Siyasi görüş farklılıkları ticaretimizi gölgelemeli
Siyasi görüş farklılıkları ticaretimizi gölgelemeli
İSTANBUL - Fransa Dış Ticaret Bakanı Herve Novelli, Fransa ve Türkiye arasındaki siyasi sorunlardan etkilenen ikili ekonomik ilişkilere tekrar ivme kazandırmak amacıyla, 40 Fransız şirketini kapsayan bir heyetle Türkiye'yi ziyaret ediyor. İstanbul, Ankara ve Mersin'i kapsayan görüşmelerinden önce DÜNYA Gazetesi'nin sorularını yanıtlayan Fransız Bakan, ziyeretinin amacını; 'iki ülkeyi birbirine bağlayan ekonomik ve insani ilişkilerin çeşitliliği ve dinamizmini vurgulamak, farklı bakış açılarına sahip olduğumuz konularda yapıcı bir diyaloğun gerekliliğini savunmak" olarak ifade ediyor. Fransız Dış Ticaret Bakanı Herve Novelli'nin Türk ekonomisi, Türk-Fransız ilişkileri ve Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Türkiye karşıtlığı konusundaki görüşleri şöyle: - Türkiye'ye Fransız şirketlerinden oluşan büyük bir heyet eşliğinde geldiniz. Ziyaretinizin amacı nedir? Fransız şirketlerinin Türkiye'de en çok ilgilendikleri sektörler hangileri? Çok çeşitli sektörden 40 şirket, büyük grup ve KOBİ'nin oluşturduğu bu kadar kalabalık bir heyet ilk kez Türkiye'ye geliyor. Ziyaretimin amacı Fransa ile Türkiye'yi birbirine bağlayan ekonomik ve insani ilişkilerin çeşitliliği ve dinamizmini vurgulamak. Buraya, mevcut işbirliğimizin güçlendirilmesine dayanan sıkı ve kuvvetli ilişkilerimizi ve farklı bakış açılarına sahip olduğumuz konularda yapıcı bir diyaloğun gerekliliğini savunmak için, bir dost olarak geldim. Günümüzde, bizi birbirimizden ayıran olgular üzerinde değil de, bizi birbirimize yaklaştıranlar üzerinde çalışmalıyız. Türkiye ile Fransa beraberce çok şey gerçekleştiriyorlar. Örneğin, Fransız Kalkınma Ajansı'nın Türkiye'de en fazla kredi tahsis eden uluslararası finans kuruluşlarından biri olduğu biliniyor mu? Ziyaretim esnasında, kalkınmalarını finanse etmek için Türk KOBİ'lerine kredi tahsis edilmesine dair iki konvansiyonun imza törenine katılacağım. Salı günü Ankara'da, Fransız şirketleri, Türk Dış Ticaret Bakanlığı ve Turkonfed'i bir araya getirecek bir konferans düzenlenecek. Türkiye'deki Fransız şirketleri neredeyse tüm iş alanlarında faaliyet gösteriyorlar. Bu çeşitliliği ortaya koymak için, Mersin, Adana, Gaziantep gibi ekonomik merkezlerde, çevre, kimya ve tarım alanlarında yürütülen bir programı takip eden 17 KOBİ'nin oluşturduğu bir heyetle Mersin'de buluşacağım. - Türkiye ile Fransa arasındaki yıllık ticaret hacmi 10 milyar Euro civarında. Fransa'nın Türkiye'deki varlığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce, her iki ülke, hangi alanlarda ilişkilerini daha da ilerletebilir? Ticari çerçevede, Fransa 2007 yılının sonunda yüzde 4,5'lik bir pazar payıyla Türkiye'ye mal satan ülkeler arasında 6. sırada bulunuyordu. Fransa aynı zamanda ülkenizin son derece önemli bir ortağı, fakat bundan çok daha iyisini yapabiliriz. İhraç mallarımızda daha fazla çeşitlilik gerekiyor. KOBİ'leri de beraberimde getirerek gerçekleştirmeyi arzu ettiğim de budur. Vurgulamak istediğim bir konu da Gümrük Birliği'nin her iki ülkenin ekonomilerine ne derece faydalı olduğu. Gümrük Birliği 1996 yılında yürürlüğe girdiğinden bu yana Fransa'nın Türkiye'ye ihracatı 4 