolamak için değil, daha çok sabit bir tedarik akışı ile talebin zirve yaptığı durumlar arasında 'köprü' olması amacıyla planlanmalı. Dolayısıyla, hem ürünün ithalatı hem de ihracatı aşamasında böyle depolar ve aktarma merkezleri oluşacak. Bu merkezlerin otomatik olması, işçilik maliyetinin düşmesini, daha az mekan kullanımını, kalitenin artışını ve daha hızlı reaksiyon gösterebilmeyi sağlayacak. Bu nedenle hem maddi hem de görünmeyen önemli kazanımlar söz konusu olacak. "

'Depo yatırımında maliyete odaklanmayın'
Gerek lojistik hizmeti veren şirketlerin, gerekse deposunu kendi yöneten firmaların, otomatik depo yatırımı yaparken neleri göz önünde bulundurması gerektiği konusunda ise Buchmann şu açıklamalarda bulundu: "Firmalar otomatik depo yatırımı yaparken, sadece ilk yatırım maliyetine odaklanmamalı. Zira ilk yatırım maliyeti, klasik lojistik sistemleri için söz konusu olan, bina maliyeti, işçililk, taşıma, verimlilik gibi yüksek operasyonel maliyetlerin büyük oranlarda düşmesi ile kendini kısa sürelerde karşılıyor. Avrupa ve ABD'deki birçok başarılı 3PL şirketi bu dersi çoktan öğrendiler ve bugün rekabet avantajlarını arttıracak yüksek otomasyon seviyesine sahip depo ve dağıtım merkezleri kuruyorlar. Biz de bu konuda dünyanın en başarılı şirketlerinden biriyiz."

'Gelişim için iyi bir lojistik altyapı şart'
75 milyonluk nüfus büyüklüğü ile Almanya'ya benzeyen Türkiye'nin Avrupa'nın ekonomisi en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olduğuna dikkat çeken Buchmann, hızla gelişen Türkiye'nin en önemli ihtiyaçlarından birinin sağlam bir lojistik altyapı olduğunu ifade etti. Buchmann, "Yetkin iş gücü işgücü ve sürekli artan iyi eğitimli genç bir nüfusu ile Türkiye, uzun süre tekstil gibi bazı sektörler için önemli bir üretim merkezi oldu. Şimdi ise bunu otomotiv ve elektronik gibi sektörler izlemeye başladı. Sanayileşme, nüfus gelişimi ve artan yaşam standardı, iyi çalışan bir lojistik altyapıya ihtiyaç duyar. Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu bu şekilde özetleyebilirim" diye konuştu.