kat, Türkiye'nin Fransa'ya ihracatı 5,5 kat arttı. İkili ticari dengede Fransa'nın halihazırda ağır bastığını fakat dengelerin yavaş yavaş eşitlendiğini gözlemliyoruz. Türkiye'deki Fransız yatırımları da bu durumun yabancısı değiller. Yatırımlarla ilgili olarak, Fransız şirketleri stok bakımından Almanlar'ın gerisinde, Birleşik Krallık şirketleriyle neredeyse eşit derecede 2. veya 3. sırada yer almaktadır. Fransız yatırımları Türkiye'de güçlü istihdam sağlayıcıları olmakla birlikte, aynı zamanda endüstrinin ve hizmetlerin modernleşmesi ve uluslararası hale gelmesine de katkıda bulunuyorlar. İstanbul'da, elektrik donanımları alanında ilk Türk ihracatçı olan AREVA T&D'yi ziyaret edeceğim. Bana eşlik eden Uluslararası Fransız Yatırım Ajansı Başkanı da Türk şirketlerle görüşerek, onları Fransa'daki Türk yatırım olanakları ile ilgili bilgilendirecek. - Nükleer enerji ve sivil havacılık gitgide daha fazla önem kazanan iki sektör. Bu alanlarda işbirliği girişimleri olacak mı? Milli havayolları şirketinizin filosunda büyük yenileme projeleri yapıldığından haberdarım. Avrupalı imalatçımız Airbus bu konuyu yakından takip ediyor. Sizin de bildiğiniz üzere, elektriğinin yüzde 80'nini nükleer enerji yoluyla elde eden Fransa, bu alanda şampiyon. Heyetimde bulunan AREVA, Türk ekonomi çevreleriyle görüşme halinde. Türk hükümeti, Türkiye'de bir nükleer santralin inşa edilmesi için davet edilen şirketlerin eleme sürecinin 21 Şubat'ta başlamasını kararlaştırdı. AREVA'nın bu eleme sürecinden başarıyla çıkabilmesine büyük bir önem veriyorum. Bakan Güler ile bu konudan bahsetme fırsatı bulacağız. - Enerji ve yenilenebilir enerji sektöründe etkin Fransız şirketlerinin Türkiye'ye ilgisini nasıl buluyorsunuz? Ziyaretiniz boyunca, bu alandaki yatırımlarla ilgilenen Fransız şirketleri olacak mı? Evet, ziyaretimde bana eşlik eden birçok büyük şirket genel olarak enerji (SUEZ, GDF, AREVA, ALSTOM, VEOLIA), özel olarak da yenilenebilir enerji alanlarında faaliyet gösteriyorlar. Bu şirketler, Türkiye'nin hizmetine sunabilecekleri uluslararası planda tanınmış bir ekspertizden yararlanıyorlar. Doğal olarak, Türk iç pazarı tarafından sunulan birçok fırsatla ilgileniyorlar ve karşılıklı fayda sağlanması hedefiyle bu alanda yatırım yapmaya hazırlar. Bu şirketler, rekabet güçlerini daha önce birçok yabancı pazarda kanıtladılar. Benim arzum, bunların, bilgilerini ortaya koymak için Türkiye'de de aynı şanslara sahip olabilmeleridir. Zirayetim sırasında şehiriçi taşımacılık, enerji veya çevre konularında birçok projeye sahip olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde de bir görüşme gerçekleştirecek. - Türkiye'nin ekonomisini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk pazarının yabancı yatırımlar için kozları ve dezavantajları nelerdir? Türkiye, Çin ile daha iyi bir şekilde rekabet edebilmek için ne şekilde uzmanlaşmalı? Türk ekonomisi 2001'de yaşadığı krizden bu yana büyük bir değişiklik gösterdi. İş dünyası daimi bir büyümeyle, nispeten dizginlenmiş bir enflasyonla, kamu finanslarının sağlıklı yönetimiyle çok daha fazla istikrar gösteriyor. Ülke içinde yapılan doğrudan yabancı yatırımlardaki rekor rakamlar incelendiğinde bunun güven veren bir ekonomi olduğu görülüyor. Yabancı yatırımlar için, doğrudan Başbakanlığa bağlı bir yatırım ajansının oluşturulmasının, şirketlerin izlemeleri gereken prosedürleri büyük oranda kolaylaştırdığını düşünüyorum. Türkiye, tüm sektörlerde yabancı şirketlerin desteğinden faydalanarak, özellikle dışardan gelen rekabet sayesinde daha da güçlenecektir. Çin'den bahsettiniz. Bu ülkenin ekonomilerimiz üzerindeki sözde tehdidinin çok da abartılmaması gerektiğine inanıyorum. Çin son yıllarda uluslararası ekonomi sahnesinde önde gelen bir aktör olarak kendini kabul ettirdi ve dünya ticaretindeki pazar payı geçen yıl Amerika Birleşik Devletlerinin pazar payını geçti. Bu göz önünde bulundurulması gereken bir gerçek. Yine de Çin ekonomisi, Fransa'nın veya Türkiye'nin ekonomileri ile karşılaştırılamaz ve birçok bakımdan rekabet avantajlarına sahibiz. - Nicolas Sarkozy'nin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğine karşı açıklamalarının ülkelerimiz arasındaki ticari ilişkileri olumsuz yönde etkileyebileceğini düşünüyor musunuz? Fransız ve Türk işadamlarının bu çerçevedeki rolleri ne olmalıdır? Fransa, Türkiye'nin dostudur. Evet, siyasi alanda bazen görüş ayrılıkları yaşıyoruz. Fakat bundan böyle birbirimizle daha çok görüşmeye karar verdik ki önemli olan da budur. Cumhurbaşkanının, tutumunu hatırlatırken, müzakerelerin devam etmesi gerektiğine de karar verdiğini bir kez daha belirtmek isterim. Avrupa'nın geleceği üzerine oluşturulacak düşünce grubunun konusunda Avrupa Konseyi'nde verilen karardan sonra, iki yeni fasıl açılmıştır. Birkaç ay içinde Slovenya'dan AB Dönem Başkanlığını devralacağız. Bu, hiçbir endişeye yol açmamalı. Kararlı bir şekilde ilerlemek istiyoruz. Ortak bir anlaşmanın konusu olabilecek birkaç fasıl 2008 yılında açılabilir. Türkiye'nin de, Komisyon tarafından belirlenmiş kriterlere uyum sağlamak üzere -öncelikle kendi menfaatleri için gerekli- reformlar yolunda devam etmesi gerekiyor. Son olarak, görüş farklılıklarımızın ticari ilişkilerimizi etkilememesi gerekir. Zira, bundan hiç kimsenin bir menfaati olmayacaktır: biraz önce de belirttiğim üzere, ülkelerimiz arasındaki iş akışı ve ekonomik ilişkiler son derece sıkıdır. Ortak menfaatlere sahibiz. Fransız şirketleri de, daima Türkiye'deki reformların ve modernleşmenin müttefikleri olmuştur. Bir dost olarak geldim... . Farklı bakış açılarına sahip olduğumuz konularda yapıcı bir diyaloğun gerekliliğini savunmak için, bir dost olarak geldim. Bizi birbirimizden ayıran olgular üzerinde değil, yaklaştıranlar üzerinde çalışmalıyız . Siyasi alandaki görüş farklılıklarımızın ticari ilişkilerimizi etkilememesi gerekir; bundan kimsenin bir menfaati olmaz. . Fransız şirketleri daima Türkiye'deki reformların ve modernleşmenin müttefikleri oldu. . Çin tehdidinin çok da abartılmaması gerektiğine inanıyorum. Çin ekonomisi, Fransa'nın veya Türkiye'nin ekonomileri ile karşılaştırılamaz. Birçok bakımdan rekabet avantajlarına sahibiz. . Fransız Kalkınma Ajansı'nın Türkiye'de en fazla kredi tahsis eden uluslararası finans kuruluşlarından biri. . AREVA'nın, Türkiye'de bir nükleer santralin inşa edilmesi için davet edilen şirketlerin eleme sürecinden başarıyla çıkabilmesine büyük bir önem veriyorum. Öte yandan Airbus Türk havayolları filosunun yenilenme projesi ile ilgileniyor